Bir tane kaynakta bilgi buldum hemen paylaşıyorum :
Bilgi, elbette ki hafızaya dayalıdır, özellikle de nesneler, yerler, olgular ve insanlar hakkındaki genel bilgiyi depolayan ve semantik hafıza olarak bilinen hafıza tipine dayalıdır. Bu hafıza parçası, Paris'in batı Avrupa'daki bir devlet olan Fransa'nın başkenti olduğunu bilmenizi sağlayan hafızadır. Fakat, hafta sonu neler yaptığınızla ilgili hafızalarınız ise bu kısımda depolanmaz.
Bildiğiniz her şeyi birleştirerek zengin ve detaylı bir dünya kavrayışı geliştirirsiniz. Örneğin, bir köpeğin görünüşü, beynimizde otomatik olarak köpekler hakkındaki bilginin diğer parçalarını da aktif hale getirir: "Nasıl görünürler", "nasıl kokarlar", "sesleri nasıldır", "nasıl hareket ederler", evcilleştirilmiş kurtlar olduğu gerçeği, bildiğimiz benzer köpek isimleri ve köpekler hakkındaki hislerimiz gibi pek çok bilgiyi birleştiririz.
Beynimizin bu devasa başarıyı nasıl gerçekleştirdiği henüz tam olarak açık değildir. Ancak, beynimizin, bildiğimiz ve karşılaştığımız her şeyi kategorilere ayıran ve ilgili olanları birleştirmemizi sağlayan bir merkezi olabileceği ileri sürülüyor.
University of Wisconsin'den bilişsel psikolog Tim Rogers, 2003 yılında, bu "merkezin" ön temporal lob olduğunu ileri sürdü. Semantik demans sahibi, yani kelimelerin ve objelerin anlamlarına dair bilgilerini yavaş yavaş kaybeden ancak yeteneklerini ve otobiyografik hafızalarını koruyan insanlarda ön temporal lob bu durumdan kötü etkilenir. O zamandan beri yapılan deneyler de bu görüşü destekler sonuçlar sundu. Ön temporal lobun geçici olarak küçük bir elektromanyetik uyarımla devre dışı bırakıldığı deneylerde; insanların, nesnelerin isimlerini hatırlama ve kelimelerin anlamlarını anlama yetilerini kaybettikleri görüldü.
Rogers'a göre; bu sistem olmadan, bilgi parçalarının nasıl bir araya geldiği konusunda kafamız karışırdı ve parçaları bir araya getirmek için çok fazla zaman harcayabilirdik. Örneğin; çocuklarınızla bir kolaj yaparken, eğer bandınız biterse, zamk ya da tutkal ile yapıştırmaya devam edebileceğiniz çıkarımında nasıl bulunursunuz? Bant; şekil, renk ya da kullanım biçiminiz bakımından tutkaldan ya da zamkdan farklıdır. İşte bu noktada tür benzerliklerini belirleyen bir temsile ihtiyaç duyarsınız. Beyninizdeki işlev kodlamanız, aklınıza bant yerine tutkal da kullanabileceğiniz düşüncesini getirir.
Hipokampus
Tarihsel olarak, bir süre hipokampusun koku alma ile ilgili bir merkez olduğu düşünüldü. Buna neden olan, olfaktör bulbustan direkt sinir lifleri aldığına dair sonradan yanlışlığı gösterilen inanıştı. İlerleyen yıllarda hipokampusla ilgili yayınlarda, inhibisyon, hafıza ve uzay kavramları ön plana çıktı. Davranış inhibisyonu teorisi günümüzde gözden düşmüştür. Tedavi amacıyla hipokampusu çıkarılan bir hastada ciddi anterograd ve kısmi retrograd amnezi gelişmesi hafıza işlevini ön plana çıkarmıştır. Bu hasta ameliyat sonrasında yeni hafıza oluşturamaz hale gelmişti, ameliyattan hemen önceki döneme ait hiçbir şeyi hatırlayamıyordu, ancak yıllar öncesine ait hatıralar etkilenmemişti. Bu olgu tıp dünyasında olağanüstü bir ilgi uyandırdı ve H.M. isimli hasta tarihte en geniş ölçüde araştırılan kişi haline geldi. Bu konuda sonraki yıllarda da çok sayıda çalışma yapıldı ve günümüzde artık hipokampusun hafıza konusunda önemli bir rol oynadığına dair evrensel bir uzlaşma vardır.
Hafızadaki rolü :
Bilim insanları, yeni hafıza oluşumunda hipokampusun önemli bir rol üstlendiği konusunda hemfikirdir. Bazı araştırmacılarsa hipokampusu, medial temporal loba yerleşmiş daha büyük bir hafıza sisteminin bir parçası olarak görürler.
Hipokampusta oluşan ciddi hasarlanmalar yeni hafıza oluşumunda büyük zorluklara neden olur. Hasardan önce edinilmiş anılar da genellikle etkilenir. Bu durum özellikle olay öncesi birkaç yıla ait hafıza için geçerlidir. Daha eski anıların bozulmaması, zaman içinde anıların, hipokampustan beynin diğer kısımlarına transfer edildiği düşüncesine yol açmıştır.
