Atıl Bilgi Nedir? Bir Konuyu Anlamaksızın, Kalıcı ve Doğru Bir Şekilde Öğrenmek Mümkün mü?
Atıl bilgi, bir kimsenin bildiği ancak tam manasıyla anlamadığı; bu nedenle kısıtlı bir şekilde tanıyabildiği, ifade edebildiği veya kullanabildiği bilgilere verilen addır. Bu fenomene örnek olarak bir öğrencinin ezberlediği ve problem çözerken kullandığı matematik formülleri verilebilir; öğrenci formülü bilmekte ve kullanmaktadır, ancak formülün ne anlama geldiğini ve temelini kavramamıştır.
Sık görülen ve sorunlu bir fenomen olan atıl bilginin anlaşılması son derece önemlidir. Bu makalede de atıl bilgi kavramını detaylı bir şekilde öğrenecek ve gündelik hayatınızı nasıl etkilediğini göreceksiniz.
Atıl Bilgi Örnekleri
Atıl bilginin önemli örneklerinden biri, dil bağlamında bir dilbilgisi kuralını anlamadan, ilgili dilin sisteminde nasıl bir etkileşimde bulunduğunu veya öğrendiğimiz dili konuşurken nasıl kullanacağımızı bilmeden ezberlememizdir. Aynı örnek kelimeler için de geçerlidir. Sözlük tanımlarını ezberlediğimiz kelimeleri iletişim sırasında anlayamayabilir veya kullanamayabiliriz.
Atıl bilgi kavramı, eğitim bağlamı başta olmak üzere diğer birçok alanda da karşımıza çıkmaktadır:[1]
Atıl bilgi, zihnimizin tavan arasında duran ve toz tutmaya mahkum, ancak doğrudan sorulduğunda veya sınavda karşımıza çıktığında kullandığımız bilgilerdir. Ne yazık ki kullanmak istediğimiz bilgilerin büyük bir kısmı pratikte atıl bilgidir.
Örneğin öğrenciler tarih ve sosyal bilgiler derslerinde toplum ve bireye yönelik birçok şey öğrenmektedir; ancak bu bilgileri kullanarak gündemdeki olayları veya aile hayatlarını değerlendirmezler. Bilim derslerinde temel kavramları öğrenirler, ama bu kavramları çevrelerindeki dünyayla ilişkilendirmezler. Matematikte birçok teknik öğrenirler, ama bu teknikleri bilim derslerine taşımaz veya gündelik hayatlarında uygulamazlar.
Eğitim bağlamında öğrencileri konu alan bir başka makalede de şu sözlere yer verilmektedir:[2]
... meslek okullarındaki öğrenciler bileşik faiz ve reel faiz hesaplamaları için gerekli matematiksel formülleri uygulamakta zorlanmaktadır. Birçok öğrenci ilgili değişkenlerin ve aritmetik bağlantıların anlamını anlamamakta, çoğu durumda formülleri ezberlemekte ve mekanik olarak uygulamaktadır. Formüllerin ve belirli değişkenlerin seçimi genellikle sorunun yüzeysel niteliklerine bağlı kalmaktadır. Yüzeysel nitelikler de sorunun çözümüyle alakasız olabilir.
Buna bağlı olarak sorunun derin nitelikleri aynı kalsa da yüzeysel niteliklerin değişmesi, sorun çözme becerilerini doğrudan olumsuz yönde etkiler. Bilinen formüllerin alışılagelmiş mekanik uygulamalarda bir sorun yaratmadığını belirtmek gerekir; ancak, sorunun yapısı değişirse - ki bu durumun meslekte meydana gelmesi çok muhtemeldir - bilgi eksiklikleri ve olumsuz transfer vakaları doğrudan göze çarpar.
Ayrıca, atıl bilginin bir başka örneği de Nobel Fizik Ödülü sahibi Richard Feynman tarafından anlatılan bir hikayede paylaşılmıştır:[3]
Gelecekte bir gün öğretmen olacak bir grup öğrenciye ders anlatıyordum...
Evrim Ağacı'ndan MesajAslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
İlginç bir şey gözlemledim. Bir soru sorduğumda cevabını anında alıyordum. Ancak biraz zaman geçtikten sonra soruyu yinelediğimde cevap alamıyordum! Örneğin bir defasında polarize ışık konusunu anlatırken tüm öğrencilere polaroid birer şerit vermiştim.
