Bir İsyandır Yaşamak

- Blog Yazısı
Biz insanlar yalnızca düşünen varlıklar değiliz ölmeye karar verdiğinde bile evrimin en temel ve derin yasasına boyun eğen hayatta kalmaya kalmaya çalışan tutunan canlılarız
Beyin bir karar verir "Yeter."
Ama beden farklı çalışır ilkel mekanizmalar depresyon nedir bilmez
"Hayır, henüz bitmedi"
Evrim bizi savaşmak üzere şekillendirdi bir bilinç kendini yok ederek çektiği ızdıraptan ve anlamsızlıktan kurtulmak isteyebilir ama sinapslarımız hücrelerimiz hormonlarımız düşünemez bizi hayatta tutmak için canla başla çalışır hepsi, isyan eder ışığın sönüşüne karşı.
Bu isyan yaşamın özüdür
Bu yüzden ölüme çok yakınken gözlerinin önünden geçer hayat bir çözüm çıkar yol arar ama sadece arar çünkü daha önce ölmemiştir
İşte o an her şey tersine döner bütün o plan kararlılık soğukkanlılık dağılır
Belki masadaki bir nesneye ilişir göz bir bardak bir kitap bir bilgisayar
Hedefler, hayaller, anılar, değerler, yakınlar
Burun gözler kulaklar çocukluktaki sabun kokulu anıları hatırlar
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Akıl bir fotoğraf getirir mutludur az da olsa ama hatırlamaz yanındakileri
"Ben yaşadım mı gerçekten?"
Zamanla tek hissedilen ışık, ses ve sıcaklıktır diğer şeyler anlamsızlaşır ve yalnızca hayatta kalmaya odaklanır beyin
Bu yüzden karar verilmişse bile el titrer kalp atışı hızlanır gözler sulanır doğuk terler akar nefes ritmi bozulur adrenalin ve kortizol yükselir hücreler inatlaşır beyinle
"Ne yapıyorum ben?" "Durabilir miyim?"
Ölümü seçenlerin büyük bir çoğunluğunda böyle olur
İntihar düşüncesi prefrontal kortekste gelişir; ama uygulama sırasında limbik sistem (duygu) ve beyin sapı (hayatta kalma) ile çatışır.
Bu çatışma dağılırken kişi bir "bilinç bölünmesi" yaşar. Bu yüzden o anda karar net olsa bile uygulama zordur.
"Buradayız, gitmiyoruz"
Biz en dipteyken acının göbeğinde bile güzellik arayabilen insanlarız
Bir saniyelik pişmanlık, acaba, belki bile koca bir hayatı baştan yazabilir
Hayat yalnızca diretmekle kazanılır
Ve herşeye rağmen yaşamak Onurun en yalın ve yüksek halidir

Her nefeste insan bir anlam arar karşılaştığı tehlikeleri saniyesinde tanımlayıp çözüm üretmezse çok geç ölür
İnsanın aradığı anlam basit bi kategorizasyon yada isimlendirme değil bu insanoğlunun en temel ve derinden gelen varolma savaşının bir parçasıdır evrimsel süreçte insanın tehlikeden ve ölümden korunma içgüdüsü en duygusal kararlardan bile üstün gelir beynin ilkel bölgeleri amigdala ve hipokampus depresyondan yada yasamdan sikilmaktan anlamaz
İnsanin yarattığı içten ve nitelikli bir anlam onu hayata bağlayan en değerli unsurdur zira bir insan tum mal varlığını ailesini yuvasını kaybetse bile hayatta kalma içgüdüsüyle hayati faaliyetlerine devam edecektir eninde sonunda bu taştan iradeyi yıkmak da hiç kolay değildir
Bu anlam kimine göre dinde kimine göre sanatta kimine göre parada olabilir bazıları bulamaz arar sadece çırpınır dener yanılır beceremez en kötüsü de budur hayatında her türlü nasıla katlanabileceği bir neden olmayan insan beyninin ilkel kısmının verdiği "yaşa" emrine çaresizce boyun eğmekten yıpranır ve ağır gelir yaşamak
Anlamın Yeniden İnşası
Bir insanın her şeyi yıkıldığında geriye kalan tek şey yeniden başlama ihtimalidir
Ve bu ihtimal çoğu zaman bir seçim değil zorunlu bir içgüdü umutsuzluktan doğan umut, kurtuluş dürtüsüdür
Çünkü beyin boşlukta uzun süre yaşayamaz anlamsızlık bir vakumdur ve insan beyni bunu ne pahasına olursa olsun doldurmak ister
Bu yüzden insanlar en sarsıcı travmalardan sonra bile toprağa dokunur yazı yazar müzik dinler kitap okur dua eder hayal kurar yardım ister
Bunların hepsi bir şeye hizmet eder
Yeni bir anlam yaratmak
Psikolojide buna "ikincil yapılandırma" denir
İlk yapı kırıldığında, zihin yeni bir gerçeklik kurar.
