Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Gönderiler
Kalp
Oyun Teorisi
Hastalık Kontrolü
Nötron Yıldızı
Yas
Ses
Mantık
Kan
Evrimsel Psikoloji
Psikoloji
Toplum
Hayvan Davranışları
Öğrenme Teorileri
Terapi
Satürn
Böcek
Kadın Doğum
Ekosistem
Kurt
Gelişim
Direnç
Etoloji
Bilim İnsanı
Bitki
Böcekler
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Güncel Bilim Haberleri
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Rastgele Soru
Ece Müker
Ece Müker
521K UP
8 saat önce
Bilim insanları, Dünya’nın dönüş hızının gizemli bir şekilde arttığını ve bu durumun 9 Temmuz 2025’in yılın en kısa günlerinden biri olmasına yol açtığını açıkladı. Uluslararası Dünya Dönüşü ve Referans Sistemleri Servisi (IERS), Dünya’nın tam dönüş süresini yüksek hassasiyetle izliyor ve son yıllarda bu sürede belirgin bir hızlanma gözlemliyor.

Normalde 86.400 saniye süren bir gün, 9 Temmuz 2025’te yaklaşık 1.3 milisaniye daha kısa oldu. Benzer şekilde kısa günler 22 Temmuz ve 5 Ağustos'ta da yaşanacak.

Ancak 2020’den bu yana gözlemlenen bu hızlanmanın nedeni henüz bilinmiyor. 2011 Japonya depremi gibi büyük jeolojik olaylar Dünya’nın dönüşünü mikro saniyelik düzeyde etkileyebilse de, mevcut değişim çok daha sürekli bir artış eğilimi gösteriyor.

IERS bu nedenle 2025 yılına fazladan bir “artık saniye” eklememeyi tercih etti. 2029’da ise zamanı dengelemek için bir saniyenin geri alınması gerekebilir.

Bilim insanları bu durumun geçici olduğunu ve Dünya’nın zamanla yine yavaşlama eğilimine döneceğini düşünüyor. Ancak bu sıra dışı hızlanma, gezegenimizin dinamik doğasını ve hâlâ keşfedilmeyi bekleyen pek çok yönü olduğunu gösteriyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gündem
Güncel Bilim Haberleri
Ece Müker
Ece Müker
521K UP
8 saat önce
Yeni bir araştırma, Dünya’nın yaklaşık 2 milyar ışık yılı genişliğinde, düşük yoğunluklu bir kozmik boşluk içinde yer alabileceğini ve bunun "Hubble gerilimi" adı verilen kozmolojik çelişkiyi açıklayabileceğini öne sürüyor. Hubble gerilimi, evrenin genişleme hızının farklı ölçüm yöntemleriyle farklı sonuçlar vermesiyle ortaya çıkıyor.

Araştırmayı yürüten Indranil Banik'e göre, "baryon akustik salınımları" (BAO) — yani Büyük Patlama’nın yankısı sayılan kozmik ses dalgaları — bu yerel boşluk fikrini destekliyor. Bu boşluk, Dünya’nın ve galaksimizin içinde bulunduğu bölgenin evrenin geri kalanına göre daha hızlı genişlemesine neden olabilir. Bu durum da, yerel gözlemler ile kozmik mikrodalga arka planı gibi erken evren verilerinden elde edilen genişleme hızı arasındaki farkı açıklayabilir.

Ancak bu teori, evrenin her yönde homojen ve izotropik olduğu varsayımına dayanan standart kozmoloji modeliyle çelişiyor. Yine de Banik’in çalışması, mevcut BAO verilerine göre böyle bir boşluk modelinin, boşluksuz modellere göre yaklaşık 100 milyon kat daha olası olduğunu gösteriyor.

Araştırma, İngiltere’deki Durham Üniversitesi’nde düzenlenen 2025 Kraliyet Astronomi Derneği Ulusal Astronomi Toplantısı’nda sunuldu.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
521K UP
1 gün önce
Arizona’daki Petrified Forest Ulusal Parkı’nda keşfedilen 209 milyon yıllık fosiller, dinozor çağının başlarında yaşanan büyük ekosistem değişimini gözler önüne seriyor. Aralarında bilinen en eski Kuzey Amerika pterosauru (uçan sürüngen) Eotephradactylus mcintireae’nin de bulunduğu 16 omurgalı türü tespit edildi; bunlardan yedisi bilime yeni. Bu keşif, dinozorların henüz baskın hale gelmediği bir dönemde, eski türlerle yeni türlerin birlikte yaşadığı bir ekosistemi ortaya koyuyor.