Polaroid yalnızca elektrik vektörü belirli bir yönde olan ışığı geçirir. Ben de polaroidin karanlık veya aydınlık olmasından ışığın hangi yönde polarize olduğunu nasıl anlayabileceklerini açıkladım.
Deneyin ilk aşamasında elimize iki polarize şerit aldık ve şeritlerden ışık geçebileceği en çok düzeyde geçene kadar çevirdik. Böylelikle iki şeritin de aynı yönde polarize olmuş ışığı geçirdiğini gözlemledik. Bir polarize şeritten geçen ışık, diğerinden de geçebilirdi. Ardından öğrencilere tek bir polarize şerit kullanarak mutlak polarizasyon yönünü nasıl bulabileceklerini sordum.
Hiçbir fikirleri yoktu.
Cevabın bir miktar yaratıcı düşünce de gerektirdiğini hesaba katarak bir ipucu verdim; "Dışarıdaki kısımdan içeri yansıyan ışığa bakın."
Hiçkimseden çıt çıkmadı.
Tüm Reklamları Kapat"Brewster Açısını duymuş muydunuz?"
"Evet efendim! Brewster Açısı, kırılma indisine sahip bir ortamdan yansıyan ışığın tamamen polarize olduğu açıdır."
"Peki ışık yansıdığında hangi yönde polarize olur?"
Tüm Reklamları Kapat"Işık yansıma düzlemine dik olarak polarize olur efendim." Şimdi bile anlamıyorum. Biliyorlardı! Açının tanjantının indekse eşit olduğunu bile biliyorlardı!
"O zaman?"
Hala çıt yok. Dışarıdaki kısım gibi bir indekse sahip bir ortamdan yansıyan ışığın polarize olduğunu söylemişlerdi; hatta hangi yönde polarize olduğunu bile söylemişlerdi.
"Polarize şeriti kullanarak dışarıdaki kısma bakın ve şeriti döndürün."
Tüm Reklamları Kapat"Aaaa! Işık polarize!"
Uzun bir araştırmadan sonra nihayet öğrencilerin her şeyi ezberlediklerini ama hiçbir şeyi anlamadıklarını gördüm. "İndeksi olan bir ortamdan yansıyan ışık" ifadesini duyduklarında, bunun su gibi bir ortam anlamına geldiğini bilmiyorlardı. "Işığın yönünün" bir şeye bakarken gördüğünüz yön olduğunu bilmiyorlardı ve bu böyle devam ediyordu. Her şey tamamen ezberlenmişti, ancak hiçbir şey anlamlı bir şekilde ifade edilmemişti. Yani "Brewster'ın açısı nedir?" diye sorduğumda bilgisayara bir şey sormuşum gibi cevap alıyorum. Ama "Suya bak" dediğimde hiçbir şey olmuyor. "Suya bak" aramasında istediğim sonuçlara ulaşamıyorum!
Feynman, atıl bilginin benzer bir örneğini gözlemlediği bir olayı da şu sözlerle anlatıyor:[3]
Daha sonra mühendislik okulunda bir konferansa katıldım. Ders şu şekildeydi, çevrilmiş haliyle: "İki cisim... eşdeğer kabul edilir... eğer eşit torklar... eşit ivme üretecekse... Eğer eşit torklar eşit ivme üretecekse, iki cisim eşdeğer kabul edilir." Öğrencilerin hepsi orada oturmuş notlarını alıyorlardı. Dersin hocası cümleyi tekrar ettiğinde doğru yazdıklarından emin olmak için notlarını şöyle bir kontrol ettiler. Ardından bir sonraki cümleyi yazdılar ve ders bu şekilde devam etti. Profesörün aynı eylemsizlik momentine sahip nesnelerden bahsettiğini bilen tek kişi bendim ve bunu anlamak zordu.
Böyle bir dersten nasıl bir şey öğreneceklerini anlamamıştım. Hoca eylemsizlik momentini anlatıyordu, ama mesela bir kapının arka tarafına, uç kısmına ağır bir şeyler koyduğunuzda kapıyı açmanın ne kadar zorlaştığı; ancak menteşe kısmına aynı ağırlıklar konulduğunda açmanın kolaylaştığı tartışılmıyordu! Hem de hiç!
Dersten sonra bir öğrenciyle konuştum: "Bütün o notları alıyorsunuz, sonra ne yapıyorsunuz?"
