Dowsing’e dair yapılan hiçbir araştırma ve deneyde gerçekten işe yaradığına dair bir kanıta rastlanmamıştır. Hatta tüm parametrelerce düzgünce yapılmış olmasına rağmen Münih Deneyleri’nde bile dowserların başarılarına dair yapılan çıkarım eksikti, çünkü verilerin tam analizi başarının aksini göstermekteydi. Hatta Maine’de (ABD) Amerikan Psişik Araştırmalar Derneği tarafından 1949 yapılan bir deneyde bile 27 dowsercı suyun varlığına dair birçok işaret taşıyan bir arazide bile suyun derinliğine ve miktarına dair düzgün hesapta bulunamadılar, ancak bir jeolog ve mühendis başarılı bir şekilde aynı arazida 16 farklı noktada suyun derinliğini başarılı bir şekilde tespit edebildiler. Dowserları başarılı gösteren araştırmalarda ise şunu unutmamak gerekir ki su, Dünya yüzeyinin neredeyse her yerinde bulunmaktadır. Ancak suyun miktarı, kalitesi ve derinliğine dair bilgi alabilmek için hidroloji, jeoloji ve jeofizik gibi alanların kullandığı teknikleri bilmek gereklidir.
Dowserların başarısında şans faktörünün yer aldığı, bazı yer işaretlerinden faydalandıkları ve Ouija Tahtasında da olduğu gibi Ideomotor Etkisi’nin olduğu (yani ellerindeki çubukları kendileri hareket ettirmiyormuş hissiyatı) görülebilmektedir. 21. yüzyılda Sarah Parcak gibi uzmanların yeraltı arkeolojik alanları tespit etmekte kullandıkları uydu teknolojisi gibi inanılmaz çalışmalar bile varken, halen tahta çubuklarla su aramaya çalışanların olması akılları kurcalamaya yetmektedir. Üstelik malzeme bilgisine dair edindiğimiz onca şeye rağmen dowsing’de kullanılan tahta ve metallerin ne gibi bir sezgi özelliği bulunmaktadır bilinmiyor, oysa çok çok basit yollarla bile ölçülebilir olmalı. Sonuçta çubukla suyun ya da cesedin arasında bir tür iletişim olmalı. Kızıl ötesi sinyallerini ve nice şeyleri algılayabiliyorsak, bunu da algılamak (eğer varsa) zor olmamalı.
Kaynaklar
- A. B. Acar. Dowsing: Suyu Çubuklarla Tespit Etmek Mümkün Mü?. (15 Aralık 2021). Alındığı Tarih: 15 Aralık 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı