Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat

Bitkili Akvaryum Aydınlatması Nasıl Yapılır? (Kapsamlı Rehber)

18 dakika
5,942
Bitkili Akvaryum Aydınlatması Nasıl Yapılır? (Kapsamlı Rehber)
Tüm Reklamları Kapat

Bitkili akvaryum aydınlatması (ışıklandırması) göründüğünden çok daha karmaşık, fakat herkesin de bir o kadar ve ekonomik çözümler üretebildiği bir konudur. Bu nedenle olsa gerek, yaptığı aydınlatmadan verim alan herkes, bunu en iyi performansıyla elde ettiği yanılgısına düşebilmektedir. Fakat ülkemizin IAPLC gibi dünya çapındaki yarışmalarda performansına baktığımızda, birçok konuda sınıfta kaldığımızı görüyoruz. Bu nedenle, sahip olduğumuz bazı yanılgılardan kurtulmak, daha fazlasını öğrenip, daha iyi sonuçlar elde edebilmemiz için büyük bir önem taşımaktadır. Aydınlatma konusu da bunların en başında gekmektedir.

Bu yazıda, bu konuyla ilgili bir yazıya sığdırılabilecek, çoğu daha önce pek bir yerde değinilmemiş tüm detayları burada ele almaya çalıştık. Aynı zamanda yaygın olarak yanlış bilinen bazı noktalara da değinip, bunların neden yanlış olduğunu açıkladık. Bu rehberin sonunda, akvaryum ışıklandırması hakkında kapsamlı ve hobi için ziyadesiyle yeterli bilgilere sahip olacaksınız. Bu yazı, size konsept hakkında önemli bilgiler verecek olsa da, gerçek anlamda başarılı bir aydınlatma üreticisinin ihtiyacı olan mühendislik detaylarını elbette içermediğini, bunun için çok daha fazlasının gerekli olduğunun altını çizmek gerek.

Bitkili Akvaryum Aydınlatması Nasıl Olmalı?

Satır aralarındaki kelimeleri atlamamak ve dikkat kesilmek önemli. "Bitkili" akvaryum aydınlatmasının nasıl olması gerektiğinden konuşuyoruz, herhangi bir akvaryum ya da deniz akvaryumu değil. Dolayısıyla odak noktamız bitkiler. O halde soruyu şu şekilde değiştirebiliriz: Akvaryum bitkileri nasıl bir ışığa ihtiyaç duyar? Ya da herhangi bir bitki nasıl bir ışığa ihtiyaç duyar?

Tüm Reklamları Kapat

Hepimizin bildiği üzere bitkiler, fotosentetik canlılardır; yani ışık yoluyla enerjilerini üretiyorlar. Fakat bu ışık nasıl bir ışık? Akvaryumumuzdaki bitkilerin doğadan akvaryumumuza geldiğini düşünecek olursak, aslında tüm bitkiler gibi onların da Güneş ışığına göre evrimleştiklerini görürüz. Güneş aynı Güneş olsa da dünyanın farklı coğrafi bölgelerinde, farklı şekillerde kendini gösterebilir. Dolayısıyla Güneş ışığı derken de tek bir standarda sahip değiliz, fakat bunu yapmanın bir yolu var!

Aydınlatmaların Fiziği

Işık, hiç kuşkusuz fiziğin konusudur. Bu nedenle ışığı anlamak isteyen birisi, muhakkak işin fiziğinde ne olduğunu da öğrenmelidir. Elbette burada tüm detaylarıyla bunu anlatmak mümkün değil, bu yıllar süren bir eğitim gerektirir. Fakat, ışıklandırma konusunda uzmanlaşmak istiyorsanız, işin fiziğini bilmeniz gerek. Lakin amacınız sadece akvaryumunuza uygun, işinizi görecek ışıkları yapmak ya da seçmekse, burayı atlayıp "Bitkiler ne ister?" başlıklı bölümden devam edebilirsiniz.

Işığın Doğası

Işık dediğimiz şey aslında foton adını verdiğimiz temel parçacıkla ifade edilen bir elektromanyetik dalgadır. Bir başka deyişle radyasyondur (ışımadır). Çoğu kişi radyasyonu zararlı bir şey olarak düşünse de, aslında onunla ifade edilmek istenilen "iyonize edici" radyasyondur (X-ışınları gibi). Fakat her radyasyon zararlı değildir. Açıkça anlaşılacağı üzere, görme eylemi de bununla gerçekleşir, bitkilerin yaşaması da.

O halde iyonize edici radyasyonla, normal radyasyon arasındaki fark nedir? Işık aynı ışık değil mi?

Tüm Reklamları Kapat

Hepsi birer foton, hepsi birer elektromanyetik dalga olsa da, fotonlar geniş bir enerji aralığına sahip olabilirler. Bu nedenle biz bu geniş spektrumu ifade etmek için, elektromanyetik spektrum adını verdiğimiz bir ölçek kullanırız. Burada düşük enerjiden yüksek enerjiye çeşitli keyfi bölgeler yer alır. Keyfi diyoruz, çünkü bunlar bizim tanımlarımız.

Yukarıdaki görsel, elektromanyetik spektrumu gösteriyor. Burada enerji, frekansla doğrudan ilişkilidir, yani frekansı ne kadar yüksekse, enerjisi de o kadar yüksektir. Dalga boyu ise ışığın dalga özelliğinden gelir ve frekansla ters ilişkilidir. Yani frekans (ya da enerji) ne kadar yüksekse, dalga boyu o kadar düşük olur.

Elektromanyetik spektrumdaki dalgalar düşük enerjiden yüksek enerjiye şöyle sıralanır: Radyo dalgaları, mikrodalga, kızılötesi, görünür bölge, morötesi, X-ışını ve gama ışını.

Bizim gözümüzün gördüğü ve bitkilerde odaklandığımız bölge, bu spektrumun çok çok küçük bir bölümü olan görünür bölgeye aittir. Görsele bakıp da ne kadar büyük göründüğüne aldanmayın, görsel gerçek ölçeğe göre çizili değil. Öyle olsaydı bu alan o kadar ufak olurdu ki göremezdik, o nedenle logaritmik ölçek kullanılmıştır. Görsel bölge aralığı yaklaşık 380-700 nanometre aralığına düşer. Frekans cinsinden 400-780 THz ya da fotonun enerjisi cinsinden 1.65-3.26 eV da denilebilir, üçü de aynı şeyi farklı birimlerle ifade eder.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Burada dikkat çeken bir diğer ifade cisimlerin sıcaklığı ifadesidir. Aydınlatmacılar arasında pek bilinmese de astrofizikçiler ve fizikçiler iyi bilir, bu ifade kara cisim ışıması adını verdiğimiz bir ışımadan gelir. Kabaca söylemek gerekirse, her cisim sıcaklığından ötürü bir ışık yayar. Bu ışık 3000 Kelvin civarındaysa kırmızımsı, 10,000 Kelvin civarındaysa mavimsi olur, ikisinin arasında 6000 K dolaylarında ise beyaz yer alır. İşte evde kullandığımız aydınlatmalarda yer alan Kelvin ifadesi bunu ifade eder.

Işığın Spektrumu

Newton, prizmadan beyaz ışık geçirdiğinde, onun gökkuşağı gibi renklerine ayrıştığını fark etmişti. Bugün, "beyaz ışık" dediğimiz şeyin aslında görsel bölgedeki tüm renklerin bir arada olduğu durum olduğunu biliyoruz. Bitkilere hayat veren güneş ışığı da aynı şekilde her renkten (dalga boyundan) ışığı barındırıyor. Fakat her rengi eşit ölçüde barındırmıyor.

Bir ışık kaynağının spektrumuyla ifade etmek istediğimiz, o ışık kaynağındaki fotonların her birinin dalga boyuna karşılık ne kadar foton geldiğidir. Örneğin 1 kırmızı fotona karşılık 1 mavi foton düşüyorsa, mora yakın bir renk görürüz. Bu nedenle "full spektrum" adında satılan LED'ler mor ışık verir çünkü sadece kırmızı ve mavi barındırır, yeşil barındırmazlar.

Fakat 1 kırmızı fotona karşılık 3 mavi foton geliyorsa, renk daha mavi tonlarında olur. Burada özellikle foton dediğimize, ışık demediğimize dikkat edin. Çünkü aynı güçte ama farklı renklerdeki LED'ler aynı miktarda ışıma yapmayabilir. Buna ek olarak, her rengin cisimlerden yansıması ve soğurulması farklı olacağı için, bırakacağı etki de başka olabilir. Burada spektrum kavramını anlamak bu nedenle önemli.

Yukarıdaki görselde Güneş'in spektrumunu ve meşhur ADA Solar RGB aydınlatmasının spektrumunu görüyoruz. Aynı zamanda ADA spektrumunda arka planda soluk olarak beyaz bir LED'in spektrumu verilerek kıyaslaması yapılmış. Günümüzdeki LED teknolojisinden dolayı bu aydınlatmaların Güneş gibi tüm renkleri neredeyse eş bir şekilde barındırmadığını görüyoruz. Özellikle bu aydınlatmalar fotosenteze ağırlık vermek ve renkleri ortaya çıkarmak için kırmızı ve maviye odaklanıyor. Keza bitkilerin yeşil renginin vuruculuğunu artırmak için de yeşil barındırıyor. Fakat bunlar nispeten dar bantlar şeklinde ve bunların dağılımı çok şeyi değiştiriyor. Bunu ölçmek ise ancak bir spektrometre ile mümkün.

Işığın Soğurulması ve Yansıması

Işık yaymayan bir cismin ne renk göründüğü onun hangi dalga boylarındaki ışığı ne kadar yansıttığı ile alakalıdır. Örneğin sadece kırmızı ışığı yansıtacak bir cisme beyaz ışık tutarsanız, her rengi barındırsa da sadece kırmızıyı yansıtacağı için kırmızı görünür. Aynı cisme mavi ışık tutarsanız ise siyah kalacaktır, çünkü mavi ışığı soğurmaktadır.

