Matematikteki sıfır kavramı yokluğu ifade eder ve bu nedenle evren bakımından hatalıdır. Bu yüzden bizim matematiğimiz keşif değil icat olur yani evreni kendimize göre yazdığımız bir dil olur. Bu da çoğu zaman matematiksel mantığın kavramsal olarak yanlış sonuçlar vermesine neden olur. Örneğin aşağıda açıklayacağımız gibi bizim karanlık olarak algıladığımız şey ışıksızlık değildir evrende.
Peki evrenin doğal bir matematiği var mıdır. Olabilir buna yok diyemeyiz. Özellikle fraktal geometri bu konuda güçlü bir adaydır. Evrenin bir hologram olabileceğine dair de bize ciddi ipuçları verebilir bu durum. Çünkü hologramlardaki gibi fraktal geometride de makroda ki şekiller mikroda da devam eder tıpkı hologram desenleri gibi. Bir lazeri hologram üzerindeki şekillere tutunca üç boyutlu bir görüntü oluşur. Evren bir hologramsa ışık yolu ile aynı şey oluyor demektir. Buna göre gözlem yapmak hologramın yeniden görüntü oluşturması gibi bir etkin vizörleme sürecine dönüşür. Tabi holografik evrene dair başka işaretler de var. Örneğin Stephen Hawking'in keşfettiği kara delik entropisinin kara deliklerin üç boyutlu hacimleri ile değil de iki boyutlu yüzey alanları ile orantılı çıkması. Bu da tıpkı hologram gibi bir duruma işaret. Çünkü hologram yukarıda belirttiğim gibi iki boyutlu bir yüzey üzerindeki dalgasal şekillerin lazerle üç boyutlu holografik görüntülere dönüşmesidir. Holografik evrende herşey etkileşim kurulmadan önce evrenin yüzeyine iki boyutlu bir biçimde kodlanmış olabilecektir.
Sorunuza gelirsek 1,0 ve -1 sayılarını sayı doğrusunda düşünürsek niceliksel azalma durumuna denk gelir. Kavramsal olarak ışık ve (karanlık) ışıksızlık dışında bir durum olmadığından -1 bu denklemde herhangi bir şeye karşılık gelmez. Ancak ışık ve karanlık evrende döngüsel bir durumda ise bu durumda matematiksel bir niceliksel çember söz konusu olur ki bu durumda 0'dan sonra tekrar 1 gelecektir. Yani karanlığın en dip yeri tekrar ışığın ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bunun evrende esasen örneğini sıcaklıkta görürüz. Mutlak sıcak ve mutlak soğuk evrende birbirine bağlanır. Mutlak sıcaktan sonra negatif mutlak sıcaklığa (mutlak soğuğa) atlama olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. Karanlık ve ışık için de benzer bir durum varsa bu durum söz konusu olabilecektir. Işık dediğimiz şey görülebilir ışıktır. Ancak bu ışığın tayfında küçük bir aralığa karşılık gelir. Yani bizim karanlık olarak gördüğümüz şey evrende ışıksızlık değildir. Biz öyle algılarız ama gerçekte karanlık dediğimiz alanlarda göremediğimiz kızılötesi gibi düşük dalga boylu bir çok ışık vardır. Eğer mutlak karanlık yani ışığın dalga boyunun bittiği (sıfırlandığı) yer söz konusu olursa (yukarıda bahsettiğim sıfırdan sonra tekrar ışığın ortaya çıkması derken bunu anlamak gerekir) ışığın tekrar en yüksek dalga boyuna geçiş yapmasına neden olabilir tabi bahsettiğimiz niceliksel çember durumu sıcaklık için geçerli olduğu gibi ışık için de geçerli ise. Bunu evrene uyarlarsak evren için de başlangıç noktası bitiş noktasına bağlanabilir. Yani evren mutlak ısıl ölüme ulaşınca bunun sonrası maksimum entropiden düşük entropiye tekrar geçiş süreci olabilir. Bunun da sonucu evrenin döngüsel durumda bulunması ve yani bir ak delik-kara delik döngüselliği içinde olması demek olabilecektir. Yani evren ak delik sürecini bitirince (dışa doğru açılma) bundan sonra tekrar kapanma yani kara delik sürecine geçiyor demek olur. Tabi Kara delik ak delik döngüselliği dışında başka tezlerde düşünülebilir örneğin en yüksek entropiden en düşük entropiye geçiş nedeniyle Boltzmann beyinlerinin ortaya çıkışı.