Antropojen Kaynaklı Holosen Kitlesel Yok Oluşu: 6. Büyük Kitlesel Yok Oluşun İçerisindeyiz!
An İtibariyle, Milyonlarca Yıl Önce Yaşananlara Benzer, Kitlesel Bir Yok Oluşun İçinde Olabiliriz!
Artık şüphe kalmadı: insanların da varlığını tehdit eden kitlesel bir yok oluşun içerisine girmekteyiz! Bir diğer deyişle insanlık, Dünya'daki tüm yaşamın yarısını 200 milyon yıl önce yok eden yıkıcı bir kitlesel yok olma olayını tekrar yaşama riskiyle karşı karşıya.
Stanford Woods Enstitüsü'nde biyoloji ve popülasyon araştırmaları ayrıcalıklı profesörü olan Paul Ehrlich'in ve sonrasında Nature Communications dergisinde yayınlanan ikinci bir araştırmanın sonuçlarından öğrendiğimiz kötü haber bu.
Önce Ehrlich ve eş yazarlarının çalışmasıyla başlayalım. Bu araştırma, soyu tehdit altında olan türleri, popülasyonları ve yaşam alanlarını hızla koruma altına almamız gerektiğini bildiriyor; ancak bunu yapsak bile gidişatı geri çevirebilmek konusunda geç kalmayacağımız zamanın da geçmek üzere olduğunu belirtiyor. Şöyle söylüyor:
Araştırma, geride hiçbir şüphe bırakmaksızın altıncı büyük kitlesel yok oluşun başladığını gösteriyor.
Aslen insan popülasyonları üzerindeki çalışmalarıyla ün kazanmış olsa da, Ehrlich aynı zamanda yok oluşlar üzerine de fazlasıyla mesai harcamış bir isim. Bunun izlerini 1981 senesinde yayımladığı "Yok Oluş: Türlerin Kayboluşunun Nedenleri ve Sonuçları" isimli kitabına kadar takip etmek mümkün. Araştırmalarını uzun süredir karşılıklı evrim, ırklar, cinsiyet ve ekonomik adalet, nükleer kış, vahşi popülasyonlar ve tür kayıpları çerçevesinde sürdürüyor.
Bilim insanları arasında, en son 66 milyon yıl önce dinozorların yok oluşu sırasında gördüğümüzle paralel yok oluş oranlarının olduğu konusunda geniş bir fikir birliği bulunuyor. Ancak bazı araştırmacılar, bu teoriye meydan okuyorlardı. Onların fikrine göre, daha önceki tahminler, var olan krizi olduğundan abartılı gösteriyordu.
2015 yılında Science Advances dergisinde yayınlanan araştırma ise, aşırı tutucu tahminlerle bile türlerin yok olma hızının, kitlesel yok oluşlar arasındaki durgun dönemlerdeki oranlardan 100 kata kadar fazla olduğunu gösteriyor! Bu "normal" oranlara "arka plan oranı" adı veriliyor. Meksika Bağımsız Üniversitesi'nden Gerardo Ceballos şöyle söylüyor:
Eğer bu gidişata izin verirsek, yaşamın kendi kendini tamir etmesi milyonlarca yıl alacaktır. Muhtemelen bu sürecin daha başlarındayken kendi türümüz de yok olacaktır.
Fosil kayıtları ve türlerin yok oluşuna dair eldeki kayıtlara bakan araştırmacılar, fazlasıyla tutucu hesaplamalar yaptılar. Bu hesaplamalarda, daha önceki analizlerde kullanılandan 2 kat daha yüksek bir arkaplan oranı kullanıldı. Bu sayede, şu anda devam eden yok oluş oranları ile tüm zamanlara ait ortalama yok oluş oranları birbirine oldukça yakın tutulabildi.
Elimizdeki fosil kayıtların büyük bir kısmını oluşturan omurgalı hayvanlara odaklanan araştırmacılar, yaptıkları tahmin pencerelerinin en alt limitlerini bile dikkate alacak olsalar, insanların "küresel bir biyoçeşitlilik kaybına neden olduğu" sonucuna varabilecekleri kadar net sayılara ulaşabildiklerini ileri sürüyorlar. Makalede şöyle belirtiliyor:
Altını önemle çizmek isteriz ki, bizim yaptığımız araştırmalar şu anda içerisinde bulunduğumuz yok oluş krizini muhtemelen normalde olduğundan daha iyiymiş gibi gösteriyor. Çünkü bizim hedefimiz, insanların biyoçeşitliliği yok etme hızına yönelik güvenilir bir alt sınır belirlemekti.
Yani türler, muhtemelen makalenin öngördüğü muazzam hızdan çok daha hızlı yok oluyor! Bunun sorumlusu, hızla çoğalan insan nüfusu, kişi başına düşen devasa tüketim oranları ve ekonomik eşitsizlik dolayısıyla değişen veya yok edilen doğal yaşam alanları... Doğaya yaptığımız bütün etkilerin arasında şunlar göze çarpıyor:
- Tarım için arazilerin açılması, ağaç kesimi ve yerleşik yaşam
- İşgalci türlerin ait olmadıkları yaşam alanlarına taşınması
- İklim değişimi ve okyanus asitlenmesine neden olan karbon salımları
- Ekosistemleri zehirleyen toksik maddelerin kullanımı
Soyu tehdit altında olan veya tükenen türlerin listesini tutan IUCN'in belirttiğine göre şu andaki yok oluş tehdidi, tüm amfibi türlerinin %41'ini ve tüm memelilerin %26'sını kapsıyor. Ehrlich şöyle söylüyor:
Dünya'nın dört bir yanında, 'yaşayan ölüler' olarak tanımlayabileceğimiz çok sayıda tür bulunuyor.
