Kaşıntı Nedir? Neden Kaşınırız? Kaşınan Yerleri Kaşımak Neden İyi Hissettirir?
Sırtımızı Kaşımak Neden Daha Fazla Kaşınmasına Neden Oluyor?
Kaşıntı (bilimsel adıyla "pruritus"), cilt hücrelerinin veya ciltle ilişkili sinir hücrelerinin tahrişinden kaynaklanan, genellikle hafif bir yanma gibi deneyimlenen, elektriksel ve periyodik olabilen bir histir.
Bir çeşit "acı" olarak deneyimlenmesinden ötürü lkaşınmanın giderilmediği durumlarda, rahatsız edici olabilse de kaşıntı; dokunma, ağrı, titreşim, soğuk ve sıcak gibi diğer cilt duyularında olduğu gibi önemli bir duyusal ve kendini koruma mekanizması olarak hizmet eder. Bizi zararlı dış etkenlere karşı uyarabilir. Yine de aynı "acı kaynağı" olma doğasından ötürü kaşınan yeri kaşıma sonucunda bu "acı" azalır ve rahatlama hissi verir; bu nedenle kaşınan yerleri kaşımak rahatlatıcı ve mutlu edici bir etkiye sahiptir.
Ancak ileri düzey ve kontrolsüz kaşıntılar eğer tedavi edilmezlerse dayanılmaz hale gelebilirler. Kaşıntı, birçok cilt hastalığının baskın bir belirtisidir ve tüm vücudu etkileyen bazı hastalıklarda da ortaya çıkar.
Kaşıntı Nasıl Oluşur?
Kaşıntı, derimizdeki hücreler ile sinir sisteminin karmaşık bir ilişkisinin sonucu olarak üretilir. Kaşınma hissinin oluşumunda çok sayıda hücre tipi, protein ve enflamatuvar aracı görev alır.
Çoğu durumda kaşınmaya sebep olan unsur kuru deridir ve bu, deride mikro-yarıklara neden olarak yerel enflamasyona neden olur. Bu nedenle hücreler histamin ve kinin gibi moleküller salgılarlar, bunlar prurireseptör adı verilen, kaşıntı algılamak konusunda özelleşmiş C-fiber isimli nöronları uyarır. uyarır ve beyin de bunu "kaşınma" olarak algılayarak, kaşınma tepkisini tetikler. Bu reseptörlerin genel olarak mekanik, termal veya kimyasal aracılar tarafından uyarılması "kaşıntı" hissini tetikleyebilir. Prurireseptörleri tetikleyen uyarıları 4 başlığa ayırabiliriz:[1]
- Bağışıklık tepkisi kimyasalları (histaminler) ve ağrı kesici (opioid) kimyasallar,
- Endorfinler gibi beyinde salınan acı düzenleyici haberciler içeren nöropeptitler,
- Asetilkolin ve serotonin gibi nörotransmiterler,
- Diğer işlevlerin yanı sıra, omurilik sinir hücrelerinde ağrı hissi yaratan lipidler olan prostaglandinler.
Bunların prurireseptörleri uyarma nedeni çoğu zaman iltihap, kuruluk veya deriye, mukuslu zarlara veya gözdeki (göz ile göz kapaklarını birleştiren) konjonktiv zarlara zarar veren diğer unsurlardır.
Prurireseptörleri oluşturan C-fiberleri, acı/ağrı hissini yaratan sinirlerle birebir aynı yapıdadır. Sadece fonksiyonel yapıları farklıdır ve tek görevleri kaşınma hissini iletmektir. Bu nöronlar, insan derisini kaplayan C-fiberlerinin %5 kadarını oluşturur. Bu nöronlar deri yüzeyinden uyarıldıklarında, omuriliğe ve oradan da beyne bu sinyali iletirler ve buna karşılık beyin de kaşınma veya sürtünme tepkisini tetikler.
