COVID-19 Daha da Kötüleşiyor mu? SARS-CoV-2 Virüsü Mutasyonları, Koronavirüs Evriminin Yönüyle İlgili Bize Neler Söylüyor?
Salgın yetmiyormuş gibi, 30 Nisan'da, Los Alamos Ulusal Laboratuvarı bilim insanları tarafından yönetilen bir ekip, yeni SARS-CoV-2 virüsünün ''daha bulaşıcı formunun ortaya çıktığını'' ileri süren bir makale yayınladı. Ekibin yazdığına göre, virüsün bu yeni formu, ''Şubat ayının başında Avrupa'da yayılmaya başladı.'' ABD dahil, ne zaman yeni bir yerde ortaya çıksa, hızla baskınlık gösterdi. Ekip, virüsün başarısının, büyük olasılıkla şimdi endişe veren, tek bir mutasyondan kaynaklandığını ileri sürdü.
Makale, henüz diğer bilim insanları tarafından resmi olarak incelenmedi veya yayınlanmadı. Ancak 5 Mayıs'ta, The Los Angeles Times bununla ilgili, ''şimdi baskın olan koronavirüs türünün, asıl virüsten daha bulaşıcı olabileceğini'' iddia eden bir yazı yazdı. Bu yazı, kısa sürede internette yayıldı.
Ama dünyada koronavirüsü üzerinde uzmanlaşmış birkaç biliminsanından biri olan, North Carolina Üniversitesi'nden Lisa Gralinski, şöyle diyor:
Sonuçlar abartılmış. SARS-CoV-2'nin, aslında hiç test etmeden daha bulaşıcı bir formunun ortaya çıktığını söylemek, bir bilim insanı olarak beni rahat hissettiren bir şey değil.
O ve Los Alamos araştırmasına dahil olmayan, konuştuğum diğer virologlar, makalenin iddialarının olası olduğunu; ancak sunduğu kanıtlarla haklı olmadığını düşünüyorlar. Daha da önemlisi, koronavirüsün farklı türlerinin var olduğuna bile ikna olmuş değiller.
Cornell Üniversitesi'nden Brian Wasik, "Sadece bir suş için kanıtımız var." diyor.
Yale Tıp Fakültesi'nden Nathan Grubaugh, "Sadece bir suşun olduğunu söyleyebilirim." diyor.
Cambridge Üniversitesi'nden Charlotte Houldcroft, "Sanırım koronavirüs genetiği üzerinde çalışmalar yürüten kişilerin çoğu, birden fazla türün olduğunu onaylamayacaktır." diyor.
Haberlerin tekrar tekrar virüsün iki, üç hatta sekiz türü olduğunu iddia ettiği göz önünde bulundurulduğunda, diğer herkesin haklı olarak kafası karışmış olabilir. Bu, karmaşıklarla dolu bir krizin yalnızca bir başka karışıklığı. Bunun mantığını şöyle kavrayabiliriz:
Bir virüs bir konağa bulaştığında, yeni kopyalarını oluşturur ve genlerini çoğaltır. Ama bu süreç kusursuz değildir, kopyalama hatalarla sonuçlanır. Bunlara mutasyonlar denir - bunlar, yazım hatalarının genetik karşılığıdır. Çizgi romanlarda ve diğer bilim kurgu romanlarında, mutasyonlar her zaman çarpıcı ve önemlidir. Gerçek hayatta ise, virolojinin normal ve genelde sıradan bir parçasıdırlar. Virüsler yayıldıkça, doğal olarak, yavaş yavaş mutasyon biriktirirler.
Salgın ilerledikçe, virüsün soy ağacı yeni dallar büyütür - farklı mutasyon gruplarıyla karakterize edilen yeni soylar. Ancak yeni soylar, otomatikman yeni türler olarak sayılmaz. Bu terim, diğer virüslerden önemli ölçüde farklı olan bir soy için ayrılmıştır. Bu, ne kadar kolay yayıldığına göre (bulaşıcılık), hastalığa neden olma potansiyeline göre (virülans), bağışıklık sistemi tarafından aynı şekilde tanınıp tanınmadığına göre (antijenisite) veya ilaçlara karşı ne kadar savunmasız olduğuna göre (direnç) değişir. Bazı mutasyonlar, bu özelliklere etki eder. Çoğu ise etki etmez, ve, ya ''sessiz'' ya da ''kozmetik'' mutasyondur (organizmanın görünümünü yalnızca belirli bir açıdan değiştiren mutasyon). ''Her mutasyon yeni bir tür yaratmaz.'' diyor Grubaugh. (Köpek ırklarını türler olarak düşünün: korgi, danua köpeğinden açıkça daha farklıdır, ama siyah tüylü bir korgi, kahverengi bir korgiyle aynı işlevi görür, ve farklı bir cins olarak sayılamaz.)
