Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Tüm Reklamları Kapat
Hüseyin Aça
Hüseyin Aça
42.7K UP
Yazar 31 Ocak 2019 13 dk.

Çoktan seçmeli matematik sınavlarında, eğer cevaba ulaşacak analitik yaklaşım geliştiremediysek, seçenekleri deneyerek çözüme ulaşma yoluna gideriz. Aslında hayatta karşılaştığımız birçok problemi deneme yanılma yöntemi ile çözeriz. Dil öğrenme, enstrüman çalma, bisiklete binme, araba kullanma gibi birçok becerinin analitik sihirli bir formülü yoktur. Eylemi ne kadar çok deneyimlersek, o alanda o kadar uzmanlaşırız. 

Sulama kanalları, matematik, bilardo ve evrim konuları birbirleriyle alakasız görünseler de deneme yanılma yönteminin sıra dışı gücü onları ortak bir paydada birleştirir. 

84
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yavuz Selim Ar
Üye 5 gün önce Henüz cevap yok.
Yani bildigim kadariyla evrenimiz durmadan genisliyor. Karadeliklerde öyle. Yani bir sonu var mı bilmiyorum ama ikiside genisliyor ya evrenimiz bir karadegilin icindeyse?
105 görüntülenme
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Çağrı Mert Bakırcı
Uyarlayan 22 Eylül 2020 5 dk.

NASA'nın an itibariyle aktif olan Geçiş Yapan Dış Gezegen İnceleme Uydusu (TESS) ve emekliye ayrılmış Spitzer Uzay Teleskobu ile yapılan gözlemleri bir arada işleyen uluslararası bir astronom ekibi, Güneş-benzeri bir yıldızın artığı olan bir beyaz cücenin etrafında dönen, Dünya'dan sadece %40 büyük olan, Jüpiter-benzeri bir gezegen keşfetti.[1] WD 1856 b olarak isimlendirilen ve detayları Nature dergisinde yayınlanan bu gezegen, bir beyaz cüce yıldız etrafında döndüğü keşfedilen ilk gezegen olabilir!

"Olabilir" diyoruz; çünkü ekip bunun bir gezegen mi yoksa kahverengi bir cüce yıldız mı olduğunu henüz tam olarak tespit edebilmiş değil. Ancak ilk veriler, bunun bir gezegen olabileceğini gösteriyor. Üstelik bir kahverengi cüceyse bile bu, yepyeni ve sıra dışı bir keşif olurdu; dolayısıyla bulgular, astrofizik bilgilerimizi her türlü geliştireceğe benziyor. Wisconsin-Madison Üniversitesi astronomlarından Yrd. Doç. Dr. Andrew Vanderburg şöyle diyor:

41
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 30 Mart 2019 14 dk.

Merhaba,

Buradasınız, çünkü muhtemelen internette birilerine "Evrim yok, ara türler de zaten keşfedilemedi. Bir tane bile ara geçiş fosili yok!" tarzı bilimsel olarak geçersiz bir argüman ileri sürdünüz.

295
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Selçuk Kandemir
Seslendiren 28 Ekim 2023 7:16
NASA, Arizona Devlet Üniversitesi (ASU), Jet Tahrik Laboratuvarı (JPL), SpaceX ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) gibi çok sayıda kurumu bir araya...
47
Leman Zeynep Bakkal
Ekleyen 11 Eylül 2022 5 dk.

Nekrotizan enterokolit, genelde yenidoğan bebeklerde görülebilen, bağırsakların bazı kısımlarının veya tüm bölümünün doku hasarı ile karakterize, ciddi bir gastrointestinal sistem hastalığıdır. Sebep olarak; hastalığın gelişiminde gastrointestinal doku hasarı, yenidoğanda uygunsuz beslenme stratejileri ve bakteriyel yayılım olmak üzere üç faktör öne sürülmektedir. Bağırsakta oluşan doku hasarı, bağırsağın delinmesine ve bağırsakların içinde bulunan bakterilerin karnın içine sızıp enfeksiyon oluşturmasına neden olabilir. Bu süreçte, bebeğe verilen mamaların bakteriyel çoğalmada besiyer görevi gördüğü düşünülmektedir.

Hastalık, yenidoğan yoğun bakım ünitelerindeki bebeklerin %1-10'unda gelişmekte olup olguların %90'ını preterm, %10'unu term bebekler oluşturmaktadır. Nekrotizan enterokolit ilk olarak 19. yüzyılda tanımlanmıştır. Hastalığın kesin etiyolojisi ve patofizyolojisi net olarak açıklanamamıştır.[1]

24
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Çeviren 4 saat önce 3 dk.

Bir organizasyonda çalışan herkes bilir: Toplantılar çılgın bir hızla birbirini takip eder. Yöneticiler haftada ortalama 23 saatini toplantılarda geçirir. Bu toplantılarda olup bitenlerin büyük bir kısmı düşük değerli, hatta tamamen ters etki yaratan faaliyetler olarak görülür. İşin paradoksu şu: Kötü toplantılar, önceki toplantıların yarattığı hasarı gidermek için daha fazla toplantıya yol açar.

Yine de toplantılar uzun süre yönetim araştırmalarının konusu olmadı. 2015 tarihli bir el kitabı, yeni ortaya çıkan “Toplantı Bilimi” alanının temellerini attı. Bu araştırmalar, asıl sorunun toplantıların sayısı değil; tasarlanma biçimleri, amaçlarının belirsizliği ve çoğu zaman fark edilmeyen eşitsizlikleri pekiştirme biçimleri olduğunu ortaya koydu.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 21 Ekim 2020 27 dk.

Doğada neredeyse hiçbir olgu, son haliyle, birdenbire var olmaz. Her zaman daha eski, daha basit, daha başka nedenlerle var olan unsurların dönüşümüyle yeni yapıların geliştiğini görürüz. İnsanı "insan" yapan en sıra dışı unsurlardan biri gibi gözüken mizah ve espri anlayışı da bundan muaf değildir. Mizahın yazılı kökenlerini, profesyonel "jestçilerin" ve "şaka kitapları"nın olduğu Antik Yunan'a kadar takip etmek mümkündür. Hatta MÖ 460'ta doğmuş olan Demokritos, "gülen filozof" olarak anılırdı; çünkü oldukça espritüel biriydi ve çağdaşlarının "aptallıklarına" gülmesiyle bilinirdi.[1] Ama mizahın kökenleri orada durmaz. Avustralya Aborijinleri'ne yönelik antropolojik çalışmalar, mizahın Homo sapiens içindeki kökenlerinin en az 35.000 yıllık olduğunu düşündürmektedir. Fakat karşılaştırmalı etoloji (hayvan davranışları) çalışmalarından gelen veriler, mizahın davranışsal kökenlerini Homo sapiens türünden çok daha öncesine, günümüzden yaklaşık 16-10 milyon yıl öncesine dayanıyor olabileceğini göstermektedir.[2][3]

Mizahın evrimsel kökenlerini anlamak için, onun davranışsal öncülleri ile davranışsal ardıllarını incelemek gerekmektedir: Espri ve şaka gibi tüm bileşenleriyle bir arada değerlendirilebilecek olan "mizah" kavramının öncülü; sözlerle veya davranışlarla icra edilen soyut bir oyundur. Mizahın kalbinde yer alan espri veya şakanın kendisi, birbiriyle bağdaşmaz gibi gözüken unsurları barındıran bir bağlama veya bağlamlara sahiptir. Çözümlenmesi gereken bir bilinmezi barındırır (size anlatılmaya yeni başlanan bir fıkrayı düşünün) veya sıra dışı bir fiziksel davranışı barındırır (bir "eşek şakası"nı düşünün). Bu bilinmezlik ve bağdaşmazlık, kişide psikolojik bir gerilime neden olur. Ancak mizahın az önce tanımladığımız oyuncu doğası içerisinde, esas mesaj (İng: "punchline") verildiğinde ve espri patlatıldığında veya fiziksel şaka sonlandığında, bağdaşmaz bağlam da çözüme kavuşur ve şakanın hedefindeki kişi, gerilimin ortadan kalkmasıyla genellikle güler veya kahkahaya tutulur. İşte bu duygusal iniş çıkışlar, sosyal hayvan türlerini birbirine bağlayan önemli bir davranış kalıbına karşılık gelir. Dolayısıyla mizahın kökenlerinin sırları, insan-harici sosyal hayvanlardaki oyun, mizah algısı ve kahkaha davranışlarında yatar. Bu yazımızda, bu faktörlere, bunların evrimine ve modern mizah ile ilişkisine bir bakış atacağız.

