Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 21 Ağustos 2013 24 dk.

Hayat, sağ elini kullanmayı tercih eden ("sağlak") insanlar için tasarlanmıştır. Çünkü popülasyonun %85-90 civarı, sağ elini kullanmaktadır; geriye kalan %10-15'lik kesim sol elini kullanmayı tercih eder ("solak"). İyi ama neden? Bunu belirleyen ne? El tercihi, hangi faktörlerden etkilenerek oluşuyor? Bu yazımızda, el tercihi ya da ellilik olarak bilinen bu konuya ve bunun evrimine değineceğiz.

Ellilik (el tercihi, el kullanımı) olarak bilinen ve halk arasında genelde "sağlaklık ve solaklık" olarak kullanılan bu kavramın ne yazık ki evrensel ve net bir tanımı bulunmamaktadır. Ancak sıklıkla başvurulan tanımı üzerinden gidecek olursak, bir insanın günlük yaşantısı içerisinde öncelikli olarak tercih ettiği el ve ayak kullanımıdır. Yani bir şeye uzanmak için genellikle sağ elinizi kullanıyorsanız "sağlak", sol elinizi kullanıyorsanız "solak" olarak bilinirsiniz. Aynı durum ayaklar için de geçerlidir, ancak burada sadece el olarak bahsedeceğiz.

166
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
3,427 UP
ANTROPOLOJİ DE YÜKSEK LİSANS YAPIYORUM 6 gün önce Sen de Cevap Ver

Modern insanın hayatında “işe girmek”, bireysel bir tercih olmaktan çok, tarihsel ve toplumsal olarak inşa edilmiş bir zorunluluk haline gelmiştir. Antropolojik açıdan bakıldığında çalışma, yalnızca ekonomik bir faaliyet değil; aynı zamanda kimlik, statü, aidiyet ve ahlak üretiminin temel araçlarından biridir. İnsan toplulukları tarih boyunca hayatta kalmak için üretmek zorunda kalmış, ancak üretimin biçimi ve ona yüklenen anlam kültürden kültüre değişmiştir. Avcı-toplayıcı toplumlarda emek, yaşamın doğal akışı içindeyken; tarım, yerleşik yaşam ve özellikle sanayi devrimiyle birlikte çalışma, zamanla disipline edilmiş ve kurumsallaştırılmıştır.

Antropolog Karl Polanyi’ye göre, modern toplumlarda ekonomi “toplumun içine gömülü” olmaktan çıkmış, toplum ekonominin ihtiyaçlarına uyum sağlayan bir yapıya dönüşmüştür. Bu dönüşümle birlikte bireyler, yaşamlarını sürdürebilmek için emeklerini pazarda satmaya zorlanmıştır. Çalışmak artık yalnızca üretmek değil, hayatta kalmanın ön koşulu haline gelmiştir. Polanyi’nin ifadesiyle, emek bir “meta” değildir; ancak kapitalist sistem içinde meta gibi muamele görür:

“Emek, insan etkinliğinin ta kendisidir; satılamaz ama piyasaya sunulmak zorunda bırakılır.”

Tüm Reklamları Kapat

(Polanyi, 2001).

Sosyal antropoloji, çalışma zorunluluğunu aynı zamanda ahlaki bir norm olarak da ele alır. Max Weber’in Protestan Ahlakı çözümlemesinde, çalışkanlık yalnızca ekonomik değil, dinsel ve ahlaki bir erdem olarak tanımlanmıştır. Modern toplumlarda bu ahlaki miras sekülerleşmiş; “çalışan birey” makbul yurttaş, “çalışmayan birey” ise tembel ya da başarısız olarak kodlanmıştır. Bu durum, bireyin işe girmesini yalnızca maddi zorunluluk değil, toplumsal kabulün koşulu haline getirir.

Pierre Bourdieu’nün kavramsallaştırdığı habitus, iş olgusunun bireylerin bedenine ve düşünce dünyasına nasıl yerleştiğini açıklar. İnsanlar çocukluktan itibaren çalışma disiplinine hazırlanır; okul saatleri, başarı-kariyer söylemleri ve “gelecek kaygısı” bu içselleştirmenin araçlarıdır. Böylece birey, işe girmeyi sorgulanması gereken bir yapı olarak değil, “hayatın doğal bir gerçeği” olarak algılar. Bourdieu’nün belirttiği gibi, toplumsal düzen en etkili biçimde, dayatma yoluyla değil, içselleştirme yoluyla sürdürülür.

