Sedef Hastalığı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?
Bu içerik tıp ve sağlık ile ilişkilidir. Sadece bilgi amaçlı olarak hazırlanmıştır. Bireysel bir tıbbi tavsiye olarak görülmemelidir. Evrim Ağacı'ndaki hiçbir içerik; profesyonel bir hekim tarafından verilen tıbbi tavsiyelerin, konulan bir teşhisin veya önerilen bir tedavinin yerini alacak biçimde kullanılmamalıdır.
- Türkçe Adı Sedef Hastalığı
- İngilizce Adı Psoriasis
- Latince Adı Psoriasis
- OrphaNet 247353
Genel Bilgiler: Patoloji ve Mekanizma
Sedef hastalığı (Psoriasis); çoğunlukla dizler, dirsekler, gövde ve kafa derisinde beyaz veya gümüşi pullarla kaplı kalın, pembe veya kırmızı cilt lekelerine neden olan bir çeşit deri hastalığıdır. Psoriasis sedefi-beyaz renkte, kuru veya yağlı keratin lameller (skuam) ile karakterize kronik seyirli bir hastalık olmasından dolayı halk arasında "Sedef Hastalığı" olarak bilinmektedir.
Sedef hastalığının kesin bir tedavisi yoktur ancak hastalık yönetimi ile semptomların azalmasına yardım edilebilir. Psoriasis, bulaşıcı değildir. Bağışıklık sisteminde yaşanan soruna neyin sebep olduğu belli olmamakla birlikte, bu hastalığa cildin normal oranlardan daha hızlı yenilenmesine neden olan bir bağışıklık sistemi sorununun yol açtığı düşünülmektedir.
Belirti ve Semptomlar
Bu hastalığın semptomları arasında öncelikli olarak kaşıntı görülür. Genellikle kafa derisinde, kasık kıvrımlarında veya bacaklarda oluşan lezyonlar sonucu meydana gelen kaşıntıdan şikayet edilir.[1] Bir diğer şikayet ise özellikle bacaklarda yoğun iltihaplı plaklar bulunduğunda, avuç içleri ya da ayak tabanları etkilendiğinde veya tırnakta sedef hastalığı görüldüğünde oluşan ağrılardır. Kaşıntılar ve ağrılar hastanın günlük yaşamını önemli ölçüde etkileyebilir.
Sedef hastalığı (Psoriasis) kendi içinde birden fazla tipe sahiptir ve her tip birbirine benzer özellikler taşımakla birlikte önemli farklı belirtiler vermektedir. Hastalığın tipine, teşhis sürecinde dikkatlice karar verilmeli ve bu doğrultuda bir tedavi sürecine başvurulmalıdır.
Psoriasis tipleri ve belirtileri:
- Plak tipi sedef hastalığı: Sedef hastalığının en yaygın görülen klinik tipi olan plak tipi sedef hastalığı, tipik olarak kafa derisinde, gövdede, dirseklerde ve diz üzerinde büyük oval dairesel plaklar ile kendini gösterir, geniş miktarda pullanmaya sahiptir. Bu hastaların en az %15'inde psoriatik artrit gelişmektedir.[2]
- Tırnakta sedef hastalığı: Hem el hem ayak tırnaklarını etkileyebilecek bu hastalık tırnaklarda çukurlaşmaya, renk değişimine ve anormal boyutlarda tırnak büyümesine sebep olabilir. Çeşitli şiddetlerde görülebilir. Bu hastalık neden olduğu estetik ve fonksiyonel etkilerine rağmen literatürde yeterince tartışılmamıştır dolayısıyla bu hastalığın klinik ve epidemiyolojik özelliklerini araştıran az sayıda çalışma vardır.[3], [4]
- Guttat sedef hastalığı: Guttat sedef hastalığı fiziki muayenede çok sayıda, küçük, dağınık papüller ve plaklar şeklinde gözlemlenir. Bu papüller "damla benzeri" olarak adlandırılır. Bu hastalık çeşidi çocuklarda ve ergenlerde, yetişkinlerden daha yaygın görülür. Klasik olarak streptokok enfeksiyonu( farenjit ve perianal) ile tetiklenir.[5]
- Ters sedef hastalığı: Tanınması da tedavi edilmesi de zor olan bu hastalık türü, koltuk altları, kasık ve genital bölgeleri etkiler. Bununla beraber özellikle yetişkinlerde başlayan ani bir ters sedef hastalığı HIV göstergesi olabilir.[6]
- Püstüler sedef hastalığı: Yaygın ve lokalize olabilen bu hastalık, çok sayıda ayrı veya birleşik yüzeysel, sarımsı püstüller olarak görülür. Yaş dağılımı incelendiğinde pediatrik yaş grubunda bebekleri, erişkin yaş grubunda ise çoğunlukla 40-50 yaş arasındaki yetişkinleri etkilemektedir.[7]
- Eritrodermik sedef hastalığı: Sedefin nadir ve şiddetli bir çeşidi olan bu tip, vücut yüzey alanının en az %75'ini kapsayan klinik bulgularla kendini gösterir.[8]
- Psoriatrik artrit: Eklem dokusunu, entezleri ve cilt iltihabını içeren bu hastalık, başlangıçta hafif bir hastalık olarak kabul edilmiş ancak sonraki zamanlarda hastaların %40-60'ında aşındırıcı ve deforme edici eklem komplikasyonlarının geliştiği gözlemlenmiştir.
Hastalıkla İlişkili Genler, Etken Faktörler ve Risk Faktörleri Nedir, Önlem Yöntemleri Nelerdir
Sedef hastalığına yatkın kişilerin çoğu, bu hastalıkları çevresel koşullar tarafından tetiklenene kadar yıllarca hiçbir semptom göstermeyebilir. Bu hastalığı tetikleyici nedenler arasında şunlar örnek sayılabilir:[9], [10]
- Boğaz ve cilt enfeksiyonları gibi enfeksiyonlar,
- Kesikler, sıyrıklar veya ameliyatla cilt yaralanması, böcek ısırığı veya şiddetli güneş yanığı gibi ciltte yaralanma,
- Stres,
- Streptokok veya bağışıklık sistemini etkileyen başka bir enfeksiyon,
- Özellikle soğuk ve kuru hava koşulları,
- Sigara içmek, dumanına maruz kalmak ve fazla alkol tüketimi,
- Bazı reçeteli ilaçlar.
Hastalığı tetikleyebilecek bu unsurlar ve risk faktörleri göz önüne alınarak bir hayat sürdürmek ve bu maddelere dikkat etmek bu hastalığı önlemek için yapılabilecek en etkili yöntemlerden biridir.
Ayrıca aile öyküsünün de bu hastalığa yakalanmada rolü büyüktür. Ailede sedef hastalığına sahip bireylerin bulunması kişinin de bu hastalığa yakalanma riskini artırır. Ailesel sedef hastalığı vakalarına neden olan birtakım genetik belirteç vardır, bu belirteçlerden bazıları daha erken ve daha yoğun bir şekilde ortaya çıkan sedef hastalığı ile ilişkilidir.[11]
Teşhis Yöntemleri
Bu hastalığın esas teşhisi için fiziki muayene önceliklidir - ki bu da çıplak derinin incelenmesini içerir. Şüpheli durumlarda cilt biyopsisi yapılması gerekebilir. Ayrıca hasta eklem ağrılarından şikayet ederse bu durumda ise bir romatolog tarafından tam bir eklem muayenesi yapılabilir. Bazı sedef hastalığı vakaları diğer cilt hastalıkları ile benzer özellikler sergileyebilir bu sebeple eğer doktor teşhisi koyarken şüpheye düşüyorsa cilt biyopsisi yapabilir. Sedef hastalığının teşhisi için normalde bir kan testi yoktur ancak bazı durumlarda örneğin tedavi için önerilen ilaca herhangi bir yan etki olup olmadığını saptamak için kan testleri de yapılabilir.[12]
Tedaviler veya İdare Yöntemleri
Kronik bir hastalık olan sedef hastalığı için bir çok tedavi bulunmasına rağmen unutulmamalıdır ki var olan bu tedavilerin hiçbiri hastalığı kökten iyileştirmez dolayısıyla tedavi bırakıldığında sedef lezyonları tekrar ortaya çıkabilir.[13]
Farmakolojik olmayan tedaviler incelendiğinde, kişinin zararlı alışkanlıklarını azaltmaya yönelik bir çok uygulama görülür. Örneğin duygusal gerilim, sedef hastalığının önemli tetikleyicilerinden birisidir. Dolayısıyla bu hastalara durumu kontrol etmek için meditasyonlar ve egzersizler önerilir. Kilolu insanların tedavilere olumsuz yanıt verme olasılığı daha fazla olduğu için, hastaların doğru bir kiloyu korumaları tavsiye edilir ve hastalardan hareketsiz bir yaşamdan kaçınılması istenir. Ayrıca tütün ve alkol kullanımının bırakılması tüm sedef hastalarına iyileşme önlemi olarak tavsiye edilir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Kişinin döküntü şiddetine, döküntünün vücutta bulunduğu bölgelere, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna bakılarak doktor tarafından kullanılması önerilen bazı kremler ve merhemler ile sedef hastalığı hafifletilebilir. Bu tedavilerin işe yaramadığı bazı durumlarda ise başka yöntemlere başvurulması gerekebilir. Örneğin:
- İltihabı azaltmak adına UV ışığının kullanıldığı Işık tedavisi,
- PUVA,
- Ciddi vakalar için metotreksat ilacı,
- A vitamini ile ilgili bir ilaç olan retinoidler,
- Şiddetli sedef hastalarında kullanılan bir ilaç olan siklosporin,
- Bağışıklık tedavileri.
Unutulmamalıdır ki bu tür tedaviler ciddi sedef problemlerinde kullanılan ve gerçekten önemli yan etkilere sahip olan dolayısıyla yalnızca doktor kontrolünde uygulanması gereken tedavilerdir. Bu tür tedaviler karaciğer hastalıklarından doğum kusurlarına, yüksek tansiyondan böbrek hasarına daha bir çok sağlık problemine sebebiyet verebilirler.[10]
Biyolojik Tedaviler
Biyolojik tedaviler yeni ilaçlardır, şiddetli sedef hastalığı formlarında uygulanır ve yalnızca en az iki klasik sistemik tedaviye yanıt vermeyen hastalarda uygulanabilir. İlaca bağlı olarak deri altına enjeksiyon uygulanabilir ya da direkt damar içine verilebilir. Biyolojik tedavilerin komplikasyonları soğuk algınlığı gibi hafif enfeksiyonlar olabilecekken, kimi durumlarda ise pnömoni, tüberküloz ya da diğer ciddi enfeksiyonlar görülebilir; nadir durumlarda ise nörolojik bozukluklar, kalp yetmezliği, otoimmün hastalıklar ve deri döküntüleri görülebilir.[13]
Tedavi Yöntemlerinin Tarihsel Gelişimi
Yüzyıllar boyunca sedef hastalığına olan yaklaşım şekli incelendiğinde, cüzzamlıların maruz kaldığı acımasız muamelelere ne yazık ki onların da maruz kaldığı görülmüş; dikkatsizce gruplandırılmış cilt hastalıklarının bu hastaların damgalanmasına yol açması sonucunda sedef hastalarının toplumda belli olması için özel bir elbise giymeleri istenildiği gözlemlenmiştir.
Psoriasisin tarih boyunca tedavi yöntemleri incelenecek olursa, nispeten kısa bir süre ele alınacaktır. Bununla birlikte başlangıçta tedavilerin keşfedilmesinin ise tesadüfi olduğu düşünülmektedir. Erken sedef hastalığı tedavileri incelenecek olursa:[14]
- 19. yüzyılda arsenik ve amonyaklı cıva kullanıldı.
- 20. yüzyılın ilk yarısında antralin ve katran içeren tedaviler keşfedildi.
- 1950'li senelerde kortikosteroidler geliştirildi ve bunu takiben 1970'li senelerde metotreksat ve PUVA kullanımı başladı.
- 1980'lerde retinoidler ve D vitamini tedavide yer edindi.
- Bu hastalıkla ilgili hala bir çok ayrıntı bilinmemekle birlikte 1990'lı senelerden bu yana bağışıklık sistemini manipüle etmeyi hedefleyen tedaviler uygulanmaktadır.
Müddet Tahminleri (Prognoz)
Sedef hastalığı ortaya çıkmayı, alevlenmeleri ve remisyonları (Kronik hastalıklar için hastalık aktivitesinin bulunmadığı durumlar) içeren kronik inflamatuar bir hastalıktır. Bu hastalığın prognozu, kardiyovasküler risk faktörleri ve bu hastalıktan bağımsız hastalıklar olmadığında, genel popülasyonla aynıdır.[15]
Görülme Sıklığı ve Dağılımı (Epidemiyoloji)
Bu hastalıkla ilgili istatistikler incelendiğinde hem kadınları hem erkekleri neredeyse eşit oranlarda etkilediği gözlemlenmiş ancak kadınlarda daha erken yaşlarda başladığı ortaya konulmuştur. Hastalığın görülme sıklığının etnik ve coğrafi faktörlere bağlı değiştiği gözlemlenmektedir. Örneğin bu hastalığın en yaygın gözlemlendiği ülke Norveç'ken; siyahlarda ve Asyalılarda çok nadir; Eskimolarda ise neredeyse hiç görülmemektedir.[16]
Etimoloji
Psoriasis hakkındaki bilgiler antik çağlara kadar uzanmaktadır. Yunancada kepekli ve kaşıntılı deri hastalıklarını tanımlamak için kullanılan bir terim olan "psora" Hipokrat tarafından da bu hastalığa benzeyen tabloları tanımlamak için de kullanılmıştır.[16] "Psoriasis" terimiyle bu hastalığı adlandıran ve günümüzde tanımlanan şekliyle bu hastalığı tarif eden ilk kişi ise 1841 yılında Ferdinand Hebra olmuştur.
Diğer Bilgiler
Bademcikler ve Psoriasis İlişkisi
Bağışıklık sisteminin bir parçası olan boğazda ve damakta bulunması sayesinde ağızdan ve burundan girebilecek olan mikropları önleyen bademcikler, farklı türlere sahiptir.
- Boğazın arkasında, sağında ve solunda bulunan Palatin bademcikler,
- Adenoidler,
- Lingual bademcik.
Palatin bademcikler ağzımızı açtığımızda herhangi bir yardım almadan görebildiğimiz bademciklerdir, iltihaplanabilirler.[17] Boğazımızın etrafında lenf sisteminden oluşan halkaya ise Waldeyer halkası adı verilir.
Bademciklerin Alınması Sedef Hastalığı İçin Bir Çare Olabilir mi?
Kronik sedef hastalığının alevlenmesi, streptokok boğaz enfeksiyonları ve T hücreleri ile ilişkili olabilir.[18] Sedef hastalığı, özellikle akut guttat sedef hastalığı ile streptokok enfeksiyonları yani bademcik iltihabı arasında güçlü bir ilişki olduğu birçok çalışmada gözlemlenmiştir. Kronik sedef hastalığı alevlenmesi ile tekrarlayan bademcik iltihapları arasındaki ilişkiye dair kanıtlar literatürde bulunabilir ancak yine de bu konuda da bir fikir birliği yoktur.[19] Bazı insanlar sadece guttat sedef hastalığının değil aynı zamanda en yaygın sedef türü olan plak sedef hastalığının hatta diğer sedef hastalığı türlerinin de streptokok enfeksiyonları ile bir ilişkisi olduğunu öne sürmektedirler.
Bir Vaka Raporu
Kronik plak psoriasis alevlenmeleri ile streptokok enfeksiyonları arasındaki ilişkiye odaklanmayı amaçlayan bu vaka, plak sedef hastalığı ilk kez 32 yaşındayken ortaya çıkan, 39 yaşında bir erkek hastaya aittir.[18]
Hasta, son 2 sene içinde tekrarlayan şiddetli boğaz enfeksiyonları, özellikle akut bademcik iltihabı sergiledi. Boğaz enfeksiyonları ve sedef hastalığının alevlenmesi arasındaki ilişki takip edildiğinde gerçekten de bademcik iltihabı olduğunda hastada yeni lezyonların oluştuğu kaydedildi. Bu klinik hastaya tonsillektomi, yani bademcik ameliyatı önerildi ve bir komplikasyon yaşanmadan tonsillektomi gerçekleştirildi.
Tonsillektomi sonrası klinik seyir 3 ay boyunca stabildi ve hasta olumsuz etkiler yaşamadı. Hastada bademcik iltihabı ya da hastanın sedef hastalığında alevlenme gözlemlenmedi. Dört ay sonra hastanın lezyonları dirseklerindeki kalıntı plaklardı ve 2 yıllık takip süresi boyunca bu plaklar kaldı, ancak yeni bir lezyon gözlemlenmedi, hasta ise cerrahi seçeneğinden memnun kaldı.
