Hannah Arendt Perspektifinden Siyaset ve Yalan İlişkisi: Siyaset ile Yalan Birbirinden Ayrılabilir mi?
Siyaset, yalan ve hakikat arasındaki ilişki pek çok düşünür tarafından tartışılmıştır: Siyasette yalan haklı bir araç mıdır? Yalandan sıyrılmış bir siyaset mümkün müdür? Bunlar gibi sorular, düşünürler tarafından irdelenmiştir. Bu yazıda, Hannah Arendt’in siyaset ve yalan hakkındaki görüşlerinden bahsedeceğiz.
Yalan, siyasi erdemler arasında sayılmamaktadır; ancak yalan, siyasette bir koşul olarak kabul edilmektedir. Peki yalan gerçekten siyasetin özünde bulunur mu? Arendt bu soruyu şu biçimde sorar:[3] "Dünya yıkılsa da adalet yerini bulmalı mıdır?" Arendt’in buna cevabı evettir: "Fiat Justitia, pereat mundus" der. Yani "Adalet yerini bulsun, gerekirse Dünya yıkılsın." Arendt’e göre adaletten yoksun bir dünyada yaşamak anlamsızdır.
Arendt, modern ve klasik olmak üzere, yalanı ikiye ayırır. Asıl tehlikeli olan ve Arendt’in de üstünde durduğu, modern yalandır. Modern yalan, örgütlü yalandır; küresel bir manipülasyonu içerir. Klasik yalanda, yalan tamamen her alana yayılmamıştır, yalancı da yalanının farkındadır. Bu durum yalancıyı kemirir, bu klasik yalanı modern yalana göre daha zararsız yapar. Modern yalanda ise yalan, tüm alana yayılır; yalan söyleyen bile artık neyin hakikat olduğunu bilemez. Bunun nedeni, modern yalandaki manipülasyondur:[1]
Gerçekliğe böylesi tam ve potansiyel manada nihai nitelikte zararı verecek olan tehlikeler, olguların modern manipülasyonundan gelir.
Bu manipülasyonla olgular yok edilir ve bir imaj yaratılır. Klasik yalanda sadece hakikat gizlenir; ama modern yalanda bir yok etme ve yaratma eylemi vardır. Bundan dolayı modern zamanda yalancı dediğimiz birey, eylemde bulunan bir bireydir çünkü hakikati gizlemekle kalmayıp yeni bir hakikat (yalan) yaratmaya çalışır.
Siyasetin nesnesi olan hakikatler, rasyonel hakikatler değil, olgusal hakikatlerdir:[1]
Olgular ve olaylar, siyasi alanın tam da dokusunu oluştururlar.
Olgular, rasyonel hakikatlere göre daha kırılgandır; çünkü hatırlanmaya ve tanıklığa ihtiyaç duyarlar. Totaliter rejimler, örgütlü yalanı kullanarak, olguların bu kırılgan oluşundan yararlanır. Hakikat despotik bir karaktere sahiptir, sorgulanmaz ve kesindir. Bundan dolayı totaliter rejimler baskı altına alamayacakları güçten korkar ve nefret eder. Kakutanı, Arendt'ten şöyle aktarır:[4]
Totaliler rejim için ideal kişi, davaya kendini kalpten adamış bir Nazi ya da komünist değildir. Gerçekle hayal ürünü arasındaki ve doğruyla yanlış arasındaki farkı artık önemsemeyen kişidir.
Örgütlü yalan, aynı zamanda içinde şiddet barındırır; bundan dolayı da totaliter rejimlerle iyi anlaşır. İçinde şiddet barındırmasının nedeni, sadece olguları yok etmekle kalmayıp aynı zamanda olgulardan bahsedenleri de yok etmesidir. Arendt şöyle yazıyor:[1]
Hitler Almanya'sında ve Stalin Rusya'sında varlıkları hiç de sır olmayan toplama ve imha kamplarından söz etmek, anti-semitizm, ırkçılık ve komünizm üzerine "heretik" [sapkın] görüşler ileri sürmekten bile daha tehlikeli bir işti.
