Gerçekliğin Kurgusu: Beynin Yazdığı En Usta Yalan
Benlik, zaman ve madde… Hepsi beynin içinde, sinaptik kıvılcımlar arasında kurgulanan bir gösteriden ibaret. Gerçeklik sandığın şey, sadece hayatta kalman için uydurulmuş bir hikâye olabilir.

- Blog Yazısı
Gerçek sandığın her şey, aslında beyninin içine çizilmiş bir animasyon. Dış dünyada renk yok, ses yok, koku yok. Sadece titreşimler, frekanslar, parçacıklar var. Göz, ışığı görmez. Kulak, sesi duymaz. Bunlar sadece dalgaları yakalayan alıcılardır. Gerçekliği üreten asıl yer: beynin kendisi.
Ve beyin, bu dalgaları alıp sana özel bir “gerçeklik senaryosu” kurgular. Tıpkı bir yönetmen gibi. Işıkları ayarlar, efektleri verir, karakterleri tanımlar. Sen zannedersin ki dışarıda bir dünya var. Oysa sadece beynin içindeki karanlıkta, sinapsların ateşlenmesinden doğan bir rüyadasın.
Dokunduğunu sandığın masa? Onunla fiziksel bir temas kurmuyorsun. Atomlar birbirine dokunmaz. Hissettiğin şey, elektronların itmesiyle beyninde oluşan sinyallerin bir yorumu. Yani hiçbir zaman “gerçek bir şey”e dokunmadın.
Gelelim daha derine. Sen dediğin şey var ya… O iç ses, o geçmişi hatırlayan, geleceği planlayan karakter… O da bir simülasyon. Beynin “Default Mode Network” adını verdiğimiz ağı, hiçbir şey yapmasan bile aktif kalır. Sana “ben kimim, nereye gidiyorum” dedirten iç diyaloğu üretir.
Medial prefrontal korteks, seni başkalarından ayırır. Insula, iç organlarının sinyallerini sana “benimmiş gibi” hissettirir. Tüm bu yapılar senkronize şekilde çalışınca, bir “özne” hissi doğar. Yani senin benlik dediğin şey, aslında birkaç bölgenin ortak yayını.
Ve işin acı tarafı şu: Bu yayında küçük bir arıza olursa, “ben” yok olur.
Split-brain hastalarında, beyin ikiye ayrıldığında, aynı kişi iki farklı karar verir. Sanki iki ayrı bilinç aynı kafada yaşamaktadır. Cotard sendromu yaşayanlar, “ben yokum” der. Capgras hastaları, annesini tanır ama “o değil” der. Depersonalizasyon yaşayanlar, aynada kendini tanıyamaz. Yani “benlik” dediğin şey, bir sinir ağı bozulunca hemen buhar olur.
Ama sadece bireysel bir hayal değil bu. Ortak bir yanılsama. Hepimiz, beyinlerimizin ortak algoritmalarla işlediği bir gerçeklik illüzyonunun içindeyiz. Aynı yalanı birlikte gördüğümüz için, onu “gerçek” sanıyoruz.
Buradaki simülasyon, Matrix tarzı bir dijital dünya değil. Daha biyolojik, daha trajik. Beynin dış dünyayı olduğu gibi değil, işe yarar haliyle modellemesi. Evrimsel olarak bu daha mantıklıydı: Hayatta kalmak için “doğru”yu değil, “işe yarayanı” bilmek gerekiyordu. Yani evrim sana gerçeği değil, yaşatacak kadarını verdi.
Bu noktada şu soru gelir: “Ben” varsa, kim bu soruyu soruyor?
İşte burası kırılma anı. Çünkü bilinç, bir varlığın “kendini fark etmesi” değil. Bilinç, bir sistemin kendi aktivitesini yorumlamasıdır. Yani beyin kendi işleyişini algılar ve bu algıya “ben” adını verir. Ruh yok. Bilinçli bir göz yok. Sadece kendi faaliyetini izleyen bir sistem var.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ve şimdi, asıl tokat burada gelir:
Gerçeklik dediğin şey, beyninin içinde kurulmuş bir tiyatro sahnesi. Sahne var, ışık var, replikler var… Ama oyuncu? O yok. Çünkü sen, kendini oynayan bir hikâyesin. Karakteri yazan da sensin, oynayan da.
Ama sahne arkası sessizleştiğinde, yani bu sinyaller durduğunda… Hikâye de biter.
Ve belki de asıl sorulması gereken soru şu:
Eğer hikâyeyi yazan da sensen, oynayan da… Peki, sen kimsin?
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- T. Metzinger. The Ego Tunnel: The Science Of The Mind And The Myth Of The Self. Basic Books.. Alındığı Tarih: 30 Mayıs 2025. Alındığı Yer: linkinghub.elsevier doi: 10.1016/S0262-4079(09)60807-1. | Arşiv Bağlantısı
- T. Metzinger. Self Comes To Mind: Constructing The Conscious Brain. Pantheon Books.. Alındığı Tarih: 30 Mayıs 2025. Alındığı Yer: journals.uchicago doi: 10.1086/661156. | Arşiv Bağlantısı
- A. Domasio. Incognito: The Secret Lives Of The Brain. Pantheon Books.. Alındığı Tarih: 30 Mayıs 2025. Alındığı Yer: tandfonline doi: 10.1080/13546805.2012.715448. | Arşiv Bağlantısı
- D. Krpan, et al. (2017). An Analysis Of Oliver Sacks's The Man Who Mistook His Wife For A Hat And Other Clinical Tales. Macat Library. doi: 10.4324/9781912282548. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 02/06/2025 17:16:04 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20728
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.