Rüzgarın Çöller ile Dansı: Çöl Nedir? Nasıl Oluşur? Çöllerle İlişkili Yeryüzü Şekilleri Nasıl Oluşur?
Yüzyıllardır insanlar için ilginç, korkutucu, uçsuz ve bucaksız olan çöller, şiirlere ve edebi eserlere de konu olmuştur. İlk bakışta çöl fotoğraflarına baktığımızda sarı renkli kum yığınlarından başka bir şey görmemekte, ancak detaya inince çöl şartlarında bitkilerin, hayvanların ayrıca rüzgâr ve kum yığınları arasındaki süreçlerin ve bu savaşın muazzamlığı bizi hayrete düşürmek için yeterli bir sebebe dönüşmektedir.
Çöller yıllık 250 mm’den az yağış alması sebebiyle yarı kurak bölgelerden ayrılırlar. Kurak ve yarı kurak sahalar birçok farklı kritere göre ayrılsalar da burada en önemli etkenlerin başında yağış gelmektedir. Çöllerde az olan bu yağış her yere eşit dağılmamıştır. Çöller, genel taban seviyesine göre değil (sularını denize ulaştırırlar) yerel taban seviyesine (sularını denize ulaştıramazlar) göre şekillenirler. Ayrıca kurak bölgelerde farklı olarak bitki örtüsü ya çok az ya da bazı yerlerde yok denecek durumdadır. Çöllerde var olan bitkiler bu zor şartlara göre evrimleşmiştir. Bu bitkilere kserofit adı verilir. Bu bitkilerin su istekleri az olmakla birlikte kökleri derindir. Bu sayede kökleriyle yer altındaki sulara daha kolay ulaşabilirler. Yapraklarının sert, tüylü, küçük ve dikenli olması su kaybını da en aza indirgemektedir.
"Kurak saha" söylemi, hepimizin düşüncesinde tek bir durumu tanımlamaktadır: Kurak veya yağıştan yoksun yerler, genellikle uçsuz bucaksız çöl sahaları olarak adlandırılır. Bu düşünce kısmen doğrudur. Kurak sahalar, sanılanın aksine, sadece her tarafının kumla kaplandığı bölgeler değildir. Kurak bölgeler, sadece 1/5 oranında erg adı verilen kumlarla kaplıdır. Bunun dışında kalan kurak bölgeler ise kaya yığınları, taşlık veya molozlardan oluşmaktadır.
Çöller sadece sıcaklıkların yüksek olduğu yerlerde değildir. Örneğin Antarktika soğuk bir çöldür. Sıcak çöllerin aksine orada hâkim olan iklim, soğuk olduğu için sadece buzlarla kaplı bir alanı oluşturmaktadır. Bizim bu yazımızdaki amaç, kurak bölgeler içerisinde yer alan, özellikle "asıl kurak çöl" bölgesi olarak da ifade edilen, yüksek sıcaklıkların egemen olduğu bu bölgelerin, nasıl oluştuğunu, rüzgârın ve fiziksel (mekanik) aşındırmanın bu oluşumda etkilerinin nasıl olduğunu açıklamaktır.
Morfojenetik Bölgeler
Morfojenetik veya morfoklimatik bölgeler, kendisine has iklim bölgelerine ve yer şekillerine ait alanlardır. Yeryüzünün farklı bölgelerinde farklı iklim çeşitleri mevcuttur. Bu bölgelerde farklı aşındırma etmen ve süreçleri olduğu için çeşitli şekiller meydana gelir. Morfoklimatik bölgeler aşağıda sıralanmıştır:
- Kurak bölge
- Yarıkurak bölge
- Flüvyal (akarsu) bölge
- Savan bölgesi
- Selva bölgesi
- Periglasyal (buzul çevresi) bölge
- Glasyal (buzul) bölge
Yukarıda sıralanan 7 bölgenin kendisine ait yer şekilleri ve iklimi olduğu için bu isimler verilmiştir. Örneğin; kurak bölgelerde rüzgarlar, aşındırma etmen ve süreçlerinde ana unsurken, nemli bölgelerde bu görevi akarsular üstlenir. Soğuk bölgelerde ise şekillendirici unsur buzullardır. Günümüzde buzul bölgesinde oluşan morenler, buzul bölgesine ait yer şekilleridir.
