[1][1]Öncelikle marka takıntısını ele alacağımız biçim vereceğimiz cevabı değiştirecektir.
İlk olarak, markası olmayan veya markası tanınmayan ürünlere karşı bir güvensizlik yaşanıyor olabilir. Kötü tecrübeler edinilmiştir ve bu yüzden "markası yoksa kalitesizdir" şeklinde bir önyargıyla hareket ediniliyordur. Bu geçmiş tecrübelerden yola çıkılarak elde edilen bir önyargının sonucudur.
Ancak bunun ötesinde, bahsedilen markaların genelde pahalı ve lüks markalar olduğunu göz önünde bulundurursak, bunun değersizlik duygusunu örtme çabası olduğunu söyleyebiliriz. Maddi durumun iyi olması bir güç göstergesi olarak kullanılabilir. Bu da kişinin içten içe yaşadığı değersizlik duygusuna bir kalkan niteliği taşır.
Ancak marka takıntısına sahip olmak her zaman "eziklik" veya "güçsüzlük" ile bağdaştırılmamalıdır. Bu kilit bir nokta, çünkü insanlar genelde marka takıntısına sahip olan insanların direkt özgüven sorunları olduğunu düşünerek bir önyargı besliyor. Ancak gerçekte olan durum sadece ve sadece zevk meselesi olabilir. Kişinin o markayla ilgili manevi bir anısı olabilir veya sadece o marka cidden çok hoşuna gidiyordur. Veya başka bir şey. Yani kişinin marka takıntısı yaşıyor olması için illa psikolojik bir soruna sahip olması şart değildir.
Kaynaklar
- M. Mrad, et al. Brand Addiction In The Contexts Of Luxury And Fast-Fashion Brands. (17 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 9 Nisan 2024. Alındığı Yer: Science Direct | Arşiv Bağlantısı