Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Evrimsel Tıp: Mesele İnanıp İnanmamak Değil, Bilip Bilmemek!

Evrimsel Biyoloji, Tıp Bilimini Nasıl Kökünden Değiştiriyor?

8 dakika
10,688
Evrimsel Tıp: Mesele İnanıp İnanmamak Değil, Bilip Bilmemek!
Tarihi Geçmiş Haber

Bu haber 11 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.

Tüm Reklamları Kapat

Nice yıllara Darwin.

Sen doğalı 205 yıl oldu, o müthiş çalışmanı yazalı 155 yıl. Doğum günün kutlu olsun.

Bugün hâlâ sana ve evrim teorine hunharca saldıranlar var. Benim yaşadığım ülkede iktidar, senin resmini popüler bir bilim dergisi kapağında görmeye bile tahammül edemiyor. Şimdilik örtülü yasaklısın bu topraklarda.

Tüm Reklamları Kapat

Evrim teorisine inanıp inanmamayı bir demokratik hak gibi topluma sunmaya çalışıyorlar. Oysa, mesele inanıp inanmamak değil, mesele bilip bilmemek!

Ben bir hekimim. Bu yazıda senin evrim teorinin bugün yeniden bize nasıl ışık tuttuğunu anlatacağım.

Çok yaşa büyük usta. İyi ki doğdun.

***

Tüm Reklamları Kapat

Darwin’in görüşleri 155 yıl sonra günümüz tıbbını deyim yerindeyse derinden sarsmaktadır. Tıp bilimcileri geleneksel biyomedikal fenomeni, Darwinci tıp yaklaşımıyla geliştirmekte ve değiştirmekteler. Hastalık ve sağlık ile ilgili anlayışımız evrimci bakış ile yeniden doğmaktadır.

Tıp bilimi hastalıkları mekanik biyoloji yaklaşımı ile açıklamaya çalışır: "Bu hastalık nasıl oluşuyor?" sorusu temel alınır. Hastalığın hücre ve organ düzeyinde nasıl oluştuğu; işlevlerin bozulma mekanizması (fizyopatolojisi) açıklandıktan sonra da ona uygun tedaviler geliştirilir.

Hastalıklar Niçin Oluşuyor?

Oysa günümüzde yeni bir anlayışla bazı tıp bilimcileri evrim teorisinden esinlenerek hastalıkları anlamak için nasıl yerine niçin sorusuna yönelmiş durumdalar: "Bu hastalık niçin oluşuyor?"

Bir hastalığın insan organizmasının binlerce yıllık evrimi içinde biyolojik, sosyal, kültürel ve çevresel etkileri de içine alacak biçimde niçin oluştuğunu anlamaya çalıştığımızda nasıl sorusu ile elde ettiğimiz bilgilere başka bir gözle bakma olanağı yakalıyoruz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.

Kreosus

Kreosus'ta her 50₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.

Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.

Patreon

Patreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.

Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.

YouTube

YouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.

Diğer Platformlar

Bu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.

Giriş yapmayı unutmayın!

Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.

Bir örnekle açıklamaya çalışacağım: Yüksek tansiyon hastalığı (hipertansiyon) günümüzde en sık görülen ve ölümcül sonuçlara yol açan ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Kalp krizleri ve inme (felç) çoğu kez yüksek tansiyonla ilişkilidir. Tıp bilimi yüksek tansiyon hastalığına nasıl sorusu ile yaklaşır ve kan dolaşımı ile ilgili hangi mekanizmaların bozularak tansiyonun (kan basıncının) yükseldiğini ortaya koyar. İçinden kanın geçtiği damarların daralması ile basıncın yükseldiği anlaşıldığında bunu gidermek için damarı genişletecek bir ilaç üretilir ve tansiyon hastalarının tedavisinde kullanılır.

Günümüzde yeni bir yaklaşımla, Darwinci tıp yaklaşımı ile tüm hastalıklara ve edinilmiş bilgilere yeniden bakılmaktadır. Yüksek tansiyon niçin oluşuyor? İnsanoğlunun tarihinde bu hastalığın ortaya çıkışı uygarlaşma ile ilintili. Özellikle sanayileşme ve şehir yaşamı ile zirve yapmış bir hastalık. Darwinci tıp şu soru ile bu hastalığı temellendirir: Niçin ilk insanlarda yüksek tansiyon hastalığı görülmemiş iken modern toplumlarda böyle bir sağlık sorunu ortaya çıkıyor?

Bilindiği gibi yaşam suda başlamış, ilk canlılar üç yüz milyon yıl önce okyanustan yeryüzüne geçmişlerdir. Sudan karaya çıkmak canlı için büyük bir strese yol açmıştır. Canlılar okyanusta yaşarken organizmaları çok tuzlu bir ortamın içindeydi. Oysa karaya geçince bundan çok daha düşük tuz içeren bir çevrede yaşamaya başladılar ve organizmaları tuzsuz yaşama uyum sağladı. Bu uyumu gerçekleştirmeseydi okyanusa kıyasla karadaki tuz eksikliği yüzünden yaşama devam etmeleri olanaklı olmayacaktı.

Bundan kırk bin yıl önce ilk insan tuzdan fakir bir çevrede çok az tuz tüketerek yaşıyordu. Yine günümüzden on bin yıl önce ilk defa tarım başladığında insanoğlunun tükettiği tuz daha da azaldı çünkü tarım ürünlerinden beslenmeye başladı. Üretilen ve tüketilen bitkilerin içerdiği tuz miktarı daha da düşüktü. Bu nedenle atalarımızın organizmasında böbrekler, alınan tuzu koruyucu bir görevle uyumlu hale geldiler. Tuzsuz yaşam stresine karşı atalarımızın böbrekleri tuzu koruyan organlara dönüştü.

Günümüze gelindiğinde insanoğlunun tansiyonu (kan basıncı) giderek yükselmiştir. Özellikle gelişmiş ülkelerde pek çok ölümcül sorunun altında yüksek tansiyon yatmaktadır. Günümüzde insanların beslenme alışkanlıkları ve gıda kaynakları değiştiği için modern insan için tuz, her yerde bulunabilen bir tatlandırıcı haline dönüşmüştür. Bilimsel çalışmalar günlük tuz tüketimi ile yüksek tansiyon hastalığı arasında ciddi bir ilişki olduğunu ve tuz tüketiminin kısıtlanması ile tansiyon hastalığının tedavi edilebileceğini ortaya koymuştur. Son yıllardaki çok önemli çalışmalarda tuz, kısıtlayıcı diyetlerle yüksek tansiyonun kontrol altına alındığı kanıtlandı.

Darwinci tıp, evrim perspektifinde nesiller boyu doğal seleksiyonun atalarımızın kendi çevrelerindeki düşük tuz içeriğine karşı geliştirdikleri uyuma şekil verdiğini söyleyebiliriz. Modern toplumda gündelik yaşamda tuza erişim neredeyse sınırsız. Günümüzün modern insanı günde 4000 mg tuz tüketirken bundan on bin yıl önce ilkel tarım ürünleri ile beslenen atalarımızın günlük tuz tüketimi 690 mg’dı.

Tüm Reklamları Kapat

Öte yandan bilimsel çalışmalar genetik materyalimizin son on bin yılda çok çok küçük bir oranda (maksimum %0.005) değiştiğini göstermektedir. Başka bir değişle çok tuz tüketen bugünkü insanın genleri ile çok az tuz tüketen atalarımızın genleri neredeyse aynıdır. Tıp bilimi nasıl sorusuyla hipertansiyonun nedenini açıklamaya çalıştığında hastaların %90-95’inde neden bulamadığını “esansiyel hipertansiyon” olduğunu söylemektedir. Oysa tuz eksikliğine karşı evrime uğrayan organlarımız, bugün yüksek tansiyon hastalığının bu kadar sık görülmesinin asıl nedeni olabilir.

Darwin’in evrim teorisi günümüz tıbbını geçmişe bağlayan bir köprü görevini üstlenmektedir. Hastalıkları Darwin’in evrim teorisi ışığında anlayıp yorumladığımızda tıbbın önünde yepyeni bir kapı açılmaktadır. Taşıdığımız genetik özellikler ve içinde yaşadığımız çevre pek çok hastalığın nedeni olabilir. Hasta olup olmayacağımız ya da bir hastalıkla baş edip edemeyeceğimiz insanoğlunun doğal seleksiyon kanununa gösterdiği uyum ile şekillenmektedir.

Canlılar kendilerini yok etmeye yönelik durumlara karşı genetik yapılarını değiştirerek önlem almakta bunu başaranlar hayatta kalıp çoğalabilmektedir. Çok çok yavaş da olsa daha sonraki jenerasyonlara daha güçlü genomlar aktarılmaktadır. Örneğin bu günkü insana tuzsuz yaşama dayanacak genomlar aktarılmıştır. İnsanoğlu bu sayede karada hayatta kalabilmiştir. Ancak şimdi de tuza kolayca ulaşabilmesi yeni bir risk olarak sağlığını etkilemektedir. Bu yeni risk faktörüne evrimsel yanıt çok yavaş gelişmektedir. Bu beklenemeyeceği için yüksek tansiyonun tedavisinde tuz alımını kısıtlamak çok akılcı bir yaklaşım gibi görünmektedir.

Tüm Reklamları Kapat

Genetik materyal değişimi bazı canlı türlerinde insanoğluna kıyasla çok daha çabuk olabilmektedir. Bunun en iyi örneği mikroplardır. Hastane enfeksiyonlarına yol açan ve çok zor tedavi edilen Stafilakok mikrobu var olan bütün antibiyotiklere kısa sürede direnç gösteren bir gelişim göstermektedir. Stafilakoklar genetik materyallerini modern tıp biliminin buluşlarından çok daha hızlı değiştirerek bir sonraki Stafilakok jenerasyonuna aktarmaktadır. İnsanoğlu içinse bu genetik değişim çok daha yavaş olmakta ve milyonlarca farklı riske karşı olmaktadır.

Yüksek tansiyon hastalığına tıp bilimi Darwinci tıp perspektifi ile yaklaştığında diyetten tuzu çıkartarak çare bulabilir. Darwin’e olan ihtiyacımız bu kadar yalın bu kadar gündelik yaşamımızla ilintili ve bu kadar her insanı ilgilendiren bir boyutta.

Evrimsel Tıp Yükseliyor!

Birkaç yıl önce 10 Nisan 2009 tarihinde ünlü Science dergisinde Elizabeth Pennisi Washington’da National Academy of Science (ABD Ulusal Bilim Akademisi)’da “Sağlık ve Tıpta Evrim” isimli bir toplantı yapıldığını bildirdi. Biz ülkemizde TÜBİTAK’ın dergisi Bilim ve Teknik’in kapağından Darwin’in kovulmasını tartışırken aynı günlerde TÜBİTAK’ın benzeri bir kuruluşta ABD’de önemli bilim adamları ve tıp eğitimi sorumluları Darwin’in evrim teorisini günümüzde genom projesinden elde veriler ışığında yeniden ele aldılar.

Toplantının önemi dünyanın önde gelen tıp fakültesi dekanlarının (Harvard Tıp Fakültesi, John Hopkins Tıp Fakültesi, Baylor Tıp Fakültesi) bu toplantıya katılmaları ve tıp eğitimi müfredatına “Evrimci Tıp”, “Darwinist Tıp” ya da “Evrimci Biyoloji” programlarının eklenmesi gerektiği konusunda görüş bildirmeleridir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Kolektif Bilim Seti (7 Kitap)

Darwin’in Kayıp Dünyası: Hayvan Yaşamının Gizli Tarihi

Martin Brasier

Türlerin Kökeni’ni kaleme alırken Charles Darwin’in kafasını tek bir soru karıştırıyor ve evrim teorisini çıkmaza sokuyordu: “Neden Kambriyen dönemden önce yaşamış canlılara ait kalıntılar bulunamıyordu?” Literatürde “Darwin’in İkilemi” olarak bilinen bu problem yıllarca çözülemeyecekti, ta ki paleontoloji profesörü Martin Braiser evrimin “kutsal kâse”sinin peşine düşene kadar.

Darwin’in Kayıp Dünyası Braiser’ın Kambriyen patlaması öncesinde yaşamış canlı türlerine ait fosilleri arayışının öyküsünü anlatıyor. Karayip sahillerinden Sibirya steplerine uzanan bu zorlu bilimsel çaba, hayvan yaşamının evrimindeki kayıp halkaların izini sürüyor. Bilimin en büyük gizemlerinden birinin kapısını aralarken bizi günümüzün canlı çeşitliliğinden karmaşık hücrelerin ortak yaşama dayalı kökenine uzanan bir yolculuğa çıkarıyor.

“‘Kambriyen patlaması’ evrimsel bulmacaların en büyüğüdür ve son yıllarda büyük araştırmalara konu olmuştur. Braiser’ın merak uyandırıcı kitabı bize bu konuda tatminkâr bir yanıt veriyor. Konusunu geniş kitlelere bu kadar canlı ve kapsamlı bir şekilde sunma beceri ve iradesine sahip çok az yazar vardır.”

Anthony Hallam

“Organizmaların ve çevrenin birlikte yarattığı bu evrimsel hikâyede Darwin’in İkilemi’ne Braiser’ın bulduğu çözümü okumak büyük keyif.”

Lynn Margulis

Darwin’le Akşam Yemeği:

Evrim Yeme İçmeyi Nasıl Etkiler?

Jonathan Silvertown

“Her alışveriş listesi, her yemek tarifi, her menü ve yemek pişirmek için kullandığımız her malzeme evrimci anlayışın babası Charles Darwin’le akşam yemeğine üstü kapalı bir davettir.”

Jonathan Silvertown Darwin’le Akşam Yemeği’nde en eski hominin atalarımızla bizi büyük bir sofra etrafında bir araya getiriyor. Ekmek, et, süt ürünleri, deniz ürünleri, sebzeler, baharatlar, tatlılar gibi temel gıdalar ve değişen beslenme alışkanlıklarımız üzerinden yaşamın evrimine ışık tutuyor.

Tat ve koku alma duyularımızın nasıl evrimleştiğinden acının sofralarımıza nasıl girdiğine, karbonhidrat ve yağ düşkünlüğümüzden yemeklerimizi neden ve ne zaman paylaşmaya başladığımıza dek okuma iştahını kabartan sorularla şekillenen bu çalışma, gıda sorununun hayatımızı temelden etkilediği günümüzde, neyi nasıl yediğimizi farklı düşünmeye davet eden bir kılavuz.

“Yemek hakkında gereğinden fazla kitap olsa da, benim gibi biri olduğunuzu ve bu tür davetlerin size de hiçbir zaman fazla gelmeyeceğini umarak, şu an elinizde tuttuğunuz şeyin bir kitaptan ziyade bir akşam yemeği daveti olduğunu farz edelim istiyorum. Ancak baştan belirtmeliyim ki bu farklı bir akşam yemeği olacak​;​ zihinlerimizi beslemeye yönelik bir akşam yemeği.”

“Jonathan Silvertown yemeğin ne kadar eski olduğunu; tarihte ilk kimin neyi yediğini ve insanların neden yiyeceklerin peşine düştüğünü iyi biliyor.”

— Leslie Nemo, Scientific American

Kökenler: Yaratılışın Bilimsel Öyküsü

Jim Baggott

Evren nasıl oluştu? İlk madde ne zaman meydana geldi? Galaksiler, yıldızlar, güneş sistemleri hangi süreçlerle ortaya çıktı? Canlılığın kökeni nedir? İnsan olmak ne anlama gelir?

