Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Lucretius Kimdir? Epikürcülük Nedir ve Bilim Açısından Neden Önemlidir?

Lucretius Kimdir? Epikürcülük Nedir ve Bilim Açısından Neden Önemlidir? Vikipedi
Titus Lucretius Carus.
16 dakika
2,039
Tüm Reklamları Kapat

Titus Lucretius Carus veya kısaca Lucretius, M.Ö. 1. yüzyılda yaşamış Romalı bir şair ve filozoftur. Epikürcü felsefesini açıkladığı epik şiiri ve aynı zamanda Latin edebiyatının ilk felsefi şiiri olarak kabul edilen "De Rerum Natura" (Tr: "Nesnelerin Doğası Üzerine") ile ün kazanmıştır.

Lucretius'un şiiri kısaca, dünyanın ilahi bir müdahaleye ihtiyaç duymadan öngörülebilir şekillerde hareket eden ve birleşen atomlardan oluştuğunu savunan materyalist bir dünya görüşü sunar. Ayrıca zevk peşinde koşmanın ve acıdan kaçınmanın insan yaşamının yol gösterici ilkeleri olması gerektiğini de savunur.

Lucretius'un bu çalışması Rönesans döneminde yeniden keşfedilerek, Batı düşüncesinde önemli bir etkiye sahip olmuştur. Özellikle Galileo Galilei, Isaac Newton ve Albert Einstein gibi ünlü bilim insanlarını büyük oranda etkilemiş olsa da yazarın kendisi hakkında nispeten az şey bilinmektedir.[1], [2]

Tüm Reklamları Kapat

Hatta öyle ki Lucretiusu'n kendi eserine son rötuşları yapacak kadar yaşayıp yaşamadığı dahi belirsizdir. Tüm bunlara rağmen eser neredeyse bozulmadan günümüze kadar gelmiştir. Bu yazıda Lucretius'un hayatına, felsefi görüşlerine ve eserinin bilim tarihindeki yerine değineceğiz.

Hayatı

Bahsettiğimiz üzere Lucretius'un hayatı hakkındaki bilgilerimiz epey az ve belirsizdir. Elimizde bulunan en önemli bilgi kaynaklarından biri, Cicero'nun M.Ö. 54'te kardeşine yazdığı ve Lucretius'tan bahsettiği bir mektuptur.[3]

Daha sonra başka mektuplarla birlikte kitaplaştırılan mektupta Cicero, şiir için "deha parıltısı" ve "ince ustalık" gibi ifadeler kullanarak Lucretius'un kendisini ve şiirsel yeteneğini övmektedir.[4]

De Rerum Natura, Memmius ailesinin bir üyesine ithaf edilmiş ve Lucretius, şiirde onlara karşı duyduğu dostluk arzusunu dile getirmiştir. Ancak Lucretius ve Memmius ailesi arasındaki ilişkinin müşteri-hami ilişkisi mi yoksa arkadaşlık mı olduğu tam olarak bilinmemektedir.[5]

Tüm Reklamları Kapat

Bir diğer kaynak MS 4. yüzyılda Aziz Jerome tarafından yazılan Chronicon adlı eserdir. Bu eserde Lucretius'un M.Ö. 94'te doğduğu ve 43 yaşında bir aşk iksiri yüzünden delirdiği ve intihar ederek öldüğü yazılmıştır. Ancak birçok bilim insanı bu bilginin güvenilir olmadığına ve Lucretius'un M.Ö. 98'de doğup M.Ö. 55'te ölmüş olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünmektedir. Çünkü M.S. 4. yüzyılda yaşamış olan Aelius Donatus adlı bir dil bilgisi uzmanı Vergilius'un Yaşamı adlı eserinde Lucretius'un M.Ö. 55'te öldüğünü belirtir. Bu tarih önemli ve muhtemelen daha tutarlıdır, çünkü Vergilius'un Antik Roma'da geleneksel bir erkeklik işareti olan togayı üstlendiği yılla aynıdır.

Lucretius'un En Büyük Eseri: De Rerum Natura

De Rerum Natura, altı kitaptan oluşan epik-didaktik bir şiirdir. M.Ö. 1. yüzyılın ortalarında Roma dünyasında oldukça yayılmış olan Epikürcü felsefenin açıklamasına odaklanır.