Bir soyun, ne zaman tür olarak sayılacağı konusunda net, sabit bir sınır yoktur. Ancak terim, viroloji terminolojisiyle aynı çağrışımlara sahiptir - önem ifade eder. Virüsler her zaman değişir; türler ise, onlar anlamlı değişimler gerçekleştirdiğinde ortaya çıkar.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Her yıl yeni grip türleri ortaya çıkar. Bu virüsler hızlı bir şekilde yüzeylerindeki proteinlerin şeklini değiştiren mutasyonlar geçirerek, atalarını tanıyabilecek ve onlara saldırabilecek aynı bağışıklık hücrelerine karşı kendilerini görünmez kılarlar. Bunlar açıkça önemli değişikliklerdir - aynı zamanda, grip aşısının neden her yıl geliştirilmesi gerektiğinin de kısmi nedenleridir.
Fakat grip, hızla mutasyon geçirdiği için dikkate değerdir. Koronavirüsler, -ki bunlar, açık olmak gerekirse, grip virüslerinden tamamen farklı bir aileye aittirler- onda biri kadar hızla değişim geçiriyorlar. Yeni SARS-CoV-2 de bir istisna değil. ''Bununla ilgili sıradışı olan hiçbir şey yok.'' diyor Grubaugh. Evet, virüs, 2019'un sonunda insanlara ilk bulaştığından bu yana birçok mutasyon geçirdi, ama biliminsanlarının tahmin ettiğinden fazla değil. Houldcroft'ın dediğine göre:
Bu henüz o kadar yeni bir salgın ki, yavaş mutasyon oranı göz önüne alındığında, böyle bir şeyi bu kadar erken görmek şaşırtıcı olurdu.
Peki, Los Alamos çalışmasına ne oldu? Bette Korber liderliğindeki ekip, virüsün peplomerlerine etki eden mutasyonlara baktı - yüzeyinde, konakçı hücreleri tanımak için kullandığı protein. D614G olarak bilinen mutasyon, ekibin dikkatini çekti. Mutasyon, proteinin şekil değişimini, virüsün ''sivri uçlarını'' oluşturan birçok molekülden yalnızca birini değiştirerek sinsice gerçekleştiriyor. D soyundan bu mutasyonlara sahip olmayan virüsler, Wuhan, Çin'de ilk ortaya çıkanları içeriyor. G soyundan mutasyonlara sahip virüsler, Şubat ayında ortaya çıktı. Dünya çapında, G mutasyonlara sahip olanlar, Mart ayı başlarında nadiren görülüyordu; ancak Nisan ayında, Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya'nın birçok bölgesinde baskın hale gelmişlerdi.
Ancak bu kalıbı yorumlamak zor. D614G mutasyonu, koronavirüsü daha bulaşıcı hale getirebilir ve G virüsleri, D virüslerini geride bıraktıklarından, daha yaygın hale gelebilirler. Ama mutasyonun hiçbir şey yapmaması ve G virüslerin aptal şansından dolayı daha çok yaygınlaşması da mümkün.
Virüsler, doğru kişilere bulaşsaydı -karantinadan önce Çin'den İtalya'ya seyahat edenler- Avrupa'da ve ABD'de kolayca yayılabilirlerdi. Gerçekten de, gördüğümüz kalıp bu: D614G mutasyonu, ilk olarak koronavirüs Avrupa'da yayılmadan hemen önce ortaya çıktı ve bugünlerde neredeyse tüm G virüsleri, ilk kıta atlayan öncü virüsün soyundan geliyor. Çin'in yoğun sosyal kısıtlamaları, büyük olasılıkla sınırları içindeki diğer birçok koronavirüs soyunu bastırdı ve daha çok yayılmalarını engelledi. Harvard'ta patojen evrimi üzerinde çalışan Bill Hanage, "Göreceğiniz tek soy, bu mutasyonlara sahip olanları içeren, yayılan nesillerdir."
