Atalarımızın Çoğunun Erkek Değil, Dişi Olduğu Tespit Edildi!
Bu haber 10 yıl öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
Yapılan bir DNA analizi sonucunda, Dünya'nın her tarafındaki insanların ortak tarihi boyunca, atalarımız arasında babadan çok anneye sahip olduğumuz anlaşıldı. Genetik bulgular, insanların Afrika'dan göç ettikleri dönemlerde polijinik (çok eşli) olduğunu doğruluyor. Erkekten çok dişi atamız olması ise, atalarımızda bir erkeğin birden fazla dişiyle çiftleştiğini gösteriyor. Almanya'nın Leipzig kentinde bulunan Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsünden Prof. Dr. Mark Stoneking, şöyle söylüyor:
Tarih boyunca, dişiler erkeklerden daha fazla üremekteydi (yani üreyen dişi sayısı, üreyen erkek sayısından fazladır). Bu, insan toplumlarında sıklıkla görülür çünkü erkeklerin bir kısmı bir eşe bakabilecek kapasitede değildir (dolayısıyla bu erkekler genlerini iletecek bir çocuğa sahip olamazlar) veya (bazı durumlarda ise sayıları az da olsa) birkaç erkeğin birden fazla eşi olur (dolayısıyla bir erkeğe karşılık daha çok sayıda dişinin genlerini kendilerinden sonrakilere aktarma fırsatı olur).
Araştırmacıların gösterdiği üzere, atalarımızın bu davranışı, günümüzdeki insan popülasyonlarının tamamının genetik havuzuna, erkeklere nazaran dişilerin daha fazla genetik katkı sağlamasına neden olmuştur. Bunu ortaya çıkarmak için Stoneking, erkeklerde bulunan Y-kromozomunu analiz etmenin yeni bir yöntemini kullanmıştır. Bu teknik sayesinde, Y kromozomunun tek bir bölgesine bakarak, o bölgede DNA'nın "harflerindeki" bütün genetik varyantları (ya da değişimleri) tespit edebildiler.
Daha önceki araştırmalar sadece bazı varyantlara bakabilmişti. Bu da, güvenilmez veriler elde edilmesine neden olmuştu. Stoneking şöyle izah ediyor:
Eski yöntemleri uygulayacak olursanız, sadece zaten bildiğiniz varyantlar hakkında bilgi edinebilirsiniz, yeni genetik varyantları tespit edemezsiniz.
O ve ekip arkadaşları Dünya'nın dört bir yanındaki 51 popülasyondan 623 erkekten aldıkları DNA örnekleriyle çalıştılar. Bu popülasyonlar arasında Avrupalılar, Avustralyalılar ve Amerikalılar da bulunuyordu. Yeni yöntem, her bir erkekten alınan DNA örneklerini, hem sadece baba tarafından aktarılan Y kromozomu (NRY), hem de sadece anne tarafından aktarılan mitokondriyal DNA (mtDNA) ile kıyaslama imkanı sundu.
Genetik analizin gösterdiğine göre dişiler, muhtemelen eşlerinin bulundukları bölgelere gitmek için doğdukları yerleri bırakarak yeni yerlere göç ettiler. Dolayısıyla dişiler, erkeklerden daha fazla göç etmek durumunda kaldılar. Bu da, beraberinde taşıdıkları mtDNA'yı daha fazla popülasyona katabilmelerini sağladı ve popülasyonlar arası genetik çeşitliliğin daralmasına neden oldu. Öte yandan erkekler, daha sabit kaldılar. Bu nedenle, her bir genetik popülasyon içerisinde onların erkek çocuklarının daha belirgin ve ayrı genleri bulunuyor. Stoneking şöyle söylüyor:
Gerçekten de popülasyonlar arasında erkeklerin NRY'lerinin, dişilerin mtDNA'larından daha yüksek çeşitliliğe sahip olduğunu bulduk. Ancak bu fark, daha önceki bazı araştırmaların gösterdiği kadar büyük değil. Dolayısıyla kullanılan metotların sonuca etki ettiğini söyleyebiliriz.
Bölgesel bir skalada, DNA örnekleri daha da detaylı bir hikaye anlatıyor: Örneğin, Doğu Asya'daki ve Avrupa'daki insanların babalarından gelen DNA'ları, annelerinden gelen DNA'larına göre daha yüksek çeşitliliğe sahip. Bu da, bu bölgelerde dişilerin daha fazla göç ettiği anlamına geliyor.
Öte yandan Afrika, Okyanusya ve Amerika kıtalarında anneden gelen DNA'nın genetik varyasyon miktarı, babadan gelenden daha yüksek. Dolayısıyla tam tersi bir durum söz konusu. Mitokondriyal DNA analizlerinin gösterdiğine göre, Amerika kıtalarının erken kolonicileri arasında, kadınlara kıyasla muhtemelen daha az sayıda erkek üreyebildi. Bu nedenle mtDNA çeşitliliği buralarda daha yüksek.
Araştırma ekibi aynı zamanda tarihi popülasyonlara katkı sağlayan erkek ve dişilerin oranını da hesapladılar. Çünkü nihayetinde, bazı erkeklerin ve bazı kadınların yavruları hayatta kalamıyor, bu sebeple genleri gelecek nesillere aktarılamıyor. Bu hesaplamaların sonuçlarına göre, insanlık tarihinin büyük bir kısmında dişiler, erkeklere göre daha fazla ürediler. Stoneking bunu şöyle anlatıyor:
Bu durum, her ne kadar tarihte eşit sayıda kadın ve erkek olsa da, dişilerin erkeklerden daha fazla üreyebildiğini gösteriyor.
Yeni ve çok hassas olan bu teknik, insanlık tarihi ile insanların atalarındaki dişiler ve erkekler arasındaki ilişkileri daha detaylı bir şekilde aydınlatabilir. Araştırma sonuçları 23 Eylül 2014'te Investigative Genetics dergisinde yayımlandı.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 3
- 2
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: LiveScience | Arşiv Bağlantısı
- S. Lippold, et al. (2014). Human Paternal And Maternal Demographic Histories: Insights From High-Resolution Y Chromosome And Mtdna Sequences. Investigative Genetics. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 16:54:38 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2876
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in LiveScience. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.