Bu Yazıyı Okumayı Erteleyeceksiniz; Ertelemeyin!
Neden Bir Şeyleri Yapmayı Erteliyoruz ve Bu Sorunu Nasıl Çözebiliriz?
Neden bir makale yazmayı, sınav için çalışmayı ve hatta mutfaktaki bulaşık yığınını temizlemeyi erteleriz? Sonuçta bizler rasyonel, yani mantıklı canlılar olmalıyız. Biliyoruz ki bir sınava son gün çalışırsak muhtemelen pek iyi bir sonuç alamayacağız. Biliyoruz ki bulaşıkları daha geç yıkarsak, lekeleri çıkarmak bir o kadar zor olacak ve oda leş gibi kokacak. Hatta bu işleri ertelediğimizde pişmanlık ve telaş da hissederiz ama buna rağmen yapmaya devam ederiz!
Neden Erteliyoruz?
Bazıları insanların evrimsel olarak ertelemeye programlandığını düşünüyorlar. Çünkü daha kısa vadede elde edeceğimiz ödülleri, daha geç sürede alınacak olanlara tercih etmeye meyilliyiz. Bu mantıklı; çünkü vahşi doğadaki atalarımız genellikle 20-30 yaşlarından öteye kadar yaşayamıyorlardı. Dolayısıyla emeklilik planları yaptıklarını söylemek zor.
Yine de insanlarda görülen erteleme davranışı gerçekten çok ilginç; dolayısıyla birçok davranış teorisi bunu izah etmeye çalışıyor. Örneğin genç erkekleri kalp krizinin risklerine karşı eğitmeye çalıştığınızda sizi pek dinlemezler. Ancak 60’lı yaşlarında olup, belki de kalp krizi deneyimi yaşamış olan erkekler yapmaları gerekenleri çok daha yakından dinlerler. Halbuki gençken kalbiniz için yaptıklarınız, gelecekteki kalp krizi riskinizi doğrudan etkileyecektir!
Peki her erteleme olumsuz sonuçlar mı doğurur? Pek sayılmaz. Her ne kadar işin dilbilimsel tarafı tartışmalı olsa da, bazı insanlar “kastî” veya “aktif” erteleyicilerdir. Bu kişiler, bir makalenin teslim edilmesi gereken son gün içinde olmak gibi elde kalan sürenin kısıtlı olduğu zamanlarda daha da başarılı olabilen cesuryüreklerdir. Ancak burada anahtar kalıp, daha da başarılı olabilmektir. Yani bu kişiler süre dolmadan projeyi teslim edebilirler ve en üst düzey notları da alabilirler.
Ama herkes böyle değildir. İnsanlar, ertelemekten şikayetçi olmak yerine, içinde bulundukları durumlardan şikayetçi olmaya eğilimlidirler. Şunu diyen birini mutlaka duymuşsunuzdur: “Düşük bir not aldım çünkü çalışmaya yeterince vaktim yoktu.” Ama bu, yeterince tatmin edici bir bahane değildir; dolayısıyla birçok erteleyicide “yükseltici duygusal tepki” denen bir yaklaşım görülür.
Bunun ne olduğunu bir örnek verince anlayacaksınız: “Sınavdan 63 almışım. Eh, daha da kötü olabilirdi, ya 40 alsaydım?” Bunu diyen en az bir kişi tanıyorsunuz, öyle değil mi? Birçok insan kendini eleştirmek yerine, işin iyi tarafına odaklanmaya meyillidir. Bu nedenle başarısızlıklarının üzerini örtmeye çalışırlar. Halbuki doğrudan soruna odaklanarak, şunu diyebilmeliler: “Eğer işleri ertelemeseydim, muhtemelen daha yüksek bir not alabilirdim.” Araştırmacılar buna gerçekliğe zıt düşmek diyorlar.
Erteleme Problemini Nasıl Çözeriz?
Peki ya o şanslı erteleyicilerden biri değilseniz? Veya şanslıysanız ama mesela yoğun çalışma maratonları sırasında telaşa kapılıp, gerçekte yapabileceğinizden azını yapabiliyorsanız? Ne yapacaksınız? Eh, en bariz çözüm, bu erteleme fikriylemücadele edip, işinize odaklanmak. Yani o Playstation’ı kapatıp marş marş ders başına! Ancak tabii bunu söylemek her zaman işe yaramıyor; söylendiği kadar kolay değil. Bu yüzden, uzun süredir erteleme üzerine araştırma yapan Carleton Üniversitesi psikologu Dr. Tim Pychyl’e kulak verelim:
Ertelemenin Arka Yüzündeki Duyguları İyi Tanıyın!