"Çalışıyoruz", dedi. "Bir sınavımız olacak."
"Sınav?"
"Çok kolay. Şimdi bile size sorulardan birini söyleyebilirim." Defterine baktı ve "İki cisim ne zaman eşdeğer kabul edilir?" diye sordu. Cevap, "Eşit torklar eşit ivme üretecekse iki cisim eşdeğer kabul edilir." Gördüğünüz gibi, sınavları geçebilir, tüm bu şeyleri "öğrenebilir" ve ezberledikleri dışında hiçbir şey bilmeyebilirlerdi.
Bir Bilgi Ne Zaman Atıl Bilgi Olur?
Bir bilginin atıl bilgi olarak kabul edilmesi için bir kimsenin bu bilgiyi bilmesi; ancak anlamaması, dolayısıyla kullanamaması gerekir. Buna bağlı olarak bir bilgi atıl olduğunda bir kimse;[4], [5]
- bu bilginin ne anlama geldiğini, ne gibi çıkarımlara aracı olduğunu ve alana ilişkin diğer bilgilerle nasıl bir bağlantı içinde olduğunu kavramamış;
- bilgi, alışık olduğu bağlamdan çok az da olsa farklı bir bağlamda sunulduğunda tanıyamaz;
- bilgiyi pratiğe dökemez ve bilgi üzerinde küçük değişiklikler gerektiğinde bu değişiklikleri yapamaz.
Örneğin fizik bağlamında atıl bilgi, bir formülü anlamaksızın, alışılmış bağlamdan farklı bir şekilde ifade edildiğinde tanımaksızın, nasıl kullanacağını bilmeksizin motamot bir şekilde ifade etmek anlamına gelebilir.
Atıl bilgi kavramı birçok akademisyen ve eğitimci tarafından tartışılmıştır. Atıl bilgi konusunu gündeme taşıyarak popüleştiren kitapta bu tartışmalara yönelik şu örnek verilmektedir:[6]
Bir çocuğu bir düşünce faaliyetine hazırlarken 'atıl fikirler' adını verdiğim kavramın farkında olmalıyız. Bu kavramlar kullanılmadan ve test edilmeden, farklı kombinasyonlarda denenmeden aklımızın bir köşesine atılan fikirlerdir.
Bir başka örnek:[7]
Gerçeklerin bir anlam ifade etmesi gerekmektedir. Gerçekler, kavrayışın temel taşlarıdır ama kendi başlarına asla yeterli değildirler. Bir patoloji olarak atıllık, insanların bir şeyleri bildiği ancak bunları bilgi seviyesinden öteye taşıyamadığı; sentezleyerek yeni bir bilgi edinemediği, bir başka durumda uygulayamadığı durumları ifade eder.
Atıl bilgi kavramını anlamakta kullanabileceğimiz faydalı bir çerçeve de Bloom Taksonomisi'dir. Bu taksonomi çerçevesinde eğitim amaçları bağlamında altı kabiliyet basamağı ele alınmaktadır (aşağıdaki listede taksonominin güncellenmiş versiyonu baz alınmıştır):[8]
- Hatırlama: Bu basamakta hatırlama ve tanıma gibi eylemlerle "uzun süreli bellekten ilgili bilgilerin geri çağrılması" sağlanır.
- Anlama: Bu basamak, yorumlama, örnekleme, sınıflandırma, özetleme, çıkarım yapma, karşılaştırma ve açıklama gibi eylemlerle "sözlü, yazılı ve görsel iletişim de dahil olmak üzere bilgilerin anlamını belirlemeyi" içerir.
- Uygulama: Bu basamakta kullanma ve belirli bir senaryoya uygulama gibi eylemler ile bilgi, "belirli bir durumda kullanılır veya süreç içine alınır."
- Analiz etme: Bu aşamada bilgi, ayırt etme, organize etme, diğer bağlamlarla ilişkilendirme gibi eylemler ile "küçük parçalarına ayrılır; bu parçalar arasındaki ilişkiler ve parçaların genel yapısı veya amacı belirlenir."
- Değerlendirme: Bu aşamada "çeşitli kriter ve standartlar temel alınarak bilgi kontrol edilir ve tartışılır."
- Yaratma: Bu aşamada ise üretme ve planlama eylemleriyle "bilgiyi oluşturan bileşenler birleştirilerek yeni ve tutarlı bir bütün elde edilir veya yeni bir ürün ortaya çıkarılır."
