Örümceklerin Bilimsel Adlandırmasındaki Mit: Lidyalı Arakne

- Blog Yazısı
Antik Yunan uygarlığı, birçok açıdan günümüze kadar tesir etmeyi başarabilmiş tarihî, felsefî ve kültürel bir miras bırakmıştır ardında. Yunan mitolojisi bu mirasın önemli unsurlarından biridir. Lisanımızda da bulunabilen bazı sözcükler kökenini mitolojik anlatılardan alır. Bilimdeki sınıf adı “arachnida” olan örümceklere Fransızcada “araignée”, İspanyolcada “araña”, İtalyancada “ragno”, Portekizcede “aranha” denir. Bunların kökeni Latince “aranea” sözcüğünden gelir ki bunun kökeninin de Yunanca “αράχνη” (arahne) olduğu düşünülür.[1] Bu yazıda bu sözcüğün ibretlik mitini aktaracak, biraz inceleme yapacak ve böylelikle bir taşla birkaç kuş vurup mitolojinin yanında bazı ek bilgilerle konuyu diğer yönleriyle de anlamış olacağız. Öncelikle bu mite fazla ayrıntıya girmeden bir bakalım.
Burada Ovidius’un Dönüşümler kitabındaki versiyonu ve bir internet kaynağını esas alıp kendimce bir anlatım sunacağım.[2] Ana babaların çocuklara masal okurken kendi yorumlarını katması gibi düşünebilirsiniz. Dolayısıyla başka yerde kaynak olarak kullanmayın. Ovidius Romalı olduğundan Yunan mitolojisindeki tanrıların Roma muadillerini kullanmış. İkinciler daha az bilindiğinden Yunan tanrıları da parantez içinde vereceğiz.
Lidyalı Arakne
Arakne, Lidya’nın Menye (Maeonia, Maionia) antik kentinde doğmuş genç bir kızdır. Burası günümüz Manisa’sının Kula ilçesine bağlı olan Gökçeören köyü bölgesinde bir yerdir.[3] Annesi vefat etmiştir. Dul babası Idmon tüccardır ve zanaatla uğraşır. Arakne; kilim dokumada, nakış işlemede ve örgü örmede çocukluğundan beri olağanüstü bir maharet sergiler. Eline kimse su dökemez ve âdeta kentin gururu olmuştur. Küçük evlerinin önünden geçenler durup onun bu işi nasıl yaptığını hayranlıkla seyre koyulur. Sanki önceden hazırlanmışçasına, renklerin nereye geleceğini önceden belirlemişçesine hızla hareket eder elleri. Bu harikulade gösteriyi periler (nymph) bile izlermiş. Etraftakiler bu zanaatı mutlaka bir öğretmenden öğrenmiş olsa gerektiğini, o öğretmenin de Minerva’dan (Athena) başkası olamayacağını söyler. Bu sözler Arakne’nin hoşuna gitmez, çünkü yeteneği doğuştandır. Sinirlenir ve Minerva’ya meydan okur, yenilirse her türlü cefayı çekmeye razı olduğunu da söyler.
Bunu işiten Minerva ihtiyar bir kadın kılığına bürünür ve Arakne’nin evine uğrar. Ona akıl verir ve kendisini tanrıçaya üstün görmemesini, övünecekse bunu ölümlüler arasında yapmasını tembihler. Son olarak da özür dilemesini, böylece tanrıçanın onu affedeceğini söyler. Fakat Arakne iyice öfkelenir ve daha da cüretkâr sözlerde bulunup tanrıçanın meydan okumasından neden kaçındığını sorar. Deyim yerindeyse günah Minerva’dan gitmiştir. Tanrıça formuna dönen Minerva etraftaki herkesi şaşkınlığa uğratır, Arakne’nin suratı sabittir ama yanakları kızarmıştır. Minerva, vakit kaybetmeden bir nakış işleme yarışması için hazırlıkları yaptırır.
Gergeflerini işlemeye koyulurlar. Minerva gergefine ilahi sahneler nakşeder. Jüpiter (Zeus), Neptün (Poseidon), Satürn (Kronos), kendisi ve diğer tanrılar olağanca görkemiyle gergefte âdeta tecessüm eder. Ardından, tanrılara kafa tutmaları sonucunda ettiğini bulan insanlar kumaşta yerini alır. Minerva son olarak kutsallığı kendisine atfedilmiş, barışı simgeleyen zeytin dallarıyla dış hattı işleyip nakışını tamamlar. Öte yandan Arakne, Minerva’nınkine tamamen zıt bir tutumla işe başlamıştır, niyeti tanrıların çirkin doğasını gözler önüne sermektir. Jüpiter’in Juno (Hera) ile evli olmasına rağmen yaptığı kaçamaklar, tanrılar tarafından kandırılan Alcmene, Europa, Leda gibi nice kadın ve diğer benzer temaları nefes kesen bir incelikle gergefine işler.
Herkes Arakne’ye bir kez daha hayran kalmıştır. Minerva dahi böylesi bir sanat eserini meydana getiren yeteneği inkâr edemez, ama elbette küplere binmiştir. Bu haddini aşan gergefi alıp parçalar ve mekikle Arakne’nin alnına birkaç kez vurur. Ulu orta yerde küçük düşürülen Arakne, utancından bir halat alıp kendini asmak ister. Onu kendisini asmaya çalışırken gören Minerva acır ve cezasını başka türlü çektirmeye karar verir. Oracıkta büyü tanrıçası Hekate’nin otlarından bir karışım döker üzerine. Tüm saçları dökülür Arakne’nin. Burnu ile kulakları yok olur. Başı ve bedeni gitgide küçülür. İnce parmakları vücudunun yanlarına yapışıp bacağa dönüşür. Karnından çıkan iple daha demin yaptığı gibi örmeye devam eder. Soyundan gelecek olanlar artık lanetlenmiştir. Arakne gibi onlar da aynı hayatı yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Örümcek gibi kimisi için güzel kimisi için korkunç olan canlının hazin hikâyesi budur. Zavallı hayvan gerçekten de gün yüzüne çıkamaz olmuş, hep bir kuytu köşe arayışında.
Bu mitten ilk bakışta bizim ve muhtemelen Yunan halkının da anladığı, yol açtığı kötü sonuçlardan dolayı tanrılara hiçbir şekilde saygısızlıkta bulunulmaması gerektiğidir. Bu pek tabii her dinde karşımıza çıkabilen bir tema olduğundan şaşılacak bir yanı yoktur. Oysa derinde başka anlamlar da yatmakta: Eril iktidarın savunusu ve kültürel üstünlük.
İlkini anlayabilmek için bu mitolojiye dair biraz daha bilgi sahibi olmamız icap ediyor. Bunun için Athena’nın doğumunu ve karakterini irdeleyeceğiz.

Athena ve Eril İktidar
Zeus, ilk evliliğini akıl ve bilgelik tanrıçası Metis ile yapar. Bu evliliğin önemi epey büyüktür, çünkü Metis’in ikinci çocuğunun Zeus’u tahtından ederek ilahi düzen üzerinde değişikliğe neden olacağına dair bir kehanet çıkar ortaya. Bunun gerçekleşmesinden korkan Zeus, Metis’i bir sineğe dönüşmesi için kandırır ve onu yutuverir. Görünürde başarılı olmuştur, lâkin Metis ilk çocuğa zaten hamiledir. Zeus’un içinde çocuğuna bir miğfer yapmaya koyulur. Dayanılmaz sancılar çeken Zeus, soluğu demircilik tanrısı Hephaistos’un yanında alır. Hephaistos, Zeus’un kafasını baltayla yarar ve yarıktan yetişkin, tepeden tırnağa zırhını ve mızrağıyla kalkanını kuşanmış halde Athena doğar.[4], [5]
Savaş ve bilgelik simgesi Athena, her ne kadar bir tanrıça olsa da görünüm ve tavır itibarıyla eril bir karakter sergilemektedir. Bunun izahını Baha Batıkan şöyle yapar: “Zeus’tan doğan Athena, babasının eril özelliklerini taşımaktadır. […] Athena, bir nevi bu tanrının zihnidir, aklıdır. Tanrısal düzenin koruyucusu, eril bir iktidar aracı olan ‘savaş taktiklerinin’ temsilcisidir, kadın olmasına rağmen! Kadın olsa da gayet eril bir kişiliktir."[6]
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ek olarak yutma olayına dair şu çıkarımı yapar: “Akıl gücü ve ancak onun aracılığıyla elde edilebilen iktidar, baş tanrıdan ayrılmamakta, ürünleri de ancak onun kafasından çıkabilmektedir. Böylece Zeus, kadının akıl, us ve düşünme gücünü de kendi bünyesi altına alır. Akıl kadından erkeğe geçer.”[7]
Athena’nın mazlumun yanında durmak yerine eril iktidarın bekası uğruna zalimleri koruması böylece aydınlığa kavuşur. Tanrıların kötü ve haksız muamelede bulunduğu kadınlar savunulmak bir yana, ceza kesilmesi gereken taraf olarak görülür; ki bu olguya tarihten de ziyadesiyle aşinayız.