165
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Kerem Girgin
Kerem Girgin
138.8K UP
Yazar 5 gün önce 11 dk.

Paleontoloji literatüründe "Kambriyen Patlaması" olarak bilinen dönem (yaklaşık 541 milyon yıl önce), Dünya'daki yaşamın aniden ve çarpıcı bir şekilde çeşitlendiği bir aralığı tanımlar. Uzun bir mikrobiyal egemenliğin ardından, günümüzdeki birçok ana hayvan gruplarının ataları, jeolojik zaman ölçeğinde bir göz açıp kapama süresi sayılabilecek bu aralıkta ortaya çıkmıştır.

Literatürde ve çeşitli tartışma bloglarında bu patlama, yaratılışçı argümanları desteklemek için sıklıkla Evrim Teorisi'ne karşı bir argüman olarak sunulsa da bilimsel veriler bunun bir yoktan varoluş olmadığını göstermektedir. Aksine bu olay, değişen ekolojik koşulların tetiklediği hızlı bir evrimsel çeşitlenmedir. Bu nedenle sorulması gereken soru "Neden bu kadar çok tür ortaya çıktı?" değil, "Bu türlerin bu kadar hızlı ve radikal biçimlerde evrimleşmesini tetikleyen çevresel veya ekolojik baskı neydi?" olmalıdır.

16
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emir Özdemir
4 gün önce
@cagrimertbakirci  abi belki görürsün diye siteye girdim Allah aşkına tarihi bilimsel olarak ele aldığın bir video at antik Yunan dan başlayıp , temellerini esaslarını anlatan 
Senden dinlemek aşırı isterim 
Tarih bilimini ele aldığın temellerini sistemlerini anlattığın 
Çok güzel olurdu

2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ege Can Karanfil
Ege Can Karanfil
133.8K UP
Çeviren 11 Mayıs 2020
Betelgeuse’un arkasındaki de ne? Gökyüzündeki parlak ve sıradışı yıldızlardan birisi olan kırmızı süper dev yıldız Betelgeuse, meşhur Avcı (Orion) takımyıldızının yönünde görülebilir. Ancak Betelgeuse, takımyıldızdaki diğer parlak yıldızların oldukça önündedir. Ayrıca, Orion Moleküler Bulut Sistemi’nin de önündedir. Sayısal olarak ifade etmemiz gerekirse, Betelgeuse’un ışığının bize gelmesi yaklaşık 700 yıl sürer. Işığın Orion Bulutsusu’ndan ve onu çevreleyen toz ve gazdan bize gelmesi ise yaklaşık 1300 yıl sürer. En büyük teleskoplar hariç, teleskoplardan bakıldığında bile Betelgeuse yalnızca bir noktasal ışık kaynağı olarak gözükür. Ancak bu ışık kaynağı öylesine parlaktır ki, Dünya atmosferi tarafından oluşturulan doğal bulanıklık onun daha genişmiş gibi görünmesine sebep olur. Paylaşılan bu uzun pozlama görüntüsünde, Samanyolu galaksimizdeki binlerce yıldız, Betelgeuse’un arka planında, Orion Moleküler Bulutu’ndaki karanlık toz ve Lambda Orionis halkasının eteklerindeki hidrojenden saçılan kırmızı renkli ışık ile birlikte görülebilir. Betelgeuse, son altı aydır içinde bulunduğu alışılmadık derecedeki sönüklükten kurtuldu. Ancak yine de önümüzdeki 100.000 yıl içinde muhteşem bir süpernova ile patlaması bekleniyor.
8
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 1 gün önce 9:26
Aşılama en basit tanımı ile, üretmek istediğimiz ağaçtan kesilen dal (aşı kalemi) ya da filizin, aşı yapılacak ağaca (anaç) yerleştirilerek oraya tutunmasını...
0
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

İnceleme
Eda Alparslan
İnceleyen 4 gün önce
Zevkle ve benim için bir ilk olmasının heyecanıyla çevirