Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Ölüm Isırığı: Kordiseps (Cordyceps) Mantarı Nedir? Üremek İçin Karıncaları Nasıl Zombileştirir?

10 dakika
78,702
Ölüm Isırığı: Kordiseps (Cordyceps) Mantarı Nedir? Üremek İçin Karıncaları Nasıl Zombileştirir? Andreas Kay
Tüm Reklamları Kapat

Bir karınca olduğunuzu hayal edin. Yüz binlerce diğer bireyden oluşan sürünüzle birlikte, her gün, azimle çalışıyorsunuz. Besin depolama, yuva temizliği, yavru bakımı, ölülerin yuvadan atılması gibi işlere koşturuyorsunuz. Ama bir gün, kendinizi normalde olduğundan tuhaf hissediyorsunuz. Sanki vücudunuzda bir şeyler yolunda gitmiyor gibi. Küçük bacaklarınızı suratınıza ve karnınıza sürterek acının kaynağını tespit etmeye çalışıyorsunuz. "Ne o?" Bir ses mi duydunuz? Ya da bir koku? Normalde sürüdaşlarınızın bıraktığı izleri takip etmeli ve besin kaynaklarından taşıma yapılmasına yardım etmelisiniz. Ancak normalde olacağın aksine, kaslarınız istemsizce kasılıyor ve yuvadan dışarıya hareket etmeye başlıyorsunuz. Giderek sürüden uzaklaşıyorsunuz ve yakınlardaki ince bir fidana tırmanmaya başlıyorsunuz. Ne kadar engellemeye çalışsanız da olmuyor. Tırmandıkça acı şiddetleniyor ve dayanılmaz bir hal alıyor. Neler oluyor?

Yerden yaklaşık 20 santimetre yükseğe ulaştıktan sonra vücudunuza göre fazlasıyla güçlü olan çeneniz de kontrolsüzce kasılmaya başlıyor. Ve acı artık dayanılmaz bir hal almışken, çeneniz son bir hamleyle tamamen kasılıyor ve tırmandığınız ince bitkinin gövdesine olanca gücünüzle kenetleniyor. Bitkiyi o kadar şiddetli bir şekilde bitkiyi ısırıyorsunuz ki, artık ölmeye başladığınızı bildiğiniz son birkaç saniyede çene kaslarınızın yırtıldığını hissediyorsunuz. Sizin için her şey bitti, evet. Ama ölü bedeniniz, yepyeni bir doğuma ev sahipliği yapacak...

Cordyceps Mantarı ve Ölüm Isırığı Nedir?

Burada hikayeleştirerek anlattığım olaya biyolojide "ölüm ısırığı" diyoruz. Masal değil, şu anda Tayland ve Brezilya'nın yağmur ormanlarında sayısız karıncanın başına gerçekten geliyor. Yeni bir olay da değil; son 50 milyon yıldır, gezegenimizin yağmur ormanlarında devam etmekte olan, gerçek bir zombi hikayesi bu!

Tüm Reklamları Kapat

Ophiocordyceps unilateralis mantarıyla tanışın. Yağmur ormanlarındaki karıncaların korkulu rüyası... Enfekte ettikleri karıncaların vücutlarını ele geçiren ve mantar için en uygun üreme koşullarına yönlendirerek burada onları öldüren kukla efendileri... Kuklaları ise, mermi karıncaları gibi ufak ama güçlü böcekler...

Cordyseps (Kordiseps) cinsi mantarlar, keseli mantarlar grubundandır. Tayland ve Brezilya'nın yağmur ormanlarında yaşayan bu cinse ait 400 kadar tür tespit edilmiştir. Bu türlerin tamamı iç parazitik mantarlardır ve genellikle böcekler ve diğer eklembacaklılar içerisinde yaşarlar. Bir kısmı da başka mantarlar üzerinde parazit yaşarlar. Burada ise, eskiden bir Cordyceps türü olduğu düşünülen; ancak 2007 yılında yapılan bir filogeni araştırmasıyla ayrı bir cinse ait olduğu tespit edilen Ophiocordyseps unilateralis isimli canlıya odaklanacağız.

