Bu soruna kesin bir cevap vermek olanaksız çünkü hiçbir kaynak ve insan inanç konusunda objektif bir cevap veremez. Daha doğrusu insan objektif olamaz da bu ayrı bir paradoks.
Deistlerde kesin bir kural yok dolayısıyla kesin bir ayrım da yok. Bir deist cinlerin varlığına hiçbir sorun olmadan inanabilir aynı şekilde perilere de inanabilir. Deist dediğimiz kişi tanrının varlığına inanan ama dinleri kabul etmeyen kimsedir. Tanrının varlığını hissederler bu yüzden tanrıya inanırlar ama dinlerde hiçbir tanrı izine raslamazlar bu yüzden de dinleri red ederler. Olay inanca kayar deist bir kimse rekarnasyon hakkında bilgiyi nerden alır? Kültüründen ailesinden kitaplardan kısaca çevresinden alır. Eğer her rekarnasyon ile alakalı şeyi Budizmin uzantısı olarak kabul edersek bu durumda etkilenirler. Aynı şekilde yazar hiç inanmadan sırf hikaye olsun diye rekarnasyon ile alakalı yazan bir kitabı dinin uzantısı saymazsan deist bir kimse bu kitaptan esinlenip rekarnasyona inanmış ise dinlerden etkilenmemiştir. Eğer deist hiç rekarnasyon hakkında bilgi almadan sadece düşünerek bu çıkarma ulaşmış ise gene din sayılabilir zira tanrı din yolamamış ise dinleri insanlar bulmuştur. Bu durumda ilk budist ile bu bahsettiğim deist arasında fark yoktur ikisi de aynı sonuca ulaşmıştır.
Kısaca bu nasıl baktığına göre değişir ben şahsen dünyada bululan hiçbir fikrin dinden etkilenmemiş olmadığını düşünüyorum. Nedeni ise dinlerin aslının inanç yani fikirden oluşması