Paylaşım Yap

Enflasyon Nedir? Ekonomik Enflasyonun Nedenleri Nelerdir?

Enflasyonu Kontrol Altında Tutmak Neden Önemlidir?

Enflasyon Nedir? Ekonomik Enflasyonun Nedenleri Nelerdir?
23 dakika
9,442
Tüm Reklamları Kapat

Enflasyon, ekonomi genelindeki fiyatların genel ve devam eden artışıdır.[1] Bu bakımdan enflasyon, genellikle 1 yıllık bir periyot içinde (ama çoğu durumda 1 yıldan çok daha uzun süreler boyunca) belli bir ürün veya hizmet grubunun ne kadar pahalılaştığını gösteren bir ölçüttür.[2] Dolayısıyla enflasyon, aynı zamanda belli bir zaman dilimi içinde belli bir para biriminin alım gücünde yaşanan düşüşe de karşılık gelir.[3] Enflasyonun borç verenler, borç alanlar, maaş alanlar, vergi mükellefleri ve tüketiciler olarak hem insanlar hem de firmalar üzerinde etkileri vardır.

Enflasyonun ne olduğunu anlamak için, ne olmadığını anlamak da önemlidir: Enflasyon, ürünlerin birbirine göre olan (göreli) fiyatlarındaki değişikliği ifade etmez. Göreli bir fiyat artışı, okul harçlarının arttığı ancak dizüstü bilgisayarların fiyatının düştüğü bir durumda meydana gelir. Enflasyon ise, ekonomiyi oluşturan sektörlerin çoğundaki ürün ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesi yönündeki baskıdır. Ayrıca yaygın olarak başvurulan arz-talep modelindeki fiyat artışları, bir ürün için fiyatların bir önceki denge noktasından yeni bir denge noktasına geçişi temsil eden tek seferlik olaylardır (örneğin herhangi bir sebeple herhangi bir ürünün arzı azalır veya o ürüne olan talep artarsa, o ürünün fiyatları da artacaktır). Enflasyon ise, fiyatlarda devam eden, sürekli artış anlamına gelmektedir. Örneğin enflasyon 1 yıl boyunca yaşanabilir, fiyatlar o yıl boyunca artabilir, ancak sonrasında bu artış durabilir. Bu durumda enflasyonun da durduğunu söyleriz (kimi durumda tekil ürünlerin fiyatları normal ekonomik niteliklerine bağlı olarak artıp azalmaya devam etse de).

Enflasyon, genellikle ekonomi genelinde yapılan bir ölçümdür ve bu bakımdan bir ülkede yaşamanın maliyetinin zaman içindeki değişimini ölçer. Ancak enflasyon, yiyecek içecek fiyatları veya saç kesimi maliyetleri gibi daha dar ölçekte de ölçülebilir; çünkü vatandaşlar çoğunlukla enflasyonun etkilerini bu şekilde yerel ölçekte hissederler. Buna bağlı olarak ortalama enflasyon ile spesifik ürün ve hizmetlerde deneyimlenen enflasyon arasında farklar olabilir ve bu durum, halkın resmi enflasyon ölçümlerine yönelik güvenini sarsabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Benzer şekilde, ölçüm sırasında yapılan keyfi tercihler (örneğin spesifik olarak hangi mal ve hizmetlerin enflasyon hesaplamasına dahil edileceği) ve kasten veya istemeden yapılan veri hataları gibi değişkenler de enflasyon ölçümlerinin isabetliliğini etkileyebilir. Ayrıca tüketicilerin yaşadıkları şehirler arasındaki fiyat farkları (örneğin İstanbul ile Kars arasındaki hayat pahalılığı) da vatandaşların enflasyon algısını etkileyebilir. Ancak hangi ölçekte olursa olsun ve ne kadar isabetsiz ölçülürse ölçülsün enflasyon, o mal veya hizmetin zaman içinde ne kadar pahalılaştığının bir ölçütüdür.

Financial Times

Enflasyon Nasıl Hesaplanır?

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)

Enflasyon ölçümleri için yapılması gereken ilk şey, bir ülkede yaşayan insanların yaygın ve düzenli olarak satın aldıkları veya ücret ödedikleri mal ve hizmetlerden oluşan bir sepet oluşturmaktır. Bu sepetin, referans alınan başlangıç yılına göre herhangi bir yıldaki toplam maliyetine Tüketici Fiyat Endeksi (İng: "Consumer Price Index" veya kısaca "CPI" veya "TÜFE") adı verilir.

Tüketici Fiyat Endeksi'nde belli bir zaman periyodunda (genellikle 1 yılda) meydana gelen değişime Tüketici Fiyat Enflasyonu (İng: "Consumer Price Inflation") denir. Bu, en yaygın olarak ölçülen enflasyon değeridir. Örneğin TÜFE'nin referans alınan yıldaki değeri 100 ise ve şimdi 110'a çıktıysa, bu zaman diliminde enflasyon %10 demektir. Bir diğer örnek olarak, Haziran 2020-Haziran 2022 arasında Türkiye'ki resmi enflasyon oranları şu şekilde değişmiştir:

TÜİK

Örneğin Türkiye İstatistik Kurumu, 2022 yılındaki TÜFE hesaplamasına 409 farklı ürünü dahil etmiştir (bu ürünlerin tam listesine ve fiyatlara buradaki Excel tablosundan ulaşılabilir). Bu ürünlerin bazal değeri için referans alınan yıl 2003'tür. Dolayısıyla o tabloda, 2003 yılından Nisan 2022'ye kadar aynı malın veya hizmetin maliyetinin aydan aya değişimi görülebilir. TÜFE'ye dahil edilen ürünlerin listesinin tamamına burada yer vererek zaman kaybetmek istemeyiz; ancak listede pirinçten gofrete, kividen portakala, ütüden suya, etekten bebek iç çamaşırına, kömürden ilaca, gündelikçi ücretinden sezaryenle doğum ücretine, dizel otomobilden tiyatroya, gazeteden okul çantasına, kreşten deodoranta, pizzadan tablet bilgisayara kadar geniş bir ürün çeşitliliği görmek mümkündür. Bu ürünler, kategorilerine göre gruplandırılır ve bunların endekse ne kadar etki edeceği (bir "ağırlık") belirlenir.