Mantarlarda Beyin Kontrolü Nasıl Evrimleşti?

Karıncaların da ait olduğu taksonomik grup olan böcekler, yani Insecta sınıfı, gezegenimizdeki en çeşitli canlı gruplarından birisidir. Şöyle söyleyeyim: Yeryüzünde yaşayan her 10 hayvan türünden 9 tanesi böcektir! Ve tüm bu böcek türlerinin %80'i yağmur ormanlarında yaşar. İşte bu yağmur ormanlarında yaşayan bu karıncalar, her an bir Ophiocordyceps mantarının kölesi haline gelebilirler!

Her ne kadar bir mantarın bir hayvanın vücudunu kontrol edebilmesi "erişilmez" bir özellik gibi gözükse de, evrim tarihinde bunun gibi birçok karmaşık birçok parazit-konak ilişkisinin ortaya çıktığını biliyoruz. Bunun bir örneğini buradaki yazımızda veya aşağıdaki videoda anlatmıştık.

Tüm Reklamları Kapat

Ama şunu anlamak önemli: Ophiocordyceps mantarı, bu "davranışı" sergilerken, "Evet, çoğalma vaktim geldi, hadi şu karıncayı enfekte edeyim." gibi bir düşünceyle, bilinçle, algıyla hareket etmez - çünkü sinir sistemi yoktur. Sinir sisteminin olmadığı bir durumda, sinir sistemiyle ilişkili olan düşünce, bilinç, algı gibi sözcüklerden bahsedemeyiz.

Aslında olan şudur: Envai çeşit hayvana bulaşabilen, çok sayıda bakteri, mantar, protozoa ve diğer parazit türü vardır. Her biri, konaklarının vücudundan farklı şekillerde faydalanır: kimisi kan emer, kimisi hücre içinde genleri kullanır, kimisi sindirim kanalındaki besinleri sömürür, kimisi bitki köklerinden geçen besinleri çalar...

Ancak parazitlerin yaptığı tek şey "çalmak" değildir. Aynı zamanda kendi salgıları sayesinde konaklarıyla etkileşime de geçebilirler. Kimisi çeşitli enzimler salgılayarak belli dokuları parçalayabilir, kimisi sinir sistemine tutunarak istem-dışı sinyaller üretebilir, kimisi mide gibi organların çalışma prensiplerini bozabilir. Bunların her biri, parazitlerin evrimsel sürecinde, her bir nesilde kendi üreme şansını en çok arttırabilen bireylerin daha çok hayatta kalması, daha çok üremesi ve dolayısıyla bir sonraki nesilde bunu aynı şekilde başarabilen daha fazla yavrunun var olmasıyla sağlar. Yani işin içinde bir bilinç ya da algı yoktur, durmaksızın süregelen nesiller, bu nesiller içindeki çeşitlilik ve bu çeşitlilik içinden en uyumlu ve en başarılı olanların hayatta kalması ve daha çok üremesi vardır. Bunun sonucunda da kaçınılmaz olarak nesiller geçtikçe daha başarılı manipülatörler evrimleşir.

Ophiocordyceps dipterigena, karıncalara değil, sineklere bulaşır.
Ophiocordyceps dipterigena, karıncalara değil, sineklere bulaşır.
Andreas Kay

