Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 1: Embriyoloji

14 dakika
19,869
Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 1: Embriyoloji
Evrim Ağacı Akademi: Evrimi Destekleyen/Kullanan Bilimler Yazı Dizisi

Bu yazı, Evrimi Destekleyen/Kullanan Bilimler yazı dizisinin 1 . yazısıdır.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
Tüm Reklamları Kapat

Embriyoloji, kelime anlamıyla canlıların yavrularını yumurta evresinden doğum evresine kadar inceleyen bilim dalıdır. Kısaca, embriyolarla ilgilenen bilimdir. Bu konuya devam etmeden önce, konuyla ilgili olduğu için aşağıdaki yazımızı okumanızı tavsiye ediyoruz:

https://www.facebook.com/note.php?note_id=180946128630137

Çok hücrelilerde çiftleşmeden sonra embriyonun geçirdiği evrensel temel birkaç basamak vardır. Bunlar kısaca:

Tüm Reklamları Kapat

  1. Bölünüm (Cleavage): Döllenme gerçekleştikten sonra meydana gelen, fazla hücresel büyüme olmamasına rağmen seri bölünme dönemi.
  2. Morulla: 5 bölünme sonucu meydana gelen 32 hücreli haldeki embriyo dönemi. 
  3. Blastula: Hücresel farklılaşmanın başladığı ve hücrelerin birbiri üzerine çökerek vücut boşluğunu oluşturmaya başladıkları dönem.
  4. Gastrula: Blastula'nın son evresinde üç temel katmanın (endoderm, mezoderm ve ektoderm) oluşmaya başladığı evre.
  5. Organogenez: Üç tabakanın oluşmasından sonra buradaki hücrelerin farklılaşıp gruplanarak organları oluşturduğu evre.

Bu evreler genel olarak tüm eşeyli üreyen ökaryotik çokhücrelilerde görülen embriyolojik basamaklardır. Ayrıca daha spesifik düzeylere inildiğinde, başka evrelere de rastlanabilir. Örneğin omurgalılarda organogenezin ilk basamağında nörula denen bir evreye girilir ve sinir kordonu üretilir.

Embriyolojinin kökenleri günümüzden 2000 sene önceye, Aristo'ya kadar gider. Aristo, çiftleşmeden sonra ana karnında, gelecekte oluşacak canlının bir minyatürünün (buna homunculus denmiştir) bulunduğunu ve bunun büyüyerek canlıyı oluşturduğunu ileri sürmüştür. Epigenez denen bu iddia, mikroskobun keşfedilmesi ve embriyonun asla son haline benzer bir şekilde var olmadığı, zaman içerisinde değişerek son haline ulaştığının keşfedilmesiyle birlikte çökmüştür.

Embriyoloji konusunda çalışmış onlarca bilim insanı saymak mümkündür: Karl Ernst von Baer, Charles Robert Darwin, Ernst Haeckel, JBS Haldane bunların başında gelen isimlerdir. Ayrıca önemli İtalyan anatomistlerin de embriyoloji alanında çok önemli çalışmaları olmuştur: Leonardo da Vinci, Marcello Malpighi, Enrico Sertoli bunlardan sadece birkaçıdır. 

1859 yılında Evrim Kuramı'nın düzenli bir şekilde sunulup bilim dünyasına girmesi, 17. yüzyılda mikroskobun keşfedilmesi, 19. yüzyılda mikroskobun ana karnındaki ve yumurta içerisindeki canlılara çevrilmesi ve 1950'lerde DNA'nın yapısının keşfiyle Biyoloji'de "Gelişim Biyolojisi" ve "Moleküler Biyoloji" dallarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Sonrasında ise Evrim'in bu alanlardaki yoğun açıklayıcı gücünden ötürü "Evrimsel Gelişim Biyolojisi" (Evolutionary Developmental Biology - Evo-Devo) isimli yeni bir alan ortaya çıkmıştır. Günümüzde bu alan, oldukça yaygın bir şekilde araştırılmaktadır ve Biyoloji'nin en popüler dallarından biridir.

Tüm Reklamları Kapat

Bir canlının embriyolojik dönemde geçirdiği değişimlerin tamamına ontogeni denmektedir. Bu değişimler, canlının evrimsel geçmişinde atalarından edindiği genetik bilgilerin, canlı oluşumu sırasında sırayla okunması sonucunda üretilen farklı enzimler ve proteinlerin etkisinden kaynaklanmaktadır. Yani döllenme gerçekleştikten sonra, hücreler en yukarıda verdiğimiz bağlantıdaki yazımızda anlattığımız gibi farklılaşmaya başlar. Bu farklılaşma, hücre içeriğini de etkiler. Hücrenin içerisindeki biyokimyanın değişimi, DNA'nın farklı kısımlarının okunabilmesini sağlar. Bu sebeple bütün organlar ve yapılar yerli yerinde ve düzgün bir şekilde oluşabilir. Ancak kimi zaman bu okunmada hatalar oluşabilmekte ya da mutasyonlar gibi dış faktörlerin etkisinde canlı DNA'sında değişimler olabilmektedir. Bu durumda anormal doğumlar ve bazı hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Öte yandan çoğu zamansa bu değişimler bir soruna değil, nötral bir değişime sebep olur, yani canlıyı etkilemez ve sıradan bir varyasyonun ortaya çıkmasına sebep olur. Ancak değişen doğa koşulları, bu varyasyon içerisinden zoraki seçimlerin yapılmasına sebep olur ve Evrim bu şekilde ilerler.

1790'lı yıllarda embriyo ile ilgilenen bazı bilim insanları, özellikle de 1824 ile 26 yılları arasında araştırmalarının doruğunda olan Fransız fizisyen ve embriyolog Étienne Serres, çevre koşullarının canlı özellikleri üzerinde etkisi olduğunu ve bu etkiden dolayı canlıların farklılaşabileceğini ileri sürmüştür. Yani kendisinden çok sonra düşüncelerini ilan edecek olan Lamarck'tan önce, Lamarck'ın hipotezlerini embriyolojik döneme çekerek izah etmeye çalışmıştır. 

Daha sonraları 1834-1919 yılları arasında yaşayan büyük bilim insanı Ernst Haeckel, bu kuramdan yola çıkarak embriyoları incelemeye başlamış ve farklı canlıların embriyoları arasındaki benzerlik ve farklılıkları ele almaya başlamıştır. Haeckel, Lamarck'ın görüşlerini kabul etmiş; ancak Darwin gibi tüm türlerin tek bir atadan farklılaşma sonucunda ortaya çıktığını fark etmiştir. Embriyoları izlediğinde, çok ilginç bazı gerçeklerle karşılaşmıştır:

  • Birbirinden neredeyse tamamen alakasız türlerin embriyoları, embriyolojik dönemde geriye gittikçe birbirlerine tamamen benzer hale gelmektedir. Yani zigot sırasında -doğal olarak- farklı türler arasında herhangi bir ayrım yapılamaz. Herhangi bir genetik veri olmadan, elimizdeki iki zigotun hangi iki canlıya ait olduğunu söylemek imkansızdır. Zigotun gelişmesiyle birlikte canlılarda farklılaşmalar başlar, ancak bu farklılaşmalar da hızlı ve ani değildir. İlk birkaç hafta, tüm canlıların embriyoları halen birbiriyle benzerdir. Sonradan, zamanın ilerlemesi ile farklılaşmalar meydana gelir ve canlıları ayırt etmek kolaylaşır. Sonunda ise, doğumdan ya da yumurtadan çıkmadan kısa süre önce farklı canlı embriyoları kolayca ayırt edilebilirdir. 
  • Bazı canlıların embriyolarında, kendileriyle alakasız gibi gözüken canlıların embriyolarında meydana gelen değişimler gözlenir, ancak bu değişimler daha sonradan kaybolur ve doğum sonrasına yansımaz. 

İşte Haeckel bu gözlemlerini "Rekapütilasyon Kuramı" adı altında topladı ve günümüzde bu teori, şu cümleyle özetlenmektedir: Ontogeni, filogeniyi takip eder. Bunun anlamı şudur: Canlı, embriyolojik oluşum sırasında, evrimsel geçmişindeki değişimleri takip eder ve tekrarlar. Bununla ilgili örneklere az sonra geleceğiz. Ancak şimdi, farklı canlı türlerinin anne karnındaki veya yumurta içerisindeki embriyolojik gelişimlerini ve aradaki müthiş benzerlikleri görelim:

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Görüldüğü üzere haftalar boyunca türleri birbirinden ayırmak mümkün değildir; çünkü hepsi benzer anatomiye sahip olarak gelişmektedir. Sonrasında ise, genetik materyal üzerindeki türe has kodlara gelindiğinde farklılaşma başlamaktadır. Bu da, bütün türlerin (en azından memelilerin, kuşların, sürüngenlerin, vs.) ortak bir atadan geldiğini göstermektedir. Genetik analizler ise bunu tamamlamakta ve istisnasız her türün ortak bir atadan geldiğini göstermektedir.

Haeckel'in ileri sürdüğü "ontogeni filogeniyi takip eder" kuramı, Evrim Kuramı'nın aksine, henüz tüm bilim dünyasınca kabul edilmiş bir kuram değildir. Çünkü halen pek çok bilim insanı, kuramın içerisindeki bilgilerin doğruluğundan şüphe etmeseler de (çünkü Haeckel'ın gözlemleri yüzlerce farklı kişi tarafından yapılıp onaylanmıştır), bu bilgilerin Haeckel'ın işaret ettiği yeri gösterdiğinden emin değillerdir. Bilim insanlarının özverili çabaları sonucunda Haeckel'ın pek çok hatası düzeltilip geliştirilmiş ve modernize edilmiştir. Bu düzeltme ve geliştirme süreç, halen devam etmektedir; ancak şu da bir gerçektir ki embriyolar, farklı dönemlerden geçerek son hale ulaşmaktadır ve bu süreç içerisinde genetik sebeplerle ataların özelliklerinin belirip yok olması son derece muhtemeldir. Açıklayalım:

Evrimsel Biyoloji'de varyasyonların (her ne sebeple var olmuş olurlarsa olsunlar) popülasyon içerisindeki sabitlenme sebepleri evrimsel başarı sonucu genetik frekansların sabitlenmesidir. Yani, başarılı olan bireyler daha fazla üreyerek kendilerindeki genetik bilgilerin nesiller sonunda popülasyon içerisinde artıp sonunda baskın bir şekilde sabitlenmesini sağlayabilirler. İşte bu sırada olan "bikimli seçilim" sonucunda Evrim meydana gelir.

Bir özellik, bir diğerine; bir yapı, bir diğerine dönüşürken, bu değişim kademeli olmaktadır ve birbirini takip eden iki nesil arasındaki fark neredeyse ayırt edilmeyecek kadar az olmaktadır. Ancak birikimi, uzun zaman diliminde ele aldığımızda, yani arasında pek çok nesil bulunan iki nesli ele alıp incelediğimizde görmek çok daha kolaydır. İşte bu yüzden fosiller inanılmaz yumuşak bir geçiş göstermezler, çünkü fosiller rastlantısal olarak, canlının öldüğü yer ve koşullara göre oluşmaktadır ve çoğunluklar Evrimsel sürecin içerisinden bizlere kesintili ama isabetli bilgiler vermektedir.

Şimdi, bir özelliğin bir diğerine dönüşümünde genetiğin etkisini inceleyecek olursak: Özelliğin değişimi, biyokimyasal pek çok değişimi gerektirir. Genellikle Evrim, genetik kökenlerden kaynaklanıp, fenotipik etkiler yaratıp, bu etkilerin seçilimi sonucunda yine genetik farklılık sonuçlarına sebep olmasıyla gerçekleşmektedir; yani döngüsel bir değişim vardır ve bu yüzden canlılar olduğu sürece asla sona ermeyecektir. İşte bu süreçte, bir özelliğin değişimi, genetik bir farklılığın da birikimi anlamına gelmektedir; çünkü o genetik bilginin, çevre koşulları dahilinde belli bir yönde birikimi, canlının özelliklerini belirlemekte ve değiştirmektedir. 