Atıl bilgi, birincil olarak hatırlamayı gerektiren, yalnızca basit işler için kullanılabilen bir bilgi türü olarak Bloom taksonomisinin en düşük kabiliyet seviyesi olan hatırlamaya tekabül etmektedir. Bununla beraber atıl bilgi, bu seviyede bile yalnızca sınırlı derecede kullanılabilir; örneğin bir kimse kendisine sunulan bir materyali atıl bilgisi dahilinde tanıyabilir; tabi materyal bu kimsenin bilgiyi görmeye alışık olduğu şekilde sunulursa.
Buna karşın bu taksonomi çerçevesinde aktif (atıl olmayan) bilgi, bir kimsenin daha yüksek kabiliyet ve düşünce basamaklarında (anlama, uygulama, yaratma vb.) kullandığı bilgi olarak tanımlanabilir.
Bu taksonomiye dayanarak atıl ve aktif bilgi arasında ikili bir ilişki (atıl/aktif) yerine bir spektrum ilişkisi kurmak da mümkündür. Yani bir bilgiyi atıl veya aktif olarak sınıflandırmak yerine bir kimsenin söz konusu bilgiyi kullanım düzeyine göre atıllıktan aktifliğe kadar uzanan bir spektrumu temel alarak değerlendirebiliriz. Yani bir kimsenin kavradığı ve uygulayabildiği bir bilgi, bir kimsenin yalnızca hatırladığı bir bilgiden daha aktif; ancak bir kimsenin analiz edebildiği ve değerlendirebildiği bir bilgiden daha atıldır diyebiliriz.
Bilgi Türleri Nelerdir?
Atıl bilgiyi sınıflandırmakta kullanabileceğimiz Bloom taksonomisinin revize edilmiş versiyonu öğrenmenin iki boyutunu konu alır:[8]
- Bilişsel işlem boyutu: Bu boyutta insanların farklı tür bilgilerle yürüttüğü süreçler ele alınır.
- Bilgi boyutu: Bu boyutta ise bilgi türleri ele alınır.
Önceki başlıkta da gösterildiği gibi atıl bilgi, bir kimsenin bilgi ile gerçekleştirebildiği eylemler baz alınarak bilişsel işlem boyutunda sınıflandırılabilir. Bununla beraber atıl bilgi konusunda taksonomi çerçevesinde yer alan bilginin dört farklı türünü de göz önünde bulundurmak gerekir:[8]
- Gerçek bilgi: "Öğrencilerin bir disiplini tanımak veya bu disiplindeki problemleri çözmek için bilmesi gereken temel unsurlar bilgisi." (Terminoloji bilgisi, disiplin özelinde detaylar ve bileşenler, vb.)
- Kavramsal bilgi: "Bir disiplinin temel bileşenlerinin bir arada çalışmasını mümkün kılan ilişkiler bütününe yönelik bilgi." (sınıflandırma ve kategori bilgisi, ilke ve genel kavram bilgisi, teori, model ve yapı bilgisi, vb.)
- Süreç bilgisi: "Disiplin özelinde bir şeyin nasıl yapıldığı ve araştırıldığı; beceri, algoritmalar, teknikler ve yöntemlerin nasıl kullanıldığı sorularını yanıtlayan türde bilgi." (Disiplin özelinde beceri ve algoritmalar; konu özelinde teknikler ve yöntemler; uygun prosedürlerin kullanımına ilişkin kriter bilgisi, vb.)
- Üstbilişsel bilgi: "Bir kimsenin kendi bilişinin farkında olması ve genel bağlamda bilişsel düzeyde bilgi." (Strateji bilgisi; bilişsel görevlere yönelik bağlamsal ve şarta bağlı bilgi dahil olmak üzere çeşitli bilgiler; kendilik bilgisi, vb.)
Bu bilgi türlerinin herhangi birine tabi bir bilgi atıl olabilir; ancak atıl bilgi en çok gerçek bilgi bağlamında tartışılmaktadır.
Atıl Bilgiyi Nasıl Tespit Ederiz?
