İnsanlar Neden Evcil Hayvanlarını Aile Üyeleri Olarak Görüyor?

- Basın Bildirisi
- Sosyal Psikoloji
- Bilim Haberciliği
Birçok insan, köpeklerini hayatlarının merkezinde görüyor. Aslına bakılırsa Pew anket verilerine göre, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki köpek sahiplerinin neredeyse tamamı, köpeklerini önemli aile üyeleri olarak kabul ediyor. Hatta bazı ülkelerde köpeklerin sayısı artık çocukları bile geride bıraktığı biliniyor.
Hayvan davranışları araştırmacısı Eniko Kubinyi, Budapeşte'deki Eötvös Loránd Üniversitesi'nde yürüttüğü araştırmalarda da bu eğilimleri gözlemlediğini belirtiyor. Kubinyi, şöyle anlatıyor:
Şaşırtıcı bir şekilde, anne ve babaların da aralarında bulunduğu örneklemdeki katılımcıların %12'si "Köpeğim benim için herkesten daha önemli." ifadesine en azından kısmen katıldı. %16'sı ise köpekleri "tüylü çocukları" olarak gördüğünü bildirdi. Köpekleri neden böyle gördüğümüzü anlamak istedim.
Yakın zamanda Current Directions in Psychological Science dergisinde yayınlanan çalışmasında Kubinyi, bu derin bağı açıklayan teorik çerçeveleri incelemenin önemli olduğunu söylüyor.[1] Kubinyi'ye göre köpek ve sahibi arasındaki bu ebeveyn-çocuk benzeri bağın hem biyolojik hem de kültürel sebepleri bulunuyor. Bu derin bağın altında bakım ve besleme konusundaki biyolojik ihtiyacımız ve modern demografik değişikliklere, özellikle geniş ailelerin azalmasına ve sosyal izolasyonun artmasına yönelik kültürel bir adaptasyon yatıyor. Kubinyi, şöyle açıklıyor:
Günümüzde birçok insanın yakın aile bağları veya çocuklarla düzenli etkileşimi olmuyor. Örneğin, son yıllarda Macaristan'daki yetişkinlerin neredeyse %90'ı küçük çocukların bakımına pek zaman ayırmıyor. Ancak türümüz biyolojik olarak birbiri ile işbirliği yaparak çocuk yetiştirecek şekilde evrimleşmiştir. Bu yüzden besleme ve bağ kurma yönündeki psikolojik ihtiyaç hâlâ orada duruyor.
Makalede Kubinyi, öncelikle insanların işbirliğine dayalı çocuk yetiştirmenin evrimsel olarak avantajlı olduğunu belirtiyor. Her yaştan erkek ve kadın, sadece kendi çocuklarını değil, tüm çocukları besledi, korudu ve onlara duygusal olarak destek sağladı. Kubinyi, bunun değişmeye başladığını şöyle anlatıyor:
Toplumlar değiştikçe, önce tarım ardından sanayi devrimiyle birlikte yaşam biçimleri de dönüşmeye başladı. Geniş aile ağları ortadan kayboldu, aileler daha az çocuk yapmayı tercih etti. Nüfus sağlığı verileri, son 70 yılda küresel doğurganlık oranlarının %50 oranında düştüğünü gösteriyor. İnsanların evrimsel olarak geliştirdiği o sosyal ve bakım temelli bağlar böylece kaybolmaya başladı.
Kubinyi'nin makalesindeki asıl odak noktası arkadaş "köpek sayesinde kültürel kaçış teorisi" olarak da bilinen bir açıklamaya dayanıyor. Bu teori, koruma içgüdülerimizin başta köpekler olmak üzere, insanlığın ilk evcil hayvan besleme alışkanlığını başlatan yoldaş hayvanlarda yeni bir kaçış noktası bulduğunu öne sürüyor. Bu değişim, zamanla medya, tüketici eğilimleri ve sosyal normlar gibi kültürel faktörler sayesinde hızlanmış ve güç kazanmıştır. Ayrıca doğurganlık oranlarındaki düşüş de bağımsız olarak köpeklerin insanlar için değerini artırdı çünkü hayvanlar, sosyal ihtiyaçlarımızı ve kaybettiğimiz bağın yerini kısmen doldurabiliyordu.
Kısacası, hayvanlarla ilişkimiz bakım içgüdümüze dayalı olarak başlasa da zamanla kültür sayesinde, köpeklerin insanların hayatlarında merkezi roller oynadığı yaygın, son derece duygusal ve sosyal olarak kabul görmüş bir fenomene dönüştü. Kubinyi bu durumu şöyle özetliyor:
Köpekler, sadece birer yoldaş değil, hızla değişen bir dünyada duygusal cankurtaranlar haline geldi.
Kültürün, biyolojinin ve tarihin farklı katmanlarını bir araya getirmek, psikolojideki yaklaşımlara yeni bir yön verebilir. Çalışma, diğer araştırmalarla birlikte, köpeklerin giderek daha fazla kişi tarafından birer "aile üyesi" olarak görüldüğünü, sosyal bağlantıları ve dinamikleri etkilediğini gösteriyor. Kubinyi, köpeklerin hem kamusal hem de özel yaşamdaki değerinin artmasının ailenin, bağın hatta kimliğin toplumsal tanımlarını yeniden şekillendirdiğini söylüyor.
Bu değişimi anlamak, araştırmacıların yaşlanan nüfus, kentleşme, küreselleşme ve doğurganlığın azalması gibi diğer toplumsal değişimlere nasıl yaklaşabileceğimiz konusunda yeni sorulara, cevaplara ve araştırmalara ilham kaynağı olabilir. Ayrıca, köpeklerin hayatımızdaki rolüne odaklanmak klinik psikologlara artan yalnızlık ve izolasyonun neden olduğu ruh sağlığı sorunlarına karşı yeni müdahale yöntemleri geliştirmede yardımcı olabilir. Kubinyi, şöyle anlatıyor:
Bu teori, arkadaş olarak gördüğümüz hayvanların duygusal olarak ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Özellikle de sosyal hayattan kendini izole eden veya travma geçirmiş insanlar için bunun ne kadar önemli olduğu oldukça açık. Köpekler, duygusal destek sağlamalarının yanı sıra sizi yargılamazlar. Bu da sosyal bağların ve aidiyet duygusunun yeniden inşasına katkı sağlar.
Kubinyi, bunun yas veya bağlanma bozuklukları gibi durumları iyileştirmeye katkı sağladığını ve kediler gibi diğer evcil hayvanların da "benzer duygusal rolleri üstlenebileceğini" belirtiyor. Kubinyi sözlerini şöyle bitiriyor:
Geleneksel topluluk yapılarının ve nesiller arası bakımın zayıfladığı bir dünyada yoldaşımız olan hayvanlar temel insani ihtiyaçları karşılamaya giderek daha fazla yardımcı olabilir.
Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...
O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...
O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.
Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.
Soru & Cevap Platformuna Git- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ E. Kubinyi. (2025). The Link Between Companion Dogs, Human Fertility Rates, And Social Networks. SAGE Publications, sf: 232-239. doi: 10.1177/09637214251318284. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/08/2025 11:11:42 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21304
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.