Tonsillektominin, yani bademcik ameliyatının uzun süredir tekrarlayan sedef vakalarında ya da streptokokal ve stafilokokkal tonsillitler yani bademcik iltihapları tarafından sıklıkla şiddetlenen durumlarda guttat sedefin ve büyük bir ihtimalle plak sedefin de tedavisi için uygulanması göz önünde bulundurulmalıdır.[20] Fakat unutulmamalıdır ki kanıtların gücü sınırlıdır ve kronik plak sedef hastalığının tedavisinde tonsillektominin rolünü değerlendirmek için daha fazla randomize klinik çalışmasına ve araştırmaya ihtiyaç vardır.[18]
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
İçerikle İlgili Sorular
Soru & Cevap Platformuna Git- 11
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Clínic Barcelona. Symptoms Of Psoriasis | Hospital Clínic Barcelona. (21 Eylül 2021). Alındığı Tarih: 21 Eylül 2021. Alındığı Yer: Clínic Barcelona | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Badri, et al. (2021). Plaque Psoriasis. StatPearls Publishing. | Arşiv Bağlantısı
- ^ H. Muneer, et al. (2021). Psoriasis Of The Nails. StatPearls Publishing. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. R. R. Schons, et al. (2021). Nail Psoriasis: A Review Of The Literature. Anais Brasileiros de Dermatologia, sf: 312. doi: 10.1590/abd1806-4841.20142633. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Saleh, et al. (2021). Guttate Psoriasis. StatPearls Publishing. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Zampetti, et al. (2015). Inverse Psoriasis. Clinical Medicine, sf: 311. doi: 10.7861/clinmedicine.15-3-311. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Shah, et al. (2021). Pustular Psoriasis. StatPearls Publishing. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. K. Singh, et al. (2016). Erythrodermic Psoriasis: Pathophysiology And Current Treatment Perspectives. Psoriasis (Auckland, N.Z.), sf: 93. doi: 10.2147/PTT.S101232. | Arşiv Bağlantısı
- ^ . Psoriasis - Symptoms And Causes. Alındığı Tarih: 1 Eylül 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b Cleveland Clinic. Psoriasis: Symptoms, Causes Treatment, Plaque Psoriasis. Alındığı Tarih: 1 Eylül 2021. Alındığı Yer: Cleveland Clinic | Arşiv Bağlantısı
- ^ Clínic Barcelona. Causes Of Psoriasis | Hospital Clínic Barcelona. (21 Eylül 2021). Alındığı Tarih: 21 Eylül 2021. Alındığı Yer: Clínic Barcelona | Arşiv Bağlantısı
- ^ Clínic Barcelona. Diagnosis Of Psoriasis | Hospital Clínic Barcelona. (21 Eylül 2021). Alındığı Tarih: 21 Eylül 2021. Alındığı Yer: Clínic Barcelona | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b Clínic Barcelona. Treatment Of Psoriasis | Hospital Clínic Barcelona. (21 Eylül 2021). Alındığı Tarih: 21 Eylül 2021. Alındığı Yer: Clínic Barcelona | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Mahajan, et al. (2013). Pathophysiology Of Psoriasis. Indian Journal of Dermatology, Venereology and Leprology, sf: S1-9. doi: 10.4103/0378-6323.115505. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Clínic Barcelona. Psoriasis Prognosis | Hospital Clínic Barcelona. (21 Eylül 2021). Alındığı Tarih: 21 Eylül 2021. Alındığı Yer: Clínic Barcelona | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b M. A. Gürer, et al. (2008). Psoriasis, Introduction, General Information, Epidemiology. ResearchGate. | Arşiv Bağlantısı
- ^ NCBI. How Do The Tonsils Work?. (8 Mart 2011). Alındığı Tarih: 2 Eylül 2021. Alındığı Yer: NCBI | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c J. F. Simões, et al. (2015). The Role Of Tonsillectomy In Psoriasis Treatment. NCBI. doi: 10.1136/bcr-2014-206899. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Thorleifsdottir, et al. (2012). Improvement Of Psoriasis After Tonsillectomy Is Associated With A Decrease In The Frequency Of Circulating T Cells That Recognize Streptococcal Determinants And Homologous Skin Determinants. ResearchGate. doi: 10.4049/jimmunol.1102834. | Arşiv Bağlantısı
- ^ K. I. Al-Hamdi. (2002). Assessment Of Tonsillectomy As A Treatment Of Guttate Psoriasis. ResearchGate. | Arşiv Bağlantısı
- A. Rendon, et al. (2019). Psoriasis Pathogenesis And Treatment. ResearchGate. doi: 10.3390/ijms20061475. | Arşiv Bağlantısı
- H. Bakshi, et al. (2020). Treatment Of Psoriasis: A Comprehensive Review Of Entire Therapies. ResearchGate. doi: 10.2174/1574886315666200128095958. | Arşiv Bağlantısı
- M. A. Bitar, et al. (2015). The Effect Of Tonsillectomy On The Immune System: A Systematic Review And Meta-Analysis. International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology, sf: 1184-1191. doi: 10.1016/j.ijporl.2015.05.016. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 06:20:53 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10934
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.