Evrimi "ispatlamak" gibi bir amaç yok bilimde. Sadece doğaya yönelik verileri, gözlemleri, deneyleri analiz ediyoruz ve onlarca bilim dalından gelen veriler evrimi gösteriyor. Veriler evrimi göstermeseydi göstermezdi. Bu kadar basit aslında. Bilimde "Evrimi ispatlayacağım." gibi bir fikir ile yola çıkamazsınız zaten. Bu, fikre göre veri kayırmak olur. Bu da "onaylama önyargısı" dediğimiz bir mantıksal hataya sebep olurdu. Bilim insanları veriler neyi gösteriyorsa onu aktarıyor. Veriler de evrim gerçeğini gösteriyor, hepsi bu. Bu evrim gerçeği özellikle evrimsel biyoloji ve evrimsel tıp olmak üzere, tıp, biyoloji, jeoloji, antropoloji, entomoloji, hemotoloji, embriyoloji, psikoloji, mühendislik, paleontoloji, ekoloji, botanik, etoloji, arkeoloji gibi daha adını sayamadığım onlarca alana ışık tutuyor. Bu alandan gelen veriler hem evrime ışık tutuyor, diğer yandan da evrim, bu onlarca bilim dalında "merkez" konumunda olacak kadar katkı sağlıyor. Yani evrim gerçekten "evrensel" disiplinler arası koca bir bilim sahası. Evrim de dahil bütün bilimsel sahalarda yaratıcı ile ilgili var veya yok şeklinde hiçbir yorumun yapılmadığını ve bu konulardan bağımsız olduğunu da tekrardan hatırlatmaya gerek yok sanırım. Doğadan gelen veriler evrimi gösteriyor ve evrim sayesinde doğayı, türleri, türlerin her özelliğini, bu özelliklerin nedenlerini, devasa canlılık tarihini, popülasyona sahip varlık gruplarının gelecek nesle aktarılabilir bütün özelliklerini anlıyoruz.
Evrim Teorisi de değişiyor. Çünkü verilerin gösterdiği evrim gerçeğinin detaylarını daha iyi anlıyoruz. Tıpkı cinayet olduğunu gördükten sonra o cinayetin detaylarını yeni gelen verilerle daha iyi anlamamız gibi. Bu konuda detaylı bilgi için bu cevaba bakabilirsiniz. Evrime karşı bir veri olursa yayınlamak "bilimin yapısı gereği" çok kolay olacaktır. Bunun ayrıntılı analizini şuradan okuyabilirsiniz.