Morenler, buzulların vadi tabanlarında ve yamaçlardan koparıp sürükledikleri, genellikle köşeli olan çeşitli boyuttaki unsurlardan oluşan buzul depolarıdır. Bu yer şekillerin, günümüz iklim koşullarındaki kurak bir bölgede oluşma olasılığı yok denecek kadar düşüktür. Ancak geçmiş jeolojik dönemlerde iklimdeki farklılıklar sonucu kurak bir sahada buzulların oluşturmuş olduğu morenlere rastlanılabilir. Ancak bu şekiller, kurak bir sahada geçmiş iklimdeki farklılıkla açıklanabilirler. Diğer bir ifade ile kurak bir bölgede var olan her yeryüzü şeklinin, günümüzdeki iklimle açıklanma olanağı mümkün gözükmemektedir.
Geçmişte iklimde meydana gelen farklılıklar, daha önceki dönemlerde farklı şekiller meydana getirmiştir (Erinç, S. 2015). Bu sebeple bu sahalara polijenik topoğrafya denmektedir. Polijenik, çok döngülü ve çok etmenli demektir. Geçmiş dönemlerde soğuk iklimin hüküm sürdüğü bir bölgede gelişen buzul topoğrafyasına ait izler, daha sonraları nemli iklimin egemen olmasıyla akarsu topoğrafyasının şekillendirme alanına girer. Her iki morfoklimatik bölgeye ait unsurların bir topoğrafyada olmasına bu isim verilmiştir.
Bu duruma bir örnek, Büyük Sahra’dır. Kuzey Sahra’da bulunan bazı vadi şekillerini bugünkü iklim ile açıklama olanağı yoktur. Bu durum göstermektedir ki günümüzdeki asıl kurak sahalar olan çöllerin geçmişte daha nemli ve sulak alanlardır. Büyük Sahra Çölü’nün geçmişte nemli bir iklime sahip olduğu ve akarsuların egemen olduğu çeşitli araştırmacılar tarafından ortaya konmuştur. C. Skonieczny vd. tarafından yapılan “Monsoon-driven Saharan dust variability over the past 240,000 years” (Muson Kaynaklı Sahra Çölünün Son 240 Bin Yıldaki Değişimi) başlıklı çalışmaya göre, Sahra’nın daha önceki dönemlerde daha nemli bir iklim olduğu ile ilgili çalışmasını buradan okuyabilirsiniz. Bu bölgedeki iklim farklılığının ana sebeplerinden bir tanesi, Dünya’nın yörüngesindeki değişimdir.
Çöllerin Oluşum Nedenleri
Çöllerin oluşum nedenleri birkaç etkenin sonucunda meydana gelmektedir. Oluşum nedenlerine göre 5 çeşit çöl tipi vardır. Bu çöller sırasıyla: Tropikal çöller, kontinental (karasal) çöller, soğuk su akıntılarıyla oluşan kıyı çölleri ve soğuk çöllerdir. Soğuk çöllere örnek olarak Antarktika kıtasını verdiğimizi hatırlayınız. Çöllerin oluşmasında asıl etkenler yüksek basınç, soğuk su akıntıları ve karasallık etkisidir. Bu durum aşağıda açıklanmıştır.
Yüksek Basınç
Özellikle bazı çöllerin meydana gelmesinde önemli bir etken yüksek basınçtır (antisiklon). Yüksek basınç sonucu çöken havanın hareketi yukarıdan aşağıya doğru olmaktadır. Aşağıya çöken hava çevreye yayılır ve bu duruma diverjans adı verilir. Sürekli yüksek basınç altında kalan sahaların olduğu bölgelerde yağış azlığı görülür. Bu durumun ana sebeplerinden bir tanesi, çöken havanın adyabatik olarak ısınmasından dolayı göreli (nispi) nemin azalmasıdır. Adyabatik ısınma, havanın sıcaklığının çevresinden ısı alışverişi olmaksızın değişmesidir. Bunu genellikl "yükselen hava soğur, alçalan hava ise ısınır" şeklinde biliriz. Bu durumda yoğunlaşamayan su buharı, yağış da oluşturamaz (M. Y. Hoşgören, 2018).
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Soğuk Su Akıntıları
Soğuk ve sıcak su akıntıları gittikleri yerlerde iklimi değiştirebilme özelliğine sahiptir. Örneğin; sıcak su akıntısı olan Gulf Stream (Körfez Akıntısı), Meksika körfezinden başlayıp, ABD’nin doğusundan ve Grönland’ın güneyinden geçerek İngiltere’nin kuzeyine kadar devam eder. Bu sayede İngiltere’nin iklimini ılımanlaştırıcı bir etkiye sebep olur. Soğuk su akıntıları ise tam tersidir. Bu etkinin sebebi, var olan hava kütlelerinin soğuk su akıntıları sebebiyle alttan soğuyarak havanın yüksek basınç oluşmasına sebebiyet vermesi ve bu sebeple havada konveksiyonel (yükselim) yağışların engellenmesidir.