Şimdi, embriyolojinin Evrim Kuramı'na katkı sağlayan bulgularından ilkiyle, yukarıdaki anlatılanları örnekleyelim:

Tüm Reklamları Kapat

1) Kuyruk Oluşumu:

İnsan, daha doğrusu insanın ataları, aşağıdaki yazımızda açıkladığımız zaman ve yöntemlerle kuyruğunu kaybetmiş bir maymun türüdür:

https://www.facebook.com/note.php?note_id=192785900779493

Ancak insan embriyosunun 4. haftasında (embriyogenezin 14-22. evreleri arasında), kuyruk oluşmaya başlar, sonrasında ise kısalarak yok olur. Kuyruğu, embriyonun 31-35. gününde net bir şekilde görmek mümkündür. Bunun nasıl olduğunu izah edelim:

Tüm Reklamları Kapat

Kuyruğu oluşturan genler, DNA'nın belli bir bölgesinde bulunmaktadır. Bu kuyruğun kaybolması, kademeli olarak olmuştur ve sonunda, adım adım kuyruğumuzu şekillendiren genlerin baskılanması ile sona ermiştir. Bu baskılanmayı sağlayan biyokimyasal faktörler de, DNA'nın farklı bölgelerinden okunan genlerle sentezlenmektedir. Kuyruğa sahip olanların dezavantajlı konuma geçmesi sonucunda, kuyruk oluşumunu baskılayabilecek ya da uzunluğunu kısaltabilecek biyokimyasal faktörlere sahip olan bireyler seçilip sayıca çoğalmaya başlamışlardır. Bu sebeple, zaman içerisinde DNA'sında meydana gelen çeşitli varyasyonlardan ötürü kuyruğun her seferinde bir miktar daha kısa olmasını sağlayacak genetik materyala sahip olan bireyler hayatta kalıp üreyebilmiştir. Sonunda ise, kuyruk tamamen ortadan kalkmıştır.

Çoğunlukla eğer evrim sonucunda bir organ ortadan kaldırılacaksa, bu apoptosis denen bir "programlı hücre ölümü" mekanizmasıyla gerçekleşir. Temel olarak arkasındaki mantık, zamanı geldiğinde (bu zaman saat/ay cinsinden değil, DNA'daki bilgilerin diziliminde sıranın gelmesiyle ilgilidir) salgılanan kimyasallarla organın yapısını bozarak hücrelerinin dağılmasını ve yok olmasını sağlamaktır. İşte günümüzde kuyruğumuz, embriyolojik dönemde oluşup, apoptosis ile yok edilmektedir. Bunun sebebi şudur: Kuyruğu oluşturacak genlerin bir kısmı halen aktiftir ve DNA'da bunlar okunduğu sırada, mecburen salgılanan enzimler sayesinde özelleşen hücreler kuyruğu oluşturmaya başlarlar. Ancak sonrasında, DNA'nın evrimsel süreçte sonradan kazanılan kısmında ya da diziliminde bulunan kimyasal enzimlerin salgılanması sebebiyle kuyruğu üreten hücreler ölmeye başlarlar. Böylece kuyruk, ortadan kaybolmuş olur. Ancak her insan türünde, henüz bu evrim tam olarak sona ermediği, yani kuyruk tam olarak yok edilmediği için kuyruksokumu kemiği (coccyx) denen kemikler halen şekil ve sayıca kuyruğun oluşumunu işaret etmektedir.

Hatta kimi zaman DNA'da meydana gelen mutasyonlar sonucu apoptosisi sağlayacak olan enzimler üretilemez ve gelişmemiş de olsa kuyruklu doğumlar meydana gelebilir. Aşağıda, bununla ilgili bir fotoğraf görmek mümkündür.

