Geoffrey Hinton 2024 Nobel Fizik Ödülü Telefon Röportajı Tam Metin

Bu yazı, The Nobel Prize isimli kaynaktan çevrilmiştir.

Geoffrey Hinton, sabahın erken saatlerinde Kaliforniya'da kaldığı mütevazı bir otelin odasında İsveç, Stockholm'den gelen bir telefonla uyandı. Bu telefon görüşmesi, 2024 Nobel Fizik Ödülü'nü kazandığı yönünde önceki saatlerde aldığı duyumun gerçek olduğunu anlamasında Hinton'a yardımcı oldu. Kayıt altına alınan bu telefon röportajında Geoffrey Hinton, makine öğreniminin mevcut durumu, yapay zeka güvenliği araştırmalarının acil gerekliliği ve aldığı Nobel Ödülünün, sıklıkla dile getirdiği endişelerin daha ciddiye alınmasını sağlayacağı yönündeki umutları hakkında konuşuyor.

Geoffrey Hinton 2024 Nobel Fizik Ödülü Telefon Röportajı Tam Metni:

Geoffrey Hinton (GH): Alo?

Adam Smith (AS): Alo, Geoffrey Hinton ile mi görüşüyorum?

GH: Evet, benim.

AS: Ben Adam Smith, Nobel Ödülü'nün web sitesinden arıyorum.

GH: Tamam. Kim olduğunuzu biliyorum çünkü uzun zaman önce insanların tepkilerini almak için birilerinin aradığını fark etmiştim.

AS: Aynen öyle. Birkaç dakikanızı alabilir miyiz?

GH: Evet.

AS: Çok teşekkür ederim. Öncelikle tabii ki, tebrikler.

GH: Teşekkür ederim.

AS: Neredesiniz? Haber size nerede ulaştı?

GH: Kaliforniya'da ucuz bir oteldeyim, internet bağlantısı olmadan ve pek de iyi olmayan bir telefon hattıyla. Bugün bir MR çektirmeyi planlıyordum ama sanırım bunu iptal etmem gerekecek. Nobel Fizik Ödülü'ne aday gösterildiğimden bile haberim yoktu. Aşırı derecede şaşırdım.

AS: Bir anlamda haberleri almak için mantıklı bir yer gibi görünüyor. Çünkü biraz izole olmuş durumdasınız, günün yoğunluğu başlamadan önce düşüncelerinizi toparlayabilirsiniz.

GH: Evet. Diğer yandan, saat sabahın ikisi.

AS: Ah, evet. Üzgünüm. Ah, aman tanrım. Bilmiyorum...

GH: Sanırım artık saat üç oldu.

AS: Bilmiyorum, sakin kalıp tekrar uyumayı başarabilecek misiniz yoksa günün uzun olacağını mı kabul etmeniz gerekecek?

GH: Evet, pek de o kadar sakin kalabileceğimi sanmıyorum.

AS: Peki, tam bir sürpriz olmuş. İlk düşünceleriniz neydi?

GH: İlk düşüncem, bunun gerçek değil de bir şaka araması olup olmadığını nasıl anlayabileceğimdi.

AS: Ve? Nasıl anladınız?

GH: Arama İsveç'ten geliyordu ve konuşan kişinin güçlü bir İsveç aksanı vardı ve birkaç kişi bir aradaydı.

Agora Bilim Pazarı

Kai ve Maymun Kral: Destansoy Ailesi’nin Efsaneler Koleksiyonu 3

Bir kitap koleksiyonu bulunur Profesör Destansoy’un mahzenindeki hazineler arasında. Atalarından kalma efsanelerdir bunlar, korkusuz savaşçılar ve beklenmedik kahramanların öykülerini anlatır sayfalarında.

Destansoy Ailesi’nin bu yeni efsanesinde kahramanımızın adı Kai, adresimiz ise Antik Çin. Tehlikeli canavarlar, sihirli şeftaliler ve büyük zorluklarla dolu bu diyarda Kai acaba Maymun Kral’ı kendisine yardım etmeye ikna edebilecek ve ne müthiş bir maceracı olduğunu herkese kanıtlayabilecek mi?

Waterstones Ödülü sahibi ve CILIP Kate Greenaway Madalyası adayı Joe Todd-Stanton’dan, macera seven çocuklar için göz alıcı çizimler ve büyüleyici mitolojik karakterlerle dolu şahane bir yolculuk.

Destansoy Ailesi’nin Efsaneler Koleksiyonu hakkında:

Destansoy Ailesi olarak binlerce yıldır efsanevi yaratıkların ve cisimlerin toplanması ve korunması görevini üstlenmiş durumdayız. Ve bendeniz Profesör Destansoy, bu görev sırasında yaşadığımız müthiş olayları bir araya getirmeye karar verdim. Bu sayfalarda ve gelecek diğer kitaplarımda ailemizin destansı maceralarının öykülerini bulacaksın.