Bu da son derece mantıklı ve anlaşılırdır. Ophiocordyceps üzerinden düşünelim: Bu mantarın atalarının ve kuzenlerinin bulaşabileceği tür sayısı çok çeşitlidir. Ancak bulaşılabilecek bu türlerden her birinin yaşam alanı farklıdır. Üremeye çalışan bir mantar, kendi "en uygun" üreme şartları her neyse buna en yakın olan bölgelerde yaşayan türlere bulaştıkça, üremesine daha az uygun bölgelerde yaşayan diğer türlere bulaşanlara göre çok daha fazla üreyecek ve gelecek nesilleri kendi genleriyle domine edecektir. Bu nedenle Ophiocordyceps popülasyonları, yağmur ormanlarının nemli ve ılıman bölgelerindeki karıncalar ile gitgide daha sıkı bir ekolojik ilişki kuracaktır.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Çeşitlilik sadece bulaşılabilen türler konusunda değildir. Bulaşıldıktan sonra olanlar, yani parazit-konak etkileşimi ve ekolojisi de çok çeşitlidir. Bir parazitin, konağının vücuduna salgıladığı kimyasallar birçok değişime neden olabilir. Bu parazit-konak ilişkisi ilk kurulmaya başlandığında, Ophiocordyceps'in ataları karıncaların davranışında bugünküne nazaran çok farklı değişimler yaratmış olabilir. Kimisi bulaştığı anda vücuda yayılarak onları öldürmüştür, kimisi anında ölümcül kasılmalara neden olmuştur, kimisi karıncaların fazladan feromon salgılamasına neden olmuş olabilir, kimisi karıncalara istemsizce daireler çizdirmeye başlamış olabilir.

Ophiocordyceps sphecocephala, karıncalara değil yaban arılarına bulaşır.
Ophiocordyceps sphecocephala, karıncalara değil yaban arılarına bulaşır.

Fakat bunlar arasından birisi, karıncalarda tırmanma güdüsünü ve davranışını tetiklemeyi başardıysa veya kademeli bir şekilde bu güdü her seferinde daha net bir şekilde tetiklenebildiyse, yağmur ormanlarının mantar için uygun bölgelerine tırmanabilen karıncalardan fışkıran parazitler en etkili ve verimli şekilde diğer karıncalara saçılacaktır. Yüksek bir noktadan saçılan mantar üreme hücreleri, bir seferde çok sayıda karıncaya bulaşabilecektir ve bunu başarabilen mantarların genleri, bir sonraki nesli oluşturan parazit popülasyonunu domine edecektir. Çünkü bunu yapamayanların genleri çok daha kısıtlı sayıda karıncaya bulaşıp, çok daha az sayıda çoğalabilecek ve parazit popülasyonunu domine edemeyecektir.

Bunu Nereden Anlıyoruz?

Mantarın karıncayı kontrol etmeyi bırakıp, üreme döngüsünü başlattığı şartlara bakarak... Yapılan araştırmalar, mantarların karıncaları orman tabanından ortalamada 25.2 santimetre yukarıya götürdüğünü ve bu yükseklikte %94-95 nem oranı aradıklarını ve 20-30 santigrat derece arasını sevdiklerini göstermektedir. Bu değerler, mantarın üreyebilmesi için en uygun olan değerlerdir.

Ama Toxoplasma ile ilgili konumuzda anlattıklarımızı hatırlayın: Tıpkı Toxoplasma'nın yaşam döngüsünün hatasız olmaması gibi, her Ophiocordyceps mantarı da her karıncayı, her seferinde en uygun koşullara taşıyamaz. Yani bu konuda da bir çeşitlilik vardır. Bu çeşitlilik sayesinde, çevre ve üreme şartları değiştikçe, Ophiocordyceps popülasyonları da yepyeni yönlere doğru evrimleşmeyi sürdürmektedir.

Neden Tüm Mantarlarda Beyin Kontrolü Evrimleşmedi?

Tabii sorabilirsiniz: Neden tüm parazitler konaklarının vücudunu ele geçirmiyor? Neden diğer mantarlarda bu özellik evrimleşmedi?

İşte bu soru, "Neden diğer maymunlar insan olmuyor?" ya da "Neden diğer hayvanlarda da insan gibi zeka evrimleşmedi?" sorularıyla birebir aynıdır! Evrimin en havalı, en zeki, en güzel beyin kontrolü yapan gibi "enlere" göre evrimleştirme gibi bir amacı, hedefi, bilinci yoktur. Her tür, kendi şartları altında evrimleşir ve bu şartları anlamaksızın bir türün neden o şekilde evrimleştiğini anlamak mümkün olmaz. Benzer şekilde, her türün kendi evrimsel tarihine odaklandığınızda, o türün neden diğer herhangi bir tür gibi değil de, "o şekilde" evrimleştiğini anlayabilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

Şöyle düşünün: 2. Dünya Savaşı sırasında Naziler neden Belçika'yı, Fransa'yı, Danimarka'yı, vs. fethetti de, Sovyetler Birliği'ni fethetmedi? Onları da fethetselerdi ya, daha iyi olmaz mıydı? O fetihlerin de, fethedemeyişlerin de tarihsel nedenleri var ve bunları tespit etmek için tarihe, koşullara, şartlara, olaylara bakmak gerekiyor. Evrimde de durum aynen böyledir. Bu koşullara, olaylara, tür içi çeşitliliğe, gen-çevre etkileşimlerine vs. bakmaksızın bir türün evrimsel dinamiklerini anlayamayız. Dolayısıyla bir türün neden o şekilde evrimleştiğine ama bu şekilde evrimleşmediğine anlam veremeyiz. Her neyse, Ophiocordyceps ve karıncalarımıza dönelim:

Karıncalarda Savunmanın Evrimi

Karıncaların elinin bu süreçte armut toplamadığını unutmamak gerekiyor. Parazit-konak sistemi, sözünü ettiğim bu ekolojik ve evrimsel süreçte karşılıklı olarak evrimleşir. Örneğin parazit popülasyonu karmaşık davranış bozukluklarına sebep olan kimyasallar salgıladıkça, konaklar da bu kimyasalları taşıyan bireyleri daha iyi tespit edip, erkenden yok edecek biçimde özelleşir.

Burada da yine "Aaa bizim sürüye bir şeyler oluyor, aman hemen evrimleşelim de sorunu çözelim." gibi bir mantık, akıl, bilinç, algı yoktur. Karıncalarda sinir sistemi olmasına rağmen yoktur; çünkü evrim istekle, arzuyla, bilinçle yaşanmaz. Hayatta kalma ve üreme mücadelesiyle, nesiller boyunca yaşanır.

Tüm Reklamları Kapat

Olan şudur: Karıncalar arasındaki çeşitlilik dolayısıyla bazıları, Ophiocordyceps enfeksiyonlarını koklama veya tuhaf davranışları tespit etme konusunda daha başarılı olacaktır. Çünkü karınca sürülerindeki bireylerden bazılarının görevi, kovan temizliğidir. Bu temizliğin bir parçası, ölüleri ve hastaları ayıklamaktır. Dolayısıyla bu sorunları erkenden tespit edebilmek, büyük bir avantajdır. Hele ki söz konusu hastalık, Ophiocordyceps kaynaklı ise... Çünkü bir Ophiocordyceps salgını, koca bir karınca sürüsünün kökünü tamamen kazıyabilmektedir. Tek bir mantardan yayılan enfeksiyon, metrekare başına 20-30 karıncanın ölmesiyle sonuçlanabilmektedir. Bu tehlikeyi önceden sezebilecek özelliklere sahip popülasyonlar daha kolay ve uzun hayatta kalmışlardır ve bu sayede bu tespit mekanizmaları evrimleşebilmiştir.

Ophiocordyceps Karıncaları Nasıl Yönetiyor?

Peki Ophiocordyceps bu zihin veya beden kontrolünü tam olarak nasıl yapıyor dersiniz? Bu konu halen biraz tartışmalı.

Örneğin BBC'nin meşhur Planet Earth belgeselinde bunun beyindeki motor fonksiyonları yöneten kısımları etkileyen kimyasallar salgılayarak yaptıkları ileri sürülmektedir, çünkü araştırmalar bunu gösteriyordu.

Ancak 2017 yılında yayınlanan bir makalede uzmanlar, mantarın enfekte ettiği karıncaların kaslarını ve beyinlerini 3 boyutlu taramalarla incelediklerinde, mantarın karınca kaslarına derinlemesine nüfuz etmesine rağmen, beyinlerine hiç dokunmadıklarını keşfettiler.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Klasikler Seti 2 (8 kitap)

Ağaçlar
“Üzgün olduğumuzda ve hayata katlanamadığımızda bir ağaç şöyle konuşabilir bizimle: Sus! Bak bana! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler. Bırak konuşsun içindeki Tanrı, o zaman susacaklar. Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklaştırdığı için endişelisin. Ama attığın her adım, her yeni gün seni anana yaklaştırır. Orası ya da şurası değildir yurdun. Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.