Hipokampus hasarları, yeni motor ve bilişsel becerileri öğrenme gibi bazı hafıza faaliyetlerini etkilemez. Bu gerçek, bu yeteneklerin farklı hafıza türlerine ve farklı beyin parçalarına bağlı olduğunu düşündürmektedir.
https://www.mentalup.net/blog/hafiza-gelistirme-ve-guclendirme-teknikleri bi kaynakta Hafıza nasıl güçlendirilir diye bilgi vermiş hemen paylaşim dedim .
Ayrıntılı bilgiler için sizin için pdf buldum bakabilirsiniz ;
http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/bmk/beyinhafizagenleri2010.pdf
KENDİ FİKRİM : Kendi fikrimi eklemeden elbette bitirmek istemem . sinaps ve diğer baglantı noktaları da elbette buyuk bir önemi vardır . bunların güçlendirilmesi aktarım oranı geri ilerim işleme oranı elbette çok önemlidir .
Hatta sinapslarla alakalı bir yazı bilgisi paylaşıyorum :
üstelik bu bilgi beynin tek bir bölgesinde değil, birçok bölgesine yayılmış olabilir. o gün yere düştüğünüzde gözünüzü açtığınız anda gördüğünüz ağaç, topraktan gelen koku, annenizin size bağıran sesini unutmazsınız. bütün bu bilgiler farklı beyin bölgelerinde kümelenmiştir. işte bu beyin bölgelerinden gelen sinyallerin bir araya gelmesiyle hatırlama süreci gerçekleşir.
öğrendiklerimiz, beyinde nöronlar arasında bölünmüş durumdadır. nöronlar birbiriyle sinaps (bağlantı) kurarak bu bilgileri ortaya çıkarmaya çalışır. bir anıyı hatırlamaya çalıştığınızı varsayalım. sizin hatırlamadığınız bir ayrıntıyı o an sizinle beraber olan bir başkası hatırlayabilir. bu kişi size bu ayrıntıdan bahsettiğinde nöronlarınız gerekli bağlantıları kurarsa siz de bu kişinin bahsettiği ayrıntıyı hatırlamış olursunuz. o ayrıntıyı o an hatırlayamazsanız bile bir süre sonra tekrar denediğinizde hatırlayabilirsiniz. bunlar bilginin nöronlar arasında bölünmüş olmasından ve bu bilginin farklı nöronlardan gelen sinyallerin bir araya gelmesiyle işleniyor oluşundan kaynaklanmaktadır.
nöronlar statik olmadıkları gibi oldukça dinamiktir. bu yüzden nöronlarımızdaki dendritlerin şekli sürekli değişmektedir. nöronların şeklinin değişmesi öğrenilen bilgilerin de değişmesine ve hatta tamamen yok olmasına sebebiyet verebilir. beynimiz yeni şeyleri hatırlayabilmek için dendritlerin şeklini sürekli değiştirmekte ve başka nöronlarla yeni sinapslar oluşturmaktadır. tecrübelerimiz, beynimizi sürekli değiştirmektedir.
belli başlı beyin bölgelerindeki nöronların bağlantıları kullanılmadığı zaman yavaş yavaş körelir. oluşturulmuş sinapslar geri çekilir ve dendritlerdeki yapısal değişimler zamanla yok olmaya başlar. bu nöronları yeteri kadar çalıştırmazsak yeteneklerimizi, duyularımızı, motor kabiliyetimizi kaybeder, öğrendiğimiz bilgileri unuturuz. bu yüzden öğrendiklerimizi unutmamak için tekrar yapmamız gerekir
Evrim ağacının bir yazısı var onu atim dedim :
Nöroplastisite ve Öğrenme
Nöroplastisite ve öğrenme arasındaki ilişkiyi kolayca özetleyebiliriz: Yeni bir şeyler öğrendiğimizde, beyinde yeni yolaklar oluşturulur. Her ders, beynimizde nöronlar arası yeni bağlantılar kurabilme ve beynimizin mevcut işleyişini değiştirebilme potansiyeline sahiptir.
Her öğrenme, beynin nörolastisite özelliğinden yararlanmaz; ama yeni bir dil öğrenmek ya da yeni bir müzik aleti çalmaya başlamak, bu özellikten yararlanır. Beynimizin nasıl bir amaca yönelik olarak şekillendiğini çözebilmemiz için bu çeşit bir öğrenmeyi incelemeliyiz.
Beynimizin büyüleyici kabiliyetlerini günlük hayata uygulayabilmemiz nöroplastisiteyi teşvik etmeye istekli olmamıza ve hayata bakış açımıza bağlıdır.
Kaynaklar
- Gürkan Akçay. Zihin Kullanma Kılavuzu-4: Bilgi. (25 Ocak 2017). Alındığı Tarih: 11 Ocak 2021. Alındığı Yer: BilimFili | Arşiv Bağlantısı
- Vikipedi. Hipokampus. (11 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 11 Ocak 2021. Alındığı Yer: Vikipedi | Arşiv Bağlantısı
- Ekşişeyler. Beyne Dair Hafıza, Öğrenme Ve Zekâ Gibi Başlıca Soru İşaretlerinin Cevabı: Nöroplastisite. (9 Nisan 2018). Alındığı Tarih: 11 Ocak 2021. Alındığı Yer: Ekşişeyler | Arşiv Bağlantısı
- Eda Fıçıcıoğlu, et al. Nöroplastisite Nedir? Beynimiz, Değişen Çevre Koşullarda Kendisini Nasıl Değiştirir?. (11 Aralık 2020). Alındığı Tarih: 11 Ocak 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı