Antik DNA, İnsan Yiyen Aslanların Beslenme Biçimlerini Ortaya Çıkardı!
1898 yılında, yelesiz iki erkek aslan Kenya-Uganda Demiryolu'nu inşa eden ekiplere dehşet saçmaya başladı. Demiryolu kampından geceleri kaçırdıkları onlarca insanı dokuz ay boyunca öldürüp yiyen aslanlar, "Tsavo'nun insan yiyenleri" olarak anılacaklardı.
Bir demiryolu yöneticisi ve İngiliz Ordusu'nda yarbay olan John Henry Patterson, bu iki hayvanı vurarak öldürdü ve olaylar hakkında bir kitap yazdı. Büyük kedilerin cesetleri 1925'ten beri Chicago'daki Field Doğa Tarihi Müzesi'nde sergileniyor.
Şimdi ise antik DNA analizi alanındaki gelişmeler sayesinde bilim insanları, aslanların dişlerinde bulunan kılları kullanarak beslenme alışkanlıkları hakkında yeni bilgiler elde ettiler. Araştırmacılar, iki aslanın zürafa, su aygırı, zebra, oriks, antilop ve evet, birkaç insanla beslendiğini belirledi. Ekip, bulgularını Current Biology dergisinde yayınlanan bir makalede paylaştı. Araştırmaya dahil olmayan Kopenhag Üniversitesi'nden paleogenetikçi Ross Barnett, şunları söylüyor:
Tsavo hikayesinde beni etkileyen şey, bunun 21. yüzyıldaki Batı zihniyeti için neredeyse anlaşılmaz olması. Gecenin getirdiği dehşet hayal bile edilemez.
İnsan DNA'sının bulunması çok şaşırtıcı değildi. Sonuçta aslanlar "insan yiyen" adını boşuna almadı. Ancak araştırmacılar, aslanların antilop da avladığını öğrenince şaşırdılar. Bunun nedeni, antilopların otladığı en yakın alanın aslanların bölgesinden 80 kilometreden daha uzakta olmasıydı. Ya bu büyük kediler bilim insanlarının düşündüğünden daha uzağa seyahat ediyorlardı ya da bölgedeki antilop dağılımı düşündüklerinden farklıydı.
Eğer aslanlar uzak mesafeler boyunca geniş bir alanda dolaşıyorsa bu bulgu ikilinin yaklaşık altı ay boyunca demiryolu kampından geçici olarak ayrıldıktan sonra geri dönüp işçileri yemeye devam ettiği yönündeki tarihsel anlatıları destekleyecekti.
Bir başka şaşırtıcı bulgu ise analizde günümüzde Kenya'nın Tsavo bölgesindeki aslanların favori yiyeceği olan bufalo kıllarının neredeyse hiç bulunmamasıydı. 19. yüzyıldaki aslanlar, 1890'larda bölgede yayılan ve sığır ile bufalo popülasyonlarını kırıp geçiren sığır vebası hastalığı nedeniyle bufalo bulamamış olabilirler.
Uzmanlar uzun süredir iki aslanın kardeş olduğunu ileri sürüyordu ve en son araştırma mitokondriyal DNA kullanarak bu teoriyi doğruladı. CNN'den Ashley Strickland'ın söylediğine göre dişlerinde birbirlerinin DNA'sının bulunması, aslanların yakın bağlı olduklarını ve birbirlerini tımar etmek için zaman harcadıklarını gösteriyor.
Bilim insanları kıllar arasında birkaç insana ait DNA buldu. Ancak yerel topluluklar ve kurumlarla birlikte çalışana kadar bu kişilerin kimliklerini açıklamayı planlamıyor. Bazı tahminlere göre, aslanlar 135 kadar insan yemiş olabilir. Ancak 2009 yılında yapılan bir çalışma, toplam sayının çok daha düşük, muhtemelen 35 kişi civarında olduğunu öne sürdü. Çalışmanın ortak yazarı, Illinois Üniversitesi'nden antropolojik genetikçi Ripan S. Malhi, Nature News'ten Emma Marris'e şunları söylüyor:
Potansiyel olarak bu tür bir analizin yapılmasını istemeyen ya da isteyen torunlar olabilir, henüz bilmiyoruz.
Aslanların neden insanları hedef aldıkları hâlâ net değil. Ancak bilim insanlarının birkaç teorisi var. Hayvanların çenelerinin incelenmesi, yaşarken muhtemelen acı veren diş yaralarından muzdarip olduklarını ortaya koydu. Bu yaralar, büyük kedilerin büyük avları avlamasını ve yemesini zorlaştırmış olabilir, bu yüzden insanlar gibi kolay hedeflere yönelmiş olabilirler. 2017 yılında aslaanların dişleri üzerine yapılan bir çalışma, aslanların öncelikle yumuşak yiyecekleri tercih ettiğini öne sürdü. Riley Black, Smithsonian dergisi için 2017'de yazdığı yazıda şöyle anlatıyor:
İnsanlar, son çare olarak başvurulan avlardı ve aslanlar yiyecek olarak yumuşak parçalara odaklanmıştı. Bunlar şeytani iskelet parçalayıcılar değil, hayatta kalmak için ellerinden geleni yapan yaralı kedilerdi.
Diğer olasılıklardan biri de aslanların normal avlarının çoğunun sığır vebası nedeniyle yok olması sonucu sadece aç kalmaları olabilir. Aslanlar insan eti yeme alışkanlıklarını Tsavo üzerinden Mombasa'ya giden kervanların geride bıraktığı köle cesetlerini yiyerek kazanmış olabilir. Kenya Yaban Hayatı Servisi'nin Biiyoçeşitlilik Araştırma ve İzleme Bölümü Başkan Yardımcısı Samuel Kasiki, 2010'da Smithsonian dergisinden Paul Raffaele'ye şöyle anlatıyor:
Orası çeçe sineğinden kaynaklanan uyku hastalığının olduğu, tehlikeli bir bölgeydi, ölüm oranı yüksekti ve ölen ya da ölmekte olan kölelerin cesetleri öldükleri yerde bırakılıyordu.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bu hayvanların bir asır önceki motivasyonları ne olursa olsun, yeni makale tarihi örnekleri saklamanın değerini kanıtlıyor. Çalışmaya dahil olmayan Kanada Hakai Enstitüsü'nden paleogenomist Tyler James Murchie, Science News'ten Jake Buehler'e şunları söylüyor:
Bu çalışma, müzedeki bir kemiğin ya da eserin bir köşesinde saklı duran ve sadece zeki bir araştırmacının ilginç bir soru sormasını bekleyen ne kadar benzersiz, gizli genetik bilgilerin olabileceğini harika şekilde gösteriyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 5
- 2
- 2
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- A. D. Flamingh, et al. (2024). Compacted Hair In Broken Teeth Reveals Dietary Prey Of Historic Lions. Elsevier BV. doi: 10.1016/j.cub.2024.09.029. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 12:12:12 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18790
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.