Tüm Reklamları Kapat

Enflasyon Ölçümlerine Yönelik Güvensizliğin Kaynakları

İşte bu sepetin oluşturulmasında ve değerlendirilmesinde meydana gelebilecek keyfilikler, tüketicilerin kendilerince değer verdikleri mal ve hizmetlerdeki fiyat artışını resmi sayılarda görmesine engel olabilir. Örneğin 2022 yılı TÜFE hesaplamasında "oyun konsolu" ürünü kaldırılıp yerine "scooter" getirilmiştir.[4] Eğer aynı yıl içinde oyun konsolları çok pahalanıp scooter fiyatları daha az değiştiyse ve siz de scooterdan ziyade oyun konsolu fiyatlarıyla ilgileniyorsanız, resmi enflasyon rakamları sizin deneyimlediğinizi yansıtmayabilir (elbette, tek bir ürünün yer değiştirmesi yüzlerce ürün ve onun 2.5 misli çeşit üzerinden hesaplanan bir sayıyı epey az etkileyecektir; fakat bu tür keyfi tercihler birikerek vatandaşın deneyimlediği ile resmi açıklamanın örtüşme miktarını azaltabilir veya artırabilir). Ayrıca TÜFE hesabına "oyun konsolu"nun katılmayıp "scooter" katılmasının evrensel bir kuralı da olmadığı için, bu ürün seçimleri potansiyel önyargılara açıktır.

Bu ürünleri, kategorileri ve kategori ağırlıklarını belirlemek için, çok sayıda haneden toplanan verilere bakılıp, ortalama bir ailenin harcama eğilimleri kestirilmeye çalışılır. Ancak bu veri toplamada meydana gelen hatalar ve önyargılar, araştırma sonucunda elde edilen ağırlıkların tipik bir ailenin (veya spesifik bir tüketicinin) harcama davranışlarını yansıtmayabilir. Buna bağlı olarak, açıklanan enflasyon oranları hissedilenin çok altında (veya nadiren de olsa üstünde) kalabilir.

Yukarıdaki %78.62 oranındaki enflasyonun, TÜFE hesabına dahil edilen ürünlere göre dağılımı aşağıdaki gibidir:

TÜİK

Görülebileceği gibi TÜFE %78.62 artarken, bu sayının hesaplamasına katılan ulaştırma gibi bazı kategoriler %123 fiyat artışı görmüştür, haberleşme gibi bazı diğer kategorilerse %24 fiyat artışı görmüştü. Bu nedenle ortalama enflasyon ile spesifik ürün ve hizmetlerdeki enflasyon hissi birbiriyle örtüşmeyebilir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Tüketici davranışlarında meydana gelen ani değişimler de resmi oranlar ile hissedilenin örtüşme miktarını azaltabilir: Örneğin COVID-19 salgınına bağlı olarak dünya genelinde meydana gelen lojistik krizi ve tüketicilerin panik satınalım davranışları, enflasyon hesaplarıyla gerçekte olan arasındaki uçurumun hızlı bir şekilde açılmasına neden olabilir.[5]

Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE)

Toptan Eşya Fiyat Endeski (TEFE), perakende seviyesinden önceki aşamalarda mâl fiyatlarındaki değişiklikleri ölçen ve izleyen, bir diğer popüler enflasyon ölçüsüdür. TEFE kalemleri, ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte, çoğunlukla üretici veya toptancılar tarafından satın alınan ürünleri içermektedir. Örneğin ham pamuk, pamuk ipliği, pamuklu gri ürünler ve pamuklu giysiler için pamuk fiyatları, TEFE'ye dahil edilen yaygın ürün fiyatlarıdır.

Birçok ülke ve kuruluş TEFE kullanmasına rağmen, ABD dahil diğer birçok ülke üretici fiyat endeksi (ÜFE) adı verilen benzer bir endeks kullanmaktadır.[6]

Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE)

Üretici fiyat endeksi (ÜFE), yerli ara mal ve hizmet üreticilerinin zaman içinde maruz kaldığı satış fiyatlarındaki ortalama değişimi ölçen bir endeks grubudur. ÜFE, fiyat değişikliklerini satıcı açısından ölçer ve dolayısıyla fiyat değişikliklerini alıcı açısından ölçen TÜFE'den farklıdır.

Bu tür varyantların tümünde, bir bileşenin (örneğin petrol) fiyatındaki artışın, bir diğer bileşenin (örneğin buğday) fiyat düşüşünü belirli bir ölçüde ortadan kaldırması mümkündür. Genel olarak, her bir endeks, genel ekonomi, sektör veya emtia düzeyinde geçerli olabilecek belirli bileşenler için ortalama ağırlıklı fiyat değişimini temsil eder.

Enflasyonun Nedeni Nedir?

Bugüne kadar enflasyonun nedenleriyle ilgili çok fazla sayıda araştırma yapılmış ve farklı teoriler geliştirilmiştir. Bunların hepsine burada girmemiz imkânsız olsa da genel düşünce akımlarını üç kategoride toplamak mümkündür.

Tüm Reklamları Kapat

Parasalcı (Monetarist) Görüş

Milton Friedman tarafından kurulan parasalcı görüşe göre enflasyonun (veya tersi olan deflasyonun) ana nedeni, para arzında meydana gelen artış ve azalmalardır. Friedman, enflasyonla ilgili şunu söylemiştir:[7]

Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir fenomendir.