Lucretius'un amacı, insanların varoluşsal problemlerine çözümler sağlayabileceğine kesinlikle inandığı bu felsefeyi daha da yaymaktı. Şiir daha önce de bahsettiğimiz üzere, muhtemelen Optimates kliğinin (Antik Roma'da aristokrasiyi ve senatoyu savunan siyasi bir grup) ünlü bir üyesi ve aynı zamanda kendisi de bir şair olan, Memmius ailesinden bir kişiye ithaf edilmiştir.

Şiirin başlığı "De Rerum Natura", sayısız Yunan filozofunun eserinin adı olan Peri Physeos'un (TR: "Doğa Üzerine") Latincesidir ve Lucretius'un en önemli ilham kaynağı olan Epikür'ün de aynı isimde bir eseri vardır.[6]

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Ancak Epikür bu eserini düzyazı bir deneme şeklinde yazmış ve şiire karşı güçlü eleştirilerde bulunmuştur. Ona göre şiir sadece yararsız değil; yanlış inançlar yaratabileceği, akıl dışı korku ve arzulara yol açabileceği için aynı zamanda zararlıdır.[7]

Buna karşılık Lucretius, De Rerum Natura'nın ilk kitabında, felsefi fikirleri iletmek için şiiri kullanmasının gerekçesini sunmaktadır. Ona göre şiir, karmaşık ve önemli kavramları daha geniş bir kitleye ulaştırmak için güçlü bir araçtır. Aynı zamanda Lucretius, fikirleri şiirsel bir şekilde sunarak okuyucuları etkileyeceğini ve içeriği daha çekici ve akılda kalıcı hale getireceğini düşünmektedir.

Michael Burghers tarafından çizilmiş bir Lucretius illüstrasyonu.
Michael Burghers tarafından çizilmiş bir Lucretius illüstrasyonu.
Wikimedia Commons

Şiirin içeriği ise zengin ve çeşitlidir. Yazar şiirinde ölüm korkusuna, ahiret inancına ve Tanrıların varlığına karşı çıkar. Lucretius ayrıca atomun, aklın ve ruhun doğası ve dünyanın kökeni gibi doğal fenomenleri de açıklar. Şiirin açılışında Venüs'ü (aşk ve güzellik Tanrıçası) doğanın ve hazzın vücut bulmuş hali olarak anarak hazzı Epikür'ün felsefesiyle ilişkilendirir. Bu şiir sadece felsefi bir inceleme değil, aynı zamanda öğrenmeyi şiirin güzelliği ile birleştiren bir sanat eseri olarak da değerlendirilebilir.

Epikürcü Altyapı

Epikürcülük, M.Ö. 4. yüzyılda Yunan filozofu Epikür tarafından kurulan bir felsefe sistemidir. Bu sistem, diğer felsefi düşüncelere karşı çıkarak hayatın anlamı ve mutluluğun kaynağına dair farklı bir bakış açısı getirmiştir. Epikür'e göre gerçek mutluluk ancak acının yokluğu ve zihnin huzuru ile elde edilebilir. Bu sebeple hayatı mütevazı bir şekilde yaşamayı, doğanın işleyişini anlamayı ve arzuları sınırlamayı öğütlemiştir.

Epikür zevki, en yüksek iyi olarak vurgulayan bir düşünceyi savunmuştur. Ancak, bu düşüncenin yanlış anlaşılmaması gerektiğinin altını çizmiştir. Epikür'e göre gerçek zevk, anlık hazlardan veya doyumsuz arzulardan kaynaklanmaz. Tam tersine gerçek zevk, uzun süreli bir mutluluk kaynağıdır ve insanların hayatlarındaki acılardan kaçınarak ve zihinlerini huzurlu tutarak elde edilebilir.

Epikür'ün öğretisi ayrıca, doğanın işleyişini anlamayı da kapsar. Doğa, insanların mutluluğunun temel kaynağıdır ve doğal dünya ile uyum içinde yaşamak insanların zihinlerini huzurlu ve dengeli tutmalarına yardımcı olur. Epikürcülük, özünde insanların kendi doğalarına sadık kalmalarını ve hayatlarını sadeleştirmelerini öğütler. Bu düşünce, hayatın anlamını sorgulayan insanlara, mutlu ve huzurlu bir yaşam için bir çıkış yolu sunar.[8]

Tüm Reklamları Kapat

Epikür ayrıca, öte dünya inancını reddetmiş ve Tanrıların insan işlerine karışmadığına inanmıştır. Ölümü, bilincin sonu olarak görmüş ve doğal bir yaşamın kabul edilmesi gerektiğini düşünmüştür.