Totaliter rejimler bu kırılganlığı kullanarak örgütlü yalanla ve manipülasyonla olguları yok eder ve yeni bir imaj inşa eder. Örneğin Amerika'nın Vietnam savaşı, tamamen imaj yaratma üzerine kuruludur. Yenilgi korkusu ya da zafer isteği ülkenin refahı ile ilgili değildir; başkanın ve ülkenin süper güç imajıyla ilgilidir. Böyle bir siyasi hedef için birçok can kaybı ve maddi kayıp yaşanmıştır, süper gücün bile sınırlı bir güç olacağının farkına varılamamıştır. Arendt şöyle anlatıyor:[2]
'Yeryüzündeki en büyük güç’ klişesinin arkasında, her şeye kadirliğe dair tehlikeli bir mit yatıyordu.
Eğer siyasal konularda son sözü iktidarın çıkarları belirliyorsa, olgusal hakikatleri zor bir gelecek bekliyor.
Tüm Bunlara Rağmen, Siyaseti Yalandan Koruyabilir miyiz?
Yalan, çoğu zaman mantığa ters düşmez; çünkü olgu durumları, olduğundan başka olabilir. Yalancı kitlelerin ne duymak istediği bilir ve buna göre hareket eder, olgu durumlarını zevklere ve çıkarlara göre uyarlayarak yalanını hakikatten daha çekici yapabilir. Böylelikle ikna ediciliği, hakikate göre fazladır, çünkü hakikat bazen can sıkıcı olabilir. Fakat tüm bunlara rağmen hakikat güçlüdür ve yeri doldurulmaz: [2], [1]
Gerçekliğin bizi hiç ummadığımız şeylerle karşılaştırmak gibi rahatsız edici alışkanlığı vardır. (...) İkna ve şiddet hakikati yok edebilir ama yerini alamazlar.
Siyaseti, hakikat anlatıcılığıyla yalandan korumak mümkündür. Arendt’in hakikat anlatıcısı dediği kişiler, filozof, sanatçı, tarihçi, tanık ve bilim insanıdır. Siyasal alan ihtişamlıdır, bu ihtişamı modern yalandan koruyacak olan hakikat anlatıcısıdır. Siyasal alan, ihtişamını ancak hakikatle sınırlarsa koruyabilir:[1]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Herkesin önem derecesi ne olursa olsun her konuda yalan söylediği bir yerde hakikat anlatıcısı farkında olsun olmasın eylemde bulunmaya başlamış [demektir]; o da kendini siyasi işlere kaptırmıştır, zira hayatta kalması pek mümkün görünmemekle birlikte dünyayı değiştirme yönünde bir başlangıç yapmıştır.
(...) İçinde eyleme ve değiştirme özgürlüğüne sahip olduğumuz bu alan ancak bu sınırlara saygı duyarak, doğruluğunu/dürüstlüğünü koruyup, vadeciliğini sürdürerek dokunulmaz varlığını muhafaza edebilir. (...) [Hakikat], ayağımızı bastığımız toprak, üstümüzde uzanan gökyüzüdür.
Sonuç olarak, yalan siyasetin içinde varlığını sürdürmektedir; fakat bu, siyasal alanın ihtişamını yok eder. Bu ihtişam, ancak hakikatle korunabilir; bu da siyasal alanın sınırını oluşturur. Hakikat, yalan karşısında kırılgandır; ancak yalan cezbedicidir, hakikat ise her zaman bizi mutlu etmez. Bundan dolayı hakikatin yalan karşısında tanıklığa ve hatırlanmaya ihtiyacı vardır.
Günümüzde yalan ve siyaset bu kadar iç içe geçmişken, siyaseti yalandan kurtaracak olan hakikat anlatıcılarıdır; her şeye rağmen hakikati dile getiren, hakikate tanıklık yapan ve onu unutmayanlar...
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 14
- 7
- 4
- 3
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 20:55:23 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9737
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.