Buna bağlı olarak moneratistler, bir ülkenin para yönetiminin, yani hükümetin harcamaları ve vergilendirme pratiklerinin enflasyonu kontrol etmede etkisiz bir yol olduğunu savunurlar.[8]

Bu fikre bağlı olarak geliştirilen Miktar Teorisi'ne (İng: "Quantity Theory of Money") göre, bir sistemdeki para miktarında meydana gelen her türlü değişim, piyasadaki fiyatları değiştirecektir. Bu teorinin temelinde yer alan denklem şudur:

Tüm Reklamları Kapat

MV=PQMV=PQ

Bu formülde MM paranın nominal miktarı, VV nihai harcamalardaki paranın dolaşım hızı (İng: "velocity of money"), PP genel fiyat seviyesi, QQ ise nihai harcamaların reel değerine yönelik bir endekstir.

Monetaristler, paranın dolaşım hızının para politikasından en azından uzun vadede etkilenmediğini ve çıktının reel değerinin uzun vadede ekonominin üretim kapasitesi tarafından belirlendiğini varsayar. Bu varsayımlar altında, fiyatların genel seviyesindeki değişimin birincil itici gücü, para miktarındaki değişimlerdir. Buna bağlı olarak para arzı, "dışsal hız" (yani dolaşım hızının dışarıdan belirlendiği ve para politikasından etkilenmediği varsayımı altındaki dolaşım hızı) ile birlikte, kısa vadede nihai harcamaya eşit olan nominal çıktının değerini belirler.

Pratikteyse, (kısa vadede) hız, dışsal değildir ve bu nedenle formül, para arzı ile nominal çıktı arasında mutlaka istikrarlı bir kısa vadeli ilişki anlamına gelmez. Bununla birlikte, uzun vadede, hızdaki değişikliklerin ödeme mekanizmasının evrimi tarafından belirlendiği varsayılmaktadır. Dolaşım hızı, para politikasından nispeten etkilenmiyorsa, fiyatlardaki uzun vadeli artış oranı (yani enflasyon oranı), para arzının uzun vadeli büyüme oranı artı dışsal uzun vadeli hız büyüme oranı eksi uzun vadede reel çıktının büyüme oranına eşittir.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Karamel Dizisi (4 Kitap)

Karamel Dizisi 

Judy Blume

-8 yaş ve üzeri-

Judy Blume’un ilki 70’lerde çıkan ve yoğun ilgi üzerine onar yıl arayla yayımlanmaya devam eden “Karamel” dizisi tüm dünyada milyonlar satmış, yirmiden fazla dile çevrilmiş, okurları tarafından yıllar geçse de okunmaya devam etmiştir.

Kendisi de eğitim okumuş, kendi çağına göre son derece açık fikirli bir çocuk eğitimi anlayışı geliştiren yazar, Karamel karakterini kendi oğlundan esinlenerek yaratmış, küçüklüğünde oğlu da uçuk kaçık, yadırganan bir çocukmuş, hatta sağlığından şüphe edenler bile olmuş. Yazar aldırış etmeden oğlunun yaratıcılığını desteklemeye devam etmiş. Kitapları da bunu yansıtmaktadır.

“Çocukların ne düşündüğünü çok iyi bilen ve onu son derece samimi ve komik bir dille aktarabilen muhteşem bir yazar.”—The New York Times

“Judy Blume gibi çocuk dünyasını çok iyi anlayan ve bu anlayışı mizahla birleştiren yetenekli bir yazarı takip etmek büyük zevk.”—Publishers Weekly

“Hayatın -komik ya da üzücü- ince ayrıntılarını gören bir yazar.”—Booklist

Karamel Dizisi I:

Dördüncü Sınıfa Giden Bir Hiçin Hikâyesi

Judy Blume

Peter’in hayattaki en büyük derdi iki buçuk yaşındaki kardeşi Karamel. Hayal gücü çok kuvvetli, özgür ruhlu, zıpır bir çocuk olan Karamel büyüklerin göz bebeği fakat Peter ile kaplumbağası Tıptıp için tam bir baş belası! Sürekli ayak altında dolaşıp elini sürdüğü her şeyi berbat ediyor, öfkelenince kendini yere atıp avaz avaz bağırıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Tıptıp’a göz dikince Peter’in sabrı taşıyor. Peki, ailesinin biraz da kendisine ilgi göstermesini nasıl sağlayabilir?

Dördüncü Sınıfa Giden Bir Hiçin Hikâyesi dünyaca ünlü ödüllü yazar Judy Blume’un klasikleşmiş Karamel dizisinin ilk kitabı.

Karamel Dizisi II:

Süper Karamel

Judy Blume

On iki yaşındaki Peter, baş belası kardeşi Karamel’in yarattığı kargaşadan uzaklaşmak için çareler ararken bir kardeşi daha olacağını ve ailece bir seneliğine küçük bir sahil kasabasına taşınacaklarını öğreniyor. Kimseyi tanımadığı bir yerde Karamel’le aynı okula gitme fikrine alışmaya çalışırken içini kemirip duran bir soru var: Ya yeni doğacak kardeşi de Karamel’e benzerse?

Dünyaca ünlü ödüllü yazar Judy Blume’un klasikleşmiş Karamel dizisinin ikinci kitabı Süper Karamel’de tüm kaygılarına rağmen Peter’i ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte sürprizlerle dolu neşeli günler bekliyor.

 

Karamel Dizisi III:

Karamel Çılgınlığı

Judy Blume

Peter’i canından bezdiren kardeşi Karamel bu kez de Peter’in baş düşmanı Sheila Tubman’la evlenmeye karar veriyor. Bu da yetmezmiş gibi Peter ailece yaz tatilini geçirecekleri evi Sheila ve ailesiyle paylaşacaklarını öğreniyor! İki geniş aile ve birbirinden renkli komşularla müthiş bir tatil macerası Peter’i bekliyor.

Dünyaca ünlü ödüllü yazar Judy Blume’un klasikleşmiş Karamel dizisinin üçüncü kitabı Karamel Çılgınlığı’nda Peter ailesi, komşuları ve dostlarıyla unutulmaz bir yaz tatili geçiriyor.

