COVID-19 Salgını Sırasında Havayolu Ulaşımı ile İlgili Gerçekler, Bilinmesi Gerekenler ve Alınması Gereken Önlemler
Ulaşım hizmetleri, küreselleşen dünyada giderek daha önemli hale geldi. Sadece hava yolculuğu üzerinden bakıldığında, yolcu sayısı son 20 yılda yaklaşık %40 artmıştır. Bu artış, hem bireysel olarak uçak yolculuğunu hayatımıza ne kadar soktuğumuzu hem de ülke ekonomileri açısından hava yolculuğunun önemini göstermektedir. Gezginlerin dünya çapında bu denli hareket edebilme özgürlüğü, kuşkusuz mevcut pandeminin şiddetini arttırmıştır.
Toplu taşıma, genellikle çok sayıda insanı bir araya getiren ve birbirleriyle yakın temasa sokan bir faaliyettir. Aynı ortamı paylaşmak, ortamda bulunan potansiyel zararlı ajan sayısını artırmanın yanı sıra maruz kalan insan sayısını da artıracaktır. Korkuluklar, koltuklar, kapılar gibi dokunulan pek çok ortak obje bu tür ortamların sıcak noktalarıdır. Belirli bir alandaki insan sayısının artması, bunlardan birinin enfekte olmuş kişi olma olasılığını artırır. Artık biliniyor ki; enfekte olmuş kişiler asemptomatik veya çok hafif semptomları olabilir ve yine de başkalarını enfekte edebilir. Dolayısıyla, toplu taşımanın hastalık yayılmasında önemli bir faktör olma potansiyeli bulunmaktadır.
COVID-19'un dünyaya hızlı bir şekilde yayılmasının, insanların birkaç saat içinde uluslararası seyahat edebilmesinden kaynaklandığı şüphe götürmez bir gerçektir. Sağlık sistemlerimizin bunalmaması, uluslararası ve ulusal yayılımı yavaşlatmak için enfeksiyon kontrol önlemlerinin alınması çok önemlidir.
Ulaşım araçlarındaki virüs bulaşmalarının çoğu doğrudan kişiden kişiye gerçekleşir. Bu nedenle insanlar arasında mümkün olduğunca fazla mesafe bırakılması önerilir. Yolcular, bazı virüslerin havada ve yüzeylerde bulunabileceğinin farkında olmalıdır. Uçaklarda yüksek verimli filtreler (HEPA filtreleri) bulunur; ancak filtreler henüz filtreye geri gönderilmemiş olan yolcu kabinindeki havayı veya kanal ve filtre arasından sızabilecek (kaçak) havayı temizleyemez. Kaldı ki HEPA filtreler, bu virüsü tutabilmek açısından sınırda bir verimliliğe sahiptir. HEPA filtreden daha kaliteli filtreler vardır ve artık uçak sistemlerinde bunların kullanılması düşünülmelidir.
Alaska’da, 1977'de, bir motor arızası nedeniyle, içinde 54 kişi bulunan bir uçak 3 saat boyunca yerde beklemek zorunda kaldı ve bu sırada uçak havalandırma sistemi de kapatıldı. Olaydan sonraki 3 gün içinde, yolcuların % 72'si grip hastalığına yakalandı. Uçakta, sadece 1 hasta yolcu vardı. Bu durumun, salgının, hava yoluyla bulaşması için delil olduğu ve bunun kısmen havalandırma sisteminin çalışmamasından kaynaklandığı düşünüldü. Bu olay, uçak kullanımına bağlı olarak bir hastalık salgınının ortaya çıkabileceğine dair örnek olarak belgelenmiştir. Ne olursa olsun uçak havalandırma sisteminin hiçbir zaman kapatılmaması gerektiğini de göstermesi açısından önemli bir örnektir.
Yapılan bir derleme çalışma, pandemik influenza planlamasında hava yoluyla bulaşmanın dikkate alınmasını önermektedir.
ABD Donanması personeli arasında, 1986 salgınında, H1N1 influenza virüsünden enfekte olunması da, bu personelin aynı uçakta uçmuş olmalarına bağlandı. Enfekte olmuş kişilerin çoğunun, enfekte olduğu bilinen bireylerden 2 metreden daha uzakta oturmuş olmalarına rağmen virüsü kapmaları, hava yoluyla bulaşma olduğu şeklinde değerlendirildi. Bilim insanlarının çoğunun uzlaştığı bir iddia şudur:
İnfluenza veya tüberküloz gibi bulaşıcı hastalığı olan bir hasta tarafından ortama yayılan damlacıklar, bulaşıcı hastalıkların taşıyıcıları olabilir. Uçak kabinleri gibi iç ortamlar, hava kaynaklı bulaşma açısından riskli olabilir.