Önerilerinden en önemlisi, bu tip durumlarda duygularımızın rolünü anlamak ile ilgili. Genellikle hemen, şu anda mutlu olmayı tercih ediyoruz. Bu nedenle gözümüzde büyüyen işleri erteliyoruz; çünkü bunlar yapıları gereği “negatif duygular” yaratıyor. Eğer bu duyguları daha iyi anlarsanız, bunları kullanarak kendinizi motive edebilirsiniz.
Çünkü bir işi bitirdiğinizde, örneğin bir resmi tamamladığınızda, bir makaleyi yazdığınızda, bir PowerPoint sunumunu bitirdiğinizde, bir bilgisayar programını çalıştırmayı başardığınızda hissettiğiniz “başarma hissinin” verdiği pozitif duyguları çok iyi bilirsiniz. Bu tip başarılardan sonra kendimizi, diğer işleri erteleyerek ödüllendirmeye çalışırız. Kimi zaman saatlerce, günlerce, haftalarca... İşte buna erteleme deniyor. Bunun yerine, eğer bir işi bitirdiğimizde duyduğumuz pozitif işleri, bitirmemiz gereken diğer işleri alt etmek için motivasyon olarak kullanırsak, çok daha iyi sonuçlar elde edebiliriz.
Basitçe, bir dahaki sefere bir makaleyi veya başka bir işi bitirdiğinizde, bu pozitif duyguları bir sonraki sınavınıza çalışmak veya bitirmeniz gereken bir diğer işi halletmeye yönlendirin. Sırada izlenmeyi bekleyen ne kadar çok Evrim Ağacı videosu olsa da! Bu sayede sınavdan hemen önce bin bir stres yaşamak zorunda kalmazsınız. Yani bir dahaki sefere şunu deyin: “Bu işi bitirdim ve çok da iyi bir iş yaptım. Şimdi bir sonrakini de yapıp, başarıma başarı katayım.”
Ama duyguların etkisi burada bitmiyor. Bazılarımız, “sosyal mükemmeliyetçileriz”. İşimize yönelik duygularımız; öğretmenlerimiz, profesörlerimiz, akranlarımız ve genel halk tarafından nasıl karşılandığımıza, onların ne yorum yapıp neler düşündüğüne yakından bağlıdır. Dolayısıyla işimizin kusursuz olması için kendimize fazlasıyla yük bindiririz. Bu da, bu işleri yapmaya başlamamızı ertelememiz ile sonuçlanır. Bunun yerine, bir işi bitirme sonrası edineceğimiz kendi başarı hissimize odaklanırsak, işimizin kusursuz olmasına o kadar da odaklanmaktan uzak durmuş oluruz. Bu da, korku dolayısıyla işe başlayamamıza engel olur.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Yani başkalarının ne düşündüğüne veya dediğine o kadar da takılmayın: Siz, yapabileceğinizin en iyisini yapın. Yapabileceğinizin en iyisini yapıp yapmadığınız konusunda öncelikle kendinize dürüst olun. Gerisi gelecektir.
Görev Dağılımı: Böl ve Yönet!
Erteleme sorununu çözmenin bir diğer yöntemi, görev dağılımıdır. Ya da böl ve yönet olarak düşünebilirsiniz. Kimi zaman bitirmemiz gereken projeler gereğinden büyük olabilir. Dönem boyu sürecek projeler, bitirme projeleri, bir robot inşa etme, tez yazımı ve daha niceleri... Bu tarz işlerde erteleme büyük bri problemdir. Çünkü işin boyutları o kadar büyüktür ki, kendimizi toplayamayız ve işi bitirmeye odaklanamayız. Bu gibi durumlarda, işin tamamını; yani örneğin bir robotun inşasının tamamını bitirmeye değil de, örneğin tasarımsal özellikleri veya kontrol stratejisi gibi daha sınırlı başlıklara odaklanın. Detaylarda kaybolmayın.
Mesela bir tezi baştan sona yazmaktansa, öncelikle Metotlar kısmını bitirmeye odaklanın. Veya konuyla ilgili bir makale okumayı kendinize hedef belirleyin. Eldeki verileri bir yazılıma aktarmayı hedef koyun. Bir oturuşta ödevinizin tamamını bitirmeye çalışmayın; bir diğer göreve geçmeden önce, tek 1 soru çözmeye odaklanın.