İnsanlık tarihi boyunca yaratılışla ilgili çok farklı hikâyeler anlatılagelmiştir. Jim Baggott Kökenler’de yaklaşık 14 milyarlık bu öyküyü günümüzün bilimsel anlayışı ve birikimi çerçevesinde ele alıyor. Uzamın, zamanın, kütlenin, enerjinin, ışığın, galaksilerin, Güneş’in, Dünya’nın, yaşamın ve en nihayetinde Homo sapiens’in oluşumuna uzanan büyüleyici bir yolculuğa çıkıyor. Kozmoloji, jeoloji, evrim, antropoloji ve nörobilimdeki çağdaş düşünceleri bir araya getirerek varlığımızın kökenlerine dair bildiklerimizi haritalandırıyor ve henüz bilemediğimiz karanlık noktalara işaret ediyor. Bir bakıma yıldız tozlarından yaratılan insanın yıldızları yaratan müthiş tekillikten bugüne olup bitenleri anlamak için gösterdiği destansı çabayı özetliyor.

“Kökenler gerçekten ‘bizim’ hakkımızda bir kitap. Üzerinde yaşadığımız dünyanın nasıl oluştuğunu, yaşamın nasıl başlayıp evrilerek bizi meydana getirdiğini, bizim hikâyemizi anlatıyor. Kökenler’de sorgulanmamış olguları çoğunluğun açıklamalarından, kuşku uyandıran yorumlardan, safi spekülasyonlardan ayırmaya çalıştım. Bu kitap, bildiğimizi ve açıklayabildiğimizi düşündüğümüz şeylere dair net, dengeli ve (umarım) önyargısız bir bakış açısı isteyen okurları hedefliyor. Yaratılışın bilimsel hikâyesinin ‘kabul edilmiş’ ya da ‘resmi’ bir versiyonu bulunmuyor; fakat olsaydı, muhtemelen elinizdeki kitaba benzeyen bir şey olurdu.”

Novasen – Yaklaşan Hiperzekâ Çağı

James Lovelock

Bryan Appleyard ile birlikte

Gaia teorisiyle yaşamlarımızı ve gezegenimizi anlama biçimimizi sonsuza dek değiştiren, çağımızın önemli çevreci düşünürlerinden Lovelock, Dünya’da yaşamın geleceği hakkında muazzam bir yeni teori atıyor ortaya. Lovelock, üç yüz yılın sonunda Antropesen’in bittiğini ve Novasen adını verdiği yeni bir çağın başlamak üzere olduğunu iddia ediyor. Bu yeni çağda, şu anki yapay zekâ sistemlerinden yeni bir elektronik yaşam biçimi ortaya çıkacak: bizden on bin kat daha hızlı düşünen, kendi kendisini iyileştirme ve kopyalama becerisine sahip siborglar. Lovelock’a göre bu hiperzeki varlıklar, kıyamet senaryolarının aksine, gezegenimize en az bizim kadar bağlı olacak ve Dünya’yı soğutma, Gaia’daki organik yaşamı koruma projesinde bizimle birlikte çalışacak. Bu yeni çağla evrende düşünen tek varlık, kozmosu anlayan tek varlık olma statümüzü kaybedeceğiz. Belki de Novasen, zekânın tüm evreni kaplayacak bir şey haline gelişinin başlangıcı olacak, yani kozmosun enformasyona dönüşmesinin.

“Antroposen’in başlamasından kısa süre sonra hızlanmanın gücüyle kendisinden geçen yarışçı çocuklara döndük. Üç yüz yıldır hız pedalına basıyoruz, şimdi de insan yapımı elektronik, mekanik ve biyolojik şeylerin Dünya sistemini kendi başlarına yönetebileceği çağa yaklaşıyoruz.”

KİTAP ÜZERİNE

“Hiperzekâyı anlamak istiyorsanız, Novasen iyi bir başlangıç.”

Tim Radford, Nature

“Novasen, kabilemizin bir büyüğünün, okumak için gereken kısa süreye fazlasıyla değen birikmiş bilgeliğinin bir ürünü.”