Epikür.
Epikür.
Wikipedia

Öte yandan Lucretius da Epikürcü felsefenin bir takipçisiydi ve eseri aracılığıyla bu felsefeyi yaymayı amaçlamıştı. Gerçek mutluluğun ve zihnin huzurunun elde edilmesi için doğal dünyayı ve onu yöneten yasaları anlamanın önemini vurgulayıp, Epikür'ün fikirlerini şiirsel bir formda sunarak daha geniş bir kitleye ulaştırmıştır. Aynı zamanda Lucretius, Epikür'ün öğretilerini yansıtarak öte dünya inancını ve Tanrıların insan işlerine karışmasını reddetmiştir.

I. Kitap

Atomlar başlıklı ilk kitap, Epikür'ün atomculuğunun temel ilkelerini ortaya koymaktadır. Kitap, hiçbir şeyin yoktan var olmadığını ve hiçliğe doğru kaybolup gitmediğini; asıl varlıkların madde ve boşluk olduğunu iddia eden bir ontolojiyle başlar. Bu ontolojiye göre, var olan iki şeydir: madde ve boşluk. Diğer tüm var olan şeyler bunların ayrılmaz veya kendiliğinden (ilineksel) özellikleridir.

Tüm Reklamları Kapat

Madde veya boşluktan bağımsız bir var olan olarak düşünülebilecek iki öğe, zaman ve tarihsel olgulardır. Bunlarınsa ancak mevcut dünya üzerinde bağımlı bir varoluşa sahip oldukları ve dolayısıyla aslında kendi başlarına var olamayacakları ileri sürülmektedir.

Kitabın devamında ise madde, atomlar olarak adlandırılan fiziksel olarak bölünemez parçalara sahip olarak tanımlanır. Atomların kompleks yapıların birleşmesiyle tüm olgusal varlıkları oluşturduğu belirtilir. Kitapta ayrıca evrenin sınırsız olduğu ve sonsuz sayıda atomu içerdiği, hiçbir şeyin yoktan var olmadığı, maddeye ilişkin her şeyin sonsuz olduğu belirtilir.[9]

II. Kitap

Lucretius ikinci kitabında atomların davranışlarından ve özelliklerinden bahseder ve ilk kitapta sunduğu öğretilere daha detaylı değinir. Kitap, "ataraksiya" kavramını tanıtarak başlar. Bu kavram çeşitli felsefelerde farklı anlamlarda kullanılsa da Epikürcü felsefeden etkilenmiş olan Lucretius, bu kavramı bir insanın duygusal denge içinde olması ve iç huzuru yakalaması hali olarak tanımlamış ve bu dinginlik halini, tutkularla kirlenmiş olan çoğu insanın ahmaklığı ve mutsuzluğuyla karşılaştırmıştır.

Ek olarak Lucretius ruhun ve insan bilincinin mutlu bir yaşam arzuladığını fakat bunun, ancak doğayı anlayarak ve akılla kavramaya çalışarak başarılabileceğini ve ilahi korkunun mutlu yaşamın önüne geçtiğini anlatır. Şaire göre zenginlik, ün, savaş galibiyeti ve dinsel duygular insan ruhunu mutlu olması için besleyemez ve huzura kavuşturamaz.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Termodinamiğin Temelleri
  • Boyut: 19,5*27,5
  • Sayfa Sayısı: 770
  • Basım: 1
  • ISBN No: 9786052820742
Devamını Göster
₺600.00
Termodinamiğin Temelleri
  • Dış Sitelerde Paylaş

Lucretius daha sonra atomların hareketi ve birleşmesi hakkında konuşmaya devam eder. Ona göre bu hareket ve birleşme, atomları dikey yörüngelerinden sapmalarına neden olan öngörülemeyen bir eğilim (sapma) olan "Clinamen" sayesinde mümkün olur. "Clinamen", aynı zamanda ikinci kitaba atfedilen isimdir.

Lucretius; clinamen kavramıyla atomların sadece mekanik bir şekilde hareket etmediğini, aynı zamanda belirli bir özgürlükleri olduğunu ve doğada rastgele olayların meydana gelebileceğini savunur. Bu felsefi düşünce, modern fizikte de yer alır ve rastgele olayların özellikle kuantum mekaniğinde önemli bir rol oynadığı kabul edilir.