Tüm Reklamları Kapat

Bitkilerin ne kadar güzel görüneceğinin arkasındaki bilim ise verilen ışığın spektrumu ile birlikte bitkilerin kendi renklerinden gelir. Kırmızı bir bitkiye yeşil ağırlıkta ışık vermek, onun o belirgin kırmızılığını alıp soluk görünmesine neden olabilir. Keza kırmızı bitkileri ortaya çıkarmak isterken kırmızıyı abartmak da yeşil olanların canlılığını götürür. Bu aradaki dengeyi yakalamak her ne kadar deneme yanılmayla mümkün olsa da ancak bir ölçüde mümkün olmaktadır.

Çok profesyonel bir göz, iyi bir mühendislikle üretilmiş aydınlatma ile amatör üretim arasındaki farkı daima ayırt edecektir.

Buradaki farkı yaratan en önemli unsur, amatör olarak denge yakalamaya çalışan kişilerin, piyasada standart olarak üretilen LED'ler ile bunu yapmaya çalışmasından kaynaklanıyor. Bunların çoğu dar bantta ve spesifik dalga boylarına sahipler (genellikle teknolojik olarak ucuz olanlarına eriştiğimiz için). Bu nedenle eğer elinizdeki kırmızı, yeşil ya da mavi LED'lerin pik noktaları ADA Solar RGB ile örtüşmüyorsa, hiçbir şekilde aynı tonu yakalama şansınız yoktur. Bu tür aydınlatmaları üretenler özel olarak kendi LED'lerini imal ediyor ya da talep üzerine üretilmelerini sağlıyorlar. Aradaki fiyat farkının önemli bir kısmı da buradan geliyor. Yani farklı renklerde LED'ler alıp, bunları farklı kombinasyonlarla dağıtarak aynı ışığı elde etmeniz mümkün değil. Sadece yaklaşabilirsiniz.

Bitkiler Ne İster?

Bitkilerde fotosentez, kloroplast organeli aracılığıyla gerçekleşir. Bitkiye yeşil rengini veren şey de fotosentetik bir pigment olan klorofildir ve kloroplastlarda bulunur. Fakat tek bir tür pigment yoktur, hatta klorofiller de kendi içinde gruplara ayrılır. Bu nedenle bazı bitkiler ya da yosunlar farklı renklerde olabilir. Aşağıdaki tabloda hangi pigmentin nerelerde bulunduğunu görüyoruz. Klorofil a ve klorofil b pigmentlerinin özellikle yeşil renkten sorumlu olduğu görülüyor. Sarı, turuncu ve hatta kırmızı pigmentler olduğuna da dikkat edin. Bu noktada, bir bitkide ya da başka canlıda tek bir pigment olmak zorunda olmadığını bilmek önemli, çünkü renklerin karışımı, farklı renkler olarak karşımıza çıkabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Klorofil a ve klorofil b bizim için oldukça önemli. Dolayısıyla hedefimiz bunlar. Fakat bunların aynı zamanda yeşil alglerde (yosunlarda) ve siyanobakterilerde olduğuna da dikkat edin. Bu önemli bir sonuç, çünkü birçok kişi yosunların belirli bir renkte çoğaldığını, bitkilerin ise belirli bir renkte büyüdüğünü düşüyor. Fakat bu son derece hatalı.

Yosunlar (algler) de bitkiler gibi aynı renkte ışıktan benzer şekilde faydalanır. Dolayısıyla şu renk bitkiye iyi gelir, şu renk yosun yapar gibi düşünceler temelden hatalıdır.

Bu tür düşüncelerin ortaya çıkmasının muhtemel iki nedeni var. Birincisi her zaman olduğu gibi halk arasında deneme yanılmalarla yapılan ve bilimsel temeli olmayan denemelerin, gerçek bir deney gibi görülüp, "Mavi ışık verdim yosun yaptı." şeklinde yayılmasıyla ortaya çıkması. İkincisi ise gerçekten hem bitkiler hem de yosunlar üzerinde yapılan bazı akademik çalışmalarda farklı renklerin denenmiş ve bazı sonuçlar alınmış olması üzerine, bu sonuçların tam anlaşılmadan hatalı bir şekilde yaygınlaşması.

Durumu tekrar özetleyecek olursak: Şu ışık bitkiye iyi gelir, şu yosuna gelir şeklinde bir şey söylemek oldukça hatalı bir yaklaşım. Ne yazık ki yosun probleminin önüne geçmek bu kadar basit değil, çünkü bu canlıların hepsi fotosentetikler ve aynı pigmentlerle bu süreçleri gerçekleştiriyorlar.

Işık ve Fotosentez İlişkisi

Peki fotosentez için klorofiller ışığı nasıl kullanıyor? İşin elbette biyokimyasal süreçlerinin detaylarına girmeyeceğiz, fakat genelgeçer bir kural ile durumu özetleyebiliriz: Bitkiler her renkten ışığa ihtiyaç duyar, buna yeşil de dahildir. Sadece miktarları farklıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Klasikler Seti 1 (7 kitap)

Aurélia

Gérard de Nerval

“Yavaş yavaş aydınlanan belirsiz bir yeraltıdır uyku, burada gölgeden ve gecenin içinden, arafı mesken tutmuş, ciddiyetle hareketsiz duran soluk siluetler çıkagelir.”

