Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Emir Akbaş
Emir Akbaş
110.9K UP
Üye 2 gün önce 3 Cevap
4

Ödüllü Soru Bir insan, duygularını hiç açıklamadan bir başkasına uzun yıllar hatta ömür boyu aşk veya bağlılık hissedebilir mi?

Bu durumun altında yatan psikolojiyi nasıl açıklarsınız? Kişi bu durumu gerçekten sağlıklı bir şekilde sürdürebilir mi? Ayrıca bu tür bir bağlılığın platonik aşktan bir farkı olduğunu söyleyebilir miyiz?
511 görüntülenme
Bir insan, duygularını hiç açıklamadan bir başkasına uzun yıllar hatta ömür boyu aşk veya bağlılık hissedebilir mi?
Bir insan, duygularını hiç açıklamadan bir başkasına uzun yıllar hatta ömür boyu aşk veya bağlılık hissedebilir mi?
Cevap Ver 1,500 UP
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
3 Cevap
Esat Kudret
Esat Kudret
705.8K UP
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 2 gün önce

Ömür Boyu!

Uzun hatta epeyce uzun süreli olanına tanık oldum fakat ömür boyu, tabiatımıza çok denk düşmüyor. Hele ki duygularını hiç açıklamadan…

Ömür boyu olması durumunda bir aşktan çok belki de psikolojik bir vaka olarak bağlılıktan öte bağımlılık durumundan söz edebiliriz ki öylesi bir bağımlılık her açıdan çok şeye gebe bir bağımlılık olur diye düşünüyorum.

Tüm Reklamları Kapat

Bu durumun olağan olabilmesinin tanık olduğum bir yolu var: Bu duyguyu yaşayan kişinin-kişilerden birinin başkasına da aşık olması, sevmesi veya bağlanması durumu ve buna rağmen bir başkasına duyduğu onanmaz arzunun devamı anlamında bir aşk ve bağlılık.

Söz konusu kişi bunu yaşarken öte tarafta olağan yaşamını her yönü ile de sürdürür. Evlenir, çoluk çocuk sahibi olur, normal bir insan gibi çalışır, sosyal ilişkilere girer vs…

Tek fark olarak ayrıca o ilk ve öznel sevdanın ateşini yüreğinde diri tutmayı sürdürür. Yani tek taraflı “gerçek” sevdasına ömür boyu devam eden tek taraflı sadakat anlamında. Bu sadakat aslında insanın kendi sevgisine duyduğu sadakattir bence. Ve evet bu platonik aşktan öte bir şey.

Bu konuda gerek edebiyatımızda gerekse sinemamızda çokça örnek var. Örneğin beni en çok etkileyen, ki mutlaka izlemenizi öneririm, yapım yılı 2009 olan ve Tarık Akan ile Şerif Sezer’in oynadığı “Deli Deli Olma” adlı dram türü sinema filmidir. Sevgiyle…

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Özge Uysal
Özge Uysal
70.4K UP
Piskoloji makaleleri okuyan sıradan bir öğrenci 1 gün önce

Bir insana uzun yıllar boyunca platonik olarak âşık olmak, ilk bakışta romantik ya da masum görünse de aslında kişinin iç dünyasında yavaş yavaş derin izler bırakabilen bir deneyimdir. Bu tür bir aşk, çoğu zaman bağlanma kuramının (John Bowlby, Mary Ainsworth) işaret ettiği biçimde karşılık bulmayan bir duygusal yatırım haline dönüşür. İnsan beyni doğal olarak karşılıklılığı aradığından, karşılık alamadığı her sinyalde hem ödül sistemi (dopamin) tetiklenir hem de hayal kırıklığıyla ilişkili stres devreleri aktifleşir. Böylece kişi sürekli bir “bir gün olur mu?” beklentisi ile “asla olmayacak” gerçeği arasında gidip gelen bir duygu dalgalanması yaşar.