Afrika’nın güneybatı kıyılarında yer alan Namibya Çölü'nde Benguela soğuk su akıntısı, Güney Amerika’da yer alan Atakama Çölü'nde Peru soğuk su akıntısı gibi akıntılar, bu duruma örnek teşkil etmektedir.
Karasallık Etkisi
Genel olarak karasallık, etrafı yüksek dağlarla çevrili olan bir bölgenin, nemli ve yağış getirici hava kütlelerini engellemesi sonucu oluşmaktadır. Bu bölgelerde gece ve gündüz sıcaklık farkı yüksektir. Patogonya, Taklamakan ve Gobi çölü kıta içi kontinental (karasal) çöllere örnektir.
Çöl Bölgelerinde Dış Etmen ve Süreçler
Çöllerde egemen dış kuvvet rüzgardır. Bitki örtüsünden yoksun veya çok cılız bitki örtüsünün varlığı, rüzgârın taşıyıcı ve biriktirici etkisini daha da arttırmaktadır.
Diğer önemli bir unsur ise fiziksel (mekanik) parçalanmadır. Fiziksel parçalanmanın sebebi, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkının fazlalığı ve nem eksikliğidir. Gündüz çok fazla ısınan kayaçlar genleşirken, geceleri soğuktan büzülmekte bunun sonucunda kayaçlarda zaman içerisinde diyaklaz (çatlak) oluşmakta ve zamanla parçalanmaktadır. Bu durum rüzgârın aşındırma ve biriktirme faaliyetini de kolaylaştırmaktadır.
Diğer bir parçalanma çeşidiyse, gece 0°C derece ve civarlarında olan havanın, çatlak olan kayacın içerisine giren suyun donması ve ısınan havanın tekrardan donan buzu eritmesi sonucu kayaçlarda parçalanma hızlanmaktadır. Parçalanan kayaçlar adeta rüzgârın en büyük yardımcısı olmaktadır. Şöyle ki, rüzgâr, kum taneleriyle başka bir kayacı zımpara işlevi görerek aşındırdığı gibi, kum tanelerini bir bölgede biriktirerek çeşitli şekiller oluştururlar. Fiziksel parçalanma olmasaydı rüzgâr, çok büyük şekiller oluşturamazdı. Bu sebeple çöllerde fiziksel aşındırma büyük önem taşımaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere çöllerde hâkim etmen rüzgâr ve fiziksel aşındırma ardından sel suları gelmektedir.
Ayrıca çöl dışında doğup çölün tamamını geçen akarsulara allojen (yabancı) akarsular denmektedir. Bu duruma örnek olarak Nil, Seyhun ve Amu Derya nehirleri örnek olarak verilebilir. Bu sıralanan nehirler, kaynaklarını çöl dışından alırlar.
Areik (akıştan yoksun) havzalar ise, kaynağını bizzat çölün kendisinden alan akarsuların su yetersizliği sebebiyle akıştan yoksun olmalarına denir. Bu çöllerde yaygın olan bir durum ise andoreizm (kapalı) havzaların varlığıdır. Andoreizmin özelliği, sularını denize ulaştıramayan akarsuların kapalı havzalarda son bulmasıdır. Diğer bir ifadeyle su yetersizliği ve buharlaşma fazlalığı gibi nedenlerle çöllerde oluşan akarsular, hiçbir zaman sularını denize kadar ulaştırmayıp kapalı bir havzada kalırlar. Bu sahaların diğer bir ismiyse içe akışlı havzadır. Çöllerde akarsu aşındırmasından ziyade şiddetli sağanak halinde yağan yağmurlar, sel oluştururlar. Ancak biz bu yazımızda rüzgârın oluşturduğu şekilleri açıklayacağız.
Çöl Bölgelerinde Rüzgârın Aşındırma Şekilleri
Deflasyon
Genel olarak rüzgâr, akarsu ve dalga aşındırması gibi dış etmenler için kullanılan bir ifadedir. Örneğin; bir rüzgârın blok, çakıl, kum ve silt gibi maddelerin sürtündükleri yerleri aşındırması olayıdır. Rüzgâr deflasyonu, büyük şekiller yerine mevcut olan yüzey şekillerini oyma, kazıma ve cilalama yaparak etki eder.