İnsan Embriyosu
İnsan Embriyosu
Kuyruklu Doğum
Kuyruklu Doğum

Şimdi, Embriyoloji'nin Evrim Kuramı'na kattığı diğer bulgularla devam edelim:

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Algoritmalara Giriş

Boyut: 20,5×23,5
Sayfa Sayısı: 1292
Basım: 3
ISBN No: 9786053556497

Devamını Göster
₺800.00
Algoritmalara Giriş
  • Dış Sitelerde Paylaş

2) Serebrum

Serebrum, pek çok canlının beyninde belirli büyüklüklerde bulunan ve temel olarak hareketi, duyusal işlemleri, koku almayı, dil ve iletişimi, öğrenme ve hafızayı kontrol eden çok önemli bir bölümdür. Tahmin edilebileceği üzere, insan türünde bu bölge en fazla gelişmiş şekilde bulunmaktadır. Ayrıca bu beş temel görevini üstlenen özel bölgeleri vardır ve bu bölgeler farklı hayvanlarda farklı miktarlarda gelişmiştir. Örneğin köpekbalıklarında koku almayla ilgili kısım daha büyükken, insanda dil ve iletişim ile ilgili kısımları daha gelişmiştir. 

İnsanın evrim sürecinde serebrum, zekanın gelişimi ile paralel olarak evrimleşmiş ve gelişmiştir. Bu sebeple, filogenetik olarak kendisinden önceki hiçbir türde bu kadar büyük bir serebrum yapısına rastlanmaz. Haeckel'ın kuramını doğrular bir şekilde beynin bu kısmı, beynin geri kalan tüm kısımlarından sonra oluşmaktadır. Yani öncelikle eski atalarımıza ait beyin yapıları oluşturulmakta, sonrasında ise serebrum üretilmektedir. Bu da embriyonun üretim sırasında kademeli ve filogeniyi takip eder bir yol izlediğini düşündürmektedir (çünkü DNA bunu dikte eder).

3) Balinaların Bacakları

Balinalar, bildiğimiz gibi karasal memelilerden evrimleşmiş denizel memelilerdir. Dolayısıyla karasal hayvanların özelliklerinin en azından bir kısmını taşımalarını beklememiz normaldir. Balinalar, bilim insanlarının bu düşüncelerini yanlışlamayacak şekilde, bacak kalıntılarına sahiplerdir, ancak kullanılmadığı için Evrim ekonomisi dahilinde küçülmüşler ve minik, işe yaramaz birer kemik haline gelmişlerdir. MTA'nın Tabiat Tarihi Müzesi'ndeki dev balinada bu kemikler kolayca görülebilir:

Balina Bacak Kalıntısı (MTA Müzesi, Bahar Kılıç)
Balina Bacak Kalıntısı (MTA Müzesi, Bahar Kılıç)
Balina Bacak Kalıntısı (MTA Müzesi, Bahar Kılıç)
Balina Bacak Kalıntısı (MTA Müzesi, Bahar Kılıç)
Balina Bacak Kalıntısı (Şematik)
Balina Bacak Kalıntısı (Şematik)

Balina embriyosu incelendiğinde, yine Haeckel'ın düşüncelerinde pek de yanılmadığı görülür. Balina embriyolarında bacak öncelikle oluşur, sonrasında ise kısalarak yok olur; ancak kemikleri oluşturacak hücreler yok edilemediğinden (henüz) bacak kalıntıları öylece kalır:

Balina Embriyosunda Bacak Oluşumu
Balina Embriyosunda Bacak Oluşumu

Benzer bir durum, yunuslar ve yılanlar için de geçerlidir. Örneğin aşağıdaki fotoğrafta bir yılan embriyosu ve bacak gelişimi görülmektedir. Ancak yılanlardaki bacak kaybı çok daha eskilere dayandığından, çok daha kısa sürede bacak gelişemeden yok edilmektedir:

Yılan Embriyosunda Bacak Oluşumu
Yılan Embriyosunda Bacak Oluşumu

4) Balıkların Hava Kesesi

Balıkların hava kesesi, evrimsel süreçte sonradan evrimleşmiş bir özelliktir. Hava kesesi, temel olarak balığın su içerisindeki yüksekliğini ayarlamasını sağlayan kesedir. Hava kesesinin sindirim yolundaki bir kısmın keseleşmesi ve sonunda tamamen ayrı bir organ olarak görev yapması ile evrimleştiği bilinmektedir. Bu evrim sırasında, kese tamamen ayrılana kadar keseyi sindirim kanalına bağlayan kanal yavaş yavaş kısalarak yok olmuştur.

