Bilmek fikri beyne yüklemektir, düşünmek ise o bilgiyi taramaktır. Bu yüzden bilgiyi önce kendi mantığımızda tartıp biçmeli ondan sonra bilincimize yüklemeliyiz. Aksi halde ne var ne yok içeri almaya çalışırsak virüs bulaşır(!)
Bilmek fikri beyne yüklemektir, düşünmek ise o bilgiyi taramaktır. Bu yüzden bilgiyi önce kendi mantığımızda tartıp biçmeli ondan sonra bilincimize yüklemeliyiz. Aksi halde ne var ne yok içeri almaya çalışırsak virüs bulaşır(!)
Bilmek sonuç, düşünmek bu sonuca ulaşmak için sarfedilen zihinsel işlemdir denilebilir.
Sonuç; zihinsel işleminin algoritmasına göre doğru yada yanlış olabilir.
Zihinsel işlem de bütünü oluşturabilecek alt küme sonuçları (bilinenleri) işler.
Burada bilmek kişiseldir ve genel geçer olması kişiden toplumlara ve zamana bağlı değişkenlik gösterir.
Konuyu Biraz daha ağırlaştırırsak Determinizmin Diyalektiği diye bir Felsefi tartışma yaratabiliriz.
Bilme durumu kendiliğinden olan bir eylemliliktir: dış uyaranları duyuları aracılığıyla algılayan canlı, merkezinde beyin bulunan bir dizi süreç ve aşama sonrasında farklı uyarıları bir şekilde (elektrokimyasal işlemlerle) bağlayarak kendisi için anlamlı hale getirir; öncelikle hayatta kalma ve çoğalmayı mümkün hale getiren bilgiye dönüştürür. Biliş süreci ya da bir anlamda bilgiye erişim içgüdüsel olabildiği gibi çıkarımlarla ya da bilerek ve isteyerek de olabilir. Düşünme bellekte depolanan bilginin işlenmesi; muhakeme, kıyas ve elbette öğrenmeyi içerir ve egzersizle gelişme ilerleme sağlanabilir. Ancak biliş süreci daha çok doğuştan gelen genetik materyalle ilişkilidir, başka bir ifadeyle biliş kavrayış yeteneği olarak tanımlanabilir ve bu yetenek kişiye özgüdür ve doğuştandır. Düşünme; usa vurma ve plan yapma yeteneği bellek kapasitesine fazlasıyla bağlıdır ve bellek her bireyde tıpkı elektronik aygıtlardaki gibi farklı farklı kapasitelere sahiptir. Dolayısı ile düşünme süreci bellekteki bilgi miktarına bağımlı kalan bir süreç olan çıkarım kıyaslama planlama yeteneği olarak tanımlanabilir. Önce bilgi, sonra bellek (biliş kapasitesi) sonra da düşünce gelir. Duyularımızın hassasiyeti ve belleğimizin gücü kadar kavrayabilir ve bilgimizi(bilişimizi) ilerletiriz__düşünme bu temel üzerinde yükselir. Mesela bir bebek düşünmeye bilgileri belli bir aşamaya geldikten sonra başlayacaktır ama bunun öncesinde bilmeye kavramaya başlamış hatta ilk düşüncelerini kurabilmek için gerekli olan dil yeteneğini öğrenmeye de başlamıştır.
Düşünmeden bilmenin bir faydası yoktur, aksine bilmeden düşünmek insanlığı geliştiren bir dürtüdür. Yaşamın başlangıcından beri insanlar bilmedikleri şeyleri düşünmüştür. Bence bu da insanlığın kaybettiği dürtülerden birisidir.