Kendinizdeki ve başkalarındaki atıl bilgiyi, bilgiye sahip olan kişinin bu bilgiyle ilgili ne tür işlemler yapabildiğini gözlemleyerek belirleyebilirsiniz. Örneğin, belirli bir istatistiksel kavram hakkındaki bilginizin atıl olup olmadığını merak ediyorsanız, bunun ne anlama geldiğini kısaca anlatıp anlatamadığınızı, nasıl uygulanabileceğine dair ilgili örnekler verip veremediğinizi ve benzer kavramlarla nasıl ilişkili olduğunu açıklayıp açıklayamadığınızı test edebilirsiniz. Eğer bunlardan hiçbirini yapamıyor ve sadece kavramın temel formülasyonunu hatırlıyorsanız, kavrama yönelik bilginiz büyük olasılıkla atıl bilgidir.
Bir bilginin atıl bilgi olup olmadığını aşağıdaki gibi rehber sorularla bulabilirsiniz:
- Bilgiyi ne kadar iyi tanıyorsunuz? Örneğin bilgi, alışık olduğunuz bağlamın dışında bir şekilde sunulursa tanıyabilir misiniz?
- Ne kadar kavradınız? Sahip olduğunuz bilgiyi bu bilginin dahil olduğu alana dair hiçbir şey bilmeyen birine basitçe açıklayabilir misiniz?
- Ne kadar iyi uygulayabilirsiniz? Bilgiyi yaşantınızda kullanabiliyor musunuz?
- Ne kadar iyi analiz edebilirsiniz? Bilgiyi alakalı diğer kavramlarla ne düzeyde bağdaştırabiliyorsunuz?
- Ne kadar iyi değerlendirebilirsiniz? Sahip olduğunuz bilginin içerdiği sorunları tespit edebilir misiniz?
- Bilginizle yeni bir şey yaratabilir misiniz? Sahip olduğunuz bilgiyi yeni bir şey yaratmakta kullanabilir misiniz?
Bu soruların bazılarının sahip olduğunuz bilginin türü gibi çeşitli faktörler çerçevesinde uyarlanması gerekmektedir. Bu sebeple bu soruları bilginizin atıllığını ölçerken genel örnek sorular olarak değerlendirmelisiniz.
Son olarak bilgiyi sadece atıl veya aktif olarak değil; ne düzeyde aktif ve ne düzeyde atıl olduğunu belirlemenizin daha faydalı olabileceğini göz önünde bulundurun. Örneğin belirli bir bilgiyi kısıtlı bir şekilde açıklayabiliyor ve kısıtlı bir bağlamda kullanabiliyorsanız bu bilginin tamamen atıl olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Bilginin atıl olduğu tarafları da pektabi vardır; ancak tamamen atıl değildir.
Atıl Bilgi Edinmekten Nasıl Kaçınabilir ve Atıl Bilginizi Nasıl Aktif Bilgiye Dönüştürebilirsiniz?
...teorik fikirler bir öğrencinin müfredatı içinde daima önemli uygulama alanları bulmalıdır. Bu doktrini uygulamak kolay değildir, aksine oldukça zordur. Zira doktrin, temelinde bilgiyi canlı tutmayı, atıl hale gelmemesini sağlamayı barındırır. Bu da eğitimin başlıca sorunudur.[6]
Atıl bilgi problemi söz konusu olduğunda üç ana amaç karşımıza çıkmaktadır:
- Atıl bilginin aktif bilgiye dönüştürülmesi.
- Aktif bilginin atıl bilgiye dönüşmesinin engellenmesi.
- Öğrenilen bilgilerin ilk etapta atıl olmamasının sağlanması.
Bu amaçlara ulaşmanın çeşitli yolları vardır. Bu yollar arasında en çok göze çarpan yol ise öğrenilen bilgiyle yüzeysel değil, derin bir bağ kurulması; yani öğrenme sürecinin basit bir ezberden ve dar bağlamlarda kullanımdan öte şekilde gerçekleşmesidir. Örneğin bir teoriye yönelik aktif bir fizik bilgisi edinmek istiyorsanız bu teoriyi ezberlememekle kalmamalı, farklı bağlamlara uygulamak, anlamını açıklamak, diğer formüllerle ilişkisini belirlemek gibi farklı yönlerde de kullanmalısınız.
Bunu başarıyla yapmak için Bloom taksonomisinde ana hatlarıyla anlatılan öğrenmeye ilişkin çeşitli bilişsel süreçleri göz önünde bulundurabilir, öğrendiğiniz bilgiyi mümkün ve gereken surette farklı basamaklarda test etmelisiniz:[8]
- Bilgiyi hatırlama, farklı biçim ve bağlamlarda karşınıza çıktığınızda da tanıyabilme.