Bunun ardından Lucretius sonsuz sayıda başka dünyanın sonsuz uzayda var olduğunu ve bu dünyaların gelişip büyüdükten sonra yavaşça çökmeye mahkûm olduklarını savunur. Ayrıca kendi dünyamızın da çöküşe mahkûm olduğunu ve yakın bir gelecekte yok oluşunun işaretlerinin zaten var olduğundan bahseder.

Kitabın ortasında, Lucretius atomların davranışlarını ve özelliklerini anlatır, hareket etme şekillerini açıklar ve ağırlıklarının onları aşağıya doğru hareket ettirme eğilimi olduğundan bahseder. Bu, karmaşık ve istikrarlı hareket kalıplarının ortaya çıkmasına neden olur. Bu hareket kalıpları, makroskobik düzeyde dingin veya nispeten yumuşak bir hareket örüntüsü olarak görünürler, ancak aslında atomların sürekli hareketleri ve çarpışmaları sonucu oluşan karmaşık yapılardır. Lucretius bununla ilgili olarak, yakından bakıldığında koyunların hareket halinde olduğunun tanınabildiğini, fakat uzak bir yamaçta hareket eden aynı koyunların durağan beyaz bir leke gibi görünecekleri örneğini verir.

Kitap, evrenin bizim dünyamızın ötesindeki doğasına geri dönerek sona erer. Lucretius burada başka dünyaların varlığı gibi şeylerin sonsuz bir evrende inkâr edilemez olduğunu söyler. Ayrıca dünyaların çokluğu ve geçiciliğinin, dünyamızı ilahi yaratılışın bir ürünü olarak gören dini görüşü zedelediğini savunur.

Lucretius, atomların hareketlerindeki öngörülemeyen eğilimin ise hayvanlar aleminde özgür iradenin varlığına işaret ettiğini öne sürmüştür. Bu düşünce, modern kuantum fiziğinin varsaydığı belirsizlik kavramıyla benzerlik gösterir.

Bilim insanları, özgür irade kavramının ne olduğu ve var olup olmadığı konusunda tartışmaktadırlar. Bazıları özgür iradeyi, insanların eylemlerinin belirli bir nedene dayanmak yerine tamamen kendi iradeleriyle gerçekleşmesi olarak tanımlarlar. Ancak bazı bilim insanları da insan davranışlarının belirli bir biyolojik ve sosyal bağlamla sınırlı olduğunu ve özgür iradenin bir illüzyon olduğunu savunurlar. Lucretius'un öngörülemeyen eğilim fikri, bu tartışmalara da katkıda bulunmuştur.

III. Kitap

Lucretius, üçüncü kitabına Epikür'e övgü ile başlar. Eserini, Epikür'e rakip olmak ya da yeni bir öğreti sunmak için değil, Epikür'e olan sevgisinden ilham alarak yazdığını ifade eder. İlk iki bölümde temelini oluşturduğu öğretisine, ruhun yapısı ve ölümlülüğü konularını ekleyerek devam eder.

Bu bölümde, ölümden sonra acı çekeceği kaygısıyla ilahi korkulara kapılan ve batıl inançlar içinde yaşayan insanların öğretisini anlamayacaklarından üzüntü duyduğunu ifade eder. Kısacası üçüncü kitap genel olarak ruhun doğası ve onun ölümlülüğüne odaklanmaktadır.

Lucretius'a göre ruh, can (anima) ve zihin (animus) olmak üzere iki kısımdan oluşur. Can, vücudun her yerine dağılmışken zihin, tüm faaliyetlerin kontrol edildiği merkezi bir noktadır. Lucretius'a göre ruh da atomlardan oluşur. Ruhun yapı taşları olan atomlar, onun dinamizmi ve duyarlılığı gibi özelliklerini oluşturan özel bir kombinasyonla birleşmiştir. Ruhun ince yapısını belirleyen özel bir atom türü; hava, rüzgâr ve ateş gibi diğer atom türleriyle birleşerek oluşur. Bu açıklama günümüzde eski moda gibi yorumlanabilir, ancak Lucretius'un zihin ve ruh kavramlarının, modern anlamda beynin ve sinir sisteminin işlevlerine karşılık geldiği düşünülebilir.

