örneğin bir olayı bilimsel olarak açıklamak ve bilimden yararlanarak tartışma bir şeydir ve sınırları olan bir durumdur. Biz bundan yararlanır ve nesnel olarak kabul ederiz o anlık. Peki ya bilimsellik , düşünce biçimimize sınır koyuyorsa ve olayları sadece natüralistik yoldan nesnel olma ön kabulüyle açıklamaya çalışmak yanılgıysa?
Merhabalar.
Bilimsel bilginin özellikle felsefeye kıyasla üstün olduğunu söylemek için en ciddi neden ampirik veriye dayanıyor olmasıymış gibi görünüyor. Sınanabilir olma ve bu sınamanın herkes tarafından teyit edilebilir olması durumu bilimde felsefeye kıyasla çok daha bariz bir ilerleme olmasının ana nedeniymiş gibi görünüyor. Bahsettiğiniz türden felsefi akıl yürütmelerse genellikle çok daha tartışmalı öncüller içeriyorlar ve bu öncüllerin doğruluğunu sınamak bilimdeki ampirik olarak sınanabilir öncülleri sınamaya kıyasla daha zor görünüyor. Bilimin ampirik veriye daha ciddi bir şekilde yaslanması gerçekten de bilimin avantajlı bir yönü gibi görünüyor o nedenle. Bu, elbette, meşru olan yegane bilgi türünün bilimsel bilgi olduğu anlamına gelmek zorunda değil.
Bilimsel verilerden yararlanarak açıklamanın sınırları olmasıyla neyin kastedildiğini pek anlayamadım. Her türden açıklamanın sınırları olduğu bariz görünüyor. Bu sadece bilimsel açıklama için geçerli değil. Felsefi açıklamalar da insanın bilişsel kapasitesiyle sınırlı olmak durumunda mesela. İnsanın kapasitesinden kaynaklı doğal bir sınırı var felsefenin yapabileceklerinin de. Her türden düşünme biçimi kişiyi bir anlamda sınırlayacaktır.
Sanırım burada kastedilen türden sınırlama sadece bilimsel açıklamaları kabul etmek anlamında sınırlama. Bilimin kendisi sadece bilimsel açıklamaları kabul etmemiz gerektiğini söylemiyor. Bu nedenle bu sınır bizzat bilimden kaynaklanan bir sınır değil. Metodolojik natüralizmden kaynaklanıyor bu sınırlama daha çok. Metodolojik natüralizm bilimin sadece natüralistik açıklamalarla uğraşması gerektiğini, başka türden açıklamalar aramaması gerektiğini iddia eden görüşün adı. Bu görüşün bilim yapmak için gerekli olduğunu söyleyebileceğimizi düşünmüyorum. Pek çok doğaüstü hipotezin bilimsel sınamaya açık olduğunu düşünüyorum hatta. Ancak doğal açıklamalar aramaya öncelik vermemiz gerektiğini ve bunun dışındaki açıklamaların bir tür son çare olması gerektiğini de söyleyebiliriz. Neticede doğal açıklamalara dayanan araştırma programları, doğal açıklamalara dayanmayanlara kıyasla daha başarılı olmuş gibi görünüyor. Bunun sebebinin bilimin sadece doğal açıklamalar araması olduğu söylenebilir ama öyle değil. Metodolojik natüralizmin yayılması aslında oldukça yeni. Eskiden bilim insanları doğaüstü açıklamalara başvurmakta pek sorun görmüyordu. Sonradan metodolojik natüralizmin benimsenme nedeni doğal açıklamaların sürekli olarak başarılı olmaları ise şayet, bu durumda bilim insanlarının doğal açıklamalar aramaya öncelik vermesi hiç de haksız olmayan bir sınırlama olurmuş gibi görünüyor. Yani bilimin belli şekillerde doğal açıklamalarla sınırlanması ya da bunlara öncelik vermesi kötü olmayabilir.
Merhaba,
Ben her iki düşünceyede katılmakla birlikte düşünce faaliyetinin yani felsefenin bilimin temeli olduğu gerçeğini hatırlatarak, sadece Thales ve Anaksimandros gibi antik yunan doğa filozofları değil günümüzde bile örneğin bilimsel bilgiye ulaşmak konusunda Karl Popper gibi filozofların epistemoloji alanındaki görüş ve metotları hakimdir.
Bilindiği gibi antik yunanda bilim, felsefenin kapsamı içinde değerlendiriliyordu. Tabii ki zamanla bilim kendi yolunda ilerledi ve felsefeden tam olarak olmasada ayrıştı. Bu arada şunuda eklemeliyim ki paralel evren teorileri, sicim teorisi gibi yaklaşımlar ,bilimin, felsefenin alanına girdiğinin kanıtıdır. Yani bana göre bilim-felsefe katı bir şekilde ayrışmaz, geçişlilik arz ederler. Demek istediğim aklı, düşünceyi yani felsefeyi bilimsel bilgiye göre eksik ya da düşük görmeden önce Ampirizm-Rasyonalizm çatışmasının incelenmesi gerekir.
Deney ve gözlem (Ampirizm) nesnel olması bakımından ve medeniyetimize sunduğu katkı bakımından en güvenilir bilgi türlerinden biridir. Fakat kesin bilimler dediğimiz Geometri ve Matematik tamamen insan aklının bir ürünüdür ve tam olarak dogru ve kesin bir bilgi türüdür. Doğada deneye tabi tutabileceğimiz sayılar yada üçgenler yoktur ama yinede en kesin bilgi aklın kendisinden çıkıp aklın zorunlu olarak onayladığı bilgi türüdür. Örneğin basit bir matematiksel işlem ya da pisagor teoremini düşünebilirsiniz.
Saygılar
Merhabalar
Bence
Bilimsel bilginin bizi kısıtladığına katılıyorum ama bu kısıtlama dediğimiz şey bilimin çalışma alanı gereği kendi evrenimiz ve onun işleme kanunları dolayında sınırlar yani bu sınırlama dediğimiz şey bize birnevi avantaj sağlar
öte yandan hayal gücü neredeyse sınırsıza yakın olduğu için bizim kendi düşünce veya sezgisel olarak edindiğimiz bilgi bilimsel bilgiye göre daha fazla hata ve saçmalama olasılığı olduğu için bilimsel bilgiyi daha üstün görüyorum
Umarım faydalı olmuştur