Zaman içinde bu durum kişinin özsaygısını hafifçe aşındırmaya başlayabilir. Sosyal psikolog Aronson’ın benlik algısıyla ilgili çalışmalarının da gösterdiği gibi, kişi elde edemediği birine aşırı değer atfettikçe kendi değerini istemeden düşürür; çünkü zihin, “Beni seçmediğine göre ben yeterli değil miyim?” gibi içsel sorular üretir. Bu, uzun vadede sessiz bir özgüven erozyonuna dönüşebilir. Hatta bazı kişilerde idealizasyon dediğimiz mekanizma ortaya çıkar: Kişi âşık olduğu kişiyi gerçekte olduğundan daha kusursuz, kendisini ise daha eksik görmeye başlar. Bu da duygusal gerçeklik ile zihinsel gerçeklik arasında bir boşluk yaratır.

Bu tür bir platonik aşk, uzun yıllar sürdüğünde kişinin sosyal ilişkilerini de gölgeleyebilir. Çünkü zihinsel enerji sürekli aynı kişiye yönelir; başka biriyle yakınlaşma şansı olduğunda bile kişi farkında olmadan kendisini geri çeker. Böylece yalnızlık hissi artar, yalnızlık arttıkça da platonik aşka tutunma güçlenir — psikolojide “kendini sürdüren döngü” olarak bilinen bir mekanizma.

Tüm Reklamları Kapat

Terapötik açıdan bakıldığında, bu durum genellikle bilişsel-davranışçı terapi (Aaron Beck), şema terapi (Jeffrey Young) ve zaman zaman duygusal odaklı terapi yöntemleriyle ele alınır. Terapide kişinin idealizasyonu fark etmesi, duygusal ihtiyaçlarını tanıması ve karşılıklı ilişki kurma becerilerini geliştirmesi hedeflenir. Özellikle şema terapi, “ulaşılamaz insanları sevme” eğiliminin bazen çocukluk dönemindeki koşullu sevgi deneyimlerinden beslendiğini ortaya koyar. Terapide kişi, duygularını yeniden örgütlemeye ve ilişki ihtiyaçlarını karşılıklı bir temele oturtmaya başladıkça platonik aşkın etkisi yavaşça çözülür.

Platonik aşkın “dışına çıkma ihtimali” ise kişinin bu duyguyu ne kadar süredir yaşadığı, karşı tarafın tutumu ve gerçek koşullar gibi birçok faktöre bağlıdır. Uzmanlar şunu söylüyor: Platonik aşk, karşılıklı ilişkiye dönüşürse çoğu zaman idealize edilmiş hayal yıkılır ve daha gerçekçi, bazen daha sıradan ama daha sağlıklı bir ilişki yapısı ortaya çıkar (Helen Fisher’ın romantik aşk nörobiyolojisi üzerine çalışmalarında bu süreç açıkça görülür). Yani platonik bir aşk gerçeğe dönüştüğünde, o büyülü “ulaşılamazlık” hissi kaybolur fakat onun yerine iki insanın gerçek benlikleriyle kurduğu daha sakin bir bağ gelebilir.

Eğer platonik aşk karşılığa dönüşmezse — ki çoğu zaman dönüşmez — kişi zamanla bu duygunun yerini özgürleşmeye bırakır. Terapistler bunun “duygusal çözülme” olarak adlandırıldığını söyler. Bu aşamada kişi, karşılık alamadığı bir duyguya yatırım yapmamanın hafifliğini yaşamaya başlar; artık hayatındaki ilişkileri daha seçilebilen, karşılıklı ve doyurucu bir zemine kayar.

Sonuçta, ömür boyu platonik bir aşka saplanıp kalmak kimse için bir kader değildir. Bu duygu çok insani, çok anlaşılır ve hatta başlangıçta besleyici bile olabilir; ancak uzun vadede kişinin duygusal dengesi için bir yük haline gelir. Fark edildiğinde, üzerine düşünüldüğünde ve gerekirse uzman desteği alındığında yavaşça çözülür. Ve belki de en güzeli: İnsan, bu çözülme sayesinde gerçek bir bağ kurma kapasitesini yeniden kazanır hem kendisiyle hem de hayatına girmeye cesaret edecek yeni biriyle.

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mürvet Günday
Mürvet Günday
116.0K UP
Bağımsız Deneme Yazarı... 2 gün önce

Olasılıklar evreninde her şey mümkün...