Gerçekten de modern balıkların hemen hemen tamamında, embriyolojik gelişim sırasında hava kesesini sindirim yoluna bağlayan bir kanal oluşur ve sonrasında apoptosis ile ortadan kaldırılır. 

5) Parmak Arası Perdeler

Karada yaşayan bütün türler, denizel çok hücreli ve balıklarla ortak atamız olan türlerin torunlarıdır. Dolayısıyla onlardan pek çok geni halen taşırız, pek çok inaktif durumda olsa da. Bunlardan biri, parmaklarımız, daha doğrusu uzuvlarımız arasındaki dokunun kaybolmamasıdır. Balıkların embriyolojik döneminde yüzgeçlerdeki kemik ya da kıkırdak dokusunun arasını dolduracak dokunun üretimine dair genetik bilgi bulunmaktadır. Bu, insanlarda da (pek çok diğer canlıyla birlikte) embriyolojik dönemde parmaklar arasında perdenin oluşmasına sebep olmaktadır. Ancak sonradan edindiğimiz genler sayesinde bu yapılar yok edilebilmektedir.

Her insan embriyonunun 6-7. haftalarında parmaklar arasında perdeler bulunur, sonrasında ise apoptosis ile yok edilir:

İnsan Embriyosunda Parmaklar Arasında Perde
İnsan Embriyosunda Parmaklar Arasında Perde

6) İnsanda Solungaç Yarıkları

Bu, oldukça uzun tartışmalara sebep olmuş, önemli bir konudur. Bilim düşmanlarının tartışması bu olayın "gerçekliği" ile ilgiliyken, bilim insanları bunun gerçekliğini tartışmayı bırakalı on yıllar olmuştur. Embriyolojik dönemde insan embriyosunda (yine pek çok diğer omurgalı embriyosunda olduğu gibi) boyun bölgesinde balıkların solungaç yarıklarıyla özdeş yarıklar açılmaktadır. Aşağıdaki fotoğrafta embriyonun aydınlık olarak gösterilen kısmındaki yarıklar net olarak görülebilmektedir:

Tüm Reklamları Kapat

İnsan Embriyosunda Solungaç Yarıkları
İnsan Embriyosunda Solungaç Yarıkları

Bilim insanlarının tartıştığı ise şudur: Bir kısım bilim insanı, "Ontogeni filogeniyi takip eder." cümlesinin doğru olabilmesi için ontogenik yapıların gerçek işlevlerinin olması gerektiğini savunmaktadırlar. Bir kısım diğer bilim insanı ise bunun bir gereklilik olmadığını ileri sürerler. Biz, ikinci gruptan yanayız. Elbette ki, Evrimsel süreçte yitirilmiş bir organın işlevinin aranması beklenmez. Yani elbette ki, insandaki yarıklar "solunum" işlevi görmemiştir ve görmeyecektir. Ancak bu, üretilme "sebeplerinin" solunum olmadığı anlamına gelmez. Balıkların genlerinin bir kısmında, bu yapıların "üretimi" ile ilgili bilgiler yer alır. Diğer bir kısmında ise yapı oluşturulduktan sonra diğer organlar ve dokularla nasıl ilişkiler kuracağına dair bilgiler bulunur ve organ buna göre işlevini sürdürür, enzimlerini üretir ve gerekli biyokimyasal tepkimeleri sürdürür. İnsanda (ya da bir diğer hayvanda) bunun yapılması beklenemez, çünkü filogenetik olarak bu yapılar milyonlarca yıl önce yitirilmiştir.

