Bilim, gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışan bir bilgi türüdür. Dolayısıyla ne olursa olsun, insanların ona yükledikleri ve yükleyecekleri anlamlardan bağımsız olarak gerçeklerden söz eder, bize gerçekleri gösterir. İnsanların bunu nereye çekecekleri, onların kültürel birikimlerine bağlıdır.
Bunu en net atomun parçalanmasında görüyoruz. Bilim atomu parçalayabiliyorsa parçalar, çünkü merak eder. Bir grup bilim insanı bunu alıp tıp tarihinin en önemli buluşlarından olan radyoloji ve radyografi gibi bilim dallarını keşfetmiştir. Diğeri ise alıp, atom bombasını üretmiş ve milyonlarcasını dakikalar içerisinde yok etmiştir. Bu bilimin suçu değildir, insanların zayıf ve erdemsiz akıllarının suçudur. Dolayısıyla doğabilecek sonuçlardan bilim suçlu görülemez. Bilimin sorumluluğu gerçeği vermektir, o kadar.
Evrimde de benzeri örnekler bulunur. Örneğin, yapay seçilim mekanizmasını kullanarak "türleri istediğimiz yönde değiştirmek" mümkündür. Evrim, bir gerçek olarak bize bunu söyler. Ancak bunu ne yönde kullanacağımız, insan aklının bir ürünüdür. Örneğin bir grup insan bunu alıp soyu tükenmekte olan kuşlardan, soylarını tehdit eden virüslere dirençli nesiller yaratmış ve onları kurtarmıştır. Bir diğer grup insan ise diğer insanların çiftleşmesine faşist bir şekilde müdahale etmeyi seçmiş ve öjeni dediğimiz sistemi geliştirerek "üstün insan" yaratma hayali peşine düşmüştür.
Dolayısıyla etik, yani ahlak felsefesi, bilimin önüne hiçbir zaman set çekmemeli; ancak insanların bilimsel gerçekleri nasıl kullanacakları yönünde muhalefet yaratmalıdır.
Bilimsel deneyler ise bu işin bambaşka ve oldukça önemli, bir o kadar da sıkıntılı bir yanıdır. Konuyla ilgili bir yazımız buradan okunabilir.