Nerval rüyaları bildiğimiz dünyayla gerçeküstü dünya arasındaki iletişimi sağlayan bir vasıta olarak görür. Yazıları onun mantık ve tutarlılıkla kuvvetli bağını sarsan hayaller ve fantezilerle doludur. Bunun en önemli örneklerinden biri olan ve en önemli eseri kabul edilen Aurélia’da düşle gerçeklik, delilikle yaratıcılık arasındaki belirsiz, gizemli çizgiyi, kendi ruhsal deneyim ve arayışlarından yola çıkarak inceliyor.

Fransız romantizminin önemli yazar ve şairlerinden, sembolizm ve gerçeküstücülük akımını olduğu kadar T. S. Eliot, Ahmet Hamdi Tanpınar, Charles Baudelaire ve Marcel Proust gibi pek çok yazarı etkilemiş Nerval eşsiz ve zarif edebi üslubuyla saflık, kaybedilmiş gençlik, kendini gerçekleştirme ve güzellik ideallerini yansıtan imgeleri Aurélia’da buluşturuyor.

Beyaz Geceler

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

“Hayalperest eski hayallerinin arasında, külleri karıştırır gibi, soğumuş yüreğini yeniden ısıtacak, onu yeniden hayata döndürecek bir kıvılcım arar boş yere. Bulacağı kıvılcımla sönen o güzel hayallerinin ateşini yeniden yakacak, kanını kaynatan, mutluluk gözyaşları döktüren müthiş düşlerine tekrar kavuşacaktır.”

Sekiz yıldır yaşadığı St. Petersburg’da kimseyle yakınlaşamamış ama şehri evleriyle, yüzleriyle ezbere bilen yalnız, kederli, hayalperest bir genç adamın dört beyaz gecesinin öyküsü bu.

Hayalperestimiz sıradan gece yürüyüşlerinden birinde Nastenka’yla karşılaşır. Hayatın yabancısı bu ikili kısa sürede hikâyelerini, dertlerini, hayallerini paylaşacak kadar yakınlaşır; birlikteyken kederleri, huzursuzlukları uğramaz yanlarına; geceleri ve ruhları aydınlanır. İnsanın tek başınalığı, kalbini birine korkusuzca açabilmesinin imkânıyla bir aradadır Beyaz Geceler’de. Bu imkân bir an kadar bile olsa, “Böyle bir an ömrü boyunca yetmez mi insana?”

Dünya edebiyatının en güçlü yazarlarından Dostoyevski’nin külliyatında kendine has, ayrı bir yeri olan Beyaz Geceler zarif ve yalın üslubuyla insan ruhunda derin bir iz bırakıyor.

Dönüşüm

Franz Kafka

“Gregor Samsa bir sabah yatağında huzursuz düşlerden uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Kabuklu sert sırtının üzerinde yatıyor, başını birazcık yükselttiğinde, kayıp düşmek üzere olan yorganın tepesinde zar zor tutunduğu kahverengi, bombeli ve yay şeklinde şeritlerle bezeli karnını görüyordu. Gövdesine göre acınacak incelikteki pek çok bacağı gözlerinin önünde çaresizlikle titreşiyordu.”

Bu sarsıcı, tuhaf cümlelerle başlayan Dönüşüm, keskinliği ve yalınlığıyla Kafka’nın edebi yoğunluğunu en iyi anlatan eseridir.

Köpeklerin Sohbeti

Miguel de Cervantes

Talihsiz bir evlilik yüzünden hastaneye düşen bir teğmen hasta yatağında yatarken sokakta iki kişinin konuştuğunu duyar. Sohbetin çekiciliğine kendini iyice kaptıran teğmen konuşanların aslında hastanenin bekçi köpekleri olduğunu anlar ve bu mucizevi sohbeti kağıda aktarır.

Bir süreliğine konuşma kabiliyeti kazanan iki köpek başlarından geçenleri anlatırken insanlığın derin mevzularına değinirler: ahlak, yozlaşma, dedikodu, haset, talih, onur, sinsilik, tahakküm…

Cervantes’in yaşadığı dönem ve ülke üzerine yoğun bir hiciv içeren bu uzun öyküsü, bütün bir insanlık tarihinin (ve muhtemelen geleceğimizin de) güzel bir eleştirisine dönüşüyor.

Palto

Nikolay Gogol

Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkâr hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.”

“Küçük adam”ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy

Akakiyeviç’in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya’sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında büyük bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılansa, otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza’nın büyüleyici çizimleri.

“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.”

Dostoyevski

“Gogol’un Palto’da sergilediği sanat, paralel doğruların kesişmekle kalmayıp, solucan misali kıvrılabileceklerine, karmakarışık hale gelebileceklerine işaret eder.”

Vladimir Nabokov

Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü

Adelbert von Chamisso

“Sevgili dostum, insan bir kere düşüncesizlik edip doğru yoldan ayrılırsa, onu hep aşağıya, daha aşağıya çeken başka yollara da sapar; gökyüzünde ona yön gösterecek bir yıldız araması da boşunadır; zira çaresi yoktur, yokuş aşağı gidecek ve intikam tanrıçasına kurban olacaktır.”

Modern insanın çaresizliğinin masallara özgü bir üslupla aktarıldığı Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü, sonsuz bir servet elde etmek adına Şeytan’a gölgesini satan Peter Schlemihl’in diğer insanlar tarafından aşağılanıp dışlanmasını anlatır. Adelbert von Chamisso’nun edebiyat tarihine damgasını vuran bu eşsiz hikayesi, aradan geçen iki yüzyıla rağmen hâlâ geçerliliğini koruyor.

