Yunan Garip Dalgası’nın Öncüsü: Yorgos Lanthimos ve “Köpek Dişi” Üzerine Psikanalitik Bir Okuma
Yorgos Lanthimos Gözünden Sinema

- Blog Yazısı
Yunan Garip Dalgası’nın (Greek Weird Wave) en belirgin temsilcilerinden biri olan Yorgos Lanthimos, henüz yeni sayılabilecek bir yönetmen olmasına karşın sinemaya kattığı özgün anlatım dili ve biçimsel cesaretiyle çağdaş sinemanın en dikkat çekici isimlerinden biri hâline gelmiştir. Onun filmleri, stilize anlatımı, absürt diyalogları ve bastırılmış insan davranışlarını yansıtan yapısıyla izleyiciye yalnızca bir hikâye sunmakla kalmaz, aynı zamanda derin bir varoluş sorgulaması da getirir. Lanthimos’un sineması, modern toplumun sistemsel baskılarına karşı farkında olmadan boyun eğmiş bireylere sinema aracılığıyla bir ayna tutar.

"Köpek Dişi" ve İçe Kapanmış Bir Evren
“Köpek Dişi” (Dogtooth), dış dünyadan tamamen izole edilmiş bir evde yaşayan çekirdek bir ailenin tuhaf ama bir o kadar da çarpıcı hikâyesini anlatır. Baba, anne ve üç çocuktan oluşan bu aile, dış dünyaya dair tüm temasını kesmiş, yalnızca babanın çizdiği dar çerçevede bir yaşam sürmektedir. Bu evrende çocuklar, gerçeklikle bağları kopmuş bir biçimde büyümekte; dil, bilgi ve anlam tümüyle babanın ideolojik müdahalesiyle yeniden üretilmektedir. Örneğin:
“Deniz” tuzlu bir su değil, bir koltuktur.
“Zombi” korku figürü değil, sarı bir çiçektir.
Dışarısı ise yalnızca ölümün olduğu bir mekândır. Oraya ancak köpek dişi düşünce çıkılabilir.

Dış dünya, baba tarafından bir tehdit olarak tanımlanırken iç dünya –yani evin sınırları– steril, güvenli ve kontrol altındadır. Bu düzenin içinde anne, bu yapay gerçekliğe gönüllü olarak dâhil olmuş, çocuklar ise bilgi üzerindeki tekelleşme nedeniyle içinde bulundukları durumun farkına varamayacak kadar derin bir manipülasyonun içine çekilmiştir.
Psikanalitik Bir Katman: Baba, Yasalar ve Bastırılmış Arzu
Filmi psikanalitik açıdan incelediğimizde karşımıza iki büyük figür çıkar: Freud ve Lacan. Freud’un süperego kavramı, filmde babanın varlığında somutlaşır. Baba, tüm yasaların koyucusudur; onun sözü kanundur. Çocukların seksüel gelişimleri ergenlikle birlikte kıpırdamaya başlasa da bu dürtüler baba otoritesi tarafından sistematik biçimde bastırılır. Seks, babanın dış dünyadan getirdiği bir kadın üzerinden çocuklara yalnızca mekanik ve duygusuz bir ritüel olarak tanıtılır. Duyguların yerini nötr yüz ifadeleri, katı didaktizm ve Lanthimos’un bilinçli olarak kullandığı soğuk, solgun renk paleti alır. Seks, burada hazdan değil, buyruğun gerekliliğinden doğar.

Freud'un bastırma mekanizması, Lacan’ın ayna evresi ve arzunun dilsel inşasıyla birleşir. İki kız kardeşin arasında gelişen cinsel gerilim ve fanteziler, dış dünyanın bilinmezliği nedeniyle iç dünyada kurgulanan bir tür simülatif arzudur. Arzu, gerçek bir objeye yönelmek yerine kendi kabuğu içinde dolaşır.
Sembol Olarak Köpek Dişi
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Filmin merkezinde yer alan “köpek dişi”, yalnızca fizyolojik bir diş olmaktan çok daha fazlasını temsil eder. Bu diş, bireysel kimliğe adım atmak, dış dünyaya çıkmak, başka bir gerçeklikte var olmak için geçilmesi gereken eşiği simgeler. Baba, bu dişin düşmediği sürece çocuklarının dışarı çıkamayacağını söyler. Böylece çocuklar, asla gelmeyecek bir fiziksel değişimi bekleyerek kendi varoluşlarını ertelemeye mahkûm edilir.

Ancak bu döngüyü ilk bozan, kız kardeşin kendi köpek dişini bilinçli bir şekilde kırması olur. Bu sahne, hem fiziksel hem de ruhsal bir “doğum” anı gibidir. Baba figürüne –yani mutlak otoriteye– karşı bir başkaldırıdır. Ağrılı ama özgürleştirici bu eylem, bastırılan benliğin ilk haykırışı, bireysel bir kimliğe atılan en somut adımdır.

Distopik Dili Güçlendiren Sinematografik Tercihler
Film boyunca kameralar sabit ve açıları neredeyse matematiksel doğrulukla belirlenmiştir. Bu stilizasyon, izleyiciye sanki bir deneyin izleniyormuş hissini verir. Karakterlerin mimikleri duygudan yoksundur, diyaloglar ise absürt ve mekaniktir. Dış dünya tümüyle yok sayılmış, ev bir laboratuvara dönüşmüştür.
Televizyon, radyo ya da gazete gibi bilgi kaynaklarının yokluğu, babanın kurduğu tek sesli bir evrende, “gerçeklik”in nasıl yeniden inşa edilebileceğini gösterir. Orwell’ın 1984 romanındaki “Yeni Konuş” gibi burada da dil, bilgi ve bilinç tümüyle otorite tarafından dizayn edilir.

Sonuç: Bir Dişin Düşmesiyle Başlayan Özgürlük
Yorgos Lanthimos’un Köpek Dişi, bireyin arzularını, benliğini ve gerçeklik algısını otorite eliyle nasıl yitirebileceğini gözler önüne seren, rahatsız edici ama bir o kadar da etkileyici bir yapımdır. Film, bastırılmış cinsellik, manipüle edilmiş bilgi, mekanikleşmiş ilişkiler ve bireysel özgürlüğün sancılı doğumunu işleyen katmanlı bir anlatıya sahiptir. Soğuk mizahı, estetik minimalizmi ve toplumsal eleştiriyi bir araya getiren bu başyapıt, yalnızca Yunan sinemasının değil, çağdaş sinemanın da en çarpıcı örneklerinden biri olarak hafızalara kazınır. Bir dişin düşmesiyle başlayan isyan, nihayetinde özgürlüğün en yalın ve en acımasız tanımıdır.

Bu blog metninde ki düşünceler ve bilgiler şahsi fikirlerim, izlenimlerim olup bilimsel bir kesinlik taşımamaktadır.
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 08/09/2025 04:08:48 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/21167
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.