Devamını Göster

₺205.00

Satın Al Tüm Ürünler

AS: Evet. Yani bir grup taklitçinin böyle bir numara yapması pek olası değil sanırım.

GH: Evet.

AS: Kendinizi nasıl tanımlarsınız? Bilgisayar bilimcisi mi yoksa bu çalışmayı yaparken biyolojiyi anlamaya çalışan bir fizikçi mi olduğunuzu söylerdiniz?

GH: Kendini tam olarak hangi alanda olduğunu bilmeyen, ancak beynin nasıl çalıştığını anlamak isteyen biri olarak tanımlarım. Beynin nasıl çalıştığını anlamaya yönelik çabalarımda, beklenmedik derecede iyi çalışan bir teknoloji yaratmaya yardımcı oldum.

AS: Sanırım özellikle de teknolojinin getirebilecekleri konusunda oldukça açık bir şekilde dile getirdiğiniz endişeler var. Siz ve diğerlerinin ifade ettiği korkuları gidermek için ne yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?

GH: Bence bu durum iklim değişikliğinden oldukça farklı. İklim değişikliğinde, ne yapılması gerektiğini herkes biliyor. Karbon yakmayı bırakmamız gerekiyor. Bu sadece bunu yapma siyasi iradesine sahip olmak ve büyük şirketlerin kârlarından vazgeçmek istememesi meselesi. Ama ne yapılması gerektiği belli. Burada ise ne olacağını ve bununla nasıl başa çıkılacağını çok daha az biliyoruz. Keşke şunu yaparsanız her şey yoluna girer diyebileceğim basit bir reçetem olsaydı, ama yok. Özellikle bu şeylerin kontrolden çıkıp hâkimiyeti ele geçirme tehdidi konusunda, tarihin bir dönüm noktasında olduğumuzu düşünüyorum. Önümüzdeki birkaç yıl içinde bu tehditle başa çıkmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor. Şu anda insanların bu konuyla ilgili, kontrolü nasıl elde tutacağımız konusuna odaklanmaları çok önemli. Bu konuda çok fazla araştırma çabası harcamalıyız. Hükümetlerin yapabileceği bir şey, büyük şirketleri kaynaklarının çok daha fazlasını güvenlik araştırmalarına harcamaya zorlamaktır. Böylece, örneğin, OpenAI gibi şirketler güvenlik araştırmalarını geri plana atamazlar.

AS: Biyoteknoloji devriminde olduğu gibi, biyoteknoloji şirketlerinin Asilomar konferanslarında bir araya gelerek, bu teknolojilerin potansiyel tehlikeleri olduğunu ve bunlarla kendilerinin ilgilenmesi gerektiğini söylediklerinde olduğu gibi bir paralellik var mı?

GH: Evet. Bu konuda benzerlikler var ve onların yaptıkları bence çok iyiydi. Ne yazık ki yapay zekanın pratik uygulamaları, biyologların kontrol altında tutmaya çalıştıkları klonlama gibi şeylerden çok daha fazla. Bu nedenle bunun çok daha zor olacağını düşünüyorum. Ancak biyologların başardıkları şey iyi bir model. Bilim insanlarının anlaşmayı sağlamakta başarılı olmaları etkileyici.

AS: Örneğin büyük dil modelleriyle ilgili olarak, sanırım korkularınıza katkıda bulunan şey, bu modellerin anlama konusunda birçok insanın söylediğinden çok daha ileri olduklarını hissetmeniz. Nobel Ödülü'nün bu alandaki etkisiyle ilgili olarak, bir fark yaratacağını düşünüyor musunuz?

GH: Evet, bir fark yaratacağını düşünüyorum. Umarım bu, bu şeylerin gerçekten ne dediklerini anladıklarını söylediğimde daha inandırıcı olmamı sağlar.

AS: İnsanların sizi ciddiye almadığından endişe ediyor musunuz?

GH: Chomsky'den gelen bir dilbilim ekolü var ki, bu şeylerin anladığını söylemenin tamamen saçma olduğunu, dil işlemenin bizimle aynı şekilde yapılmadığını düşünüyor. Bu ekolün yanlış olduğunu düşünüyorum. Artık yapay sinir ağlarının, Chomsky Dilbilim Ekolü'nün ürettiği her şeyden çok daha iyi dil işlediği açık. Ancak bu konuda, özellikle dilbilimciler arasında hâlâ büyük bir tartışma var.

AS: Yeniden otel odasında bu haberleri aldığınız duruma geri dönmek istiyorum. Gece yarısı, bir anlamda haberi duymak için oldukça yalnız bir yer. Sarılıp kutlama yapabileceğiniz kimse yok.

GH: Eh, burada partnerimle birlikteyim. Partnerimle buradayım ve oldukça heyecanlı.

AS: Peki. Şimdilik, bir kez daha, tebrikler.

GH: Teşekkür ederim. Hoşça kalın.

AS: Hoşça kalın.