Dünya üzerindeki dağlar nasıl oluşur? Bu konuda ortaya atılmış teoriler nelerdir?

- Blog Yazısı
DAĞ OLUŞUMU
Dağlar kıvrım dağlar ve kırk Dağlar olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlar her ne kadar oluşum açısından aralarında benzerlikler olsa da bazı noktalarda birbirlerinden ayrılırlar. Dağ oluşumunu anlayabilmek için öncelikle Jeosenklinal terimini bilmemiz gerekir. jeosenklinal kavramını basitçe anlatacak olursak yeryüzünde Akarsular, rüzgarlar ve buzullar, aşındırıp, taşıdıkları maddeleri deniz ya da okyanus tabanlarında biriktirirler. bu birikim sonucunda kıtalar arasında veya kıta kenarlarında çok kalın birikim alanları oluşur. bu birikim alanlarına jeosenklinal alanlar denir. Dağ oluşumuna gelecek olursak Kıtaların birbirlerine doğru sıkıştırma hareketleri(ayrıca bkz: kıtaların kayma teorisi Alfred wegener) Sonucunda kıtaların arasında veya kenarında bulunan jeosenklinal alanların sıkışıp yükselmeleri sonucu oluşurlar. Bu oluşum sırasında jeosenklinal alanların yapısı dağların türünün belirlenmesinde kilit önemdedir. Şöyle ki eğer Jeosenklinal alan elastiki bir yapıda ve kıvrılmaya elverişli ise kıvrım dağlar oluşur. Bunlara ülkemizde en iyi örnek olarak Akdeniz bölgesindeki Toros dağları verilebilir. Diğer yandan eğer jeosenklinal alan masif ve sert yapıda olup kıvrılmaya elverişli değilse bu durumda sıkışan jeosenklinal alan kırılmaya uğrar ve bunun sonucunda kırık dağlar oluşur. Bunlara ülkemizde en iyi örnek olarak Ege bölgesindeki Menteşe Dağları, Kaz Dağları, Bozdağlar, Madra Dağları, Aydın Dağları ve Yunt Dağları gösterilebilir.
Dağ oluşumu hakkında ortaya atılmış teoriler:
Yukarıda dağ oluşumu literatürde en çok kabul gören açıklama üzerinden genel hatlarıyla bir fikir oluşması açısından açıklanmaya çalışılmıştır. Acaba bütün bu hareketlere yol açan kuvvetlerin asıl nedeni veya enerji kaynağı nedir? Dağ oluşumunun mekanizması nedir? Bu sorular çok eski dönemlerden beri merak konusu sorulardır. Tarihsel süreç boyunca jeoloji literatüründe ortaya atılmış genel hatlarıyla ayrılan 4 ana temel hipotez vardır. bu hipotezlerin kimisi çürütülmüş kimisi yetersiz kimisi hala kullanılmakta olan hipotezlerdir.
1- Elevasyon hipotezi:
Geçen yüzyılda Humboldt ve von Buch gibi bilginlerin savundukları bu düşünceye göre, orojenik hareketler yeryuvarın iç kısımlarındaki ergimiş kızgın maddelerin (mağma) doğrudan doğruya yerkabuğu üzerinde yaptığı etkilerden ileri gelmektedir. Bu hipotez bugün tamamen terkedilmiş bulunuyor. Çünkü doğrudan doğruya böyle bir ilişki saptanmadığı gibi, yalnız kıvrımlı dağların değil, volkan konilerinin bile lavların birikimi ile oluştukları gerçeği ortaya konmuş bulunuyor. Bununla birlikte, bu hipotez ile, orojenik hareketleri manto veya astenosfer içindeki hareketlere katan daha yeni bazı hipotezler arasında, asıl düşünce bakımından bir yakınlık bulunduğu da, gözden kaçmamaktadır. Okyanus dorsallerinin oluşumu hakkındaki çağdaş görüş, buna bir örnek olarak gösterilebilir.
2-Büzülme (kontraksiyon) hipotezi:
Uzun bir süre boyunca hüküm sürmüştür. Bununla birlikte, 20. yüzyıl başlarında düzeltilmesi yolunda oluşturulan çabalara karşın, bu hipotez de bugün gözden düşmüştür. Bu geliştirilmiş şekli ile büzülme hipotezinin aslı şudur: Dünyamızın dışı zamanla soğumakta, iç kısımlarının sıcaklığı azalmaktadır. Bu yüzden merkezi kısımlarının hacmi küçülmektedir. Litosfer boşlukta duramayacağına göre, bu büzülmeye uymak zorunda kalır. Fakat litosferin büzülmesi, her tarafında düzgün kıvrımlar halinde olamaz. Çünkü bazı kısımları eskiden beri sertleşmiştir. Bu stabil kısımlarda büzülme ancak kırıklar veya çökmeler şeklinde meydana gelebilir. Buna karşılık, litosferin mobil sahalarında, yani jeosenklinallerde büzülme kıvrılmalar halinde gelişir. Büzülme hipotezine karşı ileriye sürülen başlıca karşı düşünceler şu şekilde özetlenebilir:
a- Dünyanın en eski devirlerden beri soğumakta devam ettiği düşüncesi kanıttan yoksundur. Çünkü teorik hesaplara göre, örneğin Alpler boyutunda bir kıvrımlı yapının oluşması için 2400 derecelik bir soğumaya gereksinim vardır. Başka kelimelerle, yerküre tarihi boyunca meydana geldiği bilinen orojenik dönemlerin her biri için, en aşağı bu kadar bir soğuma kabul etmek gerekir. Bu halde, Prekambriyen'de veya hattâ Paleozoik'te dünyanın çok sıcak olduğunu kabul etmek kaçınılmaz olur. Oysa bu, jeofiziğin ortaya koyduğu sonuçlara uymadığı gibi, jeolojik tarihin verileri ile de ters düşmektedir. Örneğin, bu durumda Paleozoik'teki buzullaşma dönemlerini açıklamaya olanak kalmamaktadır.
b- Büzülme hipotezinde, radyoaktif maddelerin yerin sıcaklığı üzerindeki etkileri hiç dikkate alınmamıştır.
c- Büzülme hipotezine göre mutlak yükselme olanaksızdır; yükselmeler ancak belli orandadır.
3- Kita kayması ve mağma hareketleri teorileri.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bu grupta toplanabilecek hipotezlerin ve teorilerin sayısı oldukça çoktur. Fakat hemen hepsi, litosferin başlı başına orojeneze yol açacak özelliklere sahip olmadığı, tersine, orojenezde asıl olarak pasif rol oynadığı konusunda birleşirler. Aktif olan, litosferin altındaki geosfer, yani manto veya eski araştırıcıların kullandığı terim ile sima'dır. Bu gruptaki görüşlerin diğer bir ortak yanı, yerkabuğu parçalarının hareket ettiklerini ve hareket eden kabuk parçaları arasında kalan oluşukların sıkışmaları sonucunda orojenik yapının meydana geldiğini kabul etmeleridir.(...).
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- S. Erinç. (2000). Jeomorfoloji I. ISBN: 9789753532136. Yayınevi: Der Yayınları. sf: 614.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 03/05/2025 20:39:05 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13512
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.