Yollara düşme özlemiyle kederlenir yüreğim, akşamları rüzgârda uğuldayan ağaçları duyduğumda. Sessizce, uzun uzun dinlerseniz, bu özlemin esası da anlamı da çıkar ortaya. Sanıldığı gibi acıdan kaçıp gitme arzusu değildir bu. Yurda, ananın belleğine, hayatın yeni kıssalarına duyulan özlemdir. Eve götürür insanı. Her yol eve götürür, her adım doğumdur, her adım ölümdür, her mezar anadır.

Böyle uğuldar ağaç, çocuksu düşüncelerimizden ürktüğümüz akşam vakitlerinde. […] Ağaçları dinlemeyi öğrenen, ağaç olmayı arzulamaz artık. Kendisi dışında başka bir şey olmayı arzulamaz. Yurt budur. Mutluluk budur.”

Resimli Başyapıtlar: Aurélia

Gérard de Nerval

Resimleyen: Ali Çetinkaya

“Yavaş yavaş aydınlanan belirsiz bir yeraltıdır uyku, burada gölgeden ve gecenin içinden, arafı mesken tutmuş, ciddiyetle hareketsiz duran soluk siluetler çıkagelir.”

Nerval rüyaları bildiğimiz dünyayla gerçeküstü dünya arasındaki iletişimi sağlayan bir vasıta olarak görür. Yazıları onun mantık ve tutarlılıkla kuvvetli bağını sarsan hayaller ve fantezilerle doludur. Bunun en önemli örneklerinden biri olan ve en önemli eseri kabul edilen Aurélia’da düşle gerçeklik, delilikle yaratıcılık arasındaki belirsiz, gizemli çizgiyi, kendi ruhsal deneyim ve arayışlarından yola çıkarak inceliyor.

Fransız romantizminin önemli yazar ve şairlerinden, sembolizm ve gerçeküstücülük akımını olduğu kadar T. S. Eliot, Ahmet Hamdi Tanpınar, Charles Baudelaire ve Marcel Proust gibi pek çok yazarı etkilemiş Nerval eşsiz ve zarif edebi üslubuyla saflık, kaybedilmiş gençlik, kendini gerçekleştirme ve güzellik ideallerini yansıtan imgeleri Aurélia’da buluşturuyor.

Resimli Başyapıtlar: Beyaz Geceler

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Resimleyen: Nicolai Troshinsky

“Hayalperest eski hayallerinin arasında, külleri karıştırır gibi, soğumuş yüreğini yeniden ısıtacak, onu yeniden hayata döndürecek bir kıvılcım arar boş yere. Bulacağı kıvılcımla sönen o güzel hayallerinin ateşini yeniden yakacak, kanını kaynatan, mutluluk gözyaşları döktüren müthiş düşlerine tekrar kavuşacaktır.”

Sekiz yıldır yaşadığı St. Petersburg’da kimseyle yakınlaşamamış ama şehri evleriyle, yüzleriyle ezbere bilen yalnız, kederli, hayalperest bir genç adamın dört beyaz gecesinin öyküsü bu.

Hayalperestimiz sıradan gece yürüyüşlerinden birinde Nastenka’yla karşılaşır. Hayatın yabancısı bu ikili kısa sürede hikâyelerini, dertlerini, hayallerini paylaşacak kadar yakınlaşır; birlikteyken kederleri, huzursuzlukları uğramaz yanlarına; geceleri ve ruhları aydınlanır. İnsanın tek başınalığı, kalbini birine korkusuzca açabilmesinin imkânıyla bir aradadır Beyaz Geceler’de. Bu imkân bir an kadar bile olsa, “Böyle bir an ömrü boyunca yetmez mi insana?”

Dünya edebiyatının en güçlü yazarlarından Dostoyevski’nin külliyatında kendine has, ayrı bir yeri olan Beyaz Geceler’in zarif ve yalın üslubuna bu kez Nicolai Troshinsky’nin büyüleyici çizimleri eşlik ediyor.