Ayrıca yerel enflamasyon, civar dokuda kızarıklığa, şişmeye ve sinir uyarılmasına da neden olur. Bu nedenle çoğu zaman kaşınan yerler aynı zamanda kızarık ve şiştir.
Kaşınan Yeri Kaşımak Neden İyi Hissettiriyor?
Kaşınan yeri kaşımak, aynı bölgede bulunan acı/ağrı ve dokunma reseptörlerini tetikleyerek, spesifik prurireseptörlerden gelen sinyallerin baskılanmasını sağlar. Bu, yerel ve geçici kaşınmaların kaybolmasını sağlar. Örneğin bir tüy veya böcek vücudunuza dokunduğunda oluşan veya derinizin altında yaşanan geçici olaylardan kaynaklanan rastgele kaşınmalar bu şekilde giderilebilir.
Ancak kaşınmaya neden olan sorun devam ediyorsa (yani kronik bir doğaya sahipse), bu kaşınma davranışı kaşınan yerin durmasına neden olmaz. Hatta bazı durumlarda (örneğin böcek ısırıklarında) kaşınan yeri kaşımak, kaşınmaya neden olan unsuru bölgeye iyice yayarak daha da fazla prurireseptörü tetikleyebilir ve kaşınma hissinin daha da geniş bir bölgeye yayılmasına neden olabilir. Ayrıca açık yaraların iyileşmesi sırasında deneyimlenen kaşınmayı da gidermek için kaşıyacak olursanız, yarayı daha fazla açarak iyileşme sürecini yavaşlatabilirsiniz.
Kaşınmaya Karşı Koymak Neden Bu Kadar Zor?
Çoğu zaman kaşınma hissine karşı koymak çok zordur, çünkü kaşıma tepkisi oldukça antik bir tepkidir ve beynin talamus gibi oldukça eski/derin bölgeleri tarafından kontrol edilir. Hatta birçok kaşıntı, beyne bile ulaşmadan, omurilik üzerindeki spinotalamik yolakta işlenir ve kaşınma tepkisi üretilir.[2] Bu nedenle bilinçli bir şekilde bu arzuya karşı koymak çok zordur.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Kronik Kaşıntıyı Geçiren İlaçlar Var mı?
Yaklaşık bir asırlık kaşıntı araştırmasına rağmen, tek bir etkili antipruritik tedavi yoktur, ancak belirli klinik ortamlarda kaşıntıyı baskılayan birkaç topikal ve oral yoldan uygulanan ajan mevcuttur. Bu ajanlar arasında losyonlar ve kremler (kalamin ve hidrokortizon gibi), antihistaminikler, opioid antagonistleri, aspirin ve ultraviyole ışık tedavisi bulunur.[1]
Kaşınmayı önlemek için yapabileceğiniz bazı şeyleri şöyle sıralayabiliriz:[3]
- Kaşınmamaya çalışın. Bu çelişkili bir öneri gibi olsa da, kaşınmaya sebep olan unsurlarla temasa geçmemek ve mümkün olduğunca kaşınma dürtüsüne karşı koymak, kaşınma miktarınızı azaltacaktır.
- Derinizi nemlendirin. Çeşitli nedenlerle çatlayan deri bariyerini terapatik nemlendiricilerle tedavi etmek, kaşınmayı dikkate değer miktarda azaltacaktır.
- Kaşınmayı geçirici ilaçlar kullanın. İleri düzey rahatsızlıklarda pramoksin, kapsaisin veya mentol içerikli kremlerle kaşıntı hissini azaltabilirsiniz.
- Hekiminize danışın. Daha da ileri durumlarda yüzeysel kortikosteroid veya antihistamin uygulamadan önce hekiminize danışın ve kaşıntı sebebinin bu yollarla giderilebileceğini doğrulayın.
- Soğuk baskı uygulayın. 10 dakika kadar soğuk baskı uygulamak, kaşıntılı bir deriyi sakinleştirebilir.