- Bilgiyi yorumlama, bilgiye yönelik örnekler bulma, özetleme ve açıklama yollarıyla kavrayışınızı artırma.
- Gerçek dünya senaryolarına uygulayarak bilgiyi kullanma.
- Bilgiyi küçük bileşenlerine ayırıp gruplandırarak ve bu gruplar arasındaki ilişkileri belirleyerek bilgiyi analiz etme.
- Bilgiye yönelik eleştirilerde bulunarak ve tartışma yaparak bilgiyi değerlendirme.
- Bilginin farklı bileşenleri arasında bağ kurarak yeni bir teori ortaya koymak gibi yeni şeyler yaratma.
Bu başlığı ana hatlarıyla özetlemek gerekirse atıl bilgi sorununu çözmek için halihazırda sahip olduğunuz atıl bilgileri aktif bilgiye dönüştürmeli, aktif bilgi dağarcığınızın atıl duruma gelmesini engellemeli ve ilk etapta edindiğiniz bilgilerin atıl olmasından kaçınmalısınız. Tüm bunları bilgi edinme sürecinizi uygulama, analiz etme ve değerlendirme gibi bir dizi karmaşık bilişsel süreçle renklendirerek başarabilirsiniz.
Ezber ve Kavrama
Atıl bilgiden kaçınma ve atıl bilgiyi aktif bilgiye dönüştürme konusunda faydalı bir ayrım, ezber odaklı eğitim ve kavrama odaklı eğitim ayrımıdır:
- Ezber odaklı eğitim, genellikle çok düşük düzeyde analiz ve düşünme ile ders materyalinin yüzeysel şekilde üzerinden geçmektir. Bunun örnekleri arasında ders materyalinin defalarca okunarak ezberlenmesi ve yalnızca size söylenen şeyleri yazdığınız ve başka hiçbir faaliyette bulunmadığınız dersler bulunur.
- Kavrama odaklı eğitim ise ders materyali ile görece derin bir ilişkinin kurulduğu eğitim modelidir. Bu eğitim modelinde bilgi derinlemesine analiz edilir ve farklı açılardan değerlendirilir. Kavrama odaklı eğitim, materyalin ana noktalarına vurgu yapmak, farklı bölümleri arasında bağlantılar kurmak ve konuya ilişkin açık uçlu sorular sormak gibi çeşitli tekniklerin kullanımıyla desteklenebilir.
Atıl bilgi ezber bilgidir. Ezber bilgiden kaçınmak için de kavrama odaklı eğitime odaklanmalısınız.
Eğitimde Atıl Bilgiden Kaçınmak
Atıl bilgiye odaklı bir eğitim yalnızca faydasız değil, zararlıdır da.
Corruptio optimi, pessima [en iyinin çürümesi en kötü sonuçtur].[6]
Yukarıdaki bölümlerde yer alan rehber ve teknikler kendi öğrenim süreciniz sırasında ve öğrencilerinize bir şeyler öğretirken atıl bilgi tuzağına düşmemenizi sağlar. Buna karşın verilen bilgilere ek olarak, özellikle formal eğitim söz konusu olduğunda, birkaç şeyi daha göz önünde bulundurmalısınız.
Konuya ilişkin kayda değer, atıl bilgi kavramını popülerleştirmiş bir kitapta şu sözler yer almaktadır:[6]
Kendimize bir soralım, eğitim sistemimizde bu zihinsel çürümeyi nasıl engelleriz? Eğitim konusunda iki buyruğu yasa olarak kabul ederiz; "Çok fazla konu öğretme," ve "Ne öğretirsen öğret, ama tam öğret."
Fazla sayıda konunun küçük parçalarının öğretilmesi, birbiriyle hiçbir bağlantısı olmayan ve yaşam belirtisi göstermeyen fikirlerin pasif bir şekilde öğrenilmesiyle sonuçlanır. Bir çocuğun eğitimine konu olan fikirlerin sayıca az ve önemli olmasını sağlayın ve bu fikirlerin tüm kombinasyonlarının keşfedilmesine önayak olun. Öğrenci bu fikirleri benimsemeli, kendi hayat koşullarında, şimdi ve burada nasıl uygulanacaklarını kavramalı. Eğitiminin başından itibaren yeni bir şey keşfetmenin verdiği keyfi deneyimlemeli. Yapacağı bu keşifler başından geçen, kendi hayatında olup biten şeylere yönelik bir kavrayış getiren genel fikirler olmalı.
