Bizler, Halen Avcı Toplayıcı Bedenler İçerisinde Yaşayan "Modernleşmiş" Bireyleriz!
Sabahları gün ağarırken kuş seslerinin verdiği rahatlama hissinin, ilkel atalarımızdan bize yadigar kalan, "Tehlikenin nereden geleceği belli olmayan karanlık gece bitti!" düşüncesinin verdiği huzurdan kaynaklanabileceğinin farkında mıyız? Ya da gün batarken yaşanılan hüznün "Nereden tehlike geleceği belli olmayan karanlık gece yine başladı" üzüntüsü olabileceğinin farkında mıyız?
İlkbaharda çiçek açan kırların ilkel atalarımızdaki karşılığı bol yiyecek ve doğacak çocukların hayatta kalma garantisi iken, ruhu ve kültürü şehirli, duygulara yön veren hormonal sistemi hala avcı-toplayıcı olan bizlerin zihninde rengarenk kırlar, kaynağı belirsiz bir mutluluk olarak zuhur ediyor olabilir. Atalarımızın avcı-toplayıcı olarak yaşadığı dönemde, yırtıcı hayvanları bizden uzak tutacak ateşin, ruhumuzun derinliklerine işlediği güven ve huzur hissini bugün modern villalarda şömine ateşiyle simüle etmeye çalışıyoruz.
On binlerce sene önce, ateşin başında yabani keçi etinin pişirilmesini, bugün açık hava barbekü partilerinde tekrarlayarak, şehirli avcılar olduğumuzu ispatlıyoruz. "Mangal keyfi" tabirinin, insanlığın derin bilinçaltı yansıması olabileceğinin farkında mıyız? Şelalenin başında, en temel ihtiyaçlar olan suyun ve su içmeye gelen av hayvanlarının tedarik edileceği güvenini taşıyan atalarımızdan binlerce yıl sonra, su sesinin verdiği huzuru anlamlandıramıyoruz. "Fışkiyeyi kim kırdı?" sorusunun ne kadar derin bir soru olabileceğinin farkında mıyız?
Ekonomik nedenlerle birkaç milyonluk nüfusa sahip şehirlerde yaşamak zorunda iken, gelecekteki emeklilik planlarımızda bitkilerle, hayvanlarla, doğa ile iç içe dağ evi ya da balıkçı kasabası hayali bizi ayakta tutuyor. Bizler, Yaşar Kemal'in Alageyik Destanı'nda geyiğin sesine karşı koyamayıp, gelini sözde "gerdek gecesi"nde yalnız bırakan geyik avcısı Halil olmasak da, çocukluğunda sapanla kuş avlayan, bilgisayar oyunlarında pusu kuran, vuran kıran, öldüren, modern görünümlü avcı toplayıcılarız. Bizler, avcı toplayıcılarız, modern çalışma ofislerinde hasmına tuzak kurup, dedikodu ile cephesini genişleten, ayak kaydırmak için erketeye yatan, uygun vakit kollayıp avını bertaraf eden...
Bizler, eylemsizlik ilkesinin kurbanlarıyız. Tıpkı duran cismin durmak istemesi, hareket eden cismin ise hareketine devam etmek istemesi gibi, 2-3 milyon senelik avcı toplayıcı genetik-hormonal birikiminin momentumu, en fazla birkaç on bin senelik tarım devriminin kültürel-ahlaki birikimine karşı zaman zaman galip gelerek, yoluna devam etmek istiyor. Doğa Ana, keskin dönüşümlere kapalı olduğunu kendine has dili ile bizlere ispat ediyor.
Bir lokma yiyecek için onlarca kalori yakmak zorunda olduğumuz, meyve ve av peşinde onlarca kilometre yol kat ettiğimiz, zorunlu olarak spor yaptığımız, insulin ve glukagon hormonlarının da bu yaşam biçimine göre evrimleştiği avcı toplayıcı dönemden; yiyecekleri pazardan aldığımız, yiyecek bulmak için minimum düzeyde enerji sarf ettiğimiz modern döneme geçişte diyabet gibi nice hastalığa yakalandık. Avcı toplayıcı atalarımız düşük glisemik indeksli kompleks şekerler ve lifli doğal yiyecekler tüketirken, bugün işlenmiş yüksek glisemik indeksli basit şekerler ve lifsiz yiyecekler tüketiyoruz ve neredeyse sadece besinleri çiğnemek için enerji sarf ediyoruz; biraz daha uğraşsak, onu da yapmayacağız. "Spor yapma" kavramı, avcı toplayıcı atalarımızın lügatinde yoktu. Spor yapmak bu atalarımız için yaşamın ta kendisiydi! Avcı toplayıcının metabolizması ve hormonal sitemi, bizim bugün fazladan yapmak zorunda olduğumuz sporun ta kendisine ve doğada erişilebilir olan yiyeceklerin içeriğine göre evrimleşti.
Evrim, yaşama ve üreme konusunda lehimize sonuçlanacak eylemleri, beyin kimyasalları ile ödüllendirir. Yiyecek bulmak ve avlanmak için yapılan "zorunlu spor" sonrası beyin, mutluluk hormonu olan dopamini salgılıyorken, şehirleşmeyle birlikte artık yiyecek için spor yapmak zorunda olmadığımız ve sabah 8 akşam 5 işlere ve sonrasında küçük evlerimize hapsolduğumuz için depresyon yaygınlaştı. Kalp ve damar hastalıkları gelişti, karbonhidrat ağırlıklı beslenme nedeni ile diş çürükleri arttı, ayakkabı giymeye başladığımız için ayak mantarları oluştu.
Şeker hastalığı, kalp damar hastalıkları, sırt ağrıları, diş çürükleri, ayak mantarları, ruh hastalıkları tarım devrimi ile birlikte gelişen keskin dönüşümün acı sonuçlarıdır.
Bizler, Dövüş Kulubü'nün şizofren "Tyler Durden"leriyiz, bir tarafı 2 milyon senelik avcı toplayıcı döneme göre evrimleşmiş şiddet ve seksi körükleyen testosteronun esiri maço erkek, diğer tarafı bir arada yaşamayı zorunlu kılan 10.000 senelik tarım devrimine ve şehirleşmeye göre şekillenmiş ahlakın getirdiği mazbut aile çocuğu. Bizler, Dövüş Kulübü'nün "Marla Singer"leriyiz, bir tarafı avcı-toplayıcı dönemin zor şartları altında perçinlenmiş özgür ve güçlü bir ruh, diğer tarafı kültürel evrimin erkek egemen görüşlerinin kurbanı olmuş, sandığında gelinliği beyaz atlı prensini bekleyen azizeye indirgenmek için itilip kakılan kadınlar...
Bizler, kürk kalıntısından ve ter kokusundan kurtulmak için milyarca dolarlık epilasyon ve parfümeri sektörü yaratan, avcı toplayıcı bedenindeki centilmen Homo sapiens ruhlarız. Bu beden bu ruhu kabul etmiyor, ya da bu ruh bu bedeni. Bütün çelişki, kültürel-ruhsal evrimimizin, metabolik-hormonal evrimimizden daha hızlı değişmesinden kaynaklanıyor. Smokinli avcı toplayıcının temel trajedisi burada başlıyor.
Freud'un sözüyle ego, şahlanmış bir at üzerindeki şövalye gibidir. Ego, id ile süperegonun isteklerini uzlaştırmaya çalışan hakemdir. Daha basitleştirirsek id; yaklaşık 2 milyon senelik avcı toplayıcı dönem ve daha öncesine göre evrimleşmiş beyin kimyasının zorunlu kıldığı "Beslen, susuzluğunu gider, çiftleş, hayatta kalmak için şiddet uygula, savaş" talimatlarının alındığı zihinsel katman iken, süperego; yaklaşık 10.000 senelik tarım devrimine ve şehirleşmeye göre şekillenmiş ahlakın ve kültürün, bir arada yaşamayı zorunlu kılan "Eller ne der oğul, diğer insanları da düşün, arzularını geciktir, kendine yapılmasını istemediğini başkalarına da yapma, şimdi sırası mı kızım?" talimatlarının alındığı sosyal tabuların zihinsel katmandır. Ego, genellikle birbirlerine zıt çalışan id'in gayri ahlaki talepleriyle, süperegonun ahlaki taleplerinin optimize edilmesini sağlayan zihinsel katmandır. Sanırım semitik dinlerdeki sağ omuzdaki iyilik perisi ve sol omuzdaki kötülük perisi algısının bilimsel kökleri de, evrimsel geçmişimizde yer alıyor.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Yunus Emre'nin "Bir ben vardır bende, benden içerü" dizesinde bahsettiği "içerideki ben" belki de Freud'un "ego" olarak tabir ettiği, zıt çalışan talepleri optimize eden, taleplerin gerçeklikle uyumlu hale gelmesini sağlayan içsel öğretmendir, kim bilir?
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 49
- 21
- 18
- 14
- 8
- 7
- 5
- 5
- 3
- 2
- 1
- 1
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 20:43:33 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/4955
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.