Resimli Başyapıtlar: Dönüşüm

Franz Kafka

“Gregor Samsa bir sabah yatağında huzursuz düşlerden uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Kabuklu sert sırtının üzerinde yatıyor, başını birazcık yükselttiğinde, kayıp düşmek üzere olan yorganın tepesinde zar zor tutunduğu kahverengi, bombeli ve yay şeklinde şeritlerle bezeli karnını görüyordu. Gövdesine göre acınacak incelikteki pek çok bacağı gözlerinin önünde çaresizlikle titreşiyordu.”

Kafka işte bu sarsıcı, tuhaf cümlelerle başlıyor yirminci yüzyılın en etkileyici eserleri arasında yer alan Dönüşüm’e.

Keskinliği ve yalınlığıyla Kafka’nın edebi yoğunluğunu en iyi anlatan bu başyapıt, Arjantinli çizer Luis Scafati’nin hayal gücüyle birleşince, ortaya seyre doyulmaz bir edebi ziyafet çıkıyor.

“Kafka’nın sanatı okuyucuyu onu yeniden okumaya zorluyor. Eserlerinin sonları –ya da olmayan sonları– açık açık ifade edilmeyen, ama hikayenin başka bir bakış açısıyla yeniden okunmasını gerektiren açıklamalar sunuyor.”

Albert Camus

“[Kafka] ziyadesiyle bürokratikleşmiş bir toplumun şiirsellikten yoksun kumaşını romanın o muazzam şiirine; bir adamın gayet sıradan öyküsünü… bir mite, destana, daha önce görülmemiş bir güzelliğe dönüştürüyor.”

Milan Kundera

Gizemli Bir Maske

Fernando Pessoa

Geç git, kuş, geç git, bana da geçip gitmeyi öğret!

Bir bilinmezlik olmayı seçen, yazma eylemini kendine özgü bir sahne yorumuyla icra eden, Modernizmin geç keşfedilen öncülerinden Fernando Pessoa başyapıtı sayılan Huzursuzluğun Kitabı’nda şöyle yazar: “Yaratmak uğruna kendimi yok ettim; kendi içimde o kadar dışıma attım ki kendimi, kendimin dışında varlık sürüyorum artık. Farklı oyuncuların farklı oyunlar oynadığı boş bir sahneyim ben.” Bu benzersiz günlük, Bernardo Soares imzalıdır. Şiirle yaşamış, yarattığı onlarca kimlik, karakter aracılığıyla modern şiire ve yazına mührünü, hayattayken yayımladığı tek Portekizce şiir kitabı ve üç İngilizce kitabın yanında koca bir bavul elyazmasıyla bırakmıştır Pessoa.

Martín López-Vega’nın hazırladığı bu seçki, Pessoa’nın baş aktörleri olarak nitelenen, kendisinin de öyle kurguladığı Alberto Caeiro, Ricardo Reis, Álvaro de Campos’un şiirlerinden bir seçmeyi Adolfo Serra’nın illüstrasyonlarıyla bir araya getiriyor.

Bugün, yapıtıyla ördüğü bulmaca hâlâ bütünüyle gün ışığına çıkmamışken, dünyanın başka coğrafyalarında başka “yaşayan karakter”lere kendine özgü bir bilgelikle dokunarak sözünü sürdürüyor Pessoa.

Dünyada ileri gitmek için ne kadar çok şey ödünç aldım!

Ne kadar ödünç şeyi sanki benimmiş gibi kullandım!

Ben kendim de, yazık ki, bana ödünç verilen şeylerden başka bir şey değilim.

Resimli Başyapıtlar: Kara Kedi

Edgar Allan Poe

“Yazmak üzere olduğum bu çılgın, ama bir o kadar da basit hikayeye inanmanızı beklemiyorum. Kendi aklım bile, olanları apaçık gördüğü halde, onları inkar ederken, sizden bunu beklemem delilik olur. Ama deli olmadığımı biliyorum, hayal görmediğimden de eminim. Yarın öleceğim için bugün içimi dökmem gerek.”

