Soruya başlamadan önce; İnsanlar, hayvanlar aleminde yer alırlar. Dahası, insanlar bir omurgaya sahip olduğumuz için kordalılar olarak bilinen hayvan filumuna aittirler. İnsan hayvanının kılları ve süt bezleri vardır, dolayısıyla biz de memeliler sınıfına giriyoruz. Besi hayvanları da memeliler sınıfın ait hayvanlardır. Hayvanların iki unsur dışında amacı olmadığını söylemek, insanları da kapsar bir bakıma.
Tüm hayvanlar bizimkine benzer davranış düzenleme mekanizmalarına sahiptir ve bunlar, doğrudan ilgili amaçlara ek olarak yiyecek elde etmek, barınak veya güvenlik bulmak veya bölgenin kontrolünü güvence altına almak için gerekli olanlar da dahil olmak üzere her türlü amacı içerir. Bizler hayvanız, o halde hadi bunu insan bağlamına koyalım. Amacımız yemek yemek mi, israfı ortadan kaldırmak mı, avlanmak mı, dost ya da müttefik edinmek mi, yoksa üremek mi? Ancak burada ''amaç'' kelimesinin tanımına da bakmak gerekli olduğunu düşünüyorum.
MÖ 490'a kadar yaşamış antik filozof ve matematikçi Pisagor, hayvanların tüm insani duygulara sahip olduğuna inanıyordu. Kısa bir süre önce Charles Darwin şöyle yazmıştı: "İnsanla gelişmiş memeliler arasında zihinsel yetenekler açısından temel bir fark yoktur." Günümüzde mevcut araştırmalar, en azından bazı hayvanların korku, sevinç, mutluluk, utanç, öfke, şefkat, saygı ve daha fazlasını içeren çeşitli duyguları deneyimlediği fikrini desteklemektedir. Hayvanların duygusal varlıklar olduğuna dair bu anlayış, bazı insanların görüşleriyle örtüşen bir şey değil. Tarih boyunca birçok insan, bilincimiz ve diğer insanlarla olan bağlantımız nedeniyle hayvanlardan farklı olduğumuza inanıyor. Hayvanları incelerken davranışçı yaklaşımı benimseyen kişiler, hayvanlara insan duygularını atfetmek yerine onların davranışlarını bir uyaran-tepki teorisi yoluyla açıklayabileceğimizi öne sürüyorlar.
Buna bağlı olarak, ne tarafta olursanız olun (hayvanların duygu iletişiminin olduğu veya olmadığı yönünde) insan beslenme amacı olarak yetiştirilen hayvanların kötü şartlarda yetiştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu, tarafımca bir duygusallık değil. Mantıken de bu tür şartlar işkenceden çok hayvanın yaşam kalitesini düşürme, soframıza kadar ulaşan besi hayvanlarının etlerini de etkilediğini düşünüyorum. Bir tür fabrika ortamında yetiştirilen bu hayvanların, adım dahi atacak yerinin olmaması yağ ve kas sitemini de kötü etkileyerek sonucu bize dokunan bir besin haline gelebilir. Kötü şartlar beraberinde pis bir ortam ve bakterilerin çoğalabileceği uygun bir ortam hazırlıyor. Ayrıca virüslerin konak olarak seçmesi için gerekli düşük bağışıklık sistemini de devamında getiriyor. Olayın sadece duygusallık olduğunu düşünmüyorum, ama sadece bu yönden bakan öznel düşünceler de vardır.
Kaynaklar
- online uwa. Do Animals Have Feelings? Examining Empathy In Animals. Alındığı Tarih: 23 Aralık 2023. Alındığı Yer: online uwa | Arşiv Bağlantısı