“Damgalanmış ve dışlanmış bir adamın çektiği ızdırapların derin bir tasviri.”

Thomas Mann

Satranç

Stefan Zweig

Stefan Zweig’ın intihar etmeden kısa süre önce kaleme aldığı Satranç zulüm, saplantı, aklın gücü ve bu gücün yaratacağı kötülükleri ele alan ve yayımlandığından beri bütün dünyada büyük yankı uyandırmış bir klasik. Satranç tahtasının siyahı ve beyazı gibi iki kutbun –iyiyle kötünün, kibarla kabanın, insanla makinenin, akılla deliliğin, cehaletle bilginin, açgözlülükle kanaatkârlığın– arasında, kendi içimizde bitmeyen bir satranç maçına devam eden bizim hikâyemiz…

New York’tan Buenos Aires’e giden bir gemide yolcular arasında Dünya Satranç Şampiyonu Mirko

Czentovic de bulunmaktadır. Kaba, vurdumduymaz, cahil, açgözlü bir insan olsa da Czentovic tam bir satranç dehasıdır. Gemidekiler kendisiyle maç yapmak isterler. Genç satranççı bu isteklerini geri çevirmez ve üst üste galip gelir, ta ki bir maç sırasında ağırbaşlı, çekingen bir yabancı ortaya çıkıp oyuna müdahale edinceye kadar. Bu yabancı uzun zamandır satranç tahtasına elini sürmediğini söylese de verdiği taktikler sayesinde maç berabere biter.

Devamını Göster
₺700.00
Klasikler Seti 1 (7 kitap)

Bazı yerlerde bitkiler için en iyisi mavidir (ya da kırmızıdır) gibi hatalı ifadeler görmek mümkün, keza bazı renklerin yosunu artırırken bitkileri beslediğini söyleyenler olsa da bu da pek doğru değil. Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere, birçok bitki ve alg ortak fotosentetik pigmentlere sahipler. Akvaryumda karşımıza çıkan çoğu yosun türünün bu kadar problem olma nedenlerinden biri de aslında aynı temel süreçlerle yaşamlarını idare ediyor oluşları. En kaba yaklaşımla, bitki neye ihtiyaç duyuyorsa yosun da ona ihtiyaç duyuyor diyebiliriz. Dolayısıyla farklı renkler kullanmak gibi yöntemlerle bunu çözmek mümkün değil.

Bitkiye en çok mavi (ya da kırmızı) ışık yarar, diğeri yosun yapar gibi iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bitkilerle yosunlar (algler) çoğunlukla ortak fotosentetik pigmentleri (özellikle klorofil a ve klorofil b) taşıdığı için her ikisinin de ihtiyacı aşağı yukarı aynıdır.

Yukarıdaki görselde klorofil a, klorofil b ve bazı diğer fotosentetik pigmentlerin soğurma spektrumu verilmiştir. Yatay eksende soldan sağa (maviden kırmızıya) farklı dalga boylarındaki ışık yer alırken, dikey eksende ise bunların soğurulma miktarları gösterilmiştir. Buradan görüleceği üzere klorofil a ve klorofil b özellikle mavi ışığı diğer bölgelere göre daha fazla soğurmaktadır. Ardından ise kırmızı ışık gelir. Fakat yeşilde de bu durumun sıfır olmadığı ve bazı biyokimyasal süreçlerde yeşilin de önemli bir rolü olduğu bilinmektedir.

Burası önemli: Bu grafiği, bir "ihtiyaç grafiği" olarak yorumlamanın tam olarak doğru olmayacağını dikkat etmek gerek. Bu grafiğin bize "doğrudan" söylediği şey, 1 birim gönderilen ışığın yüzde kaçının bu fotosentetik pigmentler tarafından emildiğidir. Bu noktada mavinin soğurulması çok diye maviye yüklenmek, fotosentez açısından her zaman çok manalı olmayabilir. Bu noktada karşımıza başka bir kavram çıkıyor: Fotomorfogenez.

Bitkiler, farklı ışıklar altında farklı tepkiler gösterirler. Tamamen mavi ışık altında büyüyen bir marul ile tamamen kırmızı ışık altında büyüyen bir marul arasında morfolojik farklılıklar bulunur. Bu durum sadece ışık şiddeti ve fotosentez ile ilgili değildir. Örneğin bitkiler kırmızı ve uzak kırmızı bölgeyi algılamak için fitokromları kullanır. Bunlar fotomorfogenezi tetikleyen sinyal taşıyıcı proteinlerdir ve fitokrom bu bölgede (600-750 nm) çalıştığı bilinen tek fotoreseptördür. Yapılan deneylerde özellikle bu bölgede ışık uygulanan bazı bitkilerin morfolojik gelişiminde farklılıklar gözlenmiştir. Fakat burada genelgeçer bir kural olmadığına, aynı işlemin başka bir bitkide tam tersi duruma neden olabileceğine dikkat etmek önemli. Gerçekleşen biyokimyasal süreçler oldukça karmaşık ve bu makalenin konusu dışında kalıyor.