Anlamak dediğimde basit bir mantıksal analizden bahsetmiyorum. Tabi anlamanın içinde bu analiz de var; ama ben "anlamak" dediğimde bir Fransız deyimini kastediyorum, "Her şeyi anlamak, her şeyi affetmektir." Bilgiçler faydalı eğitim kavramına gülüp geçerler. Ama eğitim faydalı olmayacaksa ne olacak? Bir paçavranın içine tıkılacak bir yetenek mi? Hayattaki amacınız ne olursa olsun eğitim faydalı olmalı. Aziz Augustine için de yararlıydı, Napolyon için de. Eğitim yararlıdır, çünkü bir şeyleri kavramak yararlıdır.
Benzer düşünce ve hisler başkaca kaynaklarda da karşımıza çıkmaktadır:[7]
Verilen tüm eğitimlerin amacının öğrencilerin öğretilen bilginin üzerine bir şeyler koyması olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda atıllığın epidemiyolojisi yüksek eğitim kurumları kapsamında kurumsal bir incelemeyi beraberinde getirmelidir.
Eğitimde atıl bilgiden kaçınmak konusunda genel hatlarıyla iki yaklaşım göze çarpmaktadır:
- Derslerinizi aktif bilginin gelişimini teşvik edecek tarzda işleyin. Örneğin öğrencilere belirli bir kavramı anlattığınızda bu kavramın gerçekten ne anlama geldiğini, bildikleri diğer kavramlarla nasıl bir ilişki içinde olduğunu ve edindikleri bilgileri pratikte nasıl kullanabileceklerini öğretin. Buna ek olarak konuya ilişkin farklı senaryoları canlandırmak gibi başkaca teknik ve araçlar kullanarak atıl bilginin artmasını engelleyebilir ve eğitim şeklinizi aktif, interaktif ve bilgi üreten bir hale getirebilirsiniz.
- Öğrencilerinizi aktif bilgi gelişimini destekler şekilde öğrenmeye teşvik edin. Örneğin öğrencilere atıl bilgi kavramını anlatabilir, kavramın konu aldığı sorunları açıklayabilir ve yeni bilgiler öğrendikçe kendilerine atıl bilgi rehber sorularını sormalarına önayak olarak aktif bilgi edinmelerini sağlayabilirsiniz.
Bu yöntemlerle beraber öğrencilerin her kulvarda aktif bilgi geliştirmelerine yönelik bir tarz benimsemelisiniz. Örneğin eğitim ve değerlendirme sürecinizin bir parçası olarak sınav yapıyorsanız bu sınavlarda pasif bilgi yerine aktif bilgi ile cevaplanacak sorular sormalısınız.
Atıl Bilgi Kavramı ve Teknikleri
Bazı durumlarda atıl bilgi kavramı burada tanımlanandan daha dar bir anlamda tanımlanmaktadır. Özellikle yaygın bir tanım şu şekildedir:[9]
Laboratuvar çalışmalarında katılımcılara genellikle iki aşamalı (A-B) transfer paradigması sunulur: (A) bir çalışma görevi kapsamında değerlendirilecek bir veya daha fazla vaka ve ardından (B), (A)'da sunulan ilişkilendirme kullanılarak çözülebilecek (katılımcının bilmediği) yeni bir vaka. Bu araştırmaya dayanan bulgular, işaret ve kaynak vakalar arasında yüzeysel benzerlikler bulunmuyorsa insanların yeni problemleri çözmek için depolanmış bilgilerine (bilgiyle yeni karşılaşmış olsalar bile) erişmekte tipik olarak başarısız olduklarını göstermektedir...
Tüm Reklamları Kapatİlgili içeriğe bellekten erişimde yaşanan bu geniş tabanlı başarısızlık, atıl bilgi sorunu olarak adlandırılmaktadır...
Bu ve benzer bağlamlarda atıl bilgi sorunu çeşitli tekniklerle çözülebilir. Bu teknikler genellikle kavramsal ve soyut düzeyde, özellikle de farklı alanlardaki belirli örneklerin, insanların bu örnekleri daha iyi anlamalarını sağlamak amacıyla incelenmesini içerir. Bu, kategori oluşturma, ilişkisel etiketleme ve analojik soyutlama gibi çeşitli teknikler kullanılarak yapılabilir.[9], [10], [11], [12], [13]
Özet ve Sonuç
- Atıl bilgi, bir kişinin bildiği ancak tam olarak anlamadığı bilgidir; bu da bilgiyi yalnızca çok sınırlı şekillerde tanıyabileceği, ifade edebileceği veya kullanabileceği anlamına gelir.