Karamel Dizisi IV:

Çifte Karamel

Judy Blume

Karamel’in yeni tutkusu para. Evde yaptığı “Karamel Papelleri”yle aklına gelen her şeyi satın almayı saplantı haline getirince Peter ve ailesi darphane gezisi yapmaya karar verir. Gezide yıllardır haber almadıkları akrabalarıyla karşılaşır ve kendilerini çılgın bir maceranın içinde bulurlar. Peter kardeşinden çektikleri yetmezmiş gibi bu kez de birbirinden sinir bozucu ikiz kuzenleri ve Karamel’le aynı adı taşıyan, yaramazlıkta da ondan hiç aşağı kalmayan küçük erkek kardeşleri Minik Karamel’le uğraşmak zorunda kalır!

Dünyaca ünlü ödüllü yazar Judy Blume’un klasikleşmiş Karamel dizisinin son kitabı Çifte Karamel’de Peter ailesiyle yardımlaşarak hep birlikte içine düştükleri çılgın macerayı atlatmaya çalışıyor.

Devamını Göster
₺380.00
Karamel Dizisi (4 Kitap)
  • Dış Sitelerde Paylaş

The Economic Times

Keynesçi Görüş

İngiliz ekonomist John Maynard Keynes tarafından geliştirilen Keynesçi ekonomiye göre kısa vadede mal ve hizmet fiyatlarını etkileyen şey para arzı değildir; hissedilen enflasyona etki eden ana faktör, ekonomideki talep baskılarının fiyatlara yansımasıdır. Bu görüşe göre enflasyonun 3 ana nedeni vardır.[9]

Talep Artışı Enflasyonu

Özel sektör ve devletin harcamalarının artmasına bağlı olarak artan talepten kaynaklı enflasyondur (kimi zaman "talep çekme teorisi", yani "demand-pull theory" olarak da bilinir). Bu tür enflasyon, fazladan talep ve uygun piyasa koşulları yaratacağı için yatırımı ve genişlemeyi tetikleyerek ekonomik büyümeyi pekiştirir.

Talep çekme teorisine göre toplam talep, ekonominin üretme kabiliyetini (potansiyel çıktısını) aştığında, enflasyon hızlanır. Dolayısıyla toplam talebi artıran herhangi bir faktör enflasyona neden olabilir.[10] Bununla birlikte, uzun vadede toplam talep, ancak dolaşımdaki para miktarını ekonominin reel büyüme oranından daha hızlı bir şekilde artırarak üretim kapasitesinin üzerinde tutulabilir. Çok daha az yaygın olsa da talep artışı enflasyonunun bir başka nedeni, tıpkı Kara Ölüm sırasında Avrupa'da yaşandığı veya 1945'te Japonya'nın yenilgisinden hemen önce Japon işgali altındaki bölgelerde olduğu gibi, paraya olan talepteki hızlı bir düşüş olabilir.

Maliyet Enflasyonu

Kimi zaman "maliyet itişli enflasyon" veya "arz şoku enflasyonu" olarak da bilinen bu enflasyon, potansiyel çıktının azalması ve dolayısıyla arzın düşmesiyle gelen enflasyondur. Bu tür bir düşüş, doğal felaketlere veya ekonomik girdinin parçası olan fiyatların artışına bağlı olarak gelişebilir. Birkaç yaygın örnek vermek gerekirse:

  • Petrol üretimindeki veya tedarikindeki ani bir düşüş, petrol fiyatlarını hızla yükseltebilir ve bu da maliyet enflasyonunu tetikler. Petrole muhtaç üreticiler, artan maliyetlerinin bir kısmını tüketiciye yansıtacağı için, fiyatlar artar ve dolayısıyla da enflasyon oranları yükselir.
  • Doğal afet (örneğin deprem veya pandemi) gibi yıkıcı olaylar dolayısıyla artan kayıpları kapatmak isteyen üreticiler, fiyatlarını artırarak enflasyon artışını tetikleyebilirler.
  • Enflasyonun artmasıyla kendini gösteren fiyat artışları, maaşlı çalışanların da ödeme artışı talep etmesine neden olabilir. Maliyet Enflasyonu Teorisi kapsamında bu maaş artışları, üreticilerin artan çalışan maliyetlerini ürün fiyatlarına yansıtması dolayısıyla daha da fazla enflasyonu tetikleyebilir. Hele ki sendikalaşmış işgücünün yüksek olduğu yerlerde maaş pazarlıkları daha yoğun (ve genelde daha başarılı) geçeceği için, para politikası düzgün yönetilmeyen ülkelerde ücret-fiyat sarmalı (İng: "wage-price spiral") denen pozitif bir geribesleme döngüsü oluşabilir. Bu durumda enflasyon maaş artışlarını, maaş artışları da enflasyonu tetikler ve kontrolsüz bir enflasyon artışı yaşanabilir.

Yapısal Enflasyon

Ekonomik sistemlerde insanlar, geleceğe yönelik beklentilerini geçmişte olanlara göre inşa ederler. Buna adaptif beklentiler adı verilir. Buna bağlı olarak geçmiş enflasyon değerleri, işçilerin gelecekte maruz kalacakları enflasyon beklentilerini belirler ve bu da maaş beklentilerine yansır. Rekabet ortamında bu beklentileri karşılayan firmalar, artan çalışan masraflarını ürün fiyatlarına yansıtır. Bu da yine ücret-fiyat sarmalını tetikler ve böylece birçok ekonomik sistemde, sistemin bir parçası olarak, yani yapısal olarak bir enflasyon mevcuttur.

IMF

Rasyonel Beklenti Teorisi

Rasyonel Beklenti Teorisi, ekonomik aktörlerin refahlarını en üst düzeye çıkarmaya çalışırken geleceğe rasyonel olarak baktıklarını ve yalnızca anlık fırsat maliyetlerine ve baskılarına yanıt vermediklerini savunur. Büyük oranda az önce gördüğümüz parasalcılık temeline dayanan bu görüşe göre, para arzına ek olarak, geleceğe yönelik beklentiler ve stratejiler de enflasyon açısından önemlidir.