Ama bu Stockholm sendromu gibi bir şey olarak tanımlanır herhalde... Seni içten içe çürüten ya da delirten bir çaresizlikte donup kalmak... Celladına aşık olmak gibi..

Bu arada bir kaç defa yakın arkadaşlarımın benzer ilgisine şahit oldum, uzun yıllar sürdü üstelik... Dürüst olmak gerekirse hayatımda birisi yokken dahi arkadaş olarak tanımladığım kişilere duygusal ilişki bağlamında yoğunlaşamadığımdan maalesef onların bu taleplerini görmezden gelmek zorunda kaldım... Kendi ruh sağlığım karşılıklı etkileşim ve iletişimi tercih ettiği için... Ve fakat sonuçları kötü oldu hep... her görmezden gelişim ayrı bir kin ve öfkeye dönüştü, hatta iş ya da şehir değiştirenler bile oldu...

Tüm Reklamları Kapat

Bunu bencilliğim olarak algılayın ve beni yanlış anlayın istemem ama tek taraflı bir ilişkinin gerçekçi olabileceğine inanmadığımdan arkadaşlarımla arkadaş olarak kalabilmekti sadece dileğim... ve evet, beceremedik...

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sibel Özkan
Sibel Özkan
153.6K UP
Merak eder ve araştırır 5 saat önce

Soruda olduğu gibi birine duygularımızdan hiç bahsetmemiş ve bir türlü, hatta ömür boyu, unutamamış olabiliriz. Hayatımıza devam ederken geçmiş bir ilişkiye takılıp kalabiliriz. Bir ayrılık yaşadıysak veya bir türlü yapamadığımız/bitiremediğimiz bir konuşma söz konusuysa bu durumu aklımızdan çıkaramayabiliriz.

Bu durumlar "Zeigarnik Etkisi" altında olduğumuzu gösterebilir. Zeigarnik Etkisi, günlük işlerle de ilişkili olduğu gibi, tamamlanmamış duygusal meselelerin neden daha uzun süre (hatta ömür boyu) devam ettiğini açıklayan bir fenomendir.

Bu terim, insanların tamamlanmamış görevleri tamamlanmış görevlerden daha fazla hatırladığını keşfeden psikolog Bluma Zeigarnik'e aittir. İlişkiler de bu olguyu yansıtır; çözülmemiş duygular veya cevapsız sorular, bir kapanış hissiyle sona eren ilişkilerden çok daha uzun süre zihnimizde kalır.[1]

Tüm Reklamları Kapat

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Samet Demir
Samet Demir
101.2K UP
AŞIK OLDUM 1 saat önce

Aşk, kimine göre değişir tabii, senin yaşadıklarına, gördüklerine bağlı. Ama genel olarak, herkesin peşinden koştuğu, biraz karışık ama müthiş evrensel bir his buPsikologlar (APA denen yer), aşkı şöyle görüyor: Bir şeye (insan, hayvan, hatta bir eşya olabilir) karşı duyduğun aşırı güçlü şefkat ve sevgi hali. Diyorlar ki, aşk tek tip değil; tutkulusu var, kendine duyduğun var (öz sevgi), aileye olan var, dini olanı var. Hepsi farklı dozda yakınlık ve bağlılık içeriyor. Kısacası, aşk dediğin şey, ilişkileri oluşturan en büyük güç.Peki bu sevgi hiç bitmesin, yani sonsuz olsun dersen? Psikologlar, bunun öyle sihirli bir şey olmadığını, zamanla emek verilerek inşa edildiğini söylüyor. Hayat sizi bir araya getirmiş olabilir, ama o derin sevgiyi canlı tutmak tamamen sizin elinizde.Bu bağı sağlam tutmak, mutlu olmak ve kafanı rahatlatmak için yapman gerekenler basit: O bağı kurmaya devam et, anlamaya çalış ve karşılıklı olarak ilgili ol. Aşk, sadece bir başlangıç değil; anlayış ve ilgiyle sürekli derinleşen, devam eden bir uğraştır.

0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close