Antropolojik çalışmalar, farklı toplumlarda iş kavramının tamamen farklı anlamlar taşıyabildiğini de göstermektedir. Marshall Sahlins’in avcı-toplayıcı toplumlar üzerine yaptığı çalışmalarda, bu grupların modern toplumlara kıyasla çok daha az çalışarak yaşamlarını sürdürebildikleri ortaya konulmuştur. Sahlins bu durumu “ilk bolluk toplumu” olarak tanımlar ve modern insanın sürekli çalışmasına rağmen sürekli yoksunluk hissi yaşadığını vurgular. Bu karşılaştırma, “işe girmek zorundayız” düşüncesinin evrensel bir gerçek değil, tarihsel bir kültürel inşa olduğunu gösterir.

Sonuç olarak, modern dünyada işe girmek; biyolojik bir zorunluluktan çok, kapitalist ekonomi, ahlak normları ve toplumsal beklentiler tarafından üretilmiş bir zorunluluktur. Sosyal antropoloji, bu zorunluluğu doğal ve kaçınılmaz olarak değil; tarihsel, kültürel ve ideolojik bir süreç olarak anlamamızı sağlar. İnsan, çalıştığı için değil; çalışmayı hayatın tek meşru varoluş biçimi olarak öğrendiği için işe girmek zorundadır.[1]

7
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emir Özdemir
1 gün önce
@cagrimertbakirci  abi belki görürsün diye siteye girdim Allah aşkına tarihi bilimsel olarak ele aldığın bir video at antik Yunan dan başlayıp , temellerini esaslarını anlatan 
Senden dinlemek aşırı isterim 
Tarih bilimini ele aldığın temellerini sistemlerini anlattığın 
Çok güzel olurdu

1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatih Birinci
Fatih Birinci
400.4K UP
Yazar 3 Aralık 2018 10 dk.

Sabah gün daha tam ağarmadan uyanmışsınız. Yağan yağmuru görüp hayıflanıyor, ne giymeniz gerektiğine karar vermeye çalışıyorsunuz. Geçici bir süreliğine girdiğinizi düşündüğünüz işte 5. yılınızı doldurmuşsunuz. Evden çıkmaya hazır hale geldiğiniz on beş dakika içinde aynı rutinler, aynı beğenmediğiniz sistem, aynı sıkıcı ve boş günlük yaşam meşgaleleri zihninize boca oluyor. Zaten kahvaltı yapmıyorsunuz. Giderken bir simit alır, iş yerinde de bir hazır kahve içersiniz olur biter. Esasında kahvaltıyı seviyorsunuz ama bu şekilde değil. Hafta sonundaki geç ve uzun kahvaltılara bayılıyorsunuz. Zaten düşündüğünüzde, yapmaktan zevk aldığınız hemen her şeyi hafta sonu yapıyorsunuz. O bile tam değil, çünkü pazar günü öğleden sonra başlayan pazartesi sendromu, o gününüzün de yarısını götürüyor.

“Bir buçuk gün” diye düşünüyorsunuz, “tüm hafta yaptığım her şey, katlandığım her şey, her sıkıntı bir buçuk günümü kazanmak için.”

182
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sude Akman
Sude Akman
213.3K UP
Aktaran 22 Eylül 2021 2 dk.

Mars'a tek bir tuğlayı taşımanın maliyetinin yaklaşık 2 milyon ABD doları olduğu tahmin ediliyor.[1] Bu da gelecekte bir Mars kolonisinin inşasını aşırı derecede pahalı hale getiriyor. Yani Mars kolonicileri, inşaat malzemelerini yanlarında götüremeyebilirler. Buna bağlı olarak, inşaat ve barınak için sahada elde edebilecekleri kaynakları kullanmak zorunda kalacaklar. Buna, yerinde kaynak kullanımı (İng: "in-situ resource utilisation" veya kısaca "ISRU") denir ve tipik olarak gevşek kaya, Mars toprağı ("regolit") ve seyrek su birikintilerinin kullanımına odaklanır.