Rasyonel Beklenti Teorisi'nin temel iddialarından biri, aktörlerin daha yüksek enflasyon tahminlerini yerine getirecek şekilde hareket ederek, merkez bankası kararlarını "yönlendirmeye" çalışacak olmalarıdır. Bu, merkez bankalarının enflasyonla mücadelede güvenilirliklerini sağlamaları gerektiği anlamına gelir, aksi takdirde ekonomik aktörler, enflasyonu artırma pahasına bile olsa, ekonomik durgunluğu (resesyonu) önlemek için merkez bankasının para arzını yeterince hızlı bir şekilde genişleteceği üzerine bahse girerler.

Dolayısıyla, eğer bir merkez bankası enflasyona karşı tavrı bakımından "yumuşak" bir üne sahipse, kısıtlayıcı parasal büyüme ile enflasyonla mücadeleye yönelik yeni bir politika ilan ettiğinde, ekonomik aktörler bu politikanın devam edeceğine inanmayacaktır; enflasyonist beklentileri yüksek kalmaya devam edecek ve enflasyon da öyle olacak. Öte yandan, eğer merkez bankası enflasyon konusunda "sert" bir üne sahipse, böyle bir politika açıklamasına inanılacak ve enflasyonist beklentiler hızla aşağı inecek ve böylece enflasyonun kendisinin asgari ekonomik bozulma ile hızla düşmesine izin verilecektir.

Enflasyona Etki Eden Diğer Faktörler

Paranın enflasyon üzerindeki etkisi, bir iç savaş gibi bir kriz zamanlarında hükümetlerin aşırı miktarda para basarak harcamaları finanse ettiğinde en belirgin hâle gelir. Bu, bazen fiyatların her ay, hatta her gün iki katına çıkabildiği ekstrem bir durum olan hiperenflasyona yol açar.

Ne kadar önemli olduğu konusunda görüş ayrılıkları olsa da, para arzının da ılımlı enflasyon seviyelerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Örneğin, parasalcı ekonomistler, bağlantının çok güçlü olduğuna inanırlar; Keynesçi iktisatçılarsa, aksine, tipik olarak, enflasyonu belirlemede para arzından ziyade ekonomideki toplam talebin rolünü vurgularlar. Yani Keynesçiler için para arzı, toplam talebin belirleyicilerinden yalnızca bir tanesidir.

Tüm Reklamları Kapat

Bazı Keynesçi ekonomistler, merkez bankalarının para arzını tamamen kontrol ettiği fikrine katılmazlar. Onlara göre para arzı, ticari bankalar tarafından verilen banka kredisi talebine uyum sağlar ve bu da merkez bankalarının para arzı konusunda çok az kontrole sahip olmasına sebep olur. Bu, içsel para teorisi olarak bilinir ve 1960'lara kadar post-Keynesçiler tarafından şiddetle savunulmuştur. Bu pozisyon, genel geçer olarak kabul görmez; çünkü bankalar kredi vererek para yaratır, ancak bu kredilerin toplam hacmi reel faiz oranları arttıkça azalır. Böylece merkez bankaları, parayı daha ucuz veya daha pahalı hale getirerek para arzını etkileyebilir, dolayısıyla üretimini artırabilir veya azaltabilir.

Duke University

İşsizlik

19. yüzyılda büyük ölçekli işsizliğin ortaya çıkmasından bu yana enflasyon ve işsizlik arasında bir bağlantı kurulmuştur ve bugün de bu bağlantılar kurulmaya devam etmektedir. Ancak, işsizlik oranı genellikle enflasyonu sadece kısa vadede etkiler, uzun vadede etkilemez.[11] Uzun vadede, paranın dolaşım hızı, enflasyonu öngörme konusunda düşük işsizlikten çok daha isabetlidir.[12]

Marksçı ekonomide işsizler, "yedek işçi ordusu" konumundadır ve bu nedenle firmalar maaş artışı yapmak zorunda kalmazlar. Bu fikir, 20. yüzyılda Keynesçi ekonomide de birazdan detaylarına bakacağımız Hızlanmayan Enflasyon İşsizlik Oranı ve Phillips Eğrisi gibi kavramlar altında kendine yer bulmuştur. Burada hızlıca Phillips Eğrisi'ne bir bakış atalım.

Orijinal Phillips Eğrisi'nde işsizlik arttıkça, maaş oranlarındaki artış giderek azalır ve hatta bir noktadan sonra negatif bir değere ulaşır. Bu durum, işsizlik ile enflasyon arasında bir ilişki olduğu anlamına gelir. Ancak bu sadece kısa vadede geçerli olan bir ilişkidir; uzun vadede bu öngörü tutmaz.
Orijinal Phillips Eğrisi'nde işsizlik arttıkça, maaş oranlarındaki artış giderek azalır ve hatta bir noktadan sonra negatif bir değere ulaşır. Bu durum, işsizlik ile enflasyon arasında bir ilişki olduğu anlamına gelir. Ancak bu sadece kısa vadede geçerli olan bir ilişkidir; uzun vadede bu öngörü tutmaz.
Wikipedia

Enflasyon analizinde temel bir kavram, Phillips Eğrisi olarak adlandırılan, enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişkidir. Bu model, fiyat istikrarı ile istihdam arasında bir ödünleşim (İng: "trade-off") olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, işsizliği en aza indirmek için, bir miktar enflasyon arzu edilmelidir.

Tüm Reklamları Kapat

Phillips eğrisi modeli, örneğin Amerikan ekonomisinin 1960'lardaki karakteristiğini iyi bir şekilde modellemiştir; ancak 1970'lerde yaşanan stagflasyonu tanımlamada başarısız olmuştur (stagflasyon; hem yüksek enflasyon, hem düşük ekonomik büyüme hem de yüksek işsizlik ile karakterize edilen tuhaf bir ekonomik durumdur, çünkü böyle bir durumda enflasyonu düşürücü hamleler işsizliği daha da artırır ve ülkeyi iyice zora sokar). Bu nedenle, modern makroekonomi, enflasyonu, arz şokları (örneğin 1973 petrol krizi) ve biraz önce bahsettiğimiz yapısal enflasyon gibi etmenlere bağlı olarak değişebilir yapıda olan, güncellenmiş bir Phillips eğrisi kullanarak tanımlamaktadır.