Tüm Reklamları Kapat

Ayrıca kitapta ruhun, atomik yapısı nedeniyle bedenin diğer bileşenleri gibi sonunda çözülmeye mahkûm olduğu savunulur. Beden ölünce ruhu bir arada tutacak bir şey olmayacağı için atomlar dağılacak ve bilinçli benliklerimiz ölüme dayanamayacaktır. Ölümlü olan ruh, beden dünyaya gelmeden önce ve beden öldükten sonra zamanın dışında olmayı sürdürecektir. Ruhun ölümlü olması dolayısıyla, ölüm gerçekleştikten sonra başka bir bedene geçmesi olası değildir. Şair canla birlikte ruhun da ölümlü oluşu, ölümden sonra kişinin bilincinin tıpkı doğmadan önce olduğu gibi tamamıyla zamanın dışında olacağı fikirlerini vurgular ve dolayısıyla ölümden korkmanın gereği olmadığını anlatır. Ölüm korkusunun hatalı inançlara dayandığını savunur. Kitap bu farkındalığın yol açabileceği varoluşsal can sıkıntısının tartışılmasıyla sona erer.

IV. Kitap

Dördüncü kitap ruh ve algının gücü üzerine odaklanır. Ancak kitabın önemli bir bölümü, atom teorisinin optik yanılsamaları açıklayabileceğinin iddia edildiği bölümlere ayrılmıştır. Yazar burada "Simulacrum" adı verdiği teorisini açıklar.

Lucretius'un Simulakrum teorisi, atomcu bir filozof olan Demokritos'un atom teorisine dayanır. Teoriye göre tüm varlıklar, atom adı verilen temel yapı taşlarından oluşur. Atomlar bir araya gelerek şekiller oluştururlar ve bu şekiller çıplak gözle görülemeyen çok ince ve hızlı, simulakra adı verilen görüntüler yayarak hareket ederler. Simulakralar, gözlerimize veya zihnimizdeki görsel alanlara girerler ve algılamamıza neden olurlar. Örneğin bir ağacı görüyorsak, bu ağaçtan yayılan simulakraların gözlerimize gelmesinin sonucudur. Bu teori, Epikürcülerin dünya görüşünün merkezinde yer alır ve Lucretius, teorisini özellikle hissetme ve algılama üzerine kurduğu bu kitabında detaylı açıklamalarla anlatır.[10], [11], [12]

Görme dışındaki duyular ise simulakra yerine, nesnelerle doğrudan temas veya diğer türden bir etkileşim yoluyla ilişkilendirilir. İşitme duyusundan da bahsedilir. Buna ek olarak tat ve koku öğelerinden ve onların çeşitliliklerinden de bahseden Lucretius'a göre ışığın aksine koku yavaş yayılan taneciklerden oluşmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Lucretius, yanılgıların ve hataların kaynağının duyulardan değil bizim duyulara yaptığımız yorumlardan kaynaklandığını savunur. Ona göre duyular asla yalan söylemezler, ancak insanlar yanıltıcı yorumlar yapabilirler. Bu yüzden duyularımıza güvenmeli, ancak bunları yorumlama sürecinde dikkatli olmalıyızdır.

Öte yandan Skeptikler (Şüpheciler), bilginin duyular aracılığıyla edinilemeyeceğini savunur. Bu görüşe göre duyular yanıltıcı olabilir ve bu nedenle, bilgiye sadece akıl yoluyla erişilebilir. Ancak Lucretius, bu görüşe katılmaz ve duyuların bilgiye erişim için tek yol olduğunu savunur.

Skeptiklerin argümanları, kendi görüşlerinin geçerliliğini sorgulayan öz-çürütme argümanına karşı koyamaz. Öz-çürütme argümanı, bir argümanın kendi geçerliliğini sorgulayan bir önermeyi içerir. Skeptiklerin argümanları, duyuların yanıltıcı olduğunu savunur, ancak bu argümanlar da duyular aracılığıyla elde edilmiştir. Bu nedenle, duyuların bilgiye erişim için tek yol olduğunu savunan Lucretius'a göre, Skeptiklerin argümanları geçersizdir. Yani Lucretius, duyuların bilgiye erişim için önemli olduğunu ve yanıltıcı yorumlardan kaçınarak doğru bir şekilde yorumlanması gerektiğini savunur.