Materials Today Bio'da yayınlanan araştırmaya göre insan kanında bulunan albümin isimli bir protein; idrar, ter veya gözyaşında bulunan bir bileşikle bir araya getirildiğinde, Ay veya Mars'ta bulunana benzer toprağı birbirine geleneksel betondan bile güçlü bir şekilde yapıştırabiliyor. Bu da dünya dışı ortamlarda inşaat işleri için oldukça uygun bir malzeme olabilir.

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 3 Eylül 2018 5 dk.

İnsanları diğer primatlardan ayıran en önemli özelliklerden birisi beyin büyüklüğüdür. Beynimiz, yaklaşık 2-3 milyon yıl kadar önce, Afrika'da yaşamış olan Australopithecus isimli atalarımızın soy hattı boyunca oldukça hızlı bir evrimsel süreçten geçmiştir. Bu dönemde insan beyni yaklaşık 3 kat büyüyerek günümüzdeki boyutlarına erişmiştir. Bilim insanları bunun yaşandığını kafatası fosilleri sayesinde biliyorlar; ancak bunun tam olarak nasıl gerçekleştiğini henüz çözememişlerdi.

Belçika'da bulunan Flanders Biyoteknoloji Enstitüsü'nden Prof. Dr. Pierre Vanderhaeghen tarafından yürütülen bir araştırma, bu gizemi kısmen çözmeyi başardı. GENDEVOCORTEX isimli projenin bir parçası olan Dr. Vanderhaeghen, insan beynini irileştiren genlerin hangileri olduğunu tespit etmenin peşindeydi.

123
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 3 Temmuz 2024 7 dk.

H5N1 adlı yüksek derecede patojenik kuş gribi virüsü, hayvanlar arasında yayılma şekli açısından benzersizdir. Bu virüs Okyanusya hariç tüm kıtalarda tespit edilmiş olup Birleşmiş Milletler tarafından "küresel zoonotik bir hayvan pandemisi" olarak tanımlanmaktadır.[1]

H5N1'in 350'den fazla kuş türünü ve yaklaşık 60 memeli türünü enfekte edebildiği bilinmektedir. Ördekler, kuğular, kazlar ve martılar gibi göçmen su kuşları; kuş gribi virüslerine özellikle duyarlıdır. H5N1 ile enfekte olan su kuşları genellikle hastalık belirtisi göstermezler. Bu asemptomatik taşıyıcılar, göç yolları boyunca memeliler dahil diğer türleri enfekte edebilirler. Bu durum, hastalığın farklı bölgelere yayılmasına ve virüsün genetik yapısının ve virülansının sürekli olarak değişmesine yol açar.[2]

14
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sizden Gelenler
Rasim Şıxaliyev
Üye
Etrafımda olan insanların beni anlamadığı için depresyona girdiğim bir dönemde karşıma çıktığınız ve bana çok şey öğrettiğiniz için çok teşekkür ederim
Ayşegül Şenyiğit Özdil
Uyarlayan 11 Nisan 2016 3 dk.

NASA destekli bir araştırmaya göre Ay, milyarlarca yıl önce Dünya’ya farklı bir yüzünü gösteriyordu; ancak zaman içerisinde volkanik faaliyetler sonucu ekseninden kaydı.

NASA’ya ait diğer birkaç Ay görevi de aynı öyküyü anlatıyor: Ay’da bulunan buz yapılarını haritalandıran bilim insanları Ay’ın dönüş ekseninin yaklaşık beş derece kaydığını söyleyebiliyorlar. Gezegen Bilimi Enstitüsü’nden araştırmanın başyazarı Matthew Siegler bunu şöyle ifade ediyor: 

11
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gökçe Başbuğ
Yazar 24 Kasım 2020 6 dk.

Evrim Ağacı’nda aşı karşıtlığı ve nedenleri üzerine hatırı sayılır sayıda yazı yayınlandı. Bu yazıların odak noktası, aşı karşıtlığını körükleyen komplo teorileri ve aşı karşıtı kampanyalar idi. COVID-19 ile birlikte aşıya duyulan güvensizliğin daha da büyüdüğü yapılan çeşitli çalışmalarla gözlenmekte. Kuşkusuz bunda, virüsün kökenine dair öne sürülen komplo teorilerinin de etkisi var.

