KÜÇÜK PRENS KİTABININ PİAGET' NİN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMINA GÖRE İNCELENMESİ

- Blog Yazısı
Küçük Prens kitabı çocuklar için yazılan ama yetişkinlerin de okuması gereken bir kitaptır. Bu makalenin amacı Küçük Prens kitabını Jean Piaget’in bilişsel gelişim kuramıyla açıklamaktır. Öncelikle Piaget kimdir? Bilişsel Gelişim Kuramı nedir? Ona bakalım...
Jean Piaget 1896 yılında İsviçre’de doğdu. Piaget, insanın bilişsel gelişimi konusunda öncü çalışmaları ile bilinir. Kuramını kendi çocukları ve diğer çocuklarla 50 yılı aşkın bir süre boyunca yaptığı titiz çalışmalar neticesinde oluşturdu. Piaget çocukların düşünme tarzının yetişkinlerden farklı olduğunu savundu. Piagetmen az 50 kitap, sayısız makale ve 30 civarında fahri doktorası ile 20. yüzyılın önemli isimlerindendir ki Time dergisi Piaget'yi 20. yüzyılın en önemli 100 bilim insanları arasında andı. Şimdi Piaget'nin geliştirdiği bilişsel gelişim kuramını inceleyelim.
Bilişsel gelişim kimi kaynaklarda "zihinsel gelişim" olarak anılır. Biliş sözcüğü akıl, bilgi, bellek, akıl yürütme, anımsama gibi zihinsel işlevleri ifade eder.[1] Bilişsel gelişim, bireylerin zihinsel yapı, becerileri ve süreçlerindeki değişimleri konu alır. Marcy Driscoll'a göre, bilişsel gelişim, "bebeğin farklılaşmamış-özelleşmemiş zihinsel becerilerinin yetişkin kavramsal yetkinliğine ve problem çözme becerilerine dönüşme" sürecidir.
Piaget’e göre dünyanın bilişsel bir şekilde yapılandırılmasında şu süreçler ön plana çıkar: şemalar, uyma (akodomasyon), özümleme ve dengelenme olarak bilinir. Şema kavramı, ilk olarak Piaget tarafından kullanıldı. Şema, kişinin çevresindeki dünyayı anlamlandırmak ve anlamak için geliştirdiği bir bilişsel yapı, yeni edinilen bilgilerin yerleşeceği de bir çerçevedir. İnsan ise, dünyaya çok basit aşamada şemalarla gelir. İlk şemalar ise, bebekken sahip olduğumuz basit reflekslerden ibarettir. Şimdi Küçük Prens kitabında bu süreçler nasıl işlenmiş ona bakalım;
Küçük Prens kitabı çocuğun altı yaşındayken gördüğü ve şemasına eklediği bu sayede sonradan resmini çizdiği bir boa yılanını hatırlamasıyla başlar. Çizdiği boa yılanının fili yuttuğu resmi büyüklere gösterir. Büyükler, bu resmin boa yılanı olduğunu anlayamaz ve devamında çocuk yılanın içini çizer. Bundan sonra söylediği “Büyüklere hep açıklama yapmak gerekir “cümlesi onun benmerkezci kavrama sahip olduğunu gösterir. İlk çizdiği resmi herkesin anlaması gerektiğini düşünür. İkinci resmi çizdikten sonra ise büyükler ona çizmeyi bırakıp ilgisini coğrafya, tarih, matematik ve dilbilgisine çevirmesini tavsiye eder, bu durum sosyal geçişe güzel bir örnektir. Bir sonraki sayfada çocuk kendini pilot olarak hayal eder ve mesleği gereği yaşamı boyunca birçok ciddi insanla ilişkisi olduğunu söyler bu olay Piaget’in hayali arkadaş kavramına örnek olabilecek bir durumdur. Çocuğun gerçekte görmediği ona oyunlarda eşlik eden onun duygu ve düşüncelerini paylaştığı zihinsel imgeye “hayali arkadaş” denir. Kitabı okudukça karşımıza yeni kavramlar çıkıyor buna örnek çocuğun yeni tanıştığı her insan için cebinde ilk çizdiği resmi taşıması ve insanlara bunun ne olduğunu sorması sonrasında ise hepsinin buna şapka dediği için onların düzeyine inmekten bahsetmesini Piaget’in zekâ kavramıyla açıklayabiliriz. Piaget’e göre zekâ, organizmanın çevreye uyum sağlama yeteneğidir.
İkinci bölüme geçtiğimiz zaman pilotun uçağıyla Sahra Çölünde kaza yaptığını okuyoruz daha sonra karşısına çıkan Küçük Prens onu uyandırıp “Lütfen bana bir koyun resmi çiz” demesiyle devam eden hikâyede kahramanımız daha önce hiç koyun resmi çizmediği için ona çizebildiği iki resimden biri olan boa yılanını çizmiş. Bu durum özümleme kavramına örnektir. Özümleme; karşılaşılan yeni bir durumun var olan şemalarla açıklanmasıdır. Bir sonraki sayfada kahramanımızın hasta bir koyun çizmesinin ardından ondan başka bir koyun çizmesi istendiğinde koç çizmesi de özümlemeye örnektir. Aslında Küçük Prens yazarın çocukluğunu ifade eden bir metafordur.