Bir Youtube kullanıcısının marullar üzerinde mavi ve kırmızı ışık kullanarak yaptığı büyüme kıyaslamasını aşağıdan izlemenizi öneriyoruz. Hatırlatmakta fayda var, marulda gerçekleşen durumun aynısı diğer bitkilerde gerçekleşecek diye bir durum yok. Hatta bazı bitkilerde tam tersi de olabilir. Burada anlaşılması gereken nokta, farklı renklerin, farklı etkileri olduğu.

Akvaryum Aydınlatmasını Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Aydınlatma söz konusu olduğunda karşımıza birkaç kavram çıkıyor. Bu kavramları en bilinenden en az bilinene doğru aşağıda sıraladık. Aynı zamanda bu liste kabaca, en alakasızdan (hiçbir ifade etmeyenden) en alakalıya (en önemliye) de sıralı. Örneğin en çok konuşulan Watt değeri, bir kıyaslama faktörü olamayacak kadar kötü ve alakasız bir birim. Bunun yerine profesyonellerin PAR değeri ile konuştuğunu görebilirsiniz. Keza akademik makaleler bunun da ötesine geçip YPF gibi değerler üzerinden gidebiliyor.

  • Watt değeri: Kullanılan sistemin elektrik hattından çektiği güçtür. Çıkan ışığın miktarının bir ölçüsü kesinlikle değildir. Aydınlatmanın türüne göre 100 Watt ışığın yapacağı aydınlatma çok farklılık gösterebilir. Dolayısıyla litre başına şu kadar watt gibi ifadeler çok muğlaktır ve teknik olarak pek bir anlam ifade etmez. Bunlar genellikle aynı tip ışıklandırma için verilir. Örneğin "Floresan için litre başına şu kadar Watt kullanın" şeklinde, fakat floresanlar da kendi içlerinde oldukça farklı olduğu için bu çok kaba bir yaklaşımdır. Bahsettiğimiz en önemli konu olan spektrumu konuya dahil bile etmez.
  • Lümen değeri: Bir ışık kaynağının ışık akısını ifade eder. Lüks (lux) değeri ile ilişkilidir ve bu değer telefonlarla ölçülebilir. Lümen değeri sabitken, lüks değeri ışık kaynağından uzaklaştıkça mesafenin karesiyle orantılı olarak azalır. Kaba bir tabirle lümen değerini, ışığın parlaklığı olarak ifade edebiliriz. Detaylar için "Lümen nedir? Lümen hesabı nasıl yapılır?" başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.
  • Kelvin değeri: Bir ışık kaynağının belirli bir sıcaklık (Kelvin cinsinden) yaptığı kara cisim ışımasıdır. Güneş için bu değer yaklaşık 5800 Kelvin'dir. Bu değer yükseldikçe renk mavileşir, azaldıkça renk kırmızılaşır. Beyaz olarak kabul edilen değer 6000-6500 K dolaylarındadır. Detaylar "Kara cisim ışıması nedir?" başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.
  • PAR değeri: "Photosynthetically Active Radiation" kelimelerinin baş harflerinden oluşan PAR değeri, bitkiler tarafından fotosentez için aktif olarak kullanabilecek dalga boyu aralığı olan 400-700 nm arasındaki ışığın bir ölçütüdür. Daha kısa dalga boyuna sahip moröte iyonize edici etkisinden dolayı dokulara zarar verebilir, fakat bunun çoğu atmosfer tarafından zaten engellenir. Daha uzun dalga boylu bölgeler ise fotosenteze katkıda bulunabilecek kadar enerji taşımazlar. Birimi W/m2'dir.
  • PPF ve PPFD değeri: "Photosynthetic Photon Flux" kelimelerinin baş harflerinden oluşan PPF değeri, PAR değeri bölgesinde kaynaktan salınan tüm fotonların akısını ifade ederken, PPFD (İng: "Photosynthetic Photon Flux Density") değeri, bunun birim alan başına düşen değerini ölçer. Kabaca, PPF kaynaktan çıkan fotosentetik ışık miktarıyken, PPFD bitkinin üzerindeki alana düşecek olan fotosentetik ışık miktarını ifade eder. PPF'in birimi μmol/s iken, PPFD'nin birimi μmol.s-1.m-2'dir. Çoğu akademik makalede ölçüt olarak bu birimler tercih edilir.
  • DLI değeri: "Daily Light Integral" kelimelerinin baş harflerinden oluşan DLI değeri, birim alan başına düşen fotosentetik ışığın gün boyu toplamıdır. Yani 24 saatlik bir süreçte bitkinin ne kadar fotosentetik ışık aldığının bir ölçütüdür. Birimi mol.m-2.d-1'dir (d: gün).
  • YPF değeri: "Yield Photon Flux" kelimelerinin baş harflerinden oluşan YPF değeri, bitkinin farklı dalga boylarındaki fotosentetik ışımaya verdiği tepki göz önüne alınarak hesaplanmasıyla elde edilir. Yukarıda bahsi geçen fotosentetik ışımalar her ne kadar bir ölçü olsa da bitki her dalga boyundan eşit ölçüde faydalanmaz (yukarıdaki soğurma spektrumunu hatırlayınız). Dolayısıyla aynı PPFD değerleri, farklı fotosentez miktarıyla sonuçlanabilir. Bu nedenle her dalga boyundaki soğurmanın katsayısıyla, spektrumdaki değerler ağırlıklı olarak hesaplanarak YPF değeri elde edilir.
Aydınlatmada şu kadar litre başına şu kadar watt aydınlatma gerekir ifadesi çok muğlaktır ve pek bir anlam ifade etmez. Aydınlatmaya göre çok değişkenlik gösterebilir.