Bu sebeple, bu yarıklar belki talihsiz bir şekilde "solungaç yarıkları" olarak anılsa da (ki "solungaç" yarıkları değillerdir), gerçekten de balıklardaki gibi bir "yarık" olarak yola çıktığı, ancak daha sonradan farklılaşarak başka organların görevlerini üstlendiği görülmektedir.

7) Kuşlardaki Parmaklar

Belki de embriyolojik bulguların en güzeli, kuşlardan edinilmektedir. Bilindiği gibi kuşlar, dinozorlardan evrimleşen bir sınıftır. Dolayısıyla eskiden parmakları olan yerde, şimdi kanatlar çıkmaktadır. Peki embriyolojik dönemde, kuşlara ait parmaklar görmek mümkün müdür?

Kuşlarda, embriyo gelişiminde ilk dönemlerde parmak oluşumu gözlenir, daha sonra kısa bir süre içerisinde bu parmaklar kısmen kaybolur, geri kalan kısa parçalarsa kaynaşarak carpometacampus denen bileşik kemik yapısını oluştururlar. Daha sonra ise bu yapı kanatlara doğru gelişir:

Tüm Reklamları Kapat

Tavuk Embriyosu ile Dinozor Fosili (Parmak ve kemik sayısı birebir aynı).  Bu bulgu, Science dergisinde 10 Şubat 2011'de yayınlanmıştır.
Tavuk Embriyosu ile Dinozor Fosili (Parmak ve kemik sayısı birebir aynı). Bu bulgu, Science dergisinde 10 Şubat 2011'de yayınlanmıştır.

Örnekleri bu şekilde arttırmak mümkündür, ancak temel olarak verilmek istenen fikrin verildiğini düşünüyoruz.

Evrim Kuramı, bir "kuram" olmasından dolayı bilimsel değer açısından en yüksek noktadadır ve yüzlerce farklı bilim dalı tarafından desteklenmekte ve kullanılmaktadır. Evrim, bir doğa gerçeğidir ve bir bilimsel gerçektir. Bunun aksini iddia etmek, elimizden bıraktığımız cisimlerin Dünya üzerinde yere değil, göğe doğru gittiğini iddia etmek kadar saçmadır. 

Bu yazımızda, Embriyoloji biliminin Evrimsel Biyoloji'ye olan katkılarının milyarda birine, azıcık da olsa değinmeye çalıştık. Unutmayınız ki embriyoloji, çok geniş bir bilim dalıdır ve hepsini burada anlatmamız imkansızdır, konunun uzmanlığını üniversitelerde uzun süren eğitimle almak gerekir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
Evrim Ağacı Akademi: Evrimi Destekleyen/Kullanan Bilimler Yazı Dizisi

Bu yazı, Evrimi Destekleyen/Kullanan Bilimler yazı dizisinin 1 . yazısıdır.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al
13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Muhteşem! 13
  • Tebrikler! 7
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 6
  • İnanılmaz 4
  • Bilim Budur! 3
  • Umut Verici! 3
  • Merak Uyandırıcı! 3
  • Güldürdü 1
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 15:45:46 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/202

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Embriyo
Kilometre
Kadın Doğum
Cinsel Seçilim
Cinsiyet Araştırmaları
Koaservat
Buzul
Doğa Yasaları
Protein
Yakınsak Evrim
Spor
Metal
Kaygı
Enerji
Anatomi
Moleküler Biyoloji
Kimyasal
Bilgisayar
Sahtebilim
Astrofotoğrafçılık
Sağlık Örgütü
Karbondioksit
Hamilelik
Vegan
Eğitim
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 1: Embriyoloji. (15 Ağustos 2011). Alındığı Tarih: 17 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/202
Bakırcı, Ç. M. (2011, August 15). Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 1: Embriyoloji. Evrim Ağacı. Retrieved November 17, 2024. from https://evrimagaci.org/s/202
Ç. M. Bakırcı. “Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 1: Embriyoloji.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 15 Aug. 2011, https://evrimagaci.org/s/202.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 1: Embriyoloji.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, August 15, 2011. https://evrimagaci.org/s/202.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close