Kültürel Üstünlük
Bundan farklı olan diğer husus ise kültürel üstünlüktür. Fark ettiyseniz Antik Yunan batıda, Lidya ise doğudadır. Batıkan’ın bu noktadaki incelemesi şöyledir: “Arakhne miti, Anadolu’nun, dokuma dahil tüm el sanatlarında, Yunan ana karasından daha üstün olduğunu anlatan bir hikâyedir. Yarışma, Olympos tanrılarının değil, Anadolu’nun zaferidir. […] Esas budur Athena’yı çileden çıkaran. Elbette cezalandırılır, susturulur ‘sanatçı’, gözüne mil çekilen Köroğlu gibi…”[8] Anlaşılacağı üzere günümüzdeki doğu-batı çatışması son birkaç yüzyılda ortaya çıkmış bir olgu değildir. Binlerce yıllık bir geçmişi vardır ve toplumsal düzeyin de üstüne çıkıp mitolojiye yerleşmiştir.
Sonuç olarak mitolojileri, “geçmişin masalları” diye yaftalayıp es geçmemek gerekir. Bunlar, bizlere hoş anlar yaşatmanın yanı sıra ait olduğu toplumu ve zamanı anlamada çok güzel fırsatlar sunmakta. Dinî güçlerini neredeyse yitirmiş olmalarına rağmen davranışlarımızı ve ürünlerimizi zayıf bir bağ vasıtasıyla etkilemeyi sürdürüyorlar. Mesela “Ece” adının nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi?
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Etymonline. Arachnid. Alındığı Tarih: 30 Temmuz 2024. Alındığı Yer: Etymonline | Arşiv Bağlantısı
- ^ L. Miate. Arachne. (26 Temmuz 2022). Alındığı Tarih: 30 Temmuz 2024. Alındığı Yer: World History Encyclopedia | Arşiv Bağlantısı
- ^ Kula Belediyesi. Kula Tarihçesi. Alındığı Tarih: 30 Temmuz 2024. Alındığı Yer: Kula Belediyesi | Arşiv Bağlantısı
- ^ Greek Mythology. Metis. Alındığı Tarih: 30 Temmuz 2024. Alındığı Yer: Greek Mythology | Arşiv Bağlantısı
- ^ Greek Mythology. Athena. Alındığı Tarih: 30 Temmuz 2024. Alındığı Yer: Greek Mythology | Arşiv Bağlantısı
- ^ B. Batıkan. (2023). Eril, Dişil Ve Ötekiler. ISBN: 978-625-6608-11-5. Yayınevi: Beyaz Baykuş. sf: 103.
- ^ B. Batıkan. (2023). Eril, Dişil Ve Ötekiler. ISBN: 978-625-6608-11-5. Yayınevi: Beyaz Baykuş. sf: 102.
- ^ B. Batıkan. (2023). Eril, Dişil Ve Ötekiler. ISBN: 978-625-6608-11-5. Yayınevi: Beyaz Baykuş. sf: 105.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 06/06/2025 15:33:01 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18236
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.