Bir aydınlatmada ölçüm olarak anlamlı olan ve profesyonel aydınlatmacılar tarafından kullanılan değer PAR değeridir, diğer teknik değerler genelde bilimsel çalışmalarda kullanılır ve aydınlatmalarda bu değerler pek paylaşılmaz. PAR değerini ölçmek için gerekli ekipman, bireysel amaçlar için pahalı olduğundan, genellikle daha ölçülebilir lümen ve watt gibi değerlere bakılır. Fakat bunlar ışığın performansını anlamak için yeterli olmaktan çok uzaktır. Bu nedenle PAR değerini, ışık kaynağının üreticisi paylaşmalıdır (tıpkı lümen ve Watt değerinde olduğu gibi). Ancak böyle bir durumda ışığın bitkiler için ne kadar uygun olduğu anlaşılabilir.

PAR değeri ölçümlerinde bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta, aydınlatmanın profilidir. Kullandığımız ışıklar çoğunlukla dikdörtgen bir yüzeye yayılmıştır ve önlerindeki difüzör nedeniyle homojen bir şekilde etrafa dağılırlar. Bu nedenle orta bölge daima daha fazla ışık alır ve kenarlara doğru gidildikçe PAR değeri düşer. Bu sebeple profesyonel ışık üreticileri, farklı aydınlatmalarının kaç santimetreye kaç santimetre bir alanda nasıl değiştiğini gösteren aşağıdaki gibi figürler yayınlarlar.

Yukarıdaki görselde sağdaki ve soldaki görsel aynı şeyi farklı (2 boyutlu ve 3 boyutlu) biçimde göstermektedir. 50x60 santimetrelik bir alanda PAR değerinin merkezde 120 dolaylarında, en köşelerde ise 60 dolaylarında olduğu görülmektedir. Bu durum oldukça önemli ve yeni bir kavrama değinmemiz gerektiğini de ortaya koyuyor: Difüze olmuş ışık (yumuşak ışık).

Işığın Difüze Olması

Profesyonel aydınlatmalarda, LED'lerin önünde yarı saydam beyaz bir kaplama bulunur. Bunun amacı ışığı dağıtmaktır (difüze etmektir). Normalde bir ışık kaynağından çıkan ışınlar, doğrudan o kaynaktan dağılır. Eğer bu ışık kaynağı özellikle nokta kaynak gibiyse (ki LED'ler çok küçük olduğu için öyledir), keskin gölgeler oluşturur. Fotoğrafçılıkta bu duruma sert ışık (İng: "hard light") ya da yumuşak ışık (İng: "soft light") denir. Işık kaynağının önüne çekilen yarı geçirgen beyaz bir katman, buraya çarpan ışığın farklı açılarda dağılmasına neden olur. Böylece aydınlattığınız kaynak her yönden daha homojen bir şekilde aydınlanarak daha yumuşak bir görüntü oluşturur. Fotoğrafçılarda gördüğünüz büyük, önünde beyaz çarşaf benzeri yapı bulunan aydınlatmaların amacı budur. Aşağıdaki görselde bunun farkını görebilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

Benzer şekilde birçok kişinin LED'lerle hazırladıkları ışık önüne mercek koyduklarını görüyoruz. Bu durumun tamamen farklı olduğunu anlamak önemlidir. Kullanılan merceklerin amacı, çıkan ışığı belirli bir açıyla dağıtmaktır. Yani ışıklandırmayı akvaryumdan ne kadar yukarıya koyacağınıza bağlı olarak akvaryumunun neresinin aydınlatılacağı belirlenir. Fakat bunlar da yine nokta kaynaktır. Tek bir LED'den dışarıya dağılır ve gölgeler buna göre oluşur. Oysa ki önünde bulunan beyaz bir katmana çarpan ışık her açıyla her yöne dağılacağı için bunun olmasını engeller. Eğer kasıtlı olarak yalnızca birkaç ışık kaynağıyla özel bir aydınlatma havası verilmek istenmiyorsa, merceklerin hiçbir anlamı yoktur. Hatta önüne eklediğiniz her optik, ışığın verimliliğini de düşüreceği için kullanılmamasını öneriyoruz.

Yukarıda anlattığımız nokta kaynağın, önünde hangi açılı mercek olursa olsun sert ışık oluşturacağını, fakat difüze bir ışığın yumuşak bir aydınlatmayı nasıl sağlayacağını aşağıdaki görselden görebilirsiniz.

