Merhaba! Karamsarlığın vücut bulmuş hali bir liselinin ebeveynlik sistemini eleştirdiği bir bloğu okuyor bulunuyorsunuz. Tabi bu blog ilginizi çekmeyip direkt kapatmış veya geçmiş bile olabilirsiniz, ve ben de bunları boşuna yazmış olabilirim. İnsanların ilgisini çeken şeyleri bulmakta pek başarılı değilim ama iş kendi düşüncelerimle savaşmak olunca ben bir numarayım. Her gün ebeveynlerim ile sabır testi yaşayan bir birey olarak kafamda kalmış düşünceleri yazıya dökmek amacıyla bu bloğu yazıyorum. Hayatta devamlı olarak dert ettiğimiz şeyler oluyor değil mi? Belki şu an ebeveyn problemi değil de sınavlar hakkında bir yazı yazıyor olabilirdim. Veya gelecek kaygısı, yalnızlık hissi, akademik başarısızlık, özgüven eksikliği vs. Her neyse, ben konudan sapmayayım en iyisi :D
Öncelikle her insan oğlunu ilgilendiren bu ebeveynlik sisteminin tanımını yaparak konuya giriş yapalım. Ebeveynlik, kelime anlamıyla anne ve babanın çocuklarına karşı olan sorumluluk ve rollerinin bütünüdür. Biz insanlarda ebeveynliği genellikle böyle tanıtırız. Birçok toplumda ebeveynlere saygı duyulması gerektiği düşüncesi yaygındır. Sonuçta ailemizin bizim üzerimizde fazlasıyla emeği var, değil mi? Bizi büyüttüler, yetiştirdiler, yemek ve su ihtiyaçlarımızı karşıladılar. “Beni dünyaya getirip bana bu kadar emek veriyorlar, demek ki ben onlar için gerçekten değerliyim!” Hayır. Bana kalırsa ebeveynlik böyle bir şey değil. Evet, bize gerçekten değer veriyor olabilirler belki ama bu, bizim onları için güç aracı olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Güç aracı derken neyi mi kastediyorum? Hadi size kafamdaki şeyleri anlatayım.