Dünya Sağlık Örgütü, 1998 yılında yaptığı bir açıklamada şöyle demiştir:
Hava yolculuğu sırasında hava kaynaklı hastalık iletimi önemlidir.
Bunun nedeni, bir uçak kabinindeki yolcuların sıkışık bir şekilde uzun süre oturarak kalıyor olmasıdır.
2003 yılında Hong Kong'dan Pekin'e gerçekleştirilen Air China’nın 112 nolu uçuşu sırasında 20'den fazla yolcuya “Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS)” bulaştı. 72 yaşında bir hasta, 20 yolcuya ve 2 mürettabata virüsü bulaştırdı.
Tüberküloz salgınlarının bir kısmının da uçuşlar sırasında enfeksiyon bulaşmasından kaynaklandığına inanılmaktadır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Uçakta Viral Bulaşmaya Yönelik Araştırmalar
Prof. Qingyan Chen ve ekibi, SARS virüsünün uçakta bulaştığının tespiti sonrası bir araştırma başlattı. Bu araştırmanın amacı, çok yüksek hava debilerine ve HEPA filtre kullanan bir sisteme sahip olmasına rağmen, uçak içindeki havada bulunabilecek hastalık ajanlarının enfekte bir yolcudan diğer yolculara nasıl taşınabileceğini anlamaktı. Deney sırasında hava akışı, bir uçak içerisindeki tüm gerçek koşulları sağlayacak şekilde düzenlenmişti ve hava değişim oranı 33.7 değişim/saat gibi şu an pek çok uçakta olan miktarın da üzerindeydi.
Prof. Chen ve ekibi tarafından yapılan araştırma, çeşitli simülasyonlar kullanılarak yedi sıralı, çift koridorlu, tamamen dolu bir kabinin ortasında oturan bir hasta tarafından ortama yayılan damlacıkların uçak içinde taşınma yollarını inceledi. Hastadan bırakılan damlacıklar; tek bir öksürük, tek bir nefes ve 15 saniyelik bir konuşma ile ortama yayıldı. Bu çalışma sonucunda: Kabindeki hava akışının, damlacık naklinde en önemli rolü oynadığı tespit edildi. Damlacıklar, 30 saniye içinde hasta kişiden öncelikle öne, ardından kendi sırasına ve 4 dakika içinde ortasında oturduğu yedi sıranın tümüne eşit olarak dağıldı. Havadaki damlacık oranı, merkezi havalandırma sisteminden gelen havalandırma ile, kabine girdikten sonra sırasıyla %48, %32, %20 ve %12'ye düştü. Yani 4 dakika sonunda hala havada virüsün etkisi devam etmekteydi.
Boeing firması tarafından desteklenen çalışmada Prof. Chen ve ekibi, “gelecekte (bugünleri görmüş olmalılar) bu tür virüslerle mücadele edebilecek yeni bir havalandırma sistemi kurgusu nasıl olabilir?” sorusuna cevap bulmaya çalıştılar.
Mevcut toplu taşıma araçlarındaki havalandırma sistemleri ile ilgili temel sorun, kimin enfekte olduğunu ve bireyin seyahat sırasında nerede bulunabileceğini bilmememizdir. Bu nedenle, uzun süredir otobüs, tren, uçak ve yolcu gemilerindeki havalandırma sistemlerinin tasarımının değiştirilmesinin avantajlı olacağı konuşulmakta ve bu konuda laboratuvar çalışmaları yapılmaktadır.
Prof. Chen’in yapmak istediği de yolcular arasında patojenlerin yayılmasını önleyecek bir havalandırma sistemi geliştirmek olmuş. Yolcuların sadece kendisine ait havayı soluyabilecekleri bir sistem.
Uçak İçinde Bireysel Hava Sahası Yaratmak Mümkün mü?
Yeni modelde Prof. Chen, koltukların altındaki zemine ayrı ayrı difüzörler (hava üfleme elemanı) yerleştirerek, termal konforu koruyacak ve aynı zamanda uçak kabin havasında kirletici taşınmasını azaltacak bir havalandırma sistemi önerdi: Yolcu ayak boşluğuna en az engel oluşturacak, hatta HEPA filtre içerecek difüzörlerle temiz havanın üfleneceği, böylece yolculara doğrudan taze havanın ulaştırılabileceği ve tavan seviyesinden de hava emişinin yapılacağı bir tasarım... Bu emilen kirli hava, karışımda kullanılmayacak ve direkt olarak dışarı atılacak. Amaç bir yolcuya ait havanın bir başka yolcu tarafından teneffüs edilmesinin önüne geçmek.