2000-2014 yılları arasında ABD'deki işsizlik ile enflasyon arasındaki ilişkiyi gösteren Phillips Eğrisi. Görülebileceği üzere işsizlik arttıkça enflasyon düşmüştür (ancak negatif değerlere ulaşmamıştır).
2000-2014 yılları arasında ABD'deki işsizlik ile enflasyon arasındaki ilişkiyi gösteren Phillips Eğrisi. Görülebileceği üzere işsizlik arttıkça enflasyon düşmüştür (ancak negatif değerlere ulaşmamıştır).
Wikipedia

Potansiyel Çıktı

Dikkate alınması gereken başka bir kavram, kurumsal ve doğal kısıtlamalar göz önüne alındığında ekonominin optimal üretim düzeyinde olduğu bir GSYİH düzeyi olan potansiyel çıktıdır (bazen "doğal gayri safi yurtiçi hasıla" olarak adlandırılır). Bu çıktı düzeyi, Hızlanmayan Enflasyon İşsizlik Oranına (İng: "Non-Accelerating Inflation Rate of Unemployment" veya kısaca "NAIRU") veya "doğal" işsizlik oranına veya tam istihdam işsizlik oranına tekabül eder.

Bu teoriye göre GSYİH, kendi potansiyelini aşarsa (ve işsizlik NAIRU'nun altındaysa), tedarikçiler fiyatlarını artırdıkça ve yapısal enflasyon kötüleştikçe enflasyonun hızlanacağını söyler. Öte yandan GSYİH potansiyel seviyesinin altına düşerse (ve işsizlik NAIRU'nun üzerindeyse), tedarikçiler fazla kapasiteyi doldurmaya, fiyatları düşürmeye ve yapısal enflasyonu baltalamaya çalıştıkça, enflasyon da yavaşlayacaktır.

Bununla birlikte, politika oluşturma amaçları açısından bu teoriyle ilgili bir sorun, potansiyel çıktının (ve dolayısıyla NAIRU'nun) kesin seviyesinin genellikle bilinmemesi ve zamanla değişme eğiliminde olmasıdır. Enflasyon da genelde asimetrik görünen bir şekilde hareket etmektedir: Genellikle enflasyonun yükselme hızı, düşme hızından yüksektir. Enflasyon aynı zamanda politika nedeniyle de değişebilir: Örneğin, İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher yönetimindeki yüksek işsizlik, NAIRU'da bir artışa (ve potansiyelde bir düşüşe) yol açmış olabilir, çünkü işsizlerin çoğu kendilerini yapısal olarak işsiz kalmışlardır (yani becerilerine uygun iş bulamamışlardır). Yapısal işsizlikteki bir artış, işgücünün daha küçük bir yüzdesinin NAIRU'da iş bulabileceği anlamına gelir (ki bu durumda ekonomi, enflasyonun ivmelenmesine sebep olacak bölgeye geçemez).

Tüm Reklamları Kapat

Money

Enflasyonun Avantajları ve Dezavantajları

Her ne kadar enflasyonun genellikle dezavantajlı bir kavram olduğu düşünülse de modern ekonomik görüşe göre bir miktar enflasyon (genelde %2 seviyesi) faydalıdır. Bunu anlayabilmek için, öncelikle enflasyonun avantajlarıyla başlayalım, sonrasında daha yaygın bilinen dezavantajlarına bakış atalım.

Enflasyonun Avantajları

Harcamaya Teşvik

Enflasyonun olmadığı bir durumda vatandaşlar, paralarını olabildiğince biriktirip gelecekte harcamayı seçebilirler. Bu durum, ekonominin yavaşlamasına neden olabilir. Öte yandan enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücü zamanla düşerse, kişiler de biriktirip sonradan harcamak yerine, ellerindeki parayı o anda harcayabilecekleri en iyi mal ve hizmetlere harcamayı seçebilirler ve bu sayede ekonominin çarkları dönebilir. Bu sayede ülkedeki ekonomik faaliyet artar ve ilerleme sağlanabilir.

Mundell-Tobin Etkisi

Bunun bir benzeri sermaye sahipleri seviyesinde de görülür: Enflasyondaki artışlar, sermaye yatırımında da bir artışa yol açar ve bu da büyümeyi hızlandırır.[13] Nobel ödüllü Robert Mundell, ılımlı düzeydeki enflasyonun tasarruf sahiplerini, gelecekteki harcamaları finanse etmek amacıyla parayı ellerinde tutma yerine, bazı kredileri ikame etmeye teşvik edeceğini belirtmiştir. Bu ikame, piyasa takası reel faiz oranlarının düşmesine neden olacaktır.[14] Daha düşük reel faiz oranı, yatırımı finanse etmek için daha fazla borçlanmaya neden olacaktır. Benzer bir şekilde, Nobel ödüllü James Tobin, bu tür bir enflasyonun işletmelerin varlık portföylerindeki para bakiyeleri için fiziksel sermayeye (tesis, ekipman ve stoklar) yatırım yapmasına neden olacağını belirtmiştir. Bu ikame, daha düşük reel getiri oranlarıyla yatırım yapmayı seçmek anlamına gelir (geri dönüş oranları daha yüksek olan yatırımlar daha önce yapıldığı için, getiri oranları da daha düşüktür).[15] Bu iki tespite bir arada Mundell-Tobin Etkisi denmektedir. Ekonomi, ekonomik büyüme teorisi modellerine göre zaten aşırı yatırım yapmadığı müddetçe, Mundell-Tobin Etkisi'nden kaynaklanan bu ekstra yatırım olumlu olarak görülecektir.

