Bir Zamanlar Yalnız Değildik!
İnsan evrimi süreci boyunca, birçok öncül insan türü eşzamanlı olarak yaşamış, aynı bölgeleri paylaşmış ve zaman zaman rekabet içerisinde de olmuşlardı. Bu durum şempanze-bonobo ile olan ortak atamızdan ayrıldıktan sonraki 6 milyon yıllık insan evrimi süresince (özellikle ikinci yarısında) olağan kabul edilmekte, ta ki günümüze, tek insan türü olarak biz hayatta kalana dek.
Peki biz tür olarak var olduğumuz süre boyunca yalnız mıydık?
Hayır, biz de Homo sapiens türü olarak dünyada bulunduğumuz dönemin çok büyük bir bölümünde yalnız değildik. Hatta aynı dönemlerde dünyayı paylaştığımız diğer insan türlerinin genlerini hala DNA’mızda taşımaya devam ediyoruz. Yakın zamanda yayınlanan bir çalışma Homo sapiens’in yaşadığı dönemi 300 bin yıl öncesine kadar geriye çekti. Günümüzden yaklaşık 300 bin yıl öncesine kadarki dönemde yaşamış olan şu ana kadar tespit edebildiğimiz en az altı farklı insan türüyle bir zamanlar yeryüzünü paylaştık.
Bunlar; hepimizin bildiği, hatta yakından tanıdığı Neandertaller, çok uzun bir süre boyunca dünyanın birçok yerinde görülen Homo erectus türü, henüz haklarında çok fazla bilgimiz olmayan, birkaç kemik buluntusu ve genetik verilerden tanıdığımız Denisovalılar, tarihlendirilmesiyle herkesi şaşırtan Homo naledi türü, boyutlarından dolayı "Hobbit" takma adını da alan Homo floresiensis türü ve yakın zamanda Filipinler'de keşfedilen Homo luzonensis türü.
Neandertaller (Homo neanderthalensis)
Kabaca günümüzden 400 bin ila 40 bin yıl öncesinde yaşamış olan bu tarihöncesi insan türü, Avrupa’ya ve Batı Asya’ya yayılmıştı. Modern insanlar henüz Afrika’yı terketmeden önce bu bölgelerde yaklaşık 300 bin yıl yaşadılar. Modern insanın Afrika’dan çıktığı ve dünyaya yayıldığı dönemlerde ise Avrupa ve Orta Doğu’da birlikte var oldular. Aynı bölgeyi paylaştıkları dönemde ne tür bir iletişimleri olduğu ve Neandertallerin yok oluşlarında modern insanların payı olup olmadığı konuları tartışmalı (ve bir o kadar da ilgi çekici) olmaya devam ediyor.
Yok olmalarında modern insanların pay sahibi olabileceği düşünülen faktörlerden bazıları:
- Modern insanların taşıdığı parazitlerin veya patojenlerin etkisi
- Modern insanlarla yaşam alanı, besinler gibi konularda rekabet
- Modern insanlarla çiftleşme yoluyla sindirilme
- Modern insanların uyguladığı şiddet ve dışlama/reddetme durumu
Atalarımız, Neandertallerle sadece aynı bölgeyi paylaşmadılar, aynı zamanda onlarla çiftleşerek, genlerinin günümüze kadar genomlarımızda yaşayabilmesini de sağladılar. Afrikalı olmayan her insan, genomlarında yaklaşık %2 oranında Neandertal geni taşımakta, Afrikalılar da küçük oranlarda Neandertal geni taşısa da bu genlerin, diğer modern insanlarla çiftleşme sonucu onlara ulaştığı düşünülüyor. Önemli bir nokta ise, her kişinin genomundaki bu %2’lik kesimin diğerlerinden farklılık gösteriyor olması, yani toplamda Neandertal gen havuzunun yaklaşık %20’si günümüz insanlarının genomlarında mevcut ve bu da oldukça yüksek bir yüzde sayılabilir.
Geçtiğimiz sene yayınlanan bir çalışma ise (Temmuz, 2017) modern insanların atalarının önceden bilinenden çok daha erken, 220 bin yıl önce Neandertallerle çiftleşmiş olabileceğini ortaya koyuyor! Genetik yapıları ve morfolojik özellikleri çok iyi çalışılmış (ve hala çalışılıyor) olmasına rağmen, Neandertallerle ve modern insanlarla olan etkileşimleriyle ilgili her geçen gün yeni şeyler öğrenmeye devam ediyoruz.
Homo erectus
Yaklaşık 1,89 milyon ila 108 bin yıl öncesi dönemde yaşamış olan bu öncül insan türü, var olduğu sürenin bir bölümünde modern insanlarla yeryüzünü paylaştı. Modern insanlarla eşzamanlı yaşadıkları dönemlerde bire bir etkileşim içerisinde olup olmadıkları konusu ise şu an için belirsiz. Çin’de bulunan yaklaşık 209 bin yıl öncesine tarihlenen Dali kafatası, önemli Homo erectus örneklerinden biri.
