Alparslan'dan Mustafa Kemal'e 26 Ağustos
1071&1922 sentezi kazandırdığı zaferlerle Türk Milletine büyük onur yaşattı.
26 Ağustos biz Türkler için ziyadesiyle önemli tarihtir. 1071’den 1922’ye dek Türkler Anadolu’daydı (aslında daha da geri tarihlerde burada olduğumuzu İstanbul’da kazı çalışmalarında bulunan mezarlardan anlamış bulunmaktayız). Zaten aşiretleşerek daha önceki yıllarda (Milattan sonra 4. yy) burada olan bizler 26 Ağustos 1071’de çok büyük askerî bir zafer kazandık. Şimdi anlatıma geçiyoruz.
Türklerin Anadolu’daki Yeri
Asya Hunlarının neslinden gelen Avrupa Hunları güçlü ve dinamik orduları ile Karadeniz’de galibiyet kazanıyorlardı. 378 senesinde Tuna Irmağı’nı aştılar ve Balkan üzerinden Trakya’yı hedef aldılar. Şark’taki hareketleriyle birlikte Anadolu’ya giriştiler. 395-398 yılları arasında büyük oranda başarı sağlamaları Anadolu’yu iki yandan işgal altına almaları büyük bir başarıdır. Ardından ise Sabar Türkler Anadolu’yu ikinci kez işgal yaptılar ve 508 yılında sınır genişlemesiyle başarılarla yaşadılar. Üçüncü defa da Müslüman Türkler bu sefer kuşatma için harekete geçtiler. Türkistan’dan getirilen Türkler, Abbasîler devrinde Bizans’a karşı gelen gönüllü sınıfı oluşturdular. İslâm Ordularının Doğu coğrafyalarını ele geçirdikten sonra çizgilerini hep devam ettirmişlerdir. Ticari anlamda zenginlik kazanmışlardır ve medreseler açmışlardı. Selçuklunun fethinden önce Gaznelilerin şiddetli hareketleri Selçuklu hanedanı zor günler geçirdi ve kendilerine bir toprak parçası arama derdine düştüler. Bu yeni bir sefer demektir. Sultan Alparslan’ın babası Davud Çağrı Bey, Anadolu’ya sadece 3.000 Türk ile hareket etme kararı aldı. Gerekli başarıları halletmiş olsa da Ermeni ve Gürcülerin ittifakı nedeni problem yaratıyordu Bizans’ın içinde bile….
Zaman geçtikçe Alparslan’ın başarıya ulaştırdığı bir Anadolu Zaferi vardı; 26 Ağustos 1071. Beyler ve Beyliklerin Anadolu’da olması zaten bir gaza ve cihat politikası sayılabilirdi.
Bu bugün Türklerin Anadolu’ya gelişi olarak kutlanmaktadır. Yine 26 Ağustos 1922…
Anıt Fotoğrafının hikayesinin Etem Tem’den öğreniyoruz:
" O sabah Kocatepe'de bulunuyorduk. Taarruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu. Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu... Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasındaydı... Hemen objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11'di... O gün 7x11 boyunda sekiz on rulo film çektim. Birkaç tane 10x15 cam... Mustafa Kemal Paşa, bütün gün ağzına bir lokma koymamıştı... Gece ric'ate (geri çekilme) başladılar. 2 Eylül'de Uşak'a girdik. Vakit yoktu. Ahır bozması bir yerde birkaç film yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah götürdüm. İçeri aldılar. Berberi traş ediyordu. Odada portatif bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle vardı. Bir aralık odayı işaret etti: "A be... Bu bir başkumandan odasına yakışmaz" dedi. Salih (Bozok) odayı halılarla süsleyeceğini söyledi. Zira o gün Trikopis getirilecekti. Gazi, fotoğrafları aldı, baktı. Parmaklarını fotoğrafların üzerinde gezdirdi ve çekti: "Çok güzel, " dedi.
" 9 Eylül'dü... Kadifekale'ye çıkmıştık. Zaman güneş batımına yakındı. Deniz pırıl pırıldı... Şehir ayaklar altındaydı... Körfezde bazı vapurlar vardı...Dumanlıydı vapurlar... Bir rapor geldi. Süvarilerimiz İzmir'e girmişti…"Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri.." emri yerine getirilmişti. İzmir bizimdi yine...
"Sonra mı?.. Ha, evet... Sonra otomobillerle şehre girdik. İlk işim bir fotoğrafçı bulmak oldu. Kocatepe'de çektiğim sekiz on rulo filmi bir Rum fotoğrafçıya verdim. Zaman geçirmek için etrafta biraz döndük, dolaştık... Sonra yeniden geldik. Fotoğrafçı geldiğimizi, içeri girdiğimizi görünce "fotoğraflarınız bir harika!" diye bağırdı. Baktım fotoğraflar daha yaş yaştı... Doya doya baktım...Hakikaten birer harikaydı...Taa Uşak'tan İzmir'e kadar bu anı bekliyordum. Fotoğrafların kuruyup, hazır olması için bir gün daha lazımdı. Ertesi günü gelip almak üzere karargâha, Bornova'ya döndük. Ertesi sabah otomobille indik İzmir'e... Millet yollara dökülmüştü... Bayram vardı... "Biraz sonra Mustafa Kemal gelecek" dedik... Görmeliydiniz o anı... İzmir yanıyordu... Ne dost ne düşman belliydi... Cayır cayır yanıyordu İzmir... Fotoğrafçı dükkanının olduğu yere güçlükle varabildik. Fakat ne görelim?.. Dükkân yanmıştı... Uşak'ta o ahır bozması yerde yıkaya bildiğim birkaç film kalmıştı elimde... Ötekilerin hepsi fotoğrafçı dükkanıyla birlikte yandı kül oldu..."
26 Ağustos 1922
Sakarya Savaşı sonrası Yunanlar denizin dibini boyladıktan sonra Büyük Taarruz Zaferi gazetelere şöyle yansımıştır:
“26 Ağustos Anadolu zaferi (Büyük Taarruz) öyle muazzam bir vakadır ki… Dünyada hiçbir millete, tarihinin hiçbir devresinde bu kadar şanlı, bu kadar muazzam, bu kadar ferahlık veren bir zafer nasip olmamıştır.” (Tevhid-i Efkâr, 10 Eylül 1922)
Mehmed Âkif son röportajında Büyük Taarruz hakkında şu ifadeleri kullanır:
“Allah’ım ne muazzam zaferdi o, ortalık hercümerç oldu; beş altı saat içinde bir başka dünya doğdu. Ve biz mest olduk… Artık benim ne düşünecek, ne yazacak, hatta ne yaşayacak takatim kalmıştı. Bizim dilimiz tutulmuştu, ordu bizzat yazıyordu…” (Âkif, Haziran 1936).
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 08/05/2024 04:49:51 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/15424
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.