Türler yok oldukça, kritik ekosistem dengeleri de bozuluyor. Örneğin arıların tarım ürünlerini tozlaştırması veya sulak alanların suları temizlemesi gibi... Makale ve Ehrlich şöyle söylüyor:
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Şu andaki tür yok oluş oranları devam edecek olursa, insanlar sadece 3 nesil içerisinde biyoçeşitlilikten edindikleri faydaların tamamını yitirecekler. Bindiğimiz dalı kesiyoruz. Bu iç karartıcı tabloya rağmen, takip edebileceğimiz anlamlı bir yol da var. Gerçek bir altıncı kitlesel yok oluşu önlemek, aşırı hızlı ve yoğun bir şekilde tehdit altındaki türleri korumak ve onların popülasyonları üzerindeki baskıları azaltmak ile mümkün olabilir. Bu baskılardan en önemlileri yaşam alanı kayıpları, ekonomik kar amacıyla aşırı yıkımın durdurulması ve iklim değişikliğinin önüne geçilmesi...
Araştırmacılar bu süreçte yapacakları çalışmalarla koruma girişimlerini arttırmayı ve ekosistemleri kurtaracak politikaların devreye girmesini tetiklemeyi hedefliyorlar.
Yeni Araştırmalar da Bu Sonucu Destekliyor!
İnsanlık, Dünya'daki tüm yaşamın yarısını 200 milyon yıl önce yok eden yıkıcı bir kitlesel yok olma olayını tekrar yaşama riskiyle karşı karşıya.
Dünya üzerinde beş tane kitlesel yok oluş gerçekleşti. Nisan 2020'de Nature Communications dergisinde yayınlanan bulgulara göre de altıncı kitlesel yok oluş çoktan başladı: “Antropojen Kaynaklı Yok oluş.”
Triyasik dönem, yaklaşık 252 milyon yıl ile 201 milyon yıl önceki zaman dilimini ifade eder. Bu dönem ayrıca, kitlesel yok oluşun gerçekleştiği dönemdir. Bunun sebebini araştırmacılar, Merkez Atlantik Magmatik Eyaletindeki (CAMP) bazalt taşlarında buldu. ABD, Kanada, Fas ve Avrupa'dan 200'den fazla CAMP bazaltik lav tarandı.
CAMP, Triyasik döneminin sonuna yakın süper kıta Pangea'nın dağılmasından önce bazalt taşları barındıran yedi milyon metre karelik alana sahip magmatik bir bölgedir. Analiz edilen ve taranan bazalt taşlarının CO2 barındıran atmosfer kaynaklı köpükler içerdiği tespit edildi. Köpüğün boyutu, köpüğün oluştuğu Triyasik dönemde havadaki CO2 miktarının tespit edilmesinde yardımcı oldu. Triyasik dönemindeki CO2 miktarının 21. Yüzyıl için tahmin edilen ile neredeyse eşit olduğu görüldü.
Triyasik dönemde CO2 miktarının bu kadar fazla olmasının nedeni milyonlarca yıl boyunca gerçekleşen volkanik patlamalardı. Artan CO2 ; küresel ısınma, okyanuslardaki asit seviyesinin artması ve deniz seviyelerinin yükselmesine neden olmuştu. Özellikle okyanus asidifikasyonu, gerçekleşen büyük çapta kitlesel yok oluşun en büyük sebebiydi. Yeryüzündeki kara ve denizlerdeki canlı türlerinin %75’i bu dönemde ortadan kayboldu. Bir teoriye göre bu nedenle dinozorlar yeryüzünün baskın türü haline geldi.
Triyasik dönem sonundaki volkanik patlamaların, yeryüzü sıcaklığını 2oC kadar yükseltmiş olabileceği tahmin ediliyor. Bu değer, insan popülasyonunun hızla arttığı, endüstriyel aktivitelerin bilinçsizce sürdürüldüğü, doğal kaynakların tükendiği, birçok türün hızla haritadan silindiği 21. yüzyıl için öngörülen ile aynı. Özellikle fosil yakıt kullanımı, havadaki CO2 seviyesini sadece 200 yılda %40'dan fazla arttırdı. Bu artış, Triyasik Kitlesel Yok Oluş'a sebep olan CO2 değerlerine bizi hızla yaklaştırmakta.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 3
- 3
- 3
- 2
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Phys.org | Arşiv Bağlantısı
- G. Ceballos, et al. (2015). Accelerated Modern Human–Induced Species Losses: Entering The Sixth Mass Extinction. Science Advances. | Arşiv Bağlantısı
- M. Capriolo, et al. (2020). Deep Co2 In The End-Triassic Central Atlantic Magmatic Province. Nature Communications. | Arşiv Bağlantısı
- B. Yirka. Volcanic Eruptions During Mass Extinction Produced Same Amount Of Co2 As Predicted To Be Emitted Over 21St Century. (8 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 14 Nisan 2020. Alındığı Yer: Phys.org | Arşiv Bağlantısı
- J. Pinkstone. Carbon Dioxide Levels Are On Track To Reach The Same Catastrophic Level As 200 Million Years Ago When Volcanic Eruptions Drove Half Of All Life On Earth To Extinction, Study Finds. (7 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 14 Nisan 2020. Alındığı Yer: DailyMail | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 24/11/2024 08:47:03 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3715
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.