Bugünlerde, COVID-19 salgınının etkileri ve havayolu ulaşımının tekrar başlaması söz konusu olunca, Prof. Chen’e çalışmalarının hangi aşamada olduğu soruldu. Prof. Chen, laboratuvar çalışmalarının tamamlandığını; ancak bu sistemin uçakların diğer mekanizmaları ile akuplasyonunun sağlanmasının bir kaç yıl alabileceğini açıkladı. Ancak şunu da ekledi:
Bir uçaktaki hava akımı ve damlacık hareketi üç boyutludur ve elbette tasarladığımız bu sistem de kurşun geçirmez değildir. Virüsler de katı madde olmadığına, akışkan olduğuna göre yanınızdaki kişi ile havanızın karışma ihtimali vardır. Bu sistem daha iyi bir sistem ama hala mükemmel değil!
Prof. Chen, Boeing 767 ve 737 uçaklarının tamamen dolu, ekonomi sınıfı kabininin yedi sıralı bölümünde koltukların hemen üzerindeki hava üfleme nozullarının kabin hava kalitesi üzerindeki etkisini de araştırdı. Mevcut havalandırma modellerinde, kabinlerde bulunan nozulların hava kalitesini gerçekten artırıp iyileştirdiği net değil. Araştırmaya göre, açılan nozulların dağılımı, yolcular için enfeksiyon riskini tetikleyebilir. Çalışma ayrıca, nozulun temiz hava sağlamasına rağmen, yolcuların sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisinin olabileceğini de bildirdi. Prof. Chen bu konuyu da şu şekilde açıkladı:
İstatistiksel olarak konuşursak, bu nozulları açmanın genel etkisi, yolcular için enfeksiyon riski anlamına geliyordu.
Nozullardan yayılan yüksek hızlı havanın, virüs taşıyan bir yolcudan yayılabilecek damlacıkları etrafa dağıtması olası görülmektedir.
Prof. Chen’in çalışmalarını tamamladığı yeni sistem önerisi ne zaman uygulamaya geçer bilmiyoruz ama güncel durumda uçak yolculukları sırasında hem bireysel olarak almamız gereken önlemleri, hem de havayolu operatörlerinin dikkat etmeleri gereken konuları bir rehber olması açısından özetlemekte fayda vardır.
Uçak Yolculukları Sırasında Alınması Gereken Bireysel Önlemler
Yüz maskeleri
Uçak yolculuğu sırasında tüm yolcuların yüksek koruma kapasiteli yüz maskesi takmaları gerekmektedir. Yüz maskesi üzerine siperlik takılması özellikle havadan bulaşma etkisini azaltmadaki etkinliği açısından tercih edilmelidir. Tüm yolcuların aynı duyarlılık içinde hareket etmesi ve yolculuk boyunca çok zorunlu olmadıkça maskelerini açmamaları gerekmektedir.
Kişisel Hava Nozulları
Oturduğumuz koltukların üzerinde, elle müdahale edebildiğimiz hava nozulları ile ilgili yapılan laboratuvar çalışmaları, enfekte kişinin konumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak virüse maruziyeti artırabileceğini veya azaltabileceğini göstermiştir. Bu düzensiz kullanım (kimi yolcunun açıp, kiminin açmaması) virüsün yayılımını tetikleyebilir. Bu nozullar, uçak firmaları tarafından açılamayacak şekilde sabitlenebilir veya yapılacak anonslarla, emniyet açısından bu nozullara müdahale edilmemesi gerektiğine dikkat çekilebilir.
Tuvaletler
Uçak tuvaletleri bulaşma riski açısından “sıcak nokta” tabir edilen tehlikeli bir alandır. Tuvaleti kullanırken, havalandırma sistemlerinin havayı boşaltmasına izin vermek için önceki kullanıcı çıktıktan sonra kapı kapalıyken birkaç dakika bekleyin. Klozet kapağını kapattıktan sonra yıkama sifonuna basın. Uygun el yıkama tekniklerini kullanarak ellerinizi yıkayın/dezenfekte edin. Uçak firmalarının da tuvaletlerdeki el değebilecek tüm yüzeyleri antiviral malzemelerle kaplaması sağlanmalıdır.