Coin Telegraph

Maddi Varlık Avantajı

Buna ek olarak, kendi para birimlerinde fiyatlandırılan maddi varlıklara (mülk veya stoklu mallar gibi) sahip kişiler de varlıklarının fiyatını yükselttiği için bir miktar enflasyonu faydalı bulurlar; çünkü o sayede nihayetinde mallarını daha yüksek fiyata satabilirler.

Tüm Reklamları Kapat

Likidite Tuzağına Karşı Manevra Alanı

Ayrıca bir miktar enflasyon, para politikası için manevra alanı sağlaması açısından da faydalıdır. Para arzını kontrol etmenin başlıca iki aracı, bankaların merkez bankasından borç alabilecekleri oranı düşürmek ve merkez bankasının nominal faiz oranını düşürmek amacıyla tahvil piyasasına müdahaleleri olan açık piyasa işlemleridir. Eğer bir ekonomi zaten düşük, hatta sıfır nominal faiz oranlarına sahip bir durgunluk içindeyse, banka ekonomiyi canlandırmak için (negatif nominal faiz oranları imkansız olduğundan) bu oranları daha fazla indiremez. Buna likidite tuzağı denir.

Deflasyon Dengesizliği

Son olarak, enflasyonun zıttı olan deflasyon faydalı bir durummuş gibi gözükse de aslında istenmeyen bir durumdur. Ekonomist S.C. Tsiang, önemli bir deflasyon beklendiğinde, her ikisi de borç vermek yerine alan para tutmayla sonuçklanan iki önemli etkinin ortaya çıkacağına dikkat çekmiştir:[16]

Birincisi, sürekli olarak düşen fiyatların ve bunun sonucunda doğan para biriktirmeye yönelik teşvikin, artan korku nedeniyle bir dengesizliğe yol açacağı fikriydi. Bu korkunun sebebi, deflasyon altında bir yandan para istiflerinin değeri artarken, diğer yandan insanlar bu para yığınlarını ticarete yönelik bir harekete çevirmeye başladıkları anda gerçek mallar ve varlıkların fiyatının hızla yükseleceğinin farkına varmaları olacaktır. Veya Tsiang'ın sözleriyle anlatacak olursak:

Bu birikimleri harcamaya yönelik herhangi bir hareket bir kez başladı mı, kendini tüketmeden önce uzun bir süre öfkelenebilecek muazzam bir çığa dönüşecektir.

Bu nedenle, uzun vadeli bir deflasyon rejiminin periyodik hızlı enflasyon ve bunun sonucunda yaşanacak gerçek ekonomik aksaklıklarla kesintiye uğraması muhtemeldir.

Tüm Reklamları Kapat

Tsiang'ın belirttiği ikinci etki, tasarruf sahipleri finansal piyasalara borç verme yerine elindeki parayı ikame ettiğinde, bu piyasaların tasarrufları yatırıma yönlendirmedeki rolünün baltalanmasıdır. Yüksek getirisi olan bir para varlığı ile rekabetten sıfıra veya sıfıra yakın bir noktaya sürülen nominal faiz oranlarıyla, bu piyasalardan geriye kalanlarda hiçbir fiyat mekanizması olmayacaktır. Finansal piyasalar öldürüldüğünde, kalan mallar ve fiziksel varlık fiyatları ters yönlerde hareket edecektir. Örneğin, artan bir tasarruf arzusu, faiz oranlarını daha da aşağı itemez (ve dolayısıyla yatırımı teşvik edemez), bunun yerine ek para istifine neden olur, tüketici fiyatlarını daha da düşürür ve tüketim malları üretimine yatırım yaparak daha az çekici hale getirir. Ilımlı enflasyon, beklentisi nominal faiz oranlarına dahil edildiğinde, değişen yatırım fırsatlarına veya tasarruf sahiplerinin tercihlerine yanıt olarak bu faiz oranlarının hem yukarı hem de aşağı gitmesi için alan sağlayacak ve böylece finansal piyasaların daha normal bir şekilde işlemesine izin verecektir.

Minneapolis FED

Enflasyonla Nasıl Mücadele Edilir?

Enflasyon, özellikle de fiyat oynaklığına (İng: "volatility") sebep olan, öngörülemez şekilde enflasyon, fiyat istikrarını bozar. Fiyat istikrarı (veya nispeten sabit bir enflasyon seviyesi), işletmelerin gelecekten ne bekleyebileceklerini bilmelerini sağlar ve bu sayede geleceğe dönük plan yapabilmelerini mümkün kılar. Bu nedenle enflasyonu kontrol altında tutmak önemlidir.

Bir ülkenin mali düzenleyicisi (genelde merkez bankası), enflasyonu kontrol altında tutma sorumluluğuna sahiptir. Bir merkez bankası (veya para arzının büyüklüğünü ve büyüme oranını belirleyen diğer komiteler), para politikası adı verilen bir dizi eylem ve önlem yoluyla bu sorumluluğu yerine getirirler.

Faiz Oranlarının Artırılması

Enflasyonun nasıl düşürüleceği, bir ülkedeki enflasyonun nedenlerine bağlı olarak değişebilir. Örneğin ekonomi aşırı ısınmışsa, merkez bankaları (fiyat istikrarını sağlamaya kararlılarsa) genellikle faiz oranlarını yükselterek toplam talebi dizginleyen daraltıcı politikalar uygulayabilirler. Bu, enflasyonla mücadelede en tipik ve etkili yöntemdir.

Tüm Reklamları Kapat

Kısa dönem faiz oranlarının artırmak, bankalardan borç almayı daha pahalı hâle getirmektedir. Bu, faizin olduğu hemen her alanda görülen bir durumdur:[17] Örneğin eğer mortgage faiz oranları artacak olursa, ev fiyatları düşecektir; çünkü yüksek faiz oranıyla bankalardan ev kredisi almak isteyenlerin sayısı azalacaktır. Evlere olan talep azalınca, ev fiyatları da düşmek zorunda kalacaktır. Elbette eğer arz çok yüksekse (örneğin pandemi nedeniyle insanlar şehirlerden daha kırsal alanlara çok fazla göç ediyorlarsa ve bu kırsal alanlardaki ev fiyatları fırlamışsa), faiz artırımının etkileri de hemen olamayacaktır ve belli bir süre alabilir (örneğin 1-2 yıl). Ama ne olursa olsun, borç alınan paranın daha büyük bir kısmının faiz ödemeye gidecek olması, borç alımını azaltarak para harcamayı düşürmektedir ve bu da fiyatların düşmesiyle sonuçlanmaktadır. Bu durum, enflasyonu da geriletmektedir.