Yani burada anahtar, büyük projeleri ufaltmak, daha net ve halledilebilir parçalara ayırmaktır. Hatta bunda yardımcı olabilecek yazılımlar ve internet sitelerini de kullanın.
Bunu şöyle düşünün: Bir hocanız gelip de ne üzerinde çalıştığınızı soracak olursa, onlara tam olarak ne üzerinde çalıştığınızı söyleyebilmelisiniz. Eğer çok geniş bir şekilde “Tezimi yazıyorum.”, "Robotum üzerinde çalışıyorum.", "Makalemi yazıyorum." derseniz, muhtemelen işi erteliyorsunuz demektir ve böl ve yönet taktiği işinize gelebilir. Çünkü daha siz bile tam olarak ne yaptığınızı bilmiyorsunuz demektir!
Bunun yerine “Tezin Tartışma bölümünde, deneyimiz sırasında karşılaştığımız zorlukları ve bunları nasıl aştığımızı anlattığım kısımdayım.”, "Robotumun genel tasarımsal detaylarını belirledim.", "Makalemin mantık akış şemasını çıkardım." diyebiliyorsanız, olmuşsunuz demektir.
Bu stratejiyi, bir diğer işi bitirmekle elde ettiğiniz pozitif duyguları yeni işler bitirmekte kullanmakla birleştirirseniz, gerçek hedeflerinize ulaşmanız çok daha kolay olacaktır. Doktoranızı şimdiden tebrik ederiz!
Niyet Önemlidir!
Son olarak, niyetimiz de çok önemlidir. Profesyonel ve akademik camiada niyet her zaman önemlidir.
Örneğin yarın akşam bir laboratuvar raporunu bitirmeyi kendinize görev biçebilirsiniz. Ama bu, yeterince açık bir görev tanımı değildir. “Akşam” ne demektir? Akşam saat 5’e kadar mı, 11’e kadar mı? Tüm raporu mu bitireceksiniz, bir kısmını mı? Kendinize şunu sorun: Benim niyetim, gerçekten de bu raporu yarın akşama kadar bitirmek mi? Eğer öyleyse, daha spesifik olun. Tam olarak ne zaman oturacak ve işe başlayacaksınız?
Şunu söyleyebilmelisiniz: “Eğer X olursa, Y davranışını sergileyeceğim ve Z alt görevini tamamlayacağım.” Biraz klişe olacak ama... Kendinizi programlayın. İç makinanızı kullanın!
Bir deneyelim: “Laboratuvar dersimden hemen sonra, bir kafeye gideceğim ve lab raporumu yazacağım, böylelikle dersimde başarılı olacağım.” Bu son cümle önemlidir, çünkü size bu davranışı neden sergilediğinizi hatırlatır. Büyük resmi görmenizi sağlar.
“Bir gün bir biyoloji profesörü olmak istiyorum.” Bu harika bir hedef; ancak bu görev öncelikle birçok ara basamağın halledilmesini gerektiriyor. Bunları tespit edin ve bunlara yönelik çalışın.
“Yemek yemem biter bitmez, tabağımı bulaşık makinasına koyacağım, çünkü temiz bir ev istiyorum.” Gayet net ve erişilebilir bir hedef!
Zaman geçtikçe davranışlarınız otomatikleşecektir ve yapmanız gereken işleri şimdi mi, yoksa sonra mı yapmak konusunda çok fazla düşünmenizi gerektirmeyecektir. Zaten bulaşıkları, yemekten hemen sonra bulaşık makinasına yerleştireceğinize karar vermişsinizdir.
Tabii ki hayatlarımızda gecikmeler ve ertelemeler kimi zaman kaçınılmaz olacaktır. Ancak bu yöntemleri aklınızda bulunduracak olursanız, en azından kastî olarak işleri ertelemediğinizden emin olabilirsiniz. Ve işte bu, size huzur verecektir. Kimi zaman bu tarz bir huzur hissi, bir projeye başlamak, hatta bitirmek için ihtiyacınız olan tek şeydir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 113
- 51
- 33
- 14
- 7
- 4
- 3
- 2
- 2
- 2
- 2
- 1
- B. Chen, et al. (2016). Procrastination As A Fast Life History Strategy. Evolutionary Psychology. | Arşiv Bağlantısı
- T. Pychyl. Procrastination Research Group. (9 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 9 Kasım 2019. Alındığı Yer: Procrastination | Arşiv Bağlantısı
- J. Choi, et al. (2019). Why Not Procrastinate? Development And Validation Of A New Active Procrastination Scale.. The Journal of Social Psychology. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:49:08 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3688
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.