Kitabın üçüncü bölümünde Küçük Prensin yazara üst üste soru sorması her şeyi merak etmesi onun sezgisel düşünce alt evresinde olduğunu anlamamıza neden olur. Bu evrede, Neden? Bu nedir? Gibi sorular sıklıkla sorulur. Bu özelliklerden dolayı çocukluğun bu dönemi sorma-bilme tutkusu dönemi olarak da adlandırılır.
Dördüncü bölüm başında yazarımızın önemli bir şey daha öğrendiğini okuyoruz bu bilgiden yola çıkarak Piaget’ye göre şemasını geliştirdiğini söyleyebiliriz. Daha sonra yazarın gezegenler hakkında bilgi vermesi, Küçük Prensin gezegeni hakkında varsayımda bulunması ve B-612 ile ilgili anlattığı hikâye onun toplumsal olaylara ilgisinin olduğunu fark ettiğimiz için onun soyut işlemler döneminde olduğunu anlamamızı sağlar.
Beşinci bölümde Küçük Prens ve yazar arasında geçen şu diyaloglarda;
-Koyunlar küçük çalıları yer öyle değil mi?
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
-Evet, bu doğru!
-Ah! Bunu duyduğuma sevindim. Öyleyse baobapları da yerler.
Küçük Prensin “öyleyse baobapları da yerler” çıkarımı onun özelden özele akıl yürütme yaptığını gösterir. Daha sonra yazarın Küçük Prense “Koyunların baobapları yemesini neden istiyorsun?” sorusuna Küçük Prensin; “Hadi ama! Yapma! “gibi kelimeler kullanıp karşısındakinin de onun bildiği şeyi bilmesini istemesi benmerkezci olduğunu gösterir.
Yedinci bölümde yazarın çiçekteki dikenler hakkında “Dikenler hiçbir işe yaramaz. Çiçekler onları sırf kötülük için taşır” demesinden sonra Küçük Prensin “Sana inanmıyorum çiçekler narin yaratıklardır. Saftırlar. Ellerinden geldiğince kendilerini korurlar” demesi onda animizm kavramının olduğunu gösterir.
Sekizinci bölümde Küçük Prensin çiçeğe kahvaltı götürmesi onunla sohbet etmesi de animizm kavramına örnektir. Ayrıca Küçük Prensin çiçeğe ot demesi özümleme kavramına örnektir.
Onuncu bölümde Küçük Prens bir kralla tanışır. Kral, Küçük Prense sürekli emirler verir. Küçük Prens krala günbatımını izlemek istediğini söyler ama kral ona günbatımının vaktinin geçtiğini söyler. Küçük Prens bunu duyduktan sonra kralın tüm çabalarına rağmen oradan ayrılır çünkü oraya uyum sağlayamamıştır.
On birinci bölümde Küçük Prens kendini beğenmiş bir adamın gezegenine gider. Adam Küçük Prensten onu alkışlamasını ister ama Küçük Prens alkışlamak ne demek bilmediği için adama alkışlamak ne demek diye sorar. Adam ona ellerini çırp deyince ne olduğunu öğrenir ve şemasına yeni bir şey eklenir daha sonra elini çırpması hoşuna gider ve bunu tekrarlar Piaget bu durumu döngüsel tepkiler kavramıyla açıklar.
On dördüncü bölümde Küçük Prens şu ana kadar gittiği en küçük gezegene gelir. Bu gezegende bir sokak feneri bulunur ve bu feneri yakıp söndüren bir bekçi vardır. Küçük Prense göre bekçi feneri yakınca bir çiçeğin açtığını, bir yıldızın doğduğunu hisseder bu durum özdeşlik ilkesine ters olduğu için Küçük Prenste korunum kavramının olmadığını söyleyebiliriz.
On yedinci bölümde Küçük Prens çölde karşılaştığı yılanı gördüğünde onu tuhaf bulur. Onun güçsüz olduğunu düşünür ama yılan bu düşüncesinin yanlış olduğunu ve kendisinin bir kral parmağından güçlü olduğunu ifade eder. Yılana göre güç, kral demektir. Güç kavramını direk değil ancak kral sembolüyle anlatır. Kavramları sembollerle anlatan yılan sembolik işlev alt evresindedir.
Son olarak bölüm yirmi ikide okuduğumuz Küçük Prensin demiryolu makasçısı ile konuşurken yanlarından bir tren geçmesinin ardından başka bir trenin ters yönden gelmesine Küçük Prensin “Bu kadar çabuk mu dönüyor?” demesi özelden özele akıl yürütmeye örnektir.
SONUÇ
Küçük Prens kitabı sadece basit bir hikayeden ibaret değil, çocuk psikolojisi alanında yazılmış önemli eserlerden biridir. Günümüzde vakitlerinin çoğunu boş geçiren çocukların ve yetişkinlerin okuması gereken eserlerden biridir.
- 4
- 2
- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Binnur Yeşilyaprak. (2004). Gelişim Ve Öğrenme Psikolojisi. Yayınevi: Pegem Akademi Yayıncılık.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 19/06/2025 14:01:50 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16372
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.