Ve bu, travmaya rağmen değil travma sayesinde oluşur.
Çünkü her parçalanma, aynı zamanda bir yeniden inşa potansiyelidir.
Bir gün, gecenin üçünde,
Her şeyin boş geldiği bir anda,
Yapayalnız ve savunmasız bir anda
Beynin “yaşamak istemiyorum” diyen kısmına karşı
Bir başka taraf sessizce cevap verir:
“Tamam, o zaman başka şekilde yaşayalım.”
İşte bu noktada insanın içinde ikinci bir ben doğar:
Yıkılan benliğin enkazından çıkan arayıcı benlik.
Bu yeni benlik, mükemmel değildir.
Ama daha esnektir.
Daha açık.
Daha meraklı.
Ve belki de en önemlisi:
Izdıraba ve boşluğa rağmen umut üretme kapasitesine sahiptir.
Umut bir hedef değil işlevdir
Her sabah uyanmakla
Birini, Biyeri özlemekle
Bir şey denemekle
Bir notaya kulak vermekle çalışır
Bazen bu bilinçli bile değildir sadece "Devam edelim" diyen bir ses vardır
O ses yaşamın en gerçek formudur
Çünkü insanı taşıyan planlar, hedefler, istekler, varlıklar değil
Devam edebilme iradesidir
İşte burada yeni binanın ilk temelleri atılır
Küçük küçük, tuğla tuğla
Bir cümleyle, bir nefesle
Bir çiçeğe bakarak
Hayatın içindeki göremediği bağları yeniden kurar
Ve fark eder ki insan sadece yaşamakla değil yeniden anlam istenciyle insan olur
Bütün dünya konuşsa bile o en derinlerdeki ses daha güçlüdür
Felsefede, mitolojide, edebiyatta hep aynı şey anlatılır:
Küllerinden doğmak.
Ruhun kabuğunu yakması
Yokluğu, yeni bir ben için kullanması
Bu süreç sancılıdır.
Çünkü yeniden doğmak, eskisini tamamen yitirmeyi gerektirir.
Tıpkı yılanın derisini değiştirirken acı çekmesi gibi.
Ama insan buna dayanabilir.
Çünkü içinde, sonsuz biçim alma yeteneği taşır.
Ve belki de en güzeli:
Bu doğuşlar bir kere olmaz.
İnsan birçok kez doğar, birçok kez yıkılır.
Ama her seferinde biraz daha derin, biraz daha hakiki bir benliğe yaklaşır, bu his hayatın ta kendisir.
Sanatla Anlam Yaratmak
Sanat, bir lüks değil.
Sanat, varoluşun en eski çığlığıdır.
İnsan ilk mağara duvarına çizik attığında;
Canı sıkıldığından değil
Yaşamak yetmediğinde yaptı bunu.
Ve o çizik
Anlamın ilk iskeletiydi.
Sanat, kaosu şekillendirme çabasıdır.
Kelimelerle, notalarla, renklerle, bedeniyle.
Bir tür karşı koyma biçimi.
Anlam ve isim yükleme işi
“Böyle hissettim, bu vardı, ben bunu gördüm” deme hakkı.
Sanat hem ifade hem dönüştürme işidir
Bu yüzden en karanlık dönemlerden
En büyük edebi, müzikal, görsel eserler çıkar.
Çünkü acı, biçim aldığında katlanılabilir olur.
Sanat "Buna değer" biçimi verir.
Ve insan bir gün kendi çizdiği bir şeyde, yazdığı bir satırda, yaptığı bir melodide
Kendini ilk kez net bir şekilde görür:
“Bu benim. Bu, içimde olan şeydi. Adını koyabildim."
Ad koymak kurtarır.
Sanat kurtarır.
Çünkü anlam sunar.
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 16/06/2025 05:25:02 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/20452
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.