Göze Hitap Etme ve Estetik Tercihler

Bazı kişilerin "full spektrum" adıyla satılan (aslında tabii ki full spektrum olmayan) mor ışıkları aldıklarını görüyoruz. Bunlar aynı zamanda bazı bitki yetiştiricileri tarafından da kullanılıyor. Çünkü gerçekten de bahsini ettiğimiz kırmızı ve mavi fotosentetik bölgeyi barındırıyorlar. Lakin bunu akvaryumda kullananların gözden kaçırdığı şey, her bitki üreticisinin bunu seçmediği ve önemli bir bölümünün hala 6000-6500 Kelvin beyaz ışık kullandığı. Çünkü değindiğimiz üzere, her bitkide durum farklı olabiliyor ve yetiştirici, ihtiyacına (ve tabii ki masraflara) göre bunu seçiyor.

Lakin akvaryumlarda bizim için estetik oldukça önemli. Hiçbirimiz mosmor bir akvaryuma bakmak istemeyiz. Belki şaşıracaksınız lakin 10 tane beyaz LED'in arasında 1 tane mor olursa bunu rahatlıkla profesyonel bir göz anlayabilir. Rengin direkt mor tonlara (tint) kaydığını fark edebiliyorsunuz. Bu nedenle dominant olduğu için, görüntüyü doğrudan etkiliyor. Kullananların çoğu bitkilere verimli olduğunu düşündüğü için kullandığından ötürü, şunun altını çizmek istiyorum. Beyaz ışıkla kıyaslama yaparsanız, farkını bile göremezsiniz.

Tüm Reklamları Kapat

YouTube'da birçok yetiştiricinin mor ışık ve beyaz ışık kıyaslaması yaptığını görmeniz mümkün. Neredeyse hiçbiri, aynı miktarda aydınlatmalarına rağmen hiçbir fark göremiyor ve ölçemiyor. O halde neden göz zevkimizi bozacak, bitkilerin, balıkların ve dekorların gerçek renginden uzaklaşmasına neden olacak mor renk kullanalım ki?

Elbette tercih sizlerin. Fakat dikkat etmek gerekir ki böyle bir aydınlatmayı IAPLC'de üst sıralarda görmeniz neredeyse imkansızdır. Varsa dahi, fotoğrafı dijital olarak işlerken görüntüden mor renk çıkartılarak düzeltilir. Çünkü doğallığa tamamen aykırı. Bazı bitki yetiştiricilerinin böyle estetik kaygıları olmadığı için, kullanmaları da son derece doğal.

Evrim Ağacı, sizlerin sayesinde bağımsız bir bilim iletişim platformu olmaya devam edecek!

Evrim Ağacı'nda tek bir hedefimiz var: Bilimsel gerçekleri en doğru, tarafsız ve kolay anlaşılır şekilde Türkiye'ye ulaştırmak. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye'de bilim anlatmak hiç kolay bir iş değil; hele ki bir yandan ekonomik bir hayatta kalma mücadelesi verirken...

O nedenle sizin desteklerinize ihtiyacımız var. Eğer yazılarımızı okuyanların %1'i bize bütçesinin elverdiği kadar destek olmayı seçseydi, bir daha tek bir reklam göstermeden Evrim Ağacı'nın bütün bilim iletişimi faaliyetlerini sürdürebilirdik. Bir düşünün: sadece %1'i...

O %1'i inşa etmemize yardım eder misiniz? Evrim Ağacı Premium üyesi olarak, ekibimizin size ve Türkiye'ye bilimi daha etkili ve profesyonel bir şekilde ulaştırmamızı mümkün kılmış olacaksınız. Ayrıca size olan minnetimizin bir ifadesi olarak, çok sayıda ayrıcalığa erişim sağlayacaksınız.

Avantajlarımız
"Maddi Destekçi" Rozeti
Reklamsız Deneyim
%10 Daha Fazla UP Kazanımı
Özel İçeriklere Erişim
+5 Quiz Oluşturma Hakkı
Özel Profil Görünümü
+1 İçerik Boostlama Hakkı
ve Daha Fazlası İçin...
Aylık
Tek Sefer
Destek Ol
₺50/Aylık
Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
30
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

Makalelerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu makalemizle ilgili merak ettiğin bir şey mi var? Buraya tıklayarak sorabilirsin.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu Makale Sana Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 3
  • Merak Uyandırıcı! 2
  • Bilim Budur! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • İnanılmaz 1
  • Umut Verici! 1
  • Muhteşem! 0
  • Güldürdü 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 26/05/2025 06:53:26 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12995

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Ö. Kayalı. Bitkili Akvaryum Aydınlatması Nasıl Yapılır? (Kapsamlı Rehber). (19 Aralık 2022). Alındığı Tarih: 26 Mayıs 2025. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/12995
Kayalı, Ö. (2022, December 19). Bitkili Akvaryum Aydınlatması Nasıl Yapılır? (Kapsamlı Rehber). Evrim Ağacı. Retrieved May 26, 2025. from https://evrimagaci.org/s/12995
Ö. Kayalı. “Bitkili Akvaryum Aydınlatması Nasıl Yapılır? (Kapsamlı Rehber).” Edited by Ögetay Kayalı. Evrim Ağacı, 19 Dec. 2022, https://evrimagaci.org/s/12995.
Kayalı, Ögetay. “Bitkili Akvaryum Aydınlatması Nasıl Yapılır? (Kapsamlı Rehber).” Edited by Ögetay Kayalı. Evrim Ağacı, December 19, 2022. https://evrimagaci.org/s/12995.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close