Haftada 15 Saatlik Çalışmaya Ne Oldu? Neden Hala 40 Saat Çalışıyoruz?
1930’da, ekonomist John Maynard Keynes teknolojik değişimin ve verimlilik artışının, en sonunda bizi haftada 15 saatlik bir çalışma tablosuna ulaştıracağını öngördü. Fakat son birkaç on yıldaki önemli verimlilik kazancına rağmen, haftada hala ortalama 40 saat çalışıyoruz.
Keynes’in mantığına göre "az iş, çok üretim" ile ("daha verimli olmak" olarak da bilinir), tüm ihtiyaçlarımız daha az çalışma ile karşılanabilir ve bize daha fazla boş zaman kalabilirdi. Fakat Keynes’in zamanından bu yana araştırma ve veriler ortaya koyuyor ki şirketler, verimliliğin yararlarını kendilerine sakladılar.
Yaşadığı zaman zarfında Keynes, otomatik fabrikaların, seri üretimin ve daha büyük ölçüde elektriğin, buharın ve kömürün kullanımının artışına şahitlik etti ve 1919’dan 1925’e kadar Amerika Birleşik Devletleri’nde fabrika üretimlerinin %40 oranında arttığını yazdı. Bu üretkenlik artışı, yüksek yaşam standartlarına imkân sağladı ve iş dünyasını kökten değiştirdi. Gelecek teknolojilerin bir kez daha aynı şeyi yapabileceğini tahmin etmek Keynes için pek de zor değildi.
Bir Verimlilik Patlaması
Bir çalışmaya göre, 1970’den bu yana, "ofis tabanlı sektörlerde" verimlilik, neredeyse sadece bilgi işlem gücü sayesinde %84 oranında arttı. Diğer bir değişle, 1970’de bir ofis çalışanın 5 saatini aldığı bir işi, bugün bir ofis çalışanı 1 saatte yapabilmekte. 1970’de bir günlük tam mesai, şu an 1,5 saatte tamamlanabiliyor.
Şu an, Keynes’in hayal ettiğinin iki katı üretkeniz. Dijital devrim, her bir işçinin yapabileceği iş miktarını önemli ölçüde arttırdı.
Tarım dâhil, yeni teknolojiden en çok yararlanan endüstriler, sadece 1993’ten 2004’e kadarki teknoloji patlamasının en yüksek olduğu dönemde verimlilikte %46 artış kaydetti. Tarım teknolojisindeki devrim bu "verimlilik patlamasının" temel nedeniydi.
Hukuk endüstrisinde, "kâğıtsız" bir ofis fikri en büyük hukuk firmalarında internetin hayatımıza girdiği 1990’ların sonundan itibaren verimliliği önemli ölçüde arttırdı. Günümüzde büyük hukuk firmaları, bulut bilgi işlem, belge yönetim sistemleri ve hatta ilkel yapay zekâ gibi yeni teknolojilere yatırım yapmaktalar. İlkel yapay zekâlar, firmaların büyük belgeleri ve veri setlerini hızlı analiz etmesine imkân sunarak tamamen değişim sağlayabilir.
Hatta bir rapor, tüm bu teknoloji sayesinde, yeni mezun bir hukuk öğrencisinin, hukuk firmasında on yıllık tecrübesi olan birinden daha üretken olduğunu ve bu oranın yeni mezunların %80’ini kapsadığını ortaya çıkardı. Diğer bir deyişle teknoloji, üretkenliği o kadar hızlı arttırıyor ki bu gerçek iş tecrübesinin getirdiği verimliliği geride bırakıyor.
Durağan Çalışma Saatleri
Fakat bu önemli verimlilik kazanımları çalışma saatlerini daha aza indirmiyor. Bunun nedeni ise kısmen politik, kısmen de ekonomiktir.
Verimlilik kazanımları, çalışma saatlerini azaltmak yerine, daha büyük verimlilik kazanımına dair talepleri doğurdu. Mesela Malcolm Turnbull ve Bill Shorten ‘Çok verimlilik, daha fazla işe ve daha fazla maaşa sebep olur.’ konusunda hemfikirdi. Diğer taraftan Keynes, daha az işin, daha az çalışma saatinin ama tam tersine daha yüksek maaşın olduğu bir ekonomi öngördü.
Ekonomik boyutta, verimlilik kazanımları çoğu şirketin üst düzeyleri tarafından ele geçirildi. İşçi maaşlarındaki ücret artışı yatay seyrederken, CEO maaşları yıllar içerisinde müthiş artmış; ancak son dönemde duraksamıştır. Ekonomik Politika Enstitüsü’nün bir raporu, 1978’den bu yana CEO maaşlarının, normal maaşların yalnızca %10.2 artışı ile karşılaştırıldığında %937 arttığını ortaya çıkardı. Diğer bir deyişle, üretkenliğin yararları direkt şirketin üst tabakasına hizmet etmiştir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Birçok endüstri şirketi verimlilikteki iyileşmeleri, yaptıkları iş miktarını arttırarak daha çok büyümek için kullandılar. Örneğin, 1990’ların teknoloji patlamasının sonuna kadar, Avustralya dünyanın en büyük 40 hukuk firmasından 6’sına sahipti. Muhasebe alanında, dört büyük muhasebe firması, çalışanlarının ölesiye çalıştırıldıkları söylendiği halde, 2010’larda gelirlerinde rekor kıran artışlar elde ettiler.
Artan verimliliğin yararlarını daha da arttırmaya yönelik müzakerede bulunacaklarına, politikacı ve iş adamlarımız verimliliğimizdeki hızlı artışın getirdiği kayıp fırsatları tartışmaya başlamalılar. Avusturya, madencilik sektöründeki artışı vergiye tabi tutma fırsatını kaçırdığı gibi, 1990’lar ve 2000’lerin başındaki verimlilik patlamasından kaynaklanan çalışma saatlerindeki düşüş fırsatını da kaçırıyor. Önümüzde, yapay zeka ve robotlar gibi gerçekliklerin belirmesinden ve insanların geleceğin teknolojisine dair çizilen ütopyaları yeniden dillendirmeye başlamasından dolayı bizler, geçmişteki ekonomi gerçekleriyle başa çıkmalıyız. Teknoloji, bizi özgürleşmenin çok ötesinde, aynı çalışma saatlerine mahkûm etmek ve sadece toplumun üst kesimine hizmet için kullanılıyor.
Düzgün bir şekilde tasarlanması gereken yeni teknoloji, bize bugüne kadar sunduğundan daha fazla boş vakit sunmalı. Fakat bunu yapmak için, verimlilikteki artış direkt olarak maaş zammına ve çalışma saatlerine bağlanmalı. Verimlilikteki artış ya artan maaşlarla ya da aynı maaş seviyesinde çalışma saatlerinin azalmasıyla karşılanmalı. Bunda başarısız olunursa, bir avuç kişi, giderek daha zor şartlar altında çalışan diğer pek çok kişinin sırtından geçinmeye devam edecektir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 15
- 13
- 8
- 4
- 4
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: The Conversation | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:53:58 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/5282
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in The Conversation. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.