Kitap bilişsel mekanizmaları ele almasının yanı sıra beslenme ve hareket gibi diğer hayvan fonksiyonlarını da ele almaktadır. Bu kısımda, canlı organizmaların yapısının ve davranışlarının işlevsel amaçları olduğunu savunan bir felsefi görüş olan Teloloji'yi takip edenlerin fizyolojik açıklama yöntemine yönelik eleştirilere de yer vermiştir. Lucretius'a göre, organların işlevleri için yaratılmış gibi gösterilmesi, zanaat-doğa benzetmesinin yanlış uygulanmasıdır. Son olarak, kitap, cinselliğin fizyolojisi ve aşkın psikolojisiyle ilgili şiirsel bir bölümle sona erer.

Tüm Reklamları Kapat

V ve VI. Kitaplar

Lucretius'un son iki kitabı genel olarak kozmoloji teması üzerine işlenmiştir. Beşinci kitap, doğaüstü açıklamalara başvurmadan doğal dünyayı ve yaşamın kökenlerini kapsamlı ve sofistike bir biçimde sunmaya çalıştığı için önemli bir eserdir. Bu kitapta Lucretius, sabit yasalara göre hareket eden ve etkileşime giren atomların geçici ve sürekli değişen bir karışımı olarak evrenin natüralist bir açıklamasını sunmaktadır.[13]

Lucretius dünyanın kalıcı olmadığını düşündüğü için, sevgi dolu yaratıcılar tarafından yaratılamayacağını savunur. Dolayısıyla bu düşünce, güçlü ve sonsuz bir varlık olan Tanrı'nın varlığı fikri ile çelişmektedir. Ayrıca insanların dünya üzerinde karşılaştığı düşmanca ve tehlikeli çevrenin, dünyanın onlar için yaratıldığı düşüncesine uygun olmadığını belirtir. Böylece, dünyayı ve olgularını açıklamak için Tanrıların veya ilahi müdahalenin varlığını ileri sürmek gerekmediği sonucuna varır.

Lucretius daha sonra gök olaylarını açıklamaya çalışır. Bu konuda doğal nedenlerin teistik açıklamalardan daha güvenilir olduğunu vurgulayan Lucretius; bu fenomenlerin doğal açıklamalarının, doğaüstü olanlardan daha güvenilir olduğunu söyler. Çünkü doğal açıklamalar deneysel gözlem ve deneylerle test edilebilir ve doğrulanabilirler.

Beşinci kitabın geri kalanı, medeniyetin tarih öncesi açıklamasına ayrılmıştır. Lucretius, kültürel ilerlemelerin ilahi müdahale yerine doğal faktörlerden kaynaklandığını savunur. Ek olarak Lucretius, insanlık tarihinin şekillenmesinde doğanın oynadığı önemli role vurgu yaparak her gelişmenin önceki birikim üzerine inşa edildiğini belirtir. Doğanın sağladığı değişimler insanların avcı toplayıcılıktan şehirli hayata geçiş yapmalarını; dil, hukuk ve sanatın doğuşunu sağlamıştır. Doğal faktörlerin kültürel ilerlemelerdeki hayati önemine dikkat çeker ve insanların tarih boyunca doğanın etkisi altında kalarak geliştiklerini vurgular.

Tüm Reklamları Kapat

Son kitapta Lucretius doğal fenomenleri, fırtınaları, su hortumlarını, depremleri ve salgınları doğal nedenlerle açıklar ve ilahi açıklamaları dışlar. Lucretius, rakip teolojik açıklamaları alaya alır. Örnek olarak "Yıldırımlar Zeus’un zalim kişilere fırlattığı silahlarsa, gücünü neden ıssız bölgelerde harcar veya neden kendi adına kurulan tapınakları vurur?" gibi cümleler kurar ve bu fenomenlerin kökenlerine dair bilimsel açıklamalar sunarak hurafeleri dağıtmaya çalışır. Doğa fenomenlerinin nedenlerini anlamanın, insanların tehlikeleri önceden tahmin ederek ve önleyerek daha iyi bir hayat yaşamasına yardımcı olabileceğini savunur.

Lucretius ve Evrim

Evrim düşüncesi, yeni bir düşünce değildir. Bildiğimiz kadarıyla bu konu hakkında ilk düşünen kişi Yunan doğa filozofu Anaksimandros'tur. Lucretius da antik dönemde evrimi düşünmüş doğa filozoflarından bir tanesidir.