- Örneğin bir öğrenci, bir matematik formülünü ezberlemişse ve tekrar edebiliyorsa, ancak bunun ne anlama geldiğini veya sonuçlarının ne olduğunu anlamıyorsa formüle dair sahip olduğu bilgi atıl bilgidir.
- Mevcut atıl bilgiyi aktif bilgiye dönüştürmek ve ilk etapta atıl bilgi geliştirmekten kaçınmak için öğrendiğiniz bilgileri derinlemesine ele almalı; yani sadece ezberlemek yerine anlamaya, uygulamaya, analiz etmeye ve değerlendirmeye çalışmalı ve yeni şeyler yaratmak için kullanmalısınız.
- Bunu başarmak için bilginin farklı bağlamlardaki örneklerini inceleyebilir, bilgiyi özetleyebilir, başkalarına anlatabilir, pratikte kullanabilir, eleştirebilir ve diğer bilgilerle bağlantılar kurabilirsiniz.
- Öğrencilerinizin aktif bilgi edinimini desteklemek için bu teknikleri derslerinizde uygulayabilir veya başkalarını bu teknikleri kullanmaya teşvik edebilirsiniz. Eğitim bağlamında öğrencilerinizin materyali derin bir şekilde özümsemesi için yeterli zaman tanımak ve aktif bilgi edinmeye yönelik destekte bulunmak gibi farklı yöntemler kullanmakta da fayda vardır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 12
- 5
- 5
- 5
- 5
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ D. Perkins. (1999). Many Faces Of Constructivism. Educational Leadership, sf: 6-11. | Arşiv Bağlantısı
- ^ R. Stark, et al. (2004). Overcoming Problems Of Knowledge Application And Transfer. Professional Learning: Gaps and Transitions on the Way from Novice to Expert, sf: 49-70. doi: 10.1007/1-4020-2094-5_4. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b R. P. Feynman. (2018). Surely You're Joking, Mr. Feynman!: Adventures Of A Curious Character. Yayınevi: W W Norton & Co Inc.
- ^ A. Renkl, et al. (2010). Inert Knowledge: Analyses And Remedies. Educational Psychologist, sf: 115-121. doi: 10.1207/s15326985ep3102_3. | Arşiv Bağlantısı
- ^ N. Cote. (1994). Overcoming The Inert Knowledge Problem In Learning From Expository Text. ERIC. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d A. N. Whitehead. Aims Of Education. Yayınevi: Free Press.
- ^ a b L. S. Shulman. (2010). Taking Learning Seriously. Change: The Magazine of Higher Learning, sf: 10-17. doi: 10.1080/00091389909602695. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b c d D. R. . Krathwohl. (2010). A Revision Of Bloom's Taxonomy: An Overview. Theory Into Practice, sf: 212-218. doi: 10.1207/s15430421tip4104_2. | Arşiv Bağlantısı
- ^ a b K. J. Kurtz, et al. (2019). Sorting Out The Problem Of Inert Knowledge: Category Construction To Promote Spontaneous Transfer.. American Psychological Association (APA), sf: 803-821. doi: 10.1037/xlm0000750. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Gentner, et al. (2017). Analogy And Abstraction. Wiley, sf: 672-693. doi: 10.1111/tops.12278. | Arşiv Bağlantısı
- ^ M. Trench, et al. (2017). Cracking The Problem Of Inert Knowledge: Portable Strategies To Access Distant Analogs From Memory. Psychology of Learning and Motivation, sf: 1-41. doi: 10.1016/bs.plm.2016.11.001. | Arşiv Bağlantısı
- ^ A. Jamrozik, et al. (2020). Relational Labeling Unlocks Inert Knowledge. Cognition, sf: 104146. doi: 10.1016/j.cognition.2019.104146. | Arşiv Bağlantısı
- ^ D. Gentner, et al. (2010). Reviving Inert Knowledge: Analogical Abstraction Supports Relational Retrieval Of Past Events. Wiley, sf: 1343-1382. doi: 10.1111/j.1551-6709.2009.01070.x. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 04/11/2024 21:34:56 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/13122
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.