Edgar Allan Poe’nun gizemli ve karanlık dünyasına hoş geldiniz! Dehşeti, korkuyu, düş ile gerçeklik arasındaki muğlaklığı, insanın karanlık yüzünü ve çaresizliği anlatan Poe’nun tekinsiz öykülerine, bu kez Luis Scafati’nin eşsiz çizimleri eşlik ediyor. Büyük bir özenle kullandığı siyahın hakim olduğu çizimleriyle karanlık ve hassas bir dünyanın kapılarını aralayan Scafati ile duyduğu dehşetli ürperişi okuyucusuna iletmekte benzersiz bir dile sahip Edgar Allan Poe’nun öyküleri bir araya gelerek benzersiz bir atmosfer yaratıyor.

“Edgar Allan Poe’nun öykülerini çok sevdiğim için gerilim filmleri yapmaya başladım.”

Alfred Hitchcock

“Edgar Allan Poe, ona hayat veren nefesi üflemeden önce dedektiflik hikâyeleri neredeydi?”

Arthur Conan Doyle

Palto

Nikolay Gogol

Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkâr hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.”

“Küçük adam”ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy

Akakiyeviç’in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya’sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılan ise otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza’nın büyüleyici çizimleri.

“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.”

Dostoyevski

“Gogol’un Palto’da sergilediği sanat, paralel doğruların kesişmekle kalmayıp, solucan misali kıvrılabileceklerine, karmakarışık hale gelebileceklerine işaret eder.”

Vladimir Nabokov

Resimli Başyapıtlar: Satranç

Stefan Zweig

Stefan Zweig’ın intihar etmeden kısa süre önce kaleme aldığı Satranç zulüm, saplantı, aklın gücü ve bu gücün yaratacağı kötülükleri ele alan ve yayımlandığından beri bütün dünyada büyük yankı uyandırmış bir klasik. Satranç tahtasının siyahı ve beyazı gibi iki kutbun –iyiyle kötünün, kibarla kabanın, insanla makinenin, akılla deliliğin, cehaletle bilginin, açgözlülükle tamahkarlığın– arasında, kendi içimizde bitmeyen bir satranç maçına devam eden bizim hikâyemiz…

New York’tan Buenos Aires’e giden bir gemide yolcular arasında Dünya Satranç Şampiyonu Mirko Czentovic de bulunmaktadır. Kaba, vurdumduymaz, cahil, açgözlü bir insan olsa da Czentovic tam bir satranç dehasıdır. Gemidekiler kendisiyle maç yapmak isterler. Genç satranç oyuncusu bu isteklerini geri çevirmez ve üst üste galip gelir, ta ki bir maç sırasında ağırbaşlı, çekingen bir yabancı ortaya çıkıp oyuna müdahale edinceye kadar. Bu yabancı uzun zamandır satranç tahtasına elini sürmediğini söylese de verdiği taktikler sayesinde maç berabere biter.

Akif Kaynar’ın karakterlerin iç dünyasını yansıtan, öykünün önemli noktalarını canlandıran resimleri de Zweig’ın bu ölümsüz klasiğini bambaşka bir boyuta taşıyor.

Devamını Göster
₺1,400.00
Klasikler Seti 2 (8 kitap)

Yani mantar, karıncaları adeta bir kukla ustasının yönettiği kukla gibi, kaslarını kasıp gevşeterek kontrol ediyor; beyinden vücuda gönderilen sinyallere hiç dokunmuyor.

Fosillerde Beyin Kontrolünün İzleri!

Bu yeni bir adaptasyon da değil. Bazı fosil kaynaklarında bu tür bir mantar-karınca ilişkisinin 48 milyon yıl öncesine kadar gidebileceğini göstermektedir ki bu, bu tür bir sinirsel manipülasyon tekniğinin yaklaşık 50 milyon yıl kadar önce evrimleştiğini düşündürmektedir.

