Matematikçiler, Biyoloji Alanında Ne Tür Çalışmalar Yapabilir?
Matematik bilimin dilidir. Kimyadan tutun da mühendisliğe kadar uzanan kökleriyle evreni anlamamıza, çetin rüzgarlara göğüs gerebilecek köprüler inşa etmemize yardımcı olur. Bu kökler, elbette ki, biyolojiye de uzanır.
Matematik yüzlerce yıldır basit fizik sistemlerinin modellenmeleri için kullanıldı. Mesela “Newton’un Kütle Çekimi Kanunu”. Görece basit gözlemlerden sonra matematiğin katkıları ile yüzlerce ışık yılı uzaklıktaki gök cisimlerinin hareketlerini açıklayabilir olduk. Ancak matematiğin köklerinin biyolojiye uzanması şaşırtıcı gelebilir. Çünkü yaygın olan görüş, biyolojinin matematikle açıklanamayacak kadar karmaşık olduğudur.
Biyolojinin “karmaşık” olduğu iddiasının dayanak noktası, alanın birden fazla alt bileşen içermesi; sistemdeki tüm bileşenlerin birbirleri ile ilişkili olması ve tek başlarına hiçbir etkilerinin olmamasıdır. Ancak bu “biyokarmaşıklık” bazı kesimlerce biyolojik süreçleri idare eden güçlerin veya ilkelerin fizik veya kimyadan bağımsız şekilde işlediğini öngören “dirimselcilik” (vitalism) ile açıklanmaya çalışılıyor. Açıklamayı yapanlar diyor ki “biyolojik sistemler matematiksel kalıplara sığacak kadar uysal değildir.”
Bu açıklamaya çok önceleri karşı çıkan bazı bilim insanları mevcut. Onlardan bir tanesi ünlü matematikçi, 2. Dünya Savaşı’nın şifre çözücüsü Alan Turing. Turing biyolojik olguların matematik ile anlaşılabileceğini ve matematik yardımı ile çözümlenebileceğini iddia ediyordu. Hatta 1952 yılında hayvanların kürklerindeki renkli desenlerin nasıl oluşabileceğini açıklayan bir çift matematik denklemi çıkartmıştı. Bu denklemler ancak Alan Turing gibi zeki bir insan tarafından hayal edilebilecek sezgisellikteydi. Ne yazık ki Turing bundan 2 yıl sonra, İngiliz yasalarının dikte etmesi ile başladığı hormon tedavisi devam ederken, hayatına son verdi.
Yükselen Alan
Bunun ardından matematiksel biyoloji alanının ayak sesleri duyulmaya başladı. Son yıllarda ise deneylerin detaylarının artması biyologlara sonu olmayan veriler sunuyor. Artık bu veriler biyolojinin (saptırılan) karmaşıklığını çözmek için kullanılıyor. Elinizde biyolojik bir hipotez varsa bunu biyolojik sistemleri taklit edip edemediğini gösterecek modellemelere dönüştürmelisiniz ve bunu ancak matematik yardımı ile gerçekleştirebilirsiniz.
Ayrıca son 60 yılda artan hesaplama kabiliyetimiz, eski yıllarda ortaya konan karmaşıklıklara çözüm olabilecek matematiksel modelleri bizlere sunuyor. Biyolojik sistemlerin matematik ile çözümlenebileceğinin anlaşılması, artan matematiksel kabiliyetimizin başarılı biyolojik modeller ortaya çıkarması “matematiksel biyoloji” alanına olan ilginin artmasının da bir sebebi.
Matematik, 21. yüzyılda ortaya çıkan tıbbi, biyolojik ve ekolojik birçok problemle savaşmak için elimizdeki en iyi silah konumunda. Biyolojik olguları matematikle modellediğimizde, gözlemleyemeyeceğimiz ve sözel olarak açıklayamayacağımız sonuçlara ulaşabiliyoruz. Eğer biyolojiyi “tanımlayıcı” olan bir alandan “öngörülü” bir alana taşımak istiyorsak matematiksel biyoloji başrol oyuncusu olacaktır.
Yeni Bir Silah
Son 50 yılda matematiksel biyologlar kalp fizyolojisi için inanılmaz karmaşıklıktaki modellemelere imza attılar. Şimdilerde bu modellemeler insan kalbini daha iyi anlamak için kullanılıyor. Bilgisayar simülasyonları kalbin kullanılacak ilaç ile ne gibi etkileşimlerde bulunabileceğini yüksek oranda tahmin edebiliyor, böylece riskli ve pahalı operasyonlara gerek kalmıyor.
Aynı şekilde matematiksel biyolojiyi hastalıklarla olan amansız savaşlarımızda da kullanıyoruz. Bireysel ölçekte, hastanın bağışıklık sisteminin bir virüse nasıl tepki verebileceği kestirilebiliyor ve böylece tedavi şekli belirlenebiliyor. Daha geniş ölçekte ise, Ebola gibi epidemik hastalıkların kontrolünü sağlamak için yeni yöntemler geliştirilebiliyor.
Matematiksel biyoloji halkı tedbir almaları için uyarabiliyor da. Örneğin balıkçılar için yapılan bir araştırma sayesinde balıkların aşırı avlanıp nesillerinin tüketilmesi engellenebiliyor ve böylece bizler için önemli olan bu türe verilecek zarar en aza indiriliyor.
Matematiksel yaklaşımla elde edilen bakış açıları biyolojiyi farklı ölçeklerde değerlendirmemize önayak olabiliyor. Mesela Bath Üniversitesi Matematiksel Biyoloji Merkezi’nde biyolojik problemlere çözümler aranıyor. Araştırma tayflarının bir ucunda çekirgelerin yıkıcı etkisi bulunurken diğer ucunda embriyonun gelişimi yer alabiliyor.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Matematiksel biyoloji uygulamalı matematikçilerin alanı olsa da, kendini sadece “matematikçi” olarak tanımlayanlar da matematiksel biyoloji devriminde önemli rol oynuyor. Saf bir geometri alanı olan topoloji, DNA ve protein katlanmalarını anlamak açısından uygun bir alan; benzer şekilde cebirsel geometriyi kullanarak en uygun biyokimyasal etkileşim ağ modelini seçmek mümkün.
Matematiksel biyoloji yükselmeye devam ettikçe alandaki bilim insanlarını biyolojinin karmaşık problemlerine çözüm üretmek için daha da kendine çekecek. Turing’in devrimsel fikri, zamanında değeri pek anlaşılmamış olsa da, biyolojiyi anlamak için dirimselciliğe başvurmanın gereksizliğini ortaya koyuyor. Fizik ve kimyanın matematikle açıklanabildiği gibi biyoloji de açıklanabiliyor ve hatta biz ona matematiksel biyoloji diyoruz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 7
- 6
- 3
- 3
- 3
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 11/12/2024 05:47:03 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5153
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in The Conversation. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.