2019 yılında yapılan çalışmalar ise Endonezya'nın Java bölgesinde bulunan ve bazı Homo erectus örneklerini barındıran fosil yatağının yeni tarihlendirmeleri yaklaşık 117 bin ila 108 bin yıl öncesini göstermekte. Her ne kadar dünyanın diğer bölgelerindeki varlıklarına dair çok fazla veriye sahip olmasak da, bu türün modern insanlarla yaklaşık 200 bin yıl boyunca yeryüzünü paylaştıklarını biliyoruz.
Homo floresiensis
2004 yılında yayınlanan bir makaleyle yeni bir insan türü olduğu duyurulan Homo floresiensis’e dair kanıtlar sadece Endonezya’nın Flores Adası’ndan geliyor. Elde edilen fosillerden yola çıkılarak 1 metre uzunluğunda oldukları ve 380 cc beyin hacmine sahip oldukları tespit edildi.
Homo floresiensis fosillerinin bulunduğu alandaki taş aletlerinin üzerinde yapılan yeni tarihlendirme, bu tarihöncesi insanların 50 bin yıl öncesine kadar bu bölgede yaşadıklarını gösterdi. Peki modern insanlarla etkileşime geçtiler mi? Bu henüz belirsiz, fakat bu erken insanların 50 bin yıl önce yok olmuş olması Avustralya’ya giden modern insanlarla karşılaşmış ve hatta bu durumun kendi sonlarını getirmiş olabileceği fikirleri ön plana çıkarıyor. (Son bulgular Avustralya’da 65 bin yıl önce de modern insan varlığına dair kanıtlar sunuyor.)
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Denisovanlar
Bu tarihöncesi insanların varlığından 2010 yılına kadar haberimiz dahi yoktu. 2008 yılında Sibirya’da Denisova Mağarası’nda bulunan bir parmak kemiğinin sahibinin, Neandertal veya modern insan olmadığı, henüz bilinmeyen başka bir insan türünün üyesi olan bir birey olduğuna dair sonuçlar, 2010 yılında yayınlanan bir makaleyle ortaya kondu. Dizilenen mitokondriyal DNA tamamen farklı bir türe aitti. Daha sonra bu farklı insan grubu Denisovanlar olarak anılmaya başlandı. O zamandan günümüze ek olarak 3 farklı kemiğin daha Denisovan bireylere ait olduğu saptandı.
Morfolojilerine dair hiç bir fikrimiz olmayan bu erken insan türünün, son olarak bulunan küçük bir kıza ait diş fosiliyle birlikte en az 100 bin ila 200 bin yıl öncesinden itibaren aynı bölgede yaşıyor olduğu gösterildi. Şimdilik sadece genetiklerine dair bilgi sahibiyiz. Peki bu bize neler anlatabiliyor?
Öncelikle Denisovanların genetik olarak modern insanlardan çok Neandertallere yakın olduklarını biliyoruz. Aşağıdaki görselde tarihleriyle de görülebileceği gibi Neandertal-Homo sapiens-Denisovan ortak ata popülasyonundan önce Homo sapiens’e giden dal ayrılıyor. Daha sonra Neandertal - Denisovan ayrımı yaşanıyor.
Ayrıca bu üç türün birbirleriyle çiftleştiklerini biliyoruz. Denisovan genleri Güney Asyalılarda diğer bölgelerde yaşayan insanlara göre daha çok görülüyor, hatta Malenezyalılarda bu oran %5’e kadar çıkıyor. Yani, şu anda Malenezya’da yaşayan modern insanların atalarının zamanında Denisovanlarla yoğun bir etkileşim içerisinde olduklarını görebiliyoruz.
Denisovanlarla ilgili çalışmalar sürüyor. Görünüşlerinin nasıl olduğu ise en büyük merak konusu. Yakın zamanda, fizyolojik özelliklerine dair çıkarım yapılabileceğimiz iskelet bölümleri ele geçirilir ve bunların da Denisovan olduğu genetik olarak kanıtlanabilirse, bu konuda da bilgi sahibi olabileceğiz. Şimdilik beklemek zorundayız gibi görünüyor.
Homo naledi
Yakın zamana kadar varlığından haberdar olmadığımız bir başka tarihöncesi insan türü olan Homo naledi, 2015 yılında ilk kez tür olarak tanımlandı. 2013 yılında Güney Afrika’da bulunan birçok bireye ait fosil iskeletler, bize bu tür hakkında oldukça fazla bilgi veriyor. Küçük boyutları ve modern insanların (ve Neandertallerin) beyinlerinin neredeyse 3’te 1’i hacmindeki beyinleri sebebiyle, ilk önce bu iskeletlerin Homo cinsinin erken üyelerine ait olduğu, öyle olmasa dahi modern insanlardan çok önce yaşamış oldukları fikirleri savunuldu.
2017 yılında yayınlanan tarihlendirmeler ise, Homo naledi’nin yaklaşık 236 bin ila 335 bin yılları arasında yaşamış olduğunu gösterdi. Bu sonuç oldukça şaşırtıcıydı.