The Economist

Bunun bir diğer örneği ana faiz oranıdır (İng: "prime rate"):[18] Ana faiz oranı, bankaların, büyük şirketler gibi kredibilitesi en yüksek olan müşterilerine uyguladıkları faiz oranıdır. Örneğin ABD'de birkaç on yıldır temel kural, ana faiz oranın, federal fon oranı artı %3'e eşit olması olmuştur. Dolayısıyla eğer ki ABD'de federal faiz oranı %1,75 ise, ana faiz oranının tavanı %4,75 olacaktır. Aradaki fark, banka kredisi işleme maliyetini karşılamak içindir.

Ana faiz oranındaki değişiklikler, sırasıyla, gayrimenkul ve araç alımları gibi diğer tüm kredi ürünlerinin yanı sıra, kredi kartları gibi döngüsel borçlar için olan borçlanma maliyetini artırır.

Teoriye göre, eğer borç para almak veya bir kredi kartında bakiye taşımak daha pahalıysa, tüketiciler daha az harcama yapacaktır. Harcama azaldığında, talep düşecek ve nihayetinde günlük malların fiyatı da düşecektir - ki bu da enflasyonun düşmesi demektir. Bu nedenle faiz artırımı, enflasyonla mücadeledeki ana araçlardan biridir.

Tüm Reklamları Kapat

Ancak bu, risksiz bir yöntem değildir: Daha yüksek borçlanma maliyetleri, yüksek enflasyon ve daha yavaş büyüme ile bir araya gelerek bir ekonomiyi resesyona (durgunluğa) sokabilir. Dolayısıyla merkez bankaları, faiz oranlarını artırırken ekonomiyi çok iyi okumalı ve belli bir kısa vadeli periyot ve belli bir coğrafya için en uygun oranları belirlemelidir.

Döviz Kurunun Sabitlenmesi

Bugüne kadar bazı merkez bankaları, döviz kurunu sabitleyerek, yani ülkenin para biriminin değerini başka bir para biriminin değerine (ve dolayısıyla da para politikasını başka bir ülkenin para politikasına) bağlayarak parasal disiplini empoze etmeyi seçmişlerdir. Ancak, enflasyonun yurt içi gelişmelerden ziyade küresel gelişmelerden kaynaklandığı durumlarda, bu tür politikalar efektif olmayabilir.

Fiyatların Devlet Tarafından Belirlenmesi

Bazı durumlarda hükümetler, enflasyonu dizginlemek için fiyatları doğrudan belirlemeyi de seçebilir. Örneğin 2008 yılında gıda ve akaryakıt fiyatlarının yüksek seyretmesiyle dünya genelinde enflasyon yükseldi ve küresel olarak yükselmiş fiyatlar birçok ülkede iç ekonomiye de yansıdı; bu durum, bazı hükümetlerin yüksek gıda ve yakıt fiyatlarının önüne geçmek için fiyatları kendilerinin belirlemesiyle sonuçlandı. Ancak genellikle bu tür idari fiyat belirleme önlemleri, üreticilerin artan kayıplarını tazmin etmeye çalışan hükümetin büyük sübvansiyon faturaları sırtlamasıyla sonuçlanır.[2]

Axios

Sonuç

Sonuç olarak enflasyon, bir ülkedeki fiyatların istikrarlı ve sürekli olan artışıdır. Bir miktar enflasyon, ekonomik canlılık için avantajlı olsa da yüksek enflasyon oranlarıyla aktif ve bilimsel mücadele şarttır. Aksi takdirde ekonomi politikası rayından çıkabilir ve ortaya çıkan fiyat istikrarsızlığı, hem kişi ve şirketlerin geleceğe yönelik beklentilerini doğru kuramamalarıyla sonuçlanır (bu da ülkeye yapılacak yatırımların azalması demektir) hem de alım gücünün düşmesine bağlı olarak politik stabilite bozulabilir. Her konuda olduğu gibi, para politikasının da modern bilimden gücünü alması elzemdir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
43
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 10
  • Muhteşem! 3
  • Bilim Budur! 3
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 3
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • İnanılmaz 1
  • Umut Verici! 1
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 20/04/2024 01:42:52 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12048

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Molekül
Süt
Yıl
Ay Görevleri
Olumsuz
Korku
Dişler
Nöron
Gün
Balina
Yok Oluş
Teleskop
Hayvanlar Alemi
Ağız
Görme
Venüs
Kimyasal Evrim
Nadir
Teori
İnsanlar
Elementler
Çeviri
Balıklar
Geometri
İnsan Sağlığı
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Kafana takılan neler var?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ç. M. Bakırcı. Enflasyon Nedir? Ekonomik Enflasyonun Nedenleri Nelerdir?. (5 Temmuz 2022). Alındığı Tarih: 20 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/12048
Bakırcı, Ç. M. (2022, July 05). Enflasyon Nedir? Ekonomik Enflasyonun Nedenleri Nelerdir?. Evrim Ağacı. Retrieved April 20, 2024. from https://evrimagaci.org/s/12048
Ç. M. Bakırcı. “Enflasyon Nedir? Ekonomik Enflasyonun Nedenleri Nelerdir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 05 Jul. 2022, https://evrimagaci.org/s/12048.
Bakırcı, Çağrı Mert. “Enflasyon Nedir? Ekonomik Enflasyonun Nedenleri Nelerdir?.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, July 05, 2022. https://evrimagaci.org/s/12048.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close