Aslında sorunun cevabı basit. Beynimiz daha doğrusu bilincimiz zamanın aktığını doğrudan ve özellikle kendi açısından hissetmez. Yani qualia deneyimi zamansızdır. Biraz daha açarsak zaman algısı bilincin kendisinden değil dış değişimlerle algılanır ve bu nedenle de zaman kavramını üretiriz. Bilinç için zaman kavramı doğrudan erişilebilir değildir. Çünkü bilinç zamana tabi değildir. Bilinç zamanı dış gerçekliğe göre tanımlar ve deneyimler ve zaman kavramını üretir. Bu nedenle bilinçlerimizin kendisi için zaman aslında akmamakta ve zaman kavramı bulunmamaktadır. Dış gerçeklikteki değişim ve dönüşümler eğer olmasa bilincin kendi deneyimi için zaman kavramı yoktur ve kendi deneyiminde zaman kavramını algılamamaktadır. Bedeniniz de dış dünyaya dahil bir nesnedir ama qualia yani düşünsel deneyimler kendi soyut dünyasında dış gerçeklik yoluyla değişimleri eğer hissetmese veya algılamasa esasen kendi dünyasında zaman deneyimi yaşamamaktadır. İşte sizde oluşan hissin sebebi de budur. Ayrıca aynı nedenle bazen bir saat bir an gibi yada 5 dk size bir saat gibi gelir. Çünkü bu sırada bilinç herhangi bir şeye odaklanırken veya düşünürken zaman algısını kendisi açısından yitirir ve de zaman farkındalığını yitirir ve ölçümleyemezde. Zaten o anda zaman kavramını algılamamıza ve üretmemize neden olan dış gerçeklikle bir nevi bağını koparmaktadir ve bu şekilde zaman kavramına dair farkındalığını o an veya zaman kesiti için yitirmiş olmaktadır. Böylece kendi soyut düşünsel dünyasında düşünürken dış dünyadaki zaman deneyimini bir nevi kapatır ve zamanı göreli olarak yaşar. Örneğin birşey düşünürken veya bir şeye veya olaya düşünsel odaklanmışken dış dünyadaki zaman algısına kendini kapatır ve düşünceden 'dönüp' tekrar dış dünyayı algılamaya başlayıp saate bakınca zamanın ne kadar geçtiğini fark eder. Tıpkı rüyadaki gibi. 3 veya 5 saniyelik rüya bazen çok uzun olaylar örüntüsü gibi yaşanır. Bilincin zamanla ilişkisi bu nedenle son derece gariptir.