Birden Fazla Gezegende Yaşayan Bir Uygarlığın Zaman Algısı Nasıl Olurdu?
İnsanlık, tarihi boyunca gelişip büyüdükçe kabına sığamayıp genişlemeye ve yayılmaya ihtiyaç duydu. Ve bu sebeple sürekli yeni av alanları, otlaklar, bölgeler ve coğrafyalar keşfetti. Bu yayılma sırasında ise neredeyse değişmeden kalan tek bir şey vardı, o da gökyüzü ve onun içindeki nesneler idi.
Güneş'in doğuşu ve batışı, ayın döngüleri ve yıldızların konumları insanlık nereye giderse gitsin hep aynı kaldı. Bu sayede insanlar, zamanı ölçmek için Güneş'i ve bazen de Ay'ı, konumunu belirlemek için ise yıldızları kullandı.
Özellikle Güneş bizler için büyük bir anlam ifade etti. Batışı ve doğuşu ile oluşan gün kavramı birleşip ayları, mevsimleri ve yılları oluşturdu. Bu sayede ekinlerimizi ne zaman ekeceğimizi, hangi ağacın ne zaman meyve verdiğini ya da hangi hayvanın ne zaman avlanacağını belirleyebildik.
Ancak, günümüzde çok büyük bir değişimin eşiğindeyiz. Eğer insanlık dikkatini toplayıp önündeki son büyük engel olan uzayı aşmaya odaklanırsa, birden fazla gezegende (gök cisminde) yaşayan bir uygarlık olacağız.
Bu durumda ise karşımıza farklı bir sorun çıkacaktır. Dünya'da kullandığımız 24 saatlik gün kavramı ve mevsimler, Dünya'ya özel şartların bir sonucudur. Evren'de bizimki ile aynı eğime sahip bir şekilde kendi yıldızının etrafında dönen ve kendi etrafındaki dönüşünü 24 saatte tamamlayan gezegen bulmak imkansıza yakın bir şeydir. En ufak fark bile uzun dönemde kaymalara sebep olacak ve Dünya'da kullanılan bu zaman birimleri yeni gezegendekiler için bir anlam ifade etmeyecektir ve sorunlara sebep olacaktır. Bir örnek vermek gerekirse Mars'taki belli bir arazinin tarıma uygun bir şekilde en çok ışık aldığı zaman aralığının Dünya'daki yaz aylarına denk gelmesi olası değildir. Bu durum Dünya takvimi kullanmayı anlamsız kılacaktır.
Peki bu sorunu nasıl çözebiliriz? En güzel çözüm, klasik zaman algımızı geride bırakıp yeni bir takvim kullanmak olabilir. Buna gerçek bir örnek vermek mümkün değilse de bilim kurgudan örnekler verilebilir. Örneğin, Star Trek'te kullanılan "yıldız tarihi"ni (stardate) ele alalım. Stardate, Star Trek dizisinde galaksinin konumuna, yapılan yolculuğun hızına ve buna benzer faktörlere bağlı olarak değişebilen tarih sistemidir. Dizinin senaristleri böyle bir zaman ölçüsü üzerine detaylı bir şekilde düşünmemiş olsalar da buna benzer bir sistemde gün doğumu yerine, örneğin, bir pulsardan yayılan dalgaların aralıkları referans olarak kullanılabilir.
Peki ama birbirinden çok uzak iki saati nasıl eşitleyebiliriz? Zira saatler ileri ya da geri kalabilir, bu sebeple her defasında birini gönderip bunları eşitlemek ne pratik ne de kesin doğru olurdu. Sonuçta, iki farklı gezegende saatleri eşitleyemez isek aynı zamanı gösteren bir takvimi nasıl elde edebiliriz?
Atomik Saatler ve GPS
Bu aşamada biraz geri gidip şu an zamanı nasıl ölçtüğümüze bakalım. Günümüzde bu iş için çoğunlukla elektronik saatler kullanılsa da bu saatler bile yeterince kesin değildir ve en düzgün saat bile günde bir saniye ileri ya da geri olur. Farz edelim ki yılda bir kez birbirine göre düzelttiğimiz iki saat olsun. Bunlardan biri her saniye başı 0,04 milisaniye geride kalsın. Yıl sonunda bu iki saat arasında 20 dakika civarı bir fark oluşacaktır.
İsabetli bir şekilde zamanı ayarlamak için atomik saatleri kullanırız. Bu saatlerden sezyum saatleri, bir sezyum atomunun mikrodalga ışıma yaparken yaydığı dalgaları ölçerek zamanı belirler. Kısaca atoma enerji verip yaydığı elektromanyetik dalganın frekansı ölçülür. Sezyum-133, saniyede 9.192.631.770 kere salınım yapar ve bu tüm Sezyum atomları için aynıdır. Bu sayede çok kesin ölçümler yapan saatler yapılabilir.