Bulunan canlılar arasında ilkel kurbağalar, kertenkele benzeri sürüngenler, karasal bir kaplumbağa ve günümüz tuatarasına benzeyen canlılar yer alıyor. Ayrıca dönemin en büyük avcıları arasında 6 metreye ulaşan timsah benzeri sürüngenler ve yarı sucul yırtıcı phytosaurlar bulunuyordu.

Pterosaurun uçuş yetenekleri olan ilk omurgalılar arasında yer aldığı ve balıkla beslendiği düşünülüyor. Bu keşif, Triyas dönemi sonundaki kitlesel yok oluştan önceki biyolojik çeşitliliği ve bu yok oluşun modern ekosistemlerin evrimindeki rolünü anlamamıza katkı sağlıyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
521K UP
1 gün önce
UCL ve Cambridge Üniversitesi’nden araştırmacılar, evrende en yaygın buz formu olan düşük yoğunluklu amorf buzun tamamen yapısız olmadığını, içinde nanometre boyutunda kristaller barındırdığını keşfetti. Önceden sıvı suyun donmuş ama yapısız bir hali olarak kabul edilen bu buz, yapılan bilgisayar simülasyonları ve laboratuvar deneyleriyle aslında kısmen kristalli bir yapıya sahip olduğu gösterildi.

Bu bulgu, kuyrukluyıldızlar ve buzlu uydular gibi gök cisimlerinde bulunan buzların, yıldız ve gezegen oluşum süreçlerinde daha önce düşünülenden farklı roller oynayabileceğini ortaya koyuyor. Ayrıca, yaşamın kökenine dair "Panspermia" teorisi kapsamında, yaşamın yapıtaşlarını taşıdığı düşünülen bu buzun, kristal yapısı nedeniyle bu işlevi sanılandan daha az etkin gerçekleştirebileceği değerlendiriliyor.

Araştırma, yalnızca kozmolojik süreçleri anlamamıza katkı sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda optik fiber gibi ileri teknolojilerde kullanılan amorf malzemelerin verimliliğini artırmak için de yeni yollar sunabilir.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
521K UP
2 gün önce
Yeni bir araştırma, buzulların erimesinin yalnızca deniz seviyesini yükseltmekle kalmayıp, dünya genelinde volkanik patlamaları da tetikleyebileceğini ortaya koydu. Antarktika, Rusya, Yeni Zelanda ve Kuzey Amerika'daki yüzlerce volkan buzulların altında yer alıyor. Buzulların geri çekilmesi, bu volkanların üzerindeki baskının kalkmasına ve magma ile gazların daha serbest hareket ederek daha sık ve şiddetli patlamalara neden olmasına yol açıyor.
Araştırmacılar bu etkiyi, son buzul çağında Şili’deki altı volkanın faaliyetlerini inceleyerek doğruladı. Özellikle Mocho-Choshuenco yanardağının, buzulların erimesiyle artan baskı nedeniyle oluştuğu düşünülüyor.
Bu döngü küresel ısınmayı daha da hızlandırabilir çünkü volkanik patlamalar kısa vadede serinletici etkiler yaratsa da, uzun vadede atmosfere salınan sera gazlarıyla iklim değişikliğini pekiştirebilir. Araştırmacılar, bu mekanizmanın bir geri besleme döngüsü yaratarak gezegen için daha büyük bir tehdit oluşturabileceğini vurguluyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
5
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
521K UP
2 gün önce
Yeni bir çalışma, galaksimizin merkezinde "karanlık cüceler" adı verilen gizemli yıldızaltı nesnelerin bulunabileceğini öne sürüyor. Bu nesneler, klasik kahverengi cücelerden farklı olarak, içlerinde biriken karanlık maddenin yok olmasıyla enerji üreterek ışık saçabiliyor. Araştırmaya göre bu tür nesnelerin oluşabilmesi için karanlık maddenin WIMP (Zayıf Etkileşimli Büyük Kütleli Parçacıklar) gibi ağır ve kendiyle etkileşen bir formda olması gerekiyor. Bu nedenle karanlık cüceler gözlemlenebilirse, bu karanlık maddenin doğasına dair güçlü bir kanıt olabilir. James Webb Uzay Teleskobu gibi ileri gözlemevleriyle bu nesnelerin varlığı test edilebilir. Ayırt edici özelliklerinden biri olarak Lityum-7 elementinin izleri öne çıkıyor. Bu keşif, karanlık madde araştırmalarında önemli bir dönüm noktası olabilir.
Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close