Kadınların ve Erkeklerin Farklı Duygusal Deneyimleri Etik Kararlarını Nasıl Etkiliyor?
Kadınların duygusallığına yönelik olumsuz basmakalıp düşünceler, uzun yıllardır kadınların sosyal, profesyonel ve politik bağlamlarda karar alma kapasitelerine zarar veren mitler yaratmıştır. Geçmişte, kadınların duygusallığının, etik kararlar alma kabiliyet ve ehliyetlerini de olumsuz etkilediği düşünülmekteydi. Kadınlar etik değerler bakımından erkeklerden aşağı görülüyordu çünkü mantıkları değil duygularıyla karar alıyorlardı. Bu eski düşüncenin aksine bugün, suçluluk gibi öz bilince dayalı etik duyguların etik kararlar almada ve etik davranmada oldukça önemli olduğunu bilmekteyiz. Daha da önemlisi, araştırmalar kadınların erkeklerden daha duygusal olduğunu göstermese de kadınların suçluluk ve utanç duygularını hissetmeye daha yatkın olduğunu gösteriyor.
Bir araştırma serisinde, çalışma arkadaşım Laura King ile şu çarpıcı fikrin peşine düştük: Kadınların etik açıdan önemli duyguları hissetmeye yatkın olmaları, onların etik olmayan davranışlara yönelme eğilimlerini erkeklere kıyasla nasıl etkiliyor?
Etik Açısından Farklar Neler?
Lawrence Kohlberg ve Carol Gilligan'ın, kadınların ve erkeklerin etik kararlar almadaki farklı değerlendirmelerine değinen tartışmalarını saymazsak, toplumsal cinsiyet farklılıklarının etik üzerindeki etkisi, psikoloji araştırmalarında hak ettiği dikkati çekemedi. Dolayısıyla, kadınların ve erkeklerin, karar alma yaklaşımlarının neresinde birbirlerinden ayrışıp farklılıklar sergileyeceklerine yönelik çok az bilgiye sahibiz. Ancak, bilgi sahibi olduğumuz bir alan var: İş ortamı! İş dünyasına yönelik çalışmalardan birkaçına göre, kadınlar, görüşmelerde yalan söylemek, kuralları esnetmek gibi bireysel ya da mesleki avantajlar kazandıracak ancak sonrasında somut zarara yol açacak gayriahlaki eylemlere girişmekten erkeklere kıyasla daha çok çekiniyorlar. Bu tür eylemlere girişmede erkekler ile kadınlar arasındaki farkın nereden kaynaklandığı henüz tam olarak araştırılmadı.
Bu cinsiyet farklılıklarının nedenlerini anlamada duyguların oldukça önemli olabileceğini varsaydık. Özellikle, kadınların gayriahlaki eylemlere girişmedeki çekimserliğinin, suçluluk ve utanç duygularını hissetmeye yönelik yüksek yatkınlıklarından kaynaklanabileceğini düşündük. Bu tahminimizi bir dizi korelasyonel araştırmaya ve deneysel çalışmaya tabi tuttuk.
Duyguları Keşfediyoruz!
Korelasyonel çalışmalarda, kadınların gayriahlaki eylemleri değerlendirirken suçluluk ve utanç duyma yatkınlıklarının, bu eylemleri kınamada ve bu tür eylemlere girişmekten kaçınmada önemli bir etken olduğunu bulduk. Cinsiyete dayalı farklılıkların dindarlık, ahlaki kimlik ve izlenim yönetimi gibi diğer potansiyel nedenlerini denetlerken bile duygular, etik kararlar almanın bir parçası olarak karşımıza çıktı.
Bu araştırmaların yanı sıra, duygusal deneyimlerin etik kararlar almada cinsiyet farklılıklarına ne denli etkide bulunduğunu görmek için bir dizi daha deney yaptık. Kadınların gayriahlaki eylemler gerçekleştirmede çekimser kalmasına suçluluk ve utanç duyguları neden oluyorsa, kadınları bu duyguları göz ardı ederek cevap vermeye yönlendirmenin, onların gayriahlaki eylemlere girişme eğilimlerini erkeklerinkine benzer hale getireceğini düşündük. Bu, tam da iki deneyin sonucunda bulduğumuz bulgu oldu. Kontrol grubundaki kadınlar her ne kadar erkeklere kıyasla daha az gayriahlaki eylem eğiliminde olsalar da, duygularını göz ardı etmeleri istendiğinde, kadınlar, gayriahlaki yönelimlerini artırdılar. Erkeklerin eğilimlerindeyse değişiklik olmadı. Duygularını hesaba katmamaya yönelik ufak yönlendirmeler, kadınları erkeklerle aynı davranmaya yöneltti.
Son bir deneyde, kadınların ve erkeklerin kişisel kazanç sağlayan gayriahlaki bir eylemde bulunmanın ardından suçluluk duygusu hissetmede farklılık gösterip göstermeyecekleri test edildi. Katılımcıların okulda ya da işte öne geçmek için giriştikleri gayriahlaki bir eylemi yazdıkları deneyin sonucunda, kadınların erkeklere kıyasla daha fazla utanç, suçluluk ve pişmanlık hissettikleri görüldü. Erkeklerin suçlu ve utanmış hissetmeye daha az yatkın oluşları, onları, çıkarları uğruna gayriahlaki davranışlar sergilemeye itebilir ve bu davranışların sonucunda kadınlara kıyasla olumsuz duygulara daha az kapılabilirler.
Bu sonuçlar, kadınların erkeklerden daha ahlaklı olduğunu göstermez ancak belirli bağlamlarda ortaya çıkan gayriahlaki davranışların duygusal dinamiklerinde yatan cinsiyet farklılıklarını anlama yolunda bizleri aydınlatabilir. Gayriahlaki bir davranışı gerçekleştirmeyi göze almaya değer olup olmadığına yönelik kadınların ve erkeklerin birbirinden farklı değerlendirmelerini tanımlamak, etik kararları şekillendiren kişiler arası değerlendirmelerin daha iyi anlaşılmasına ışık tutacaktır.
- Karar Verme Sürecinde Başvurduğumuz Bilişsel Kısayollar: Temsililik, Görünürlük ve Çıpalama Etkisi, Beynimizin Çalışma Prensiplerini Aydınlatıyor!
- Kadınların ve Erkeklerin Farklı Duygusal Deneyimleri Etik Kararlarını Nasıl Etkiliyor?
- Plutchik'in Duygu Çarkıfeleği: Duygularınızın Kökenlerini Daha Yakından Tanıyın!
Bulgularımız, kadınların duygusallığının etik kararlar alma davranışını kötü etkilediğine dair olan yanlış kanıyı altüst etmektedir. Çalışmamız, kadınların öz bilince dayalı ahlaki duygularının daha yüksek olmasının, onların kişisel ya da mesleki kazanç uğruna gayriahlaki davranışlarda bulunma isteğini aşağıya çektiğini gösteriyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 31
- 5
- 4
- 3
- 2
- 1
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Society for Personality and Social Psychology | Arşiv Bağlantısı
- S. J. Ward, et al. (2020). Gender Differences In Emotion Explain Women’s Lower Immoral Intentions And Harsher Moral Condemnation. Sage Journals, sf: --. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 21:36:27 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8538
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Society for Personality and Social Psychology. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.