- Ellerinizi meşgul edin. Kaşınan yerleri kaşımayı önlemek için bir stres topu kullanarak ellerinizi meşgul edebilirsiniz. Bu sayede kaşıntının artmasını önleyebilirsiniz.
Kaşıntı Çeşitleri
Yine de kaşıntı çeşitlerini genel olarak 6 başlıkta incelemek mümkündür:[4]
- Akut kaşıntı: 6 haftadan az süren kaşıntı.
- Kronik kaşıntı: 6 hafta veya daha uzun süren kaşıntı.
- Nörojenik kaşıntı: Nöral hasarın yokluğunda aracılar tarafından indüklenen kaşıntı.
- Nöropatik kaşıntı: Hasarlı nöronlarla ilişkili, örneğin post-herpetik nevraljik kaşıntı veya küçük lifli nöropati.
- Kaşıntılı kaşıntı: Duyusal liflerin pruritojen aktivasyonu ile ilişkili kaşıntı.
- Psikojenik kaşıntı: Psikosomatik veya psikiyatrik bir kökene sahiptir, örneğin parazitoz sanrıları.
Geçici olan akut kaşıntının aksine, kronik kaşıntı, birkaç tedavi seçeneği olan, kalıcı ve zayıflatıcı olabilen bir durumdur. Kronik kaşıntı, cilt hastalığına; egzama, böbrek yetmezliği, karaciğer sirozunu ve bazı kanserleri de içeren bir dizi sistemik duruma eşlik eder.[5] Kaşıntı, pruriseptör adı verilen kutanöz sinir lifleri tarafından algılanır. Bu birincil iletici lifler anten görevi görür ve ipuçlarını algılamak ve bunlara yanıt vermek için sürekli olarak derinin çevresinden örnek toplar. Sinyaller, yorumlama ve yanıt için omuriliğe ve beyne nöral yollar boyunca yayılır.[4]
Sırtımızı Kaşımak, Neden Daha Fazla Kaşınmasına Neden Olur?
Yukarıda, kaşınan yeri kaşımanın kimi durumda daha fazla kaşınmaya neden olabileceğini anlatmıştık. Ancak bu, her zaman böcek ısırığı gibi durumlarda değil, aynı zamanda sıradan sırt kaşınmalarında da görülmektedir. Bu, bir çeşit "kaşınma paradoksu" yaratmaktadır.
Washington Tıp Okulu'ndan bilim insanlarının yaptıkları bir çalışmada, kaşınan bir yeri kaşımanın hafif miktarda acıya neden olduğunu ve bu acının da beyinden serotonin hormonu salgılanmasına neden olduğunu ortaya koyuyor. Serotonin, "mutlu" hissetmemizi sağlayan hormondur. Ancak aynı zamanda serotonin, kaşınan bölgelerin daha da fazla kaşınmasına neden olmaktadır.[6] Yaptıkları bir yazılı açıklamada uzmanlar şöyle söylüyorlar:[7]
Sorun, acı uyaranlarını alan beynimizin, acıyı kontrol etmek için serotonin salgılamasıdır. Ancak serotonin, beyinden çıkıp omuriliğe ulaşır ve sinirden sinire resmen "atlayarak", acının algılandığı nöronlardan uzaklaşıp, kaşınmaya neden olan nöronlara ulaşabilir. Bu da, kaşınmayı şiddetlendirir.
Fare Modeli İnsanlarda Çalışmayabilir!
Bu araştırmayı yürüten bilim insanları, genetiği değiştirilmiş bir fare soyunu kullandılar. Bu fareler, serotonin üretemiyorlardı. Bu hayvanlara kaşınmaya neden olan kimyasallar enjekte edildiğinde, normal şekilde serotonin üretebilen farelere göre daha az kaşındıkları fark edildi. Dahası, serotonin üretemeyen bu farelere serotonin enjekte edildiği anda, onlar da diğerleri gibi kaşınmaya başladılar.