Stephen Cave, Financial Times

“Bilim alanında zamanımızın en büyük düşünürü.”

Sunday Times

“Dünya’ya bakışımızı değiştiren biliminsanı.”

Independent

Sayılar ve Türümüze Katkıları

Sayı Sayma ve Kültürlerin Gelişimi

Caleb Everett

İnsan kültürleri şaşırtıcı derecede kısa bir süre öncesine kadar sayı mefhumuna sahip değildi. Sayıların icadıyla gelen sözel ve sembolik temsiller, insan yaşantısında köklü bir dönüşüme yol açtı. Çocukluğunu Amazonlardaki yerli kabileler arasında geçiren dilbilimci antropolog Caleb Everett ödüllü çalışması Sayılar ve Türümüze Katkıları’nda bu dönüşümün kapsamını ortaya koyuyor, farklı kültürlerin sayılarla ilişkisini ve sayıların insan zihnini, davranış ve kültürleri nasıl şekillendirdiğini incelikle ele alıyor.

Bilişsel bilimler, dilbilim, antropoloji, nörobiyoloji ve fizyoloji gibi farklı alanlardan pek çok araştırmayla zenginleşen bu anlatıda arkaik sayı sistemleri, yerli kabilelerin farklı sayma uygulamaları, insanlarla diğer hayvanların sayısal becerileri ve bu becerilerin nörobiyolojik kökenleri de ufuk açıcı örneklerle açıklanıyor.

Sayılar, İspanyolca, İtalyanca ve Çinceye çevrilmiş. 2018’de dilbilim dalında Amerikan Yayıncılar Birliği Prose Ödülü’ne layık görülmüş. 2017’de ABD Smithsonian Enstitüsü tarafından yeryüzünün işleyişini daha iyi anlamamıza yardımcı olan on bilim kitabı arasında gösterilmiştir.

“Everett’in çok farklı alanlardan çarpıcı çalışmalarla desteklediği güçlü bir savı var: Sayılar ne doğaldır ne de insan doğasına içkindir; insan zihninin yarattığı bilişsel bir icattır ve nicelikleri anlayıp ayırt etme şeklimizi ebediyen değiştirmiştir. Sayıların tarım ve tarıma dayalı kalabalık toplumların gelişiminde hayati rol oynadığına ilişkin savı da bir o kadar ikna edici.”

Amir Alexander, Wall Street Journal

“Everett binlerce yıllık insan evrimini irdeleme serüveninde Amazon ormanlarından Avustralya çöllerine yolculuk ederken insan kültürlerinin çeşitliliğini daha derinden anlama çabasını asla elden bırakmıyor, soluk kesici bir anlatıyla türümüzün en önemli bilişsel ve dilsel başarısını ele alıyor: sayı saymak ve niceliksel kavramları kullanarak muazzam çeşitlilikteki kültürel faaliyetleri zenginleştirip geliştirmek.”

Bernd Heine, University of Cologne

“Bu disiplinlerarası incelemede antropolog Caleb Everett sayı sistemlerinin evrimiyle ortaya çıkan sayısız olanak ve yeniliğe ışık tutuyor.”

Rachel E. Gross, Smithsonian

“Harika… Cesur ve derinlikli… Everett ele aldığı araştırmaların çeşitliliğiyle evrensel ve ikna edici bir anlatı sunuyor. Bilişsel deneylerin inceliklerini anlatırken de kabilelerin ritüellerini ve dilbilgisine ilişkin teknik detayları anlatırken de konuya aynı şekilde hâkim. Çocukluk yıllarını misyoner eğitimci ebeveynleriyle Amazon ormanlarında geçirmesinin avantajıyla keskin kavrayışlar sunuyor (babası ünlü dilbilimci David Everett). Sayılar ufuk açan, yer yer de okuyucuyu şaşkına çeviren bir çalışma. Dilin kültürel bir icat olarak türümüzü şekillendirmekteki hayati işlevini ikna edici bir şekilde ortaya koyuyor.”

Vyvyan Evans, New Scientist

Sıradışı Beyinlerden Öğrenebileceklerimiz // Eric R. Kandel

Beynin fiziksel yapısı dünyayla ilişkilenmemizi nasıl etkiliyor? Beynimiz milyarlarca sinir hücresinin gönderdiği sinyallerle bilincimizi, duygularımızı, dili ve sanatı nasıl kodluyor? Olağanüstü karmaşıklıktaki bu ağ, biz olgunlaştıkça gelişen fakat yaşamımız boyunca sürekliliğini şaşırtıcı ölçüde koruyan benlik duygumuzu nasıl oluşturuyor?

Beyin biliminin öncülerinden Nobel ödüllü Eric R. Kandel bilinci ve benlik farkındalığını oluşturan karmaşık sinir ağlarında ortaya çıkan aksaklıkların otizm, depresyon, bipolar bozukluk, şizofreni, Alzheimer, Parkinson ve travma sonrası stres bozukluğuna nasıl dönüşebildiğini açıklıyor. Beyin biliminin bilişsel psikolojiyle, beynin de zihinle ilişkisini göstererek hem ortak insanlık deneyiminin sosyallik, benlik, hafıza, karar alma, yaratıcılık gibi pek çok yönünü var eden hem de kaygı, stres, bağımlılık gibi pek çok sorunun altında yatan mekanizmalara ve insan zihninin işleyişine ışık tutuyor.

Kandel, alanın meraklılarına psikiyatrik araştırma, tanı ve tedavi yaklaşımlarının tartışılacak pek çok yönüne de tanıklık etme fırsatı vererek beyin bilimini inşa eden keşif ve araştırmaların tarih boyunca kat ettikleri yolları, aksayan zihinsel süreçlerin biyolojik kökenlerini ve güncel tedavi yaklaşımlarını sistemli ve anlaşılır bir dille aktarıyor.

Tuhafı Aşma Zamanı

Kuantum Fiziğine Farklı Bir Bakış

Philip Ball

“Kuantum mekaniği ‘tuhaf’ görünebilir ama mantıksız değildir. Sadece yeni ve aşina olmadığımız bir mantık devrededir. Kavrayabilirseniz, yani kuantum mekaniğinin işte bu şekilde işlediğini kabul edebilirseniz, o zaman kuantum dünyası tuhaf görünmekten çıkıp farklı gelenek ve görenekleriyle, kendi güzel iç tutarlılığıyla bambaşka bir yer olur çıkar.”

Tuhafı Aşma Zamanı analojiler, metaforlar, imgelerle dolu kuantum anlatılarından farklı olarak, burada ve şimdi hakkındaki peşin hükümlerimizi sarsan, uzay ve zamanla dalaşan, dile dökemediğimiz, mantığımızı hiçe sayan kuantum dünyasının neden “tuhaf” olduğunu değil, neden bizim dünyamızın ona benzemediğini anlatıyor.

Kuantum kuramının nasıl işlediğini, hakkındaki klişeleri, yanlış yorumları, deneyimlediğimiz dünyanın sezgi karşıtı ilkelerini nasıl yarattığını, bizim gerçeklik, bilgi ve dille kurduğumuz ilişkilerin sınırlarını neden, nasıl zorladığını tartışarak bu kuramla birlikte bugüne kadar bildiğimiz bazı şeylerin artık neden geçerli olmadığını gösteriyor.

“Ball’un son derece kolay anlaşılır metni, günümüzde kuantum mekaniğinin temellerinin teoride nasıl ele alındığını tüm detaylarıyla gösteriyor. Tuhafı Aşma Zamanı’nın bu alanda okuduğum en iyi kitap olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.”

Margaret Wertheim, Washington Post

“Kuantum fiziği hakkında yazılmış son yılların en özgün ve ilgi çekici kitabı.”