Böylesi bir davranışı fosillerden nasıl tespit ettiğimizi merak ediyor olabilirsiniz. Bunu yapabilmemizin sebebi, ölmek üzere bir ağacın gövdesine tırmanan karıncanın, tutunduğu noktada dambıl şeklinde izler bırakıyor olmasıdır. Aynı izlere Messel Çukuru'nda çıkarılan 48 milyon yıl öncesine ait fosillerde de rastlamaktayız ve bu nedenle bilim insanları söz konusu "beyin kontrolü" davranışının o zamanlarda da bulunuyor olabileceğini düşünüyor.

Ne yazık ki hem bu tür ilişkileri fosillere bakarak görmenin zorluğu, hem de sahada yapılan araştırmaların seyrekliği nedeniyle henüz keşfetmemiz gereken çok ayrıntılı bulunmaktadır.

Eğer bu konu sizi heyecanlandırıyorsa, belki de eğitiminizi Ophiocordyceps gibi iç parazitlerden ve bunların evrimsel, ekolojik ve paleontolojik tarihinden yana şekillendirebilirsiniz ve bu sır perdelerini aralayan müthiş beyinler arasına katılabilirsiniz!

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
109
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 41
  • İnanılmaz 32
  • Merak Uyandırıcı! 22
  • Muhteşem! 10
  • Bilim Budur! 10
  • Korkutucu! 8
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 7
  • Umut Verici! 4
  • Güldürdü 3
  • Üzücü! 1
  • Grrr... *@$# 1
  • İğrenç! 1
Kaynaklar ve İleri Okuma
  • J. P. M. Araújo, et al. (2015). Unravelling The Diversity Behind The Ophiocordyceps Unilateralis (Ophiocordycipitaceae) Complex: Three New Species Of Zombie-Ant Fungi From The Brazilian Amazon. Phytotaxa. | Arşiv Bağlantısı
  • P. Hess. Scientists Were All Wrong About That Zombie Ant Fungus On 'Planet Earth'. (9 Kasım 2017). Alındığı Tarih: 8 Eylül 2019. Alındığı Yer: Inverse | Arşiv Bağlantısı
  • M. A. Frederiksen, et al. (2017). Three-Dimensional Visualization And A Deep-Learning Model Reveal Complex Fungal Parasite Networks In Behaviorally Manipulated Ants. PNAS, sf: 12590-12595. | Arşiv Bağlantısı
  • H. C. Evans, et al. (2011). Hidden Diversity Behind The Zombie-Ant Fungus Ophiocordyceps Unilateralis: Four New Species Described From Carpenter Ants In Minas Gerais, Brazil. PLOS One. | Arşiv Bağlantısı
  • D. P. Hughes, et al. (2010). Ancient Death-Grip Leaf Scars Reveal Ant–Fungal Parasitism. Biology Letters. | Arşiv Bağlantısı
  • H. C. Evans, et al. (2011). Ophiocordyceps Unilateralis: A Keystone Species For Unraveling Ecosystem Functioning And Biodiversity Of Fungi In Tropical Forests?. Communicative & Integrative Biology, sf: 598-602. | Arşiv Bağlantısı
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/06/2025 21:03:37 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3784

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Ölüm Isırığı: Kordiseps (Cordyceps) Mantarı Nedir? Üremek İçin Karıncaları Nasıl Zombileştirir?. (8 Eylül 2019). Alındığı Tarih: 3 Haziran 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/3784
Bakırcı, Ç. M. (2019, September 08). Ölüm Isırığı: Kordiseps (Cordyceps) Mantarı Nedir? Üremek İçin Karıncaları Nasıl Zombileştirir?. Evrim Ağacı. Retrieved June 03, 2025. from https://evrimagaci.org/s/3784
Ç. M. Bakırcı. “Ölüm Isırığı: Kordiseps (Cordyceps) Mantarı Nedir? Üremek İçin Karıncaları Nasıl Zombileştirir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 08 Sep. 2019, https://evrimagaci.org/s/3784.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Ölüm Isırığı: Kordiseps (Cordyceps) Mantarı Nedir? Üremek İçin Karıncaları Nasıl Zombileştirir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, September 08, 2019. https://evrimagaci.org/s/3784.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close