Kadınlar Arası Rekabette Dolaylı Öfke: "Zalimlik", Dişilere Ne Avantaj Sağlıyor?
Bu haber 11 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Her ne kadar hem erkekler, hem de dişiler ilişkilerinde "dolaylı öfke"ye (doğrudan öfke ve fiziksel şiddet göstermeden, dolaylı yollarla karşı tarafa saldırma) başvurabiliyor olsalar da, Philosophical Transactions of the Royal Society B dergisinde yayımlanan bir makaleye göre cinsel rekabette rakiplerin morallerini düşürmek için dedikoduculuk yapmak, kadınların daha sık başvurdukları bir yöntem.[1] Kanada'da bulunan Ottawa Üniversitesi'nden psikoloji profesörü Dr. Tracy Vaillancourt şunları söylüyor:
Dişiler erkekler için mücadele ederler ve bunu yaparken, birbirleriyle oldukça sert bir mücadeleye girebilirler. Genellikle bu mücadele dolaylı öfke şeklinde olur, çünkü bedeli düşüktür: Saldırıda bulunan taraf yaralanmıyor. Genellikle bu şekilde saldıran kişilerin saldırganlıkları fark edilmez, ancak saldırının hedefinde olan kişi bundan hasar görebilir.
Zalim Kızlar
Lise koridorlarında bulunmuş herhangi bir kişi, zalimlik yapan kızlara birebir şahit olmuştur. Araştırmacılar birçok farklı kültürde kızların açık öfke veya fiziksel şiddet yerine çoğunlukla dolaylı öfkeye başvurduklarını ortaya çıkardılar. Fiziksel şiddet ve açık öfkeye ise daha çok erkekler başvuruyor.
Bu durum, Vaillancourt'un bunun sebebini insanın evrimsel geçmişinde aramasına neden oldu. Ancak neden kurnaz bir zalimlik dişilerin repertuvarında bu kadar köklü bir şekilde bulunuyor? Bunun kısa cevabı, zalim kızların uyguladığı öfkenin işe yarıyor olmasıdır.
Birleşik Krallık'taki Durham Üniversitesi'nde Evrimsel Psikoloji profesörü olan Anne Campbell, dişilerin çocuk büyütme ve bakma konusundaki rolü düşünüldüğünde, erkeklerden daha değerli oldukları ve bu sebeple yumruklarıyla kendilerini zedeleme riskini göze alamayacaklarını söylüyor. Bunun yerine, sosyal dışlama ve birisinin arkasından konuşmak dişilerin vücutlarına zarar vermeden diğerleriyle çatışmalarına imkan veren kolay yöntemlerdir.
Arkadan konuşmak ve dedikoduculuk sadece dişilere özgü bir durum değil elbette. Campbell, LiveScience'a şunları söylüyor:
Dolaylı öfke söz konusu olduğunda dişilerle erkekler arasında neredeyse hiçbir fark yok. Yetişkinliğe eriştikten sonra, özellikle iş ortamında, erkekler de bu yönteme başvuruyor.
Ancak bu davranışın dişilere karşı daha güçlü bir silah olduğu da biliniyor. Çünkü dişiler, evrimsel geçmişimizde çocuklarına ve onların bakımına bağımlıdırlar; dolayısıyla toplumsal dışlanma dişilerin ve çocuklarının hayatta kalma ihtimallerini oldukça düşürmektedir. Vaillancourt'a göre bunun sonucunda dişiler evrimsel süreç içerisinde bu tür davranışlara karşı hassas hale gelmiş olabilir. Araştırmacı şunları söylüyor:
Böyle bir sinsilik, hedefdeki dişinin sadece cinsel mücadele verebilmek açısından çok üzgün ve gergin olmasına yaramıyor; bazı araştırmalara göre aynı zamanda erkeklerin bu dişileri çekici bulmasına da engel olabiliyor. Hele ki bu kötü sözler, çekici bir dişiden geliyorsa...
Cinsel Zabıta ("Ahlak Polisliği")
Vaillancourt, dişilerin bu tip cinsel saldırıları genellikle cezalandırdığını söylüyor. 12 ülkede yapılan araştırmaya göre, dolaylı öfkeye başvuran dişiler, diğerleri tarafından "cinsel olarak gereğinden fazla açık" görülüyor. Araştırmacı, LiveScience'a şunları da söyledi:
Dişilerin cinselliğini baskılayan, yine dişiler oluyor. Çünkü cinsellik bir kaynaktır ve cinsel olarak daha açık olan dişilere ulaşmak için erkeklerin ödeyeceği bedeller de düşük olmaktadır.
Campbell'a göre, dişilerin bu yıkıcı dolaylı öfkelerinin etkilerinden korunmanın en etkili yolu, cinsel zabıtalığı en aza indirmektir. Bunu Campbell şöyle açıklıyor:
İnsanlar, rastgele çiftleşme ile ilgili suçlamaların gücünün tamamen yok edildiği bir çevre yaratmak isterler. Böyle bir ortamda çifte cinsel standartlar barınamaz. Ancak böyle bir düzeye nasıl erişiriz, onu bilemiyoruz.
Vaillancourt'a göre dişiler, değer vermedikleri için mücadele etmezler. Dolayısıyla kur yapmaya (çıkmaya) daha az değer veren veya cinsel faaliyet döneminin doruğunu geride bırakmış dişiler, diğer dişilere daha seyrek olarak dolaylı öfke uygulayacaklardır. En azından erkeklerle ilgili olarak...
Sonuçlardan Herkes Tatmin Olmuş Değil!
Tabii ki, Vaillancourt'un bulgularıyla tatmin olmayan bir araştırmacı kitlesi de bulunuyor. Atlanta'da bulunan Emory Üniversitesi'nden psikolog Kim Wallen şunları söylüyor:
Araştırma ana tezini savunmak için bazı diğer araştırmalardan gücünü alıyor ve bu haliyle, bir fikir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Bu araştırmaların hiçbiri, dolaylı öfkenin bir rakibi değersizleştirmeye yaradığını ispatlayan içerikte değil. Ne yazık ki, araştırmanın merkez iddiasını destekleyen hiçbir deneysel sonuç ileri sürülememiştir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 11
- 5
- 4
- 4
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Live Science | Arşiv Bağlantısı
- ^ T. Vaillancourt. (2013). Do Human Females Use Indirect Aggression As An Intrasexual Competition Strategy?. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences, sf: 20130080. doi: 10.1098/rstb.2013.0080. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 15:10:46 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1607
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Live Science. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.