Şimdi merak edilen ise, aynı dönemde yaşamış olan modern insanlarla bu tarihöncesi insan türünün karşılıklı etkileşime geçip geçmedikleri, çiftleşip çiftleşmedikleri veya kültür alışverişlerinde bulunup bulunmadıkları sorularının cevapları.
Henüz elimizde Homo naledi’ye ait genetik veriler bulunmuyor. Fakat yakın zamanda yayınlanan bir çalışma Sahra Altı Afrikalıların genomlarında henüz genetik olarak tanımlanmamış bir insan türüyle çiftleşmeye dair izler bulunduğunu ortaya koydu. Bu bilinmeyen türün Homo naledi olma olasılığı da yüksek gibi görünüyor.
Homo luzonensis
Bilim insanları 2019 yılında, Filipinler'deki Luzon Adası'nda yaşamış olan yeni bir insan türü tanımladılar. Bu görece küçük boyutlu insan türünün 50 bin ila 67 bin yıl öncesine kadar yaşamış oldukları belirlendi. Şu anda bu türe ait elimizde yedi diş ve alt kemik kalıntısı bulunmakta.
İnsan evrimi çalışmalarında dişler üzerindeki morfometfik çalışmaların tür tahminleri konusunda çok tutarlı sonuçlar verdiği bilinmekte. Homo luzonensis örnekleri üzerinde yapılan çalışmalar da bulunan dişlerin hali hazırda tanımlanmış hiçbir insan türüne ait olmadığı yapılan çalışmada gösterildi. Bu da araştırıcıların yeni bir tür tanımlamalarına yeterli kanıt niteliğindeydi.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 19
- 8
- 6
- 6
- 4
- 3
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Rebecca Stefoff. (2020). Ice Age Neanderthals. ISBN: 0761446311. Yayınevi: Benchmark Books.
- -. Homo Neanderthalensis. (16 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2018. Alındığı Yer: the Smithsonian's National Museum of Natural History | Arşiv Bağlantısı
- Benjamin Vernot, et al. (2014). Resurrecting Surviving Neandertal Lineages From Modern Human Genomes. Science. | Arşiv Bağlantısı
- -. List Of Human Evolution Fossils. (3 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2018. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- -. Homo Erectus. (18 Aralık 2009). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2018. Alındığı Yer: palomar.edu | Arşiv Bağlantısı
- Ann Gibbons. Neandertals And Modern Humans Started Mating Early. (4 Temmuz 2017). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2018. Alındığı Yer: ScienceMagNews | Arşiv Bağlantısı
- -. Neanderthal Extinction. (14 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2018. Alındığı Yer: Wikipedia | Arşiv Bağlantısı
- Policarp Hortolà, et al. (2013). The Quaternary Megafaunal Extinction And The Fate Of Neanderthals: An Integrative Working Hypothesis. Quaternary International. | Arşiv Bağlantısı
- Johannes Krause, et al. (2010). The Complete Mitochondrial Dna Genome Of An Unknown Hominin From Southern Siberia. Nature. | Arşiv Bağlantısı
- Viviane Slon, et al. (2017). A Fourth Denisovan Individual. Science Advances. | Arşiv Bağlantısı
- Kay Prüfer, et al. (2014). The Complete Genome Sequence Of A Neanderthal From The Altai Mountains. Nature. | Arşiv Bağlantısı
- Katherine Harmon. New Dna Analysis Shows Ancient Humans Interbred With Denisovans. (30 Ağustos 2012). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2018. Alındığı Yer: Scientific American | Arşiv Bağlantısı
- Tze G. Tan. The Dawn Of Homo Sapiens: Our Family Tree Grows Messier Still. (16 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2018. Alındığı Yer: Harvard University | Arşiv Bağlantısı
- Charlotte Hsu. In Saliva, Clues To A ‘Ghost’ Species Of Ancient Human. (21 Temmuz 2017). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2018. Alındığı Yer: Buffalo University | Arşiv Bağlantısı
- Paul Dirks, et al. (2017). The Age Of Homo Naledi And Associated Sediments In The Rising Star Cave, South Africa. eLife. | Arşiv Bağlantısı
- John Hawks, et al. (2017). New Fossil Remains Of Homo Naledi From The Lesedi Chamber, South Africa. eLife. | Arşiv Bağlantısı
- P. Brown, et al. (2004). A New Small-Bodied Hominin From The Late Pleistocene Of Flores, Indonesia. Nature. | Arşiv Bağlantısı
- Thomas Sutikna, et al. (2016). Revised Stratigraphy And Chronology For Homo Floresiensis At Liang Bua In Indonesia. Nature. | Arşiv Bağlantısı
- Tony Wright. Aboriginal Archaeological Discovery In Kakadu Rewrites The History Of Australia. (20 Temmuz 2017). Alındığı Tarih: 16 Haziran 2018. Alındığı Yer: The Age | Arşiv Bağlantısı
- Yan Rizal, et al. (2020). Last Appearance Of Homo Erectus At Ngandong, Java, 117,000–108,000 Years Ago. Nature. | Arşiv Bağlantısı
- Florent Détroit, et al. (2019). A New Species Of Homo From The Late Pleistocene Of The Philippines. Nature. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/12/2024 23:51:09 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7158
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.