Havayolu Operatörleri için Öneriler
Uçak kabinleri, tam yüklü bir uçaktaki çok yüksek yolcu yoğunluğu nedeniyle çok zorlu bir ortamdır. İnsanlar kapalı bir alanda uzun süre birbirine bitişik olarak otururlar. Bununla birlikte, uçak kabinleri, havadaki damlacıkları hızlı bir şekilde uzaklaştıran ve bir defalık salımdan (örneğin öksürük) maruz kalma süresini en aza indiren yüksek havalandırma oranlarına sahiptir. Uçak havalandırma detayları marka ve modeller arasında biraz farklılık gösterir, ancak genel tasarım neredeyse tüm havayolu uçakları için benzerdir.
Dış Hava ve Filtrenin Değiştirilmesi
Atmosfer havası bir klima cihazında şartlandırıldıktan sonra karışım manifolduna gelir. Kabin egzozundan gelen kabin havası ise HEPA filtrelerden geçtikten sonra karışım manifolduna verilir. Atmosfer havası ile karıştırılan hava daha sonra bagajların üzerinde yer alan üfleme difüzörü kullanılarak kabin boyunca dağıtılır.
Esasen tüm havayolu uçakları, kabinden dönen hava üzerinde HEPA filtrasyonu kullanır. HEPA filtreler, virüs temizleme açısından etkinliğe sahiptir ve Sars-Cov-2 virüsünü tutabildiği de gösterilmiştir; bununla birlikte, HEPA filtrelerin virüsleri ve diğer partikülleri temizleme yeteneği, doğrudan filtre içerisindeki hava akışı ile ilişkilidir. Bu nedenle: HEPA Filtre bakımlarının zamanında yapılması ve verimlerinin ölçümü çok önemlidir. Bir salgın döneminde bu konuda daha hassas olunmalıdır.
HEPA resirkülasyon filtreli uçaklar, üreticinin spesifikasyonlarına göre kabin havasının filtrasyonunu en üst düzeye çıkarmak için “Devirdaim Sistemi: AÇIK” modu ile çalıştırılmalıdır.
Uçak tasarımı, modifikasyonu ve işletimi kurallarla düzenlenmiştir ve küçük modifikasyonlar bile pahalı ve zaman alıcı yasal işlemler gerektirir. Buna ek olarak, sistemler son derece iyi tasarlanmış ve entegre edilmiştir, herhangi küçük bir değişiklik bile kapsamlı mühendislik analizi ve testi gerektirir.
Bu nedenlerden ötürü, COVID-19 endişelerine bir yanıt olarak uçak havalandırma sistemlerinde kısa vadede modifikasyonlar söz konusu olamayacaktır ve bu nedenle alınabilecek operasyonel önlemler ile riski azaltmak söz konusu olabilir.
Her şeyden önce, uçak havalandırma sistemlerinin, tüm bileşenleri ile birlikte, düzgün çalıştığından emin olmak için bakımları yapılmalı ve test edilmelidir. Hava akışını azaltabilecek herhangi bir sorun, hastalık bulaşmasını azaltmadaki etkinliğini azaltacaktır.
Kabinin sadece uygun miktarda havalandırma havası sağlaması değil, aynı zamanda kabin içinde eşit olarak dağılması önemlidir. Havanın kabin içinde uygun şekilde dağıldığından emin olmak için kabin uzunluğu boyunca hava akış ölçümleri yapılmalıdır.
Ticari uçaklarda ANSI/ASHRAE Standardı 161-2018, uçuş sırasında toplam hava beslemesi için kişi başına minimum 25.6 m³/h (7.1 L/s) debi değerini tanımlar ve 34 m³/h (9.4 L/s) debiyi önerir. 0.8 atmosfer kabin içi basınç için önerilen kişi başı taze hava miktarı ise minimum 15 m³/h (4.44 L/s)’tir. Bu değerlerin Covid-19 sonrası için yeniden değerlendirilmesi gerekebilecektir. Kaldı ki: atmosferden alınacak kişi başı taze hava miktarı konusunda, uçak firmaları arasında farklılıklar söz konusu olabilmektedir. Firmalar taze hava miktarını düşük tutmak, havayolu çalışanları dernekleri ise artırmak konusunda karşı karşıya kalmaktadır. Yakıt tasarrufunu düşünen havayolu şirketleri ile uzun süreler boyu uçakta kalan ve sağlıkları açısından risk altında olan mürettebat arasında bu konuda bir mücadele sözkonusudur.
Uçak havalandırma sistemi tam yüklü bir kabine dayanarak tasarlanmıştır. Bu gereksinimler, uçak tam dolu olmadığında, kabine daha az hava debisi verilerek karşılanabilecek olsa bile, COVID-19 riski açısından, havalandırma sisteminden maksimum faydayı elde etmek için kısmen yüklendiğinde de tam yükte çalıştırılması önerilir.
Bazı normal işlemler havalandırma sisteminin kapatılmasını veya en azından dış hava kaynağının yolcular uçakta iken kapatılmasını gerektirir, örn. motor çalıştırma, buz çözme, yer kaynaklı havalandırmaya geçiş gibi. Kapalı alan nedeniyle, eğer uçakta kaynak bir kişi varsa virüs içeren damlacıklar içeren havadaki kirleticiler, havalandırma olmadığında hızlı bir şekilde birikebilir. Havalandırma olmadan geçecek 5 dakika bile hava kirleticilerinde ciddi artışa neden olabilir. ASHRAE Standart 161-2018, bu sürelerin mümkün olduğu kadar kısa tutulması gerektiğini belirtir. COVID-19 endişelerine yanıt olarak, kabine yolcu alındığında havalandırma sisteminin kapanma süresini en aza indirmek için ekstra dikkatli olunmalıdır. Mümkün olduğunda, havalandırma sistemi, dış havanın mecbur kalınıp kapatılması gerektiğinde dahi devirdaim modunda çalışmaya devam etmelidir.
Azaltılmış hava akışından kesinlikle kaçınılmalıdır. Örneğin, tekli paket işletimi hava akışının azalmasına neden oluyorsa, düzenlemenin izin verdiği durumlarda bile bundan kaçınılmalıdır.
Sosyal mesafe
Uzak temas (örneğin yolcular arasındaki boş koltuklar); doğrudan temas ve yüzeyler gibi havalandırma ile ilgili olmayan iletim azaltma işlemleri için kullanılabilir. Bu önlemler aynı zamanda havalandırmanın, bir enfeksiyon kaynağından diğer yolculara ulaşmadan önce, damlacık konsantrasyonlarını azaltma yeteneğini de arttıracaktır. Prof. Chen’in yaptığı çalışma ve hava taşıtlarından elde edilen farklı enfeksiyon verileri, enfekte olmuş bir kişinin önden ve arkadan, sağdan ve soldan her yöne birkaç koltuk için risk yaratabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, enfeksiyon olasılığı, kaynak kişiden uzaklaştıkça hızla düşmektedir. Laboratuvar ölçümleri, modelleme çalışmaları ve enfeksiyon verileri, en yüksek riskli yerin kaynağın hemen önündeki koltuk olduğunu göstermektedir. Mesafeyi arttırmak için boş koltuklar kullanılıyorsa, insanları doğrudan birbirlerinin önüne koymaktan kaçınmak için kademeli oturma düşünülmelidir. Bu verilerin tümü, yüz maskesi takılmadığına dayanmaktadır. Bir yüz maskesi kullanımının sonuçları nasıl etkileyebileceği ise bilinmemektedir, ancak kademeli oturma her koşulda olumlu bir etki yaratacaktır.
Yükleme ve Boşaltma Prosedürleri
Havayollarının, yolcuların karşılaşmasını en aza indirecek biniş ve iniş prosedürlerini benimsemesi olasıdır bu da; arkadan öne doğru yolcuların uçağa alınmasıdır. Bu prosedürün faydası, havalandırmanın doğası gereği artmaktadır. Yolcular uçağın boş olan kısımlarından koltuklarına giderken henüz kirlenmemiş olan havadan geçerler.
Nem
Veriler, havadaki virüsün varlığındaki en hızlı düşüşün % 40-% 60 aralığındaki bağıl nemde gerçekleştiğini göstermiştir. Uçuşta, uçak kabinlerindeki bağıl nem tipik olarak %30'un altındadır. Hatta uzun uçuşlarda kabin içi bağıl nemin %20’ye kadar düştüğü saptanmıştır. Bu kadar kuru bir ortamda hava ne denli kaliteli olursa olsun; virüs riski için en olumsuz koşul oluşmaktadır. Havayolu uçaklarının büyük çoğunluğu nemlendirme özelliğine sahip değildir. Eğer olanak varsa, bağıl nemin arttırılması bir fayda sağlayabilir. Her türlü nemlendirme, hastalık bulaşımı ile ilgili olmayan farklı güvenlik kaygıları yaratma potansiyeline sahip olduğundan, uçak üreticisinin rehberliği ile bu işlem yapılmalıdır.
İç Hava Basıncı
Uçaklarda iç hava basıncı 0.8 atmosferdir. Bu da yaklaşık 2000 metre yükseklikteki değere eşittir. Basınç düştükçe havanın yoğunluğu da azalır. Az yoğun havada virus taşıyabilecek büyük parçacıklar yere daha çabuk düşerken, küçük damlacıklar havada daha uzun süre kalabilir ve daha uzak mesafelere taşınabilir. Virüsün kaynağı bu nedenle önemlidir (hapşırma, öksürme, konuşma). İç hava basıncının yükseltilmesi yakıt kullanımını artırdığı için uçak firmaları 0.8 atmosfer değerine bile zorlamalarla çıkmışlardır. Uçak içi basınç değerinin 1 bara yaklaştırılması tekrar değerlendirilmelidir.
Acil Durum prosedürleri
Havayolları, uçuş sırasında yolcuların hastalandığı durumlarla başa çıkmak için halihazırda kurallara ve prosedürlere sahip olmalıdır. Bunlar, tüm yolcu konumlarının belgelenmesini, mümkünse hasta yolcunun izole edilmesini, hasta kişiye ve yolcuların taşınması mümkün değilse hastalara ve enfekte kişinin yakınında oturan kişilere yüksek kapasiteli maske sunulmasını içerir. Hiçbir durumda havalandırma sistemi kapatılmamalıdır.
Sonuç
New York Times gazetesinde yer alan bir anket çalışmasında; 511 Salgın ve Enfeksiyon Uzmanına hangi aktiviteyi ne zaman yapmaya başlayacaklarına dair sorular sorulmuş. Uçak yolculuğu için, çoğunluklu olarak, “gelecek yıl uçabilirim” cevabı verilmiş. Bu cevap; havayolu ulaşımının, COVID-19 ve benzeri enfeksiyon salgınları açısından riskler taşıyabileceğinin konunun uzmanları tarafından da teyidi olarak değerlendirilebilir.
Havayolu ulaşımının durması ekonomik açıdan büyük bir yıkımdır ancak insan hayatı her şeyin üzerinde değerlidir. Salgının devam etmesi yeniden uçuşların durmasına da neden olabilir. Bu nedenle gerek bireylerin gerekse hava ulaşımı operatörlerinin olası tüm riskleri görerek azami titizlik içerisinde tedbirleri belirlemesi ve işbirliği içerisinde uyması gerekmektedir. Bu makale, uçak yolculuğu için bir rehber oluşturabilmek amacıyla yazılmıştır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 10
- 5
- 4
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- M. R. Moser, et al. (1979). An Outbreak Of Influenza Aboard A Commercial Airliner. American Journal of Epidemiology, sf: 1-6. | Arşiv Bağlantısı
- R. Tellier. (2006). Review Of Aerosol Transmission Of Influenza A Virus. Emerging Infectious Disease, sf: 1657-1662. | Arşiv Bağlantısı
- K. C. Klontz, et al. (1989). An Outbreak Of Influenza A/Taiwan/1/86 (H1N1) Infections At A Naval Base And Its Association With Airplane Travel. American Journal of Epidemiology, sf: 341-348. | Arşiv Bağlantısı
- S. J. Olsen, et al. (2003). Transmission Of The Severe Acute Respiratory Syndrome On Aircraft. The New England Journal of Medicine, sf: 2416-2422. | Arşiv Bağlantısı
- T. A. Kenyon, et al. (1996). Transmission Of Multidrug Resistant Mycobacterium Tuberculosis During A Long Airplane Flight. The New England Journal of Medicine, sf: 933-938. | Arşiv Bağlantısı
- J. K. Gupta, et al. (2011). Transport Of Expiratory Droplets In An Aircraft Cabin. International Journal of Indoor Environment and Health, sf: 3-11. | Arşiv Bağlantısı
- ASHRAE Epidemic Task Force. Transportation. (22 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 18 Haziran 2020. Alındığı Yer: ASHRAE | Arşiv Bağlantısı
- A. C. Lowen, et al. (2007). Influenza Virus Transmission Is Dependent On Relative Humidity And Temperature. PLOS Pathogens. | Arşiv Bağlantısı
- B. Kılkış. (BRİQ Dergisi, 2020). Küresel Salgının Hatırlattıkları, İklimsel Isınma Ve Klima Sistemleri.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 14:30:28 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8904
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.