Bu yazımızda sıkça bahsettiğimiz üzere Lucretius, evrenin atomlardan oluştuğuna inanıyordu. Atomları sürekli hareket halinde olan ve birbirleriyle etkileşime giren küçük, bölünemez parçacıklar olarak tanımladı. Ek olarak insanlar dahil bütün canlıların basit organizmalardan başlayarak, giderek daha karmaşık yaşam formlarının ortaya çıkmasına kadar uzanan uzun bir evrim sürecinin sonucu olduğuna inanıyordu ve evrimi kaçınılmaz bir süreç olarak görüyordu.[14]

Lucretius, doğanın değişen koşullara tepki vererek zamanla gelişen ve değişen organizmaları sürekli bir sınava tabi tuttuğunu gözlemledi ve çevreye en iyi uyum sağlayan organizmaların hayatta kalma şansının daha yüksek olduğunu düşündü. Ayrıca spontane jenerasyona inanan Lucretius, zamanla dünyanın büyük ve karmaşık organizmalar üretme kapasitesinin azaldığını düşünüyordu. Ona göre Dünya "yıpranmıştı" ve yalnızca küçük, basit yaratıklar üretebilirdi.

Tüm Reklamları Kapat

Lucretius'un görüşlerinden biri de insanların doğaları gereği hayvanlardan üstün olmadığıydı. Vahşi doğada da farklı hayvan annelerinin yavrularını önemsediğini ve beslediğini gözlemleyen Lucretius, insanların yaradılışın zirvesi olduğu ve hayvanların yalnızca insan ihtiyaçlarına hizmet etmek için var oldukları şeklindeki yaygın inanca da meydan okudu.

Son olarak Lucretius, hayatın başka gezegenlerde de evrimleşebileceğini ve Dünya'da tek olmadığını düşünerek, tıpkı modern astrobiyoloji gibi evrende başka yerlerde de hayatın var olabileceği fikrini öne sürmüştür.[15], [16]

Sonuç

Lucretius dünyayı mitlerin ve hurafelerin perspektifinden değil olduğu gibi gören bir filozof ve şairdi. Doğal dünya hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmak için aklın ve ampirik gözlemin gücüne güveniyordu. Lucretius'un mirası, aklın gücünün ve bilgi arayışının bir kanıtı olarak hala aramızda yaşamaktadır. Çalışmalarıysa bize evrenin gizemlerini gerçekten anlamayı umuyorsak etrafımızdaki dünyayı her zaman sorgulamamız, varsayımlarımızı test etmemiz ve yeni bilgiler aramamız gerektiğini hatırlatmaktadır.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
37
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 12
  • Muhteşem! 7
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 4
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • İnanılmaz 2
  • Bilim Budur! 1
  • Umut Verici! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 27/04/2024 20:31:46 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/14328

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Canlılık Ve Cansızlık Arasındaki Farklar
Kas
Yumurta
Matematik
İspat Yükü
Doğa Olayları
Hız
Kilo
Viroloji
Biyocoğrafya
Sahte
Evrimsel Süreç
Dil
Gıda Güvenliği
Optik
Şiddet
Algı
Boyut
Epidemik
Yıldızlar
Fizyoloji
Doğum
Nörobilim
Maske Takmak
Renk
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. K. Selçukoğlu, et al. Lucretius Kimdir? Epikürcülük Nedir ve Bilim Açısından Neden Önemlidir?. (24 Haziran 2023). Alındığı Tarih: 27 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/14328
Selçukoğlu, A. K., Alparslan, E. (2023, June 24). Lucretius Kimdir? Epikürcülük Nedir ve Bilim Açısından Neden Önemlidir?. Evrim Ağacı. Retrieved April 27, 2024. from https://evrimagaci.org/s/14328
A. K. Selçukoğlu, et al. “Lucretius Kimdir? Epikürcülük Nedir ve Bilim Açısından Neden Önemlidir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, 24 Jun. 2023, https://evrimagaci.org/s/14328.
Selçukoğlu, Alper Kaan. Alparslan, Eda. “Lucretius Kimdir? Epikürcülük Nedir ve Bilim Açısından Neden Önemlidir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, June 24, 2023. https://evrimagaci.org/s/14328.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close