Brian Clegg, Physics World

Devamını Göster
₺1,140.00
Kolektif Bilim Seti (7 Kitap)

Doksanların başında başlayan, George Williams ve Randolph Nesse tarafından dikkat çekilen Darwinci Tıp, yirmi yıl içerisinde kayıtsız kalınmayacak bir aşama kaydetmiştir. Tıp Enstitüsü (Institute of Medicine) Başkanı Harvey Feinberg, Darwinci tıbbın, hekimlerin güçlü bir evrimci perspektif sahibi olabilmesi için tıp eğitiminin içine yerleşmesi gerektiğini söylemiştir. Bu sayede insan genom çalışmalarından elde edilen yeni bilgilerle evrimci düşünce birleştiğinde insan vücuduna yepyeni bir gözle bakılabilecektir.

Sıtma Örneği

Son yıllarda pek çok bilimsel çalışmada birçok hastalığın insan evrimine ne kadar bağlı olduğu gösterilmiştir. Bulunan genomik verilerin tüm organizmalar arası ilişkileri anlamada ve açıklamada kullanılması için, Darwinci tıp hekimlere önemli bir olanak sunmaktadır.

Örneğin, insanların geçmişte maruz kaldıkları parazit hastalıklarına karşı geliştirdikleri savunma mekanizmaları bazılarımızın günümüz hastalıklarına yatkın hale gelmesine yol açmaktadır.

Sıtma paraziti (Plasmodium vivax) insan alyuvarlarına girebilmesi için Duffy adı verilen bir yüzey proteinine ihtiyaç duyar. Sıtmanın çok yaygın (endemik) olduğu bazı bölgelerde yaşayan insanlarda Duffy geninde bir değişim (mutasyon) oluşmuş ve bu sayede sıtmaya karşı bağışıklık geliştirmiştir. Ancak Duffy bağışıklık sistemi iletişiminde aynı zamanda sünger görevi görmekte, mutasyonu halinde alerjik astım ve diğer alerjik reaksiyonlarda görülen bir maddenin (immünglobulin E) salınımı oluşmaktadır. Sonuç olarak Brezilya, Kolombiya ve Karaibler gibi sıtmanın çok yaygın olduğu yerlerde Duffy geninde mutasyon bulunan nüfusta astım hastalığının yüksek oranda olduğu gösterilmiştir. Geçmişte ataları sıtma hastalığından korunmak için genetik yapılarını değiştirince günümüz insanı alerji ve astım hastalığına duyarlı hale gelmiştir.

Bu bilgi bize günümüzün yaygın sağlık sorunlarından astım ve alerjik hastalıklara Darwin’in gözünden bakmamızın önemini vurguluyor.

Mesele inanıp inanmamak değil bilip bilmemek!

Nice yıllara Darwin.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
30
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 13
  • Muhteşem! 7
  • Bilim Budur! 5
  • İnanılmaz 4
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 2
  • Umut Verici! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/09/2025 12:03:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1969

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Geçmiş ve Notlar
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
İşaretle
Göz Attım
Site Ayarları

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.

[Site ayalarına git...]
Bu Yazıdaki Hareketleri
Daha Fazla göster
Tüm Okuma Geçmişin
Daha Fazla göster
0/10000
Kaydet
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
C. Terzi, et al. Evrimsel Tıp: Mesele İnanıp İnanmamak Değil, Bilip Bilmemek!. (18 Şubat 2014). Alındığı Tarih: 19 Eylül 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/1969
Terzi, C., Bakırcı, Ç. M. (2014, February 18). Evrimsel Tıp: Mesele İnanıp İnanmamak Değil, Bilip Bilmemek!. Evrim Ağacı. Retrieved September 19, 2025. from https://evrimagaci.org/s/1969
C. Terzi, et al. “Evrimsel Tıp: Mesele İnanıp İnanmamak Değil, Bilip Bilmemek!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 18 Feb. 2014, https://evrimagaci.org/s/1969.
Terzi, Cem. Bakırcı, Çağrı Mert. “Evrimsel Tıp: Mesele İnanıp İnanmamak Değil, Bilip Bilmemek!.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, February 18, 2014. https://evrimagaci.org/s/1969.
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close