Ancak koronavirüs aşısına yönelik güvensizlikte, politika yapıcılarının ve sağlık otoritelerinin salgın süresince ortaya koydukları politika ve uygulamalarının başarısız, yaptıkları açıklamaların tutarsız olmasının da payı olduğunu anlamamız gerekiyor. Bu güvensizliğin, belki de komplo teorileri ya da aşı karşıtı kampanyalardan çok başarısız salgın yönetimi tarafından körüklendiği söylenebilir.

73
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Kerem Girgin
Kerem Girgin
138.8K UP
Yazar 1 gün önce 11 dk.

Paleontoloji literatüründe "Kambriyen Patlaması" olarak bilinen dönem (yaklaşık 541 milyon yıl önce), Dünya'daki yaşamın aniden ve çarpıcı bir şekilde çeşitlendiği bir aralığı tanımlar. Uzun bir mikrobiyal egemenliğin ardından, günümüzdeki birçok ana hayvan gruplarının ataları, jeolojik zaman ölçeğinde bir göz açıp kapama süresi sayılabilecek bu aralıkta ortaya çıkmıştır.

Literatürde ve çeşitli tartışma bloglarında bu patlama, yaratılışçı argümanları desteklemek için sıklıkla Evrim Teorisi'ne karşı bir argüman olarak sunulsa da bilimsel veriler bunun bir yoktan varoluş olmadığını göstermektedir. Aksine bu olay, değişen ekolojik koşulların tetiklediği hızlı bir evrimsel çeşitlenmedir. Bu nedenle sorulması gereken soru "Neden bu kadar çok tür ortaya çıktı?" değil, "Bu türlerin bu kadar hızlı ve radikal biçimlerde evrimleşmesini tetikleyen çevresel veya ekolojik baskı neydi?" olmalıdır.

6
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Zor işleri son dakikaya bırakmak çoğu zaman “disiplin eksikliği” gibi görünür; ama bilim bunun çok daha derin, biyolojik bir nedeni olabileceğini söylüyor. 🧠✨
🔬 Evrimsel biyolojiye göre, atalarımız tehlikeyle karşılaştıklarında beynin tehdit algılayan bölümleri hızla devreye girerdi. Bu ani uyarılma, karar verme hızını artırır, dikkati keskinleştirir ve hayatta kalma şansını yükseltirdi.
⏱️ Modern dünyada ise vahşi bir avcı yok ama beynimiz hâlâ aynı mekanizmayı kullanıyor. Son teslim tarihine yaklaşınca stres artıyor, bu da beynin “acil durum modunu” aktive ederek performansı geçici olarak yükseltiyor.
🔥 Yani “yumurta kapıya gelince” gelen o ani enerji patlaması bir alışkanlık değil, evrimsel bir refleks.
Kötü değil, sadece beynimizin hâlâ milyonlarca yıl önceki hayatta kalma yöntemleriyle çalıştığını hatırlatıyor.
Yazar: Kerem Girgin
Editör: Damla Şahin Uçar
ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
İnceleme
Tuna Orhan
Tuna Orhan
5.1K UP
İnceleyen10 3 Temmuz 2023
Tarih hakkında harita üzerinde animasyonlu videolar çeken güzel bir kanal. Gerçekten de bilgilendirici videoları var ve videolarının animasyonlu oluşu da bilgilerin akılda kalıcı hâle gelmesini sağlıyor.
Youtube Kanalı
10.0/10
(85 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
19
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Söz
Evrim Ağacı
Alıntıyı Ekleyen 31 Ocak 2019
Unutmayalım ki sevgi ve şefkat gibi özelliklerimiz, primat kökenlerimizden gelmektedir. Dolayısıyla şempanzelere olan hassasiyetimiz de bir o kadar fazla olmalıdır.
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
23
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Anonim
Anonim Üye 5 gün önce Henüz cevap yok.
Kurt Gödel eksiklik teoremleri ile matematiğin sınırlarını ortaya koydu peki sizce bu eksiklik teoremleri bir gün yanlışlanabilirmi yoksa 2×2=4 gibi bir sabit değişmezmidir?
126 görüntülenme
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close