Ne yazık ki bu bulgu, kaşınmaların sonsuza kadar tedavi edilebileceği anlamına gelmiyor. Bunun bir sebebi, insanlar için serotonin olmadan yaşamın pratik olarak imkansız olmasıdır. Bu kimyasal mutluluğumuz haricinde, uykumuzu, rahatlama miktarımızı, gelişimimizi, büyümemizi ve kemik metabolizmasını da düzenler. Bir diğer nedense, insanların kaşınmayı nasıl deneyimlediğine dair halen araştırma eksikliklerinin bulunmasıdır. Araştırmanın baş yazarı Dr. Zhou-Feng Chen, şöyle söylüyor:
Aynı şeyin insanlarda da geçerli olup olmadığını görmek istiyoruz. Farelerde olduğunu biliyoruz, ancak aynısının insanlarda olduğundan henüz emin değiliz. Ancak çok büyük ihtimalle, bunu gözleyeceğiz.
Temple Üniversitesi Tıp Okulu araştırmacılarından olan ve Temple Kaşınma Merkezi yöneticisi olan Dr. Gil Yosipovitch de şunları söyledi:
Fareler ve insanlar birçok açıdan birbirinden farklıdırlar. Araştırmacıların sunduğu ilginç bir model, ancak kaşınan yerleri kaşıma sonucu oluşan vakaları çözmekten henüz çok uzağız. Kaşınmaya neden olan ve bu süreci etkileyen başka birçok bileşen var ve bu bulgunun hemen bir ilaca dönüştürülmesi mümkün olmayacaktır. Sorun şu ki, araştırmalar yapılmasına ve sonuçlar alınmasına rağmen, insanların "Hey, neden bana serotonin baskılayıcı bir ilaç vermiyorsun, kaşınmam geçiversin?" diyecekleri bir noktaya gelmemiz pek mümkün değildir. Henüz buralardan çok uzağız.
Sonuç
Tüm bunlar ışığında kaşınmanın son derece temel bir hayvan tepkisi olduğu, çoğu durumda kaşınmaya sebep olan rahatsız edici faktörden arındırıcı bir etkiye sahip olduğu, ancak bazı durumlarda o faktörün daha geniş alana yayılmasını sağlayarak sorun çıkaran bir yapıya erişebileceği söylenebilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 15
- 5
- 4
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b M. Andrews. Why And How Do Body Parts Itch? Why Does It Feel Good To Scratch An Itch?. (26 Mart 2007). Alındığı Tarih: 17 Eylül 2021. Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. A. Hackett, et al. (2011). Vglut1 And Vglut2 Mrna Expression In The Primate Auditory Pathway. Hearing Research, sf: 129-141. doi: 10.1016/j.heares.2010.11.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Lindberg. Why Do We Itch? Why Does Scratching Feel Better?. (26 Şubat 2020). Alındığı Tarih: 21 Eylül 2021. Alındığı Yer: Healthline | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b F. Cevikbas, et al. (2020). Physiology And Pathophysiology Of Itch. Physiol Rev., sf: 945-982. doi: 10.1152/physrev.00017.2019. | Arşiv Bağlantısı
- ^ S. Wilson, et al. (2014). Why We Scratch An Itch: The Molecules, Cells And Circuits Of Itch. Nat Neurosci, sf: 175–182. doi: 10.1038/nn.3619. | Arşiv Bağlantısı
- ^ Z. Zhao, et al. (2014). Descending Control Of Itch Transmission By The Serotonergic System Via 5-Ht1A-Facilitated Grp-Grpr Signaling. Neuron, sf: 821-834. doi: 10.1016/j.neuron.2014.10.003. | Arşiv Bağlantısı
- ^ J. Dryden. Why Scratching Makes You Itch More. (30 Ekim 2014). Alındığı Tarih: 21 Eylül 2021. Alındığı Yer: The Source | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 04:49:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11001
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.