Bu tür olaylar, özellikle salgının ilk aşamalarında çok önemlidir. Bazı virüs soyları yayılmaya devam edecek ve diğerleri ise, virüslerle değil de, tamamen konakçı insanlarla ilgili nedenlerden dolayı (konakçı kişilerin kimlerle etkileşimde olduklarına ve bu konakçı kişilerin yaşadığı ülkelerdeki politikaya bağlı nedenlerden dolayı) yok olacaklar.
Bu, Los Alamos çalışmasının kötü veya hatalı olduğu anlamına gelmiyor - eğer saygın bir ekip tarafından sunuluyor ve ilginç veriler sunuyorsa. Ancak, sunduğu kanıtlar eşit derecede mantıklı olan iki açıklama arasında ayrım yapamıyor: G virüsleri daha mı bulaşıcı, yoksa daha mı şanslı? (Korber, röportaj talebime yanıt vermedi.)
Daha kesin kanıtlar, iki tip elde edilebilir. Birincisi, biliminsanları, D ve G virüslerinin bulaştığı insan grupları arasındaki salgın yayılmasını karşılaştırabilirler. Ama Houldcroft, ''bu, tasarlanması çok zor bir çalışma'' diyor. İki grubun arasındaki farkların aslında virüsten kaynaklanması için, grupların benzer şekilde eşleştiğinden emin olmanız gerekecek. Her bireyden, hem güvenilir klinik veriler, hem de viral sekanslara ihtiyacınız olacak. Ve sonuçların istatistiksel bir şans olmadığından emin olmak için, birçok insana -ve virüse- bakmanız gerekecek. Houldcroft, ''Binlerce veya onbinlerce viral genomu olmayan çalışmalara fazla ağırlık vermem.'' diyor.
İkincisi, biliminsanları deneylerde iki tür virüsü, laboratuvarda büyütülmüş hücreler veya laboratuvarda yetiştirilen hayvanlar ile karşılaştırabilirler. G virüsleri, hücrelere daha mı kolay yapışıyor, daha mı hızlı büyüyor, yoksa daha mı kolay yayılıyor? Bu tür çalışmalar kolay değildir, ve sonuçların gelmesi muhtemelen aylar alacaktır. Grubaugh, o zaman bile, virologların sonuçlara güvenebilmesi için birkaç laboratuvarın aynı sonuçları elde etmesi gerektiği konusunda uyarıyor. Geçmişte yaşanan salgınlar, neden dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor. 2016'da, bilim insanlarından oluşan iki bağımsız ekip, Batı Afrika Ebola salgını sırasında, bu virüsün A82V adlı bir mutasyon geçirdiğini ve bunun onu laboratuvarda yetiştirilen insan hücrelerini enfekte etmede daha iyi hale getirdiğini gösterdi. Bu ekiplerin, şimdi SARS-CoV-2 üzerinde çalışan Los Alamos ekibinden daha güçlü delilleri vardı - ama yine de, mutasyonun tarihi salgının gidişatını etkileyip etkilemediğini bilmediklerini söylediler. Elbette, daha sonra yapılan çalışmalar, A82V mutasyonunun, Ebola'nın hayvanları enfekte etme yeteneğini etkilemediğini ortaya çıkardı.
Asıl sonuç: yeni koronavirüsün farklı türlerinin olup olmadığını bilmek ve diğerlerinden daha az veya daha çok tehlikeli olduğunu öğrenmek zaman alacaktır. En azından önümüzdeki birkaç ay boyunca, bu tür herhangi bir iddiaya şüpheyle yaklaşılmalıdır. "Kısa vadede yeni türler tanımlamak, pek olası değil." diyor Wasik.
Aynı şey, Singapur ve Arizona'da yürütülen, bazı koronavirüs soylarının genlerinin onları daha az tehlikeli hale getirebilecek (veya getiremeyecek) bölümlerinin eksik olduğunu gösteren çalışmalar için de geçerli. Bu, çok tartışılan S ve L grupları için de geçerli. Bu, ikisi New York'u zıt yönlerden vuran, sözde A, B ve C grupları için de geçerli. (Bu iddianın arkasındaki çalışma, uzmanlar tarafından, yöntemleri ve yayın için gizli bir yol kullanmaları nedeniyle ağır bir şekilde eleştirildi). Houldcroft şöyle diyor:
Bunların hiçbiri beni, belirli bir SARS-CoV-2 dizisinin neden diğerlerinden daha başarılı olduğu konusunda kesin bir delile sahip olduklarına ikna etmedi.
Konuştuğum uzmanlara göre, şimdilik öncelik kesin bir delil bulmak değil. Örneğin, Gralinski, aşıları ve ilaçları test etmeye odaklanmış durumda. Farklı mutasyonların virüsün davranışını etkileyip etkilemediğini gelecek yıla kadar, yani "aciliyet azalana kadar" incelemeye başlamayacak. Grubaugh da aynı fikirde: viral evrim çalışmaları kariyerinin temelini oluşturuyor; ama "halk sağlığı resmini değiştirmeyeceklerini" söylüyor. Koronavirüsü kontrol etmek için, ülkelerin geniş kapsamlı testler yapmaları, hasta insanları izole etmeleri, temaslarını takip etmeleri ve diğer seçenekler başarısız olduğunda, sosyal mesafe önlemleri almaları gerekiyor. Grubaugh:
Farklı bir şey yapan bir mutasyonu belirlemek tutumumuzu değiştirmez; sadece bizi odaklanmamız gereken noktadan saptırır.
Geçen ay, salgının neden bu kadar çetrefilli olduğuyla ilgili bir makalede, "bireysel araştırmaların COVID-19 hakkında bildiklerimizi tek başına altüst etmesinin pek olası olmadığını" yazmıştım. Ancak, belirsizliğimiz ve endişemizi gidermek için duyduğumuz doyumsuz ihtiyaçla, medyanın çoğalan çalışmalar hakkında eleştirel olmayan bir şekilde rapor verme eğilimiyle ve ölçüsüz sesleri dikkatli sesler üzerinden yükseltmesiyle, bu karışıklığın sürüyor olması şaşırtıcı değil.
Tehlikeli türlerle ilgili yanılgılar, başlı başına baştan çıkarıcıdır. Eğer virüsün, özellikle daha zorlayıcı bir forma dönüştüğüne inanırsak, bazı insanların ve bölgelerin diğerlerinden neden daha savunmasız olduğunu daha kolay açıklayabiliriz - cevabının politik ataletle, mevcut eşitsizliklerde ve şansta olmasının muhtemel olduğu bir gizem. Güçlü rakipler, basit rivayetlerde bulunurlar. Beceriksizlik, önyargılar ve rastlantısallık, zor sonuçlara neden olur.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 8
- 4
- 3
- 3
- 3
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: The Atlantic | Arşiv Bağlantısı
- B. Korber, et al. (2020). Spike Mutation Pipeline Reveals The Emergence Of A More Transmissible Form Of Sars-Cov-2. BioArxiv. | Arşiv Bağlantısı
- R. Vartabedian. Scientists Say A Now-Dominant Strain Of The Coronavirus Could Be More Contagious Than Original. (5 Mayıs 2020). Alındığı Tarih: 19 Mayıs 2020. Alındığı Yer: The Los Angeles Times | Arşiv Bağlantısı
- N. D. Grubaugh, et al. (2020). We Shouldn’t Worry When A Virus Mutates During Disease Outbreaks. Nature Microbiology, sf: 529-530. | Arşiv Bağlantısı
- A. Marzi, et al. (2018). Recently Identified Mutations In The Ebola Virus-Makona Genome Do Not Alter Pathogenicity In Animal Models. Cell Reports, sf: 1806-1816. | Arşiv Bağlantısı
- Y. C. F. Su, et al. (2020). Discovery Of A 382-Nt Deletion During The Early Evolution Of Sars-Cov-2. BioArxiv. | Arşiv Bağlantısı
- L. A. Holland, et al. (2020). An 81 Nucleotide Deletion In Sars-Cov-2 Orf7A Identified From Sentinel Surveillance In Arizona (Jan-Mar 2020). Journal of Virology. | Arşiv Bağlantısı
- X. Tang, et al. (2020). On The Origin And Continuing Evolution Of Sars-Cov-2. National Science Review. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 17:33:13 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8745
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in The Atlantic. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.