Ancak bu saatler basit cihazlar değildir ve her yere ulaştırmak zordur. Örneğin, okyanusun ortasındaki bir saatin eşitlenmesi gerektiğinde ne yapmalıdır? İşte bu aşamada devreye GPS sistemi girer. Her GPS uydusu içinde atomik saat taşır ve saatin frekansı ile aynı frekansta yayın yapar. Bu dalgaları yakalayan her cihaz da eşitlenmiş olur. Birden fazla GPS uydusu sayesinde farklı noktalardan yapılan ölçümler ile de konum belirlenir. Buna da nirengi (triangulation) denmektedir, ki o da ayrı bir yazı konusudur.
Pulsarlar
Peki tüm bunların konumuzla ne ilgisi var? Pulsarlar da atomik saatlere benzer bir şekilde düzenli salınım yaparlar. Ancak atomik saatlerden farklı olarak salınımın kaynağı yaydıkları enerji değil, kendi etraflarındaki dönüşleridir. Pulsarlar aslında nötron yıldızlarıdır. Süpernova olacak kadar büyük ama kara delik olacak kadar büyük olmayan yıldızlardan geriye kalan şey nötron yıldızlarıdır.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Yıldız patladığında büyük miktarda kütle kaybeder ve geriye kalan kütle de merkeze çöker. Çöken bu kütlenin momentumu korunduğu için ise dönüş hızı artar. Öyle ki bazı pulsarlar saniyede birkaç yüz kere dönebilir. Bu bir buz patencisinin kendi etrafında dönerken kollarını içe çekince hızlanması ile aynı şeydir. Bu dönüş sırasında ise pek çok nötron yıldızı gibi, sahip olduğu güçlü manyetik alan yüzünden kutuplarından parçacıklar saçar ve bu parçacıklar tıpkı bir el fenerinden çıkan ışık gibi uzaya dağılır. Kutuplardan çıkan bu ışık kesintisiz olmasına rağmen, pulsarın kendi etrafındaki her bir dönüşünden dolayı, sanki belli aralıklarla yanıp sönüyor gibi görünür (tıpkı bir otomobilin dörtlülerinin yanıp sönmesi gibi). İşte bu ışık atımlarının saniye başına kaç kez gerçekleştiğini ölçmemiz mümkündür.
NASA gibi kurumlar uzayda konum saptamak için pulsarları GPS gibi kullanmayı amaçlamakta ve bunun mümkün olduğunu gösteren çalışmalar yapmaktadır. Hatta, gelecekte uzay araçlarının konum tayini için pulsar tabanlı bir navigasyon sistemi geliştirmek amacıyla hali hazırda uzay görevleri de mevcuttur. Örneğin, Neutron Star Interior Composition Explorer (NICER), yani nötron yıldızı iç yapısı kaşifi de bunlardan biridir.
Bunun dışında pulsarların zamanı ölçmek konusunda ne kadar iyi olduğunu gösteren çalışmalar da vardır. Avustralya'daki CISRO Astronomi ve Uzay Bilimleri Merkezinden George Hobbs'un yaptığı çalışma da bunun mümkün olduğuna işaret ediyor. Asıl amacı pulsarlar yardımı ile kütle çekimi dalgalarını incelemek olan araştırma, pulsarların yardımı ile belirlenen zamanın, atomik saatlerde gerçekleşen tutarsızlıkları tespit etmede kullanılabileceğini ortaya koydu. Pulsarlar atomik saatler kadar kesin olmasalar da gene de zamanı yüzyıllar boyunca doğru verme kabiliyetine sahip oldukları için atomik saatler için referans olarak kullanılmaları mümkün.
Sonuç
Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, atom saatleri kadar kesin olmasalar da pulsarların gelecekte zamanı ayarlamak için kullanılabilecekleri sonucuna varabiliriz. Gelecekte birkaç gezegende yaşayabilme ihtimali olan uygarlığımız, relativistik etkiler de hesaba katılarak yapılacak olan hesaplamalar sayesinde, tek bir zaman birimi kullanabilir ve böylelikle ortak bir sisteme sahip olabilir. Zaman algısının günümüzde internetin işleyişinden ticarete kadar pek çok alanda ne kadar önemli olduğunu hesaba katınca, tek bir zaman algısına sahip olmanın bir "uzay uygarlığı" olma konusundaki önemi de net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 19
- 12
- 11
- 11
- 5
- 5
- 5
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Nature. (2018). Nasa Test Proves Pulsars Can Function As A Celestial Gps. Nature, sf: Nature 553, 261-262 (2018) doi: 10.1038/d41586-018-00478-8. | Arşiv Bağlantısı
- Hamish Johnston. Pulsar Timekeepers Measure Up To Atomic Clocks. (24 Ağustos 2012). Alındığı Tarih: 29 Aralık 2018. Alındığı Yer: Physicsworld | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/11/2024 12:55:14 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7530
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.