Mantarkayalar:
Genel olarak mantarkayaların oluşumunda hâkim unsur, rüzgâr aşındırmasıdır. Kum ve diğer tanelerin, var olan kayaların alt kısımlarını aşındırması diğer bir ifadeyle zımpara görevi görmesi sonucu mantara benzeyen şekiller oluşmaktadır. Rüzgâr, bu şekillenmede asıl olarak tanelerini sürükleyerek ve savurarak yüzeye çarpıtarak aşındırır. Bu şekillere Büyük Sahra’da gur adı verilmektedir (Dirik, K & H.M. Hoşgören, 2018). Mantarkayalar sadece kurak değil yarı kurak bölgelerde de oluşabilirler. Yarı kurak iklimin hâkim olduğu Kapadokya’da bu şekillere rastlanmaktadır.
Yardang
Hakim rüzgar yönüne paralel olarak uzanan, birbirlerinden sert sırtlarla ayrılmış ve "U" şekilli profillerdir. Kil ve silt gibi gevşek tortul (sedimanter) kayaçların rüzgar tarafından zaman içerisinde aşındırılmaları sonucu oluşurlar. Bu şekilleri ters dönmüş bir tekneye benzetebiliriz. Bu şekiller birbirine paralel uzanan oluklar'dır. Hakim rüzgarların sürekli aynı yönden esmesi ve kolay aşınan kayaçların varlığı, bu şekillerin paralel oluklar şeklinde oluşmasını sağlamıştır (Büyük Larousse Sözlük, 1986).
Vertifaklar (Façetalı Çakıllar)
Rüzgârın taşımış olduğu tanelerin, kayaçların yüzeylerini cilalaması sonucu oluşurlar. Bir kayacın uzun bir süre rüzgâra maruz kalması sonucu façetalı yüzeyler oluşur. Ayrıca rüzgârın yönünün değişmesi veya kayacın yön değiştirmesi sonucu her bir yüzeyde bu oluşum gerçekleşir. Genellikle üç yüzey oluşur.
Çöl Kaldırımı (Hamada)
Rüzgârın ince taneli malzemeyi yüzeyden taşımasıyla geriye kalan taşların yer çekimi ve sel sularının etkisiyle taşlar, zamanla birbirleriyle sıkılaşarak bu şekilleri meydana getirirler. Çöl gibi yüzeyi korunmasız bölgelerde hâkim olan rüzgâr tarafından küçük taneli boyutların havalanmasıyla geriye rüzgârın taşıyamadığı kaya parçaları kalır. Diğer bir ismi çöl zırhıdır. Bu ismin verilmesinin sebebi yüzeyi rüzgâr aşındırmasından korudukları sebebiyle verilmiştir. Bu oluşuma doğal kaldırımda diyebiliriz. Farklı çöllerde farklı isimler verilse de oluşumları benzerdir (Atalay İ. 2005).
Rüzgarların Biriktirme Şekilleri
Şekiller açısından rüzgarların aşındırma etkileri daha az önem taşımakla birlikte rüzgarların biriktirme şekilleri ilginç ve çok farklı olabilmektedir. Biriktirme şekillerinde en büyüğü kumullar diğer bir ifadeyle kum tepeleridir.
Kumulların oluşabilmesi için rüzgârın taşımış olduğu tanelerin var olan bir bölgede engelle karşılaşması sonucu rüzgâr, bu taneleri yere bırakır ve bu döngüde sürekli bir kum yığını meydana gelir. Kum tepelerinin rüzgâr yönündeki yamaç, daha az bir eğim derecesine sahiptir. Rüzgâr etkisinden kurtulunca kum tepesinden aşağıya doğru olan tanelerin hareketinde ise eğim daha diktir. Bu sebeple kum tepelerinin çoğunluğunun şekilleri asimetrik yani bir tarafı diğerine göre daha eğimlidir.
Yukarıdaki grafikte görüldüğü gibi kumlar sıçrayarak hareket etmekte ardından hâkim rüzgâr yönünde hareket ederken rüzgâraltı yamaçta birikmektedir. Üst taraftaki görselde belirtildiği üzere açı 34 dereceden fazlaysa yamaç çökmekte ve kum taneleri yamacın altında birikmektedir. Sürekli tekrarlayan bu döngü sonucu art arda bu şekiller devam eder.
Kumul Nedir?
Çok çeşitli kumul türleri olmasına rağmen bu yazımızda sadece birkaçına değineceğiz.
Kumullar ya da kum tepelerinin özelliği malzemesini fazla uzaktan almamalarıdır. Yakın bölgeden gelen kum taneleri uygun yerlere çökelip kumul yığınlarını oluştururlar. Ancak lös diye tabir edilen kilt, silt gibi hafif malzemeler çok daha uzaklara gidebilir. (Dirik, K. 2018). Bu yazımızda lös depolarına değinmeyeceğiz.
Kumulların farklı şekillerde olmasının sebepleri arasında kum tanelerinin boyutundan hâkim rüzgâr yönü ve hızına kadar çeşitli parametlereler rol oynarlar.
Barkan Kumulu
Taşınan kum miktarının belli bir sınırda olması ve hâkim rüzgâr yönünün genellikle değişmediği at nalına benzer rüzgâr birikim şeklidir. Barkan kumulu'nun sivri uçları rüzgârın yönünü göstermektedir.
Parabolik Kumullar
Barkanlara benzemekle birlikte onlardan farkı, içbükey yamaçların hâkim rüzgarlara dönük olmasıdır. Yamaçlar barkanlara oranla fazla dik değildir. Parabolik kumulun oluşabilmesi için öncelikle kuru ve yatay bir zeminde deflasyon (rüzgar aşındırması) sonucu bir çukur meydana gelmesi, ardından bu çukurdan havalanan kum taneleri yakın bir bölgede birikmesi gerekir.
Yıldız Kumulu
Rüzgâr yönünün farklı estiği bölgelerde gelişim gösterirler. Şekil olarak yıldıza benzediği için bu ismi almıştır. Ancak piramitlere de benzeyebilirler.
Sonuç
Kurak ve yarı kurak bölgeler akademi kitaplarında birlikte ele alınırlar. Her iki bölgenin oluşumları birbirine benzemekle birlikte çeşitli kriterlerle ayrılırlar.
Araştırmacılar morfojenetik bölgelerin birbirinden nasıl ayrılacağı ile ilgili çeşitli araştırmalar yürütse de geçmiş dönemlerdeki farklı iklim ve onun topoğrafyaya etkisi, ayrıca günümüzdeki iklim farklılığı bu durumu zorlaştırmaktadır. Unutulmaması gereken bir ayrıntı da, özellikle Pleistosen Dönem'de (günümüzden 2,5 milyon yıl öncesinden 12.000 yıl öncesine kadar olan dönem) iklimde var olan kaymalar, bu sahaların iç içe geçmesini sağlamıştır.
Bu yazımızda sadece asıl kurak çöllerdeki rüzgârın biriktirme ve aşındırma süreçlerinden temel olarak bahsedilmiştir. Rüzgârın aşındırma şekilleri çok büyük ve önemli olmasa da biriktirme şekilleri çok daha büyük ve farklıdır. Fiziksel aşındırma ve yeni araştırmalara göre kimyasal aşındırmanın da varlığı, kayaçların ufalanmasını ve rüzgâra hazır hale getirmesini kolaylaştırmıştır. Bu sebeple farklı yönlerden esen rüzgarlar çok değişik şekiller oluşturmuştur.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 3
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- S. Erinç. (2015). Jeomorfoloji I. ISBN: 978-975-353-213-6. Yayınevi: Der yayınları.
- S. Erinç. (2015). Jeomorfoloji Ii. ISBN: 978-975-353-394-2. Yayınevi: Der yayınları.
- M. Y. Hoşgören. (2015). Jeomorfoloji'nin Ana Çizgileri I. ISBN: 978-975-9060-31-2. Yayınevi: Çantay.
- M. Y. Hoşgören. (2015). Jeomorfoloji'nin Ana Çizgileri Ii. ISBN: 978-975-7206-35-4. Yayınevi: Çantay.
- M. Y. Hoşgören. (2014). Jeomorfoloji Terimler Sözlüğü. ISBN: 978-975-9060-85-5. Yayınevi: Çantay.
- K. Dirik. Rüzgarlar Ve Çöller. Alındığı Tarih: 15 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Kürşat Özcan | Arşiv Bağlantısı
- İ. Atalay. (2005). Genel Fiziki Coğrafya. ISBN: 9786058784031. Yayınevi: Kişisel yayınlar.
- İ. Atalay. (2004). Açıklamalı Türkçe-İngilizce Doğa Bilimleri Sözlüğü.coğrafya-Ekoloji-Ekosistem. ISBN: 9759496586. Yayınevi: Kişisel yayınlar.
- C. Skonieczny, et al. (2019). Monsoon-Driven Saharan Dust Variability Over The Past 240,000 Years. Science, sf: 50-73. | Arşiv Bağlantısı
- R. Özey. (2009). Afrika Coğrafyası. ISBN: 9758986699. Yayınevi: Aktif yayınevi.
- E. Arıklı. (1986). Büyük Larousse Sözlük Ve Ansiklopedisi. Yayınevi: Milliyet Yayınları.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 13/12/2024 16:13:04 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7869
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.