Dövüş Kulübü ve Arzunun Paradoksu: İlk Kural, İhtiyacımız Olmayan Şeylerden Vazgeçmek!
- İndir
- Dış Sitelerde Paylaş
Dövüş Kulübü, Chuck Palahniuk tarafından 1996 yılında kaleme alınmış bir eserdir. Bu eser, David Fincher'ın yönetmenliği ve kaliteli oyunculuklarla 1999 yılında sinema dünyasına girmiş ve yıllardır akıllarda yer eden, kült bir film haline gelmiştir.
Arzumuz, Ötekinin Arzusudur!
Jack (Edward Norton) karakteri tekdüze giden hayatında ciddi bir şekilde uyku problemleri (insomnia) yaşamaktadır. Bunu aşmak için doktorun tavsiyesiyle birlikte terapi gruplarına katılır. Bu terapi grupları, testis kanseri problemini yaşayan insanlardan oluşmaktadır (Jack, sonrasında başka terapi gruplarına da gider). Burada Jack'in amacı, kendi yaşadığı problemden daha büyük sorunlar yaşayan insanları gözlemlemek ve kendi acısını onlarla kıyaslamaktır. Bu durumda Jack’in sorunu, terapideki insanlara kıyasla basit kalmıştır. Bu da bir tür kendi halinden memnun olma duygusu yaratır.
Jack, nihayet rahat uyumaya başlamıştır. Daha sonra terapi gruplarına bir kadın (Marla) katılır. Marla’nın sağlık açısından bir problemi yoktur. Marla da tıpkı Jack'le benzer nedenlere sahip olduğu için terapilere katılmaya başlamış biridir. Fakat Marla'nın varlığı, Jack'in terapilere katılmasının arkasına sakladığı yalan duygusuyla yüzleşmesine neden olur. Jack ve Marla’nın terapideki insanlar gibi rahatsızlıkları yoktur ve ikisinin bir arada oluşu, Jack'in kendine yarattığı ilizyonu parçalar. Jack, Marla'nın orada olmasından dolayı, onun yalanının kendi yalanını yansıttığını ve birdenbire hiçbir şey hissetmediğini ifade eder. Böylelikle terapilerden aldığı etki kaybolur.
Daha sonra Jack, bir uçak seyahati sırasında Tyler (Brad Pitt) ile tanışır. Aralarında olaylar gelişir ve nihayetinde geceleri barların altlarında dövüş turnuvaları yaparlar ve bir "dövüş kulübü" kurarlar. Sonrasında Tyler, kulübün üyelerine, aklımıza çivilenen şu sözleri söyler:
(...) Burada yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. Bir potansiyel görüyorum ama heba oluyor. Lanet olsun bütün bir nesil benzin pompalıyor. Garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köleler olmuşlar. Reklamlara kanıp araba ve kıyafet kovalıyorlar. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp ihtiyaç duymadığımız şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Ne bir amacımız var ne de bir yerimiz. Ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı. Bizim savaşımız ruhani bir savaş; en büyük buhranımız, hayatlarımız. Televizyonla büyürken bir gün milyoner, bir film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık ama olmayacağız. Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz ve çok ama çok kızgınız.
Burada arzu duyduğumuz şeylerin tümü aslında Tyler'ın da dediği gibi bize ait değildirler ve biz bunlara inandırılırız. Sahip olmayı arzuladığımız her şeyin doğrudan bizim arzumuz olduğunu düşünürüz. İhtiyacımız olmayan şeyleri sanki ihtiyacımız varmış gibi elde etmek isteriz. Fakat Lacan'ın da dediği gibi:[1] "İnsanın arzusu, Öteki'nin arzusudur."
Arzunun Paradoksu
Öteki'den elde edeceğimiz her nesnenin bizi, Lacan’ın kullandığı bir kavram olan objet petit a'ya ("belirsiz arzu nesnesi") ulaştıracağını düşünürüz. Çünkü özne kökensel eksikliğini doyurmak ister ve onu Öteki'de arar. Ancak Öteki, bu talebi karşılayamaz. Çünkü Büyük Öteki'nin yapısındaki çatlaklar, tam da bu eksikliğin kendisinin doldurulamadığı yerlerdir. Öteki'deki tüm amaç, arzu ettiğimiz her nesnenin bizi mutlak doyuma ulaştıracağı ve bizi tamamlayacağının vaadidir. Fakat öznenin aradığı objet petit a, Öteki'nin sahip olmadığı bir şeydir.
Buna örnek verecek olursak: Kapitalist sistem bize, mutlu olmaya her zaman hakkımız olduğunu söyler. Fakat kapitalist işleyişin temelindeki hareket biçimi, öznenin nihai olarak doyumsuz olması üzerinedir. Tyler'ın isyan ettiği ve fark etmemizi istediği şey budur. Jack, evindeki tüm eşyaları yenileyerek kendini her daim iyi hissedeceği şeyleri satın aldığını düşünür. Fakat bu kendini iyi hissetme ve mutlak olarak tatmin olmanın çözümü değildir. Bu da bize, sistemin dayattıklarını ve sahip olmadığımız şeyleri elde etme arzusunu yeniden canlandırır. Bu durum, kendi içerisinde bir paradoks yaratır. Bu da var olan düzenin karşısına, devrimci hareketleri doğurur. Toplumsal düzen varlığını devam ettirmek için öznelerin üretmesi ve arzulamasına ihtiyaç duyar; ama bu sadece ideolojinin içindeki boşluklar olduğu takdirde mümkün olur. Fakat bu durum, toplumsal düzenin işleyişini de tehdit etmiş olur.
Jack'in evini yenilemesiyle aradığı şey nedir? Bunu şöyle açıklayabiliriz: Objet petit a (belirsiz ve imkansız nesne), öznenin arzusunun nedenidir; ama doğrudan arzu nesnesi değildir. Çünkü arzu nesnesi belirli şeylerle ilgilidir ve "o" şeye ulaşıldığında özne doyuma ulaşır. Örneğin bir şişe kola içmek isterseniz bu, sizin arzu nesnenizdir. Ona ulaştığınız andan itibaren doyuma ulaşırsınız. Fakat bizi kolaya götüren ve tetikleyen şey objet petit a'dır. Kolaya ulaştığımızdaki doyum, nesneye ulaşmanın doyumudur. Fakat kökensel olarak arzu, tatmin olmamıştır. Ancak tam da buradaki tatmin olamıyor oluşumuzdan dolayı, tatmin olmanın peşine düşeriz. Arzunun mutlak doyumu, nihai yitimine sebep olur. Fakat arzuya dair bu arayış her daim kendisini sürdürür.[4]
Slavoj Zizek, bu durumu arzunun paradoksu olarak tanımlar. Zizek, arzunun paradoksu meselesini ele alırken, Zenon'un en ünlü paradokslarından Akhilleus ve kaplumbağanın olayını ele alır. Akhilleus, kaplumbağanın gerisinde başlar ve Akhilleus'ın kaplumbağayı geçebilmesi için, önce kat ettiği yolun yarısını, daha sonra yine kat ettiği yolun yarısını gidecektir. Böylelikle Akhilleus, kaplumbağaya asla yetişemez. Aslında Akhilleus hızlı olduğu için kaplumbağaya yetişeceğini biliriz. Burada sürekli mesafesini koruyan bir paradoks vardır.
Lacancı teoriden de yola çıkarsak, önemli olan, nesnenin ulaşılamaz oluşudur. Burada bize özne ile arzunun hiçbir zaman yakalayamayacağımız nesne-nedeni arasındaki ilişkiyi gösterir. Nesne-neden, her zaman elden kaçırılır. Burada tek yapılacak tek şey, onu daire içine almak olacaktır. Bunun sebebi, kökensel arzunun nesnesinin belirsiz olmasıdır. Az önce söz ettiğimiz üzere Lacan, buna objet petit a der. Gizemin cazibesi ve diğer şeylerin kendisinden ayırıcı bir niteliği yaratan yasa, çizdiği sınırlar ile nesneye ulaşılmak istenen durumu özel ve merak uyandırıcı kılmaktadır.[5]
Özgürlük Yumruğu
Dövüş Kulübü, dövüş dışında, büyük şirketlere de saldırmaya başar. Bu, bir tür kapitalizm karşıtı eylemdir. Ancak bunu en vahşi ve yıkıcı bir biçimde görürüz. Köle olma bağlamından kurtulmak isteyen bu eylemi, Jack’in patronunun odasında kendisini yumrukladığı sahnede de görürüz. Jack, patronundan ödeme alabilmek için ona bir oyun kurar ve kendisini kanlar içinde bırakana kadar hırpalar. Bu sekansta filmin sonlarına gelmeden Tyler karakterinin ikinci bir karakter değil de, Jack'in zihnindeki kurgusal bir karakter olduğunu belirgin olarak görürüz.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Zizek, bu sahneyle ilgili şöyle bir açıklama getirir: Jack'in buradaki eylemi, onun gerici fantezilere ya da mazoşizme dayanan bir girişiminin aksine, zincirlerinden kurtulduğu bir durum vardır: özgürlük. Kendisi (Jack), yumruğun olduğu yerdedir. Düşmanı alt etmek için önce kendimize vurmamız gerekir. Bizi otoriter olan yapıya köle olarak zincirleyen şartlardan kurtulmak için önce kendimizle yüzleşmeliyiz.
Ayrıca burada öznenin kendini hırpalamasının temsil ettiği şey, kaybedecek çok şeyi olmayan işçi kesimine atıf yapılır. Kendisini hırpalamasındaki eylemle, aslında ona zaten çok da değer vermeyen simgesel/toplumsal yapıdan arındırıp özgürlüğünü alır. Çünkü efendiden dayak yiyen bir köle olmaktansa kendini döven bir "özgür" olabilmeyi yeğler. Kendisini döverken aslında efendisine bağlı olduğu şeyi döver.
Filmin sonunda ise Jack, kendisine sıktığı silah ile Tyler'ı öldürmüş olur ve böylelikle kendisini dövme eyleminden kurtulur. Dövmesi gereken artık kendisi değil, sistemdir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 80
- 26
- 19
- 16
- 10
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- ^ J. Lacan. (2019). Psikanalizin Dört Temel Kavramı. ISBN: 978-975-342-386-1. Yayınevi: Metis Yayınları. sf: 304.
- T. McGowan. (2012). Gerçek Bakış-Lacan Sonrası Sinema Kuramı. ISBN: 978-605-02-0156-7. Yayınevi: Say Yayınları. sf: 336.
- S. Zizek. (2019). Yamuk Bakmak-Popüler Kültürden Jacques Lacan’a Giriş. ISBN: 978-975-342-469-1. Yayınevi: Metis Yayınları. sf: 240.
- ^ S. fiennes. (Belgesel, 2006). The Pervert's Guide To Cinema.
- ^ T. McGowan-S. Kunkle, et al. (2016). Lacan Ve Çağdaş Sinema. ISBN: 978-605-02-0332-5. Yayınevi: Say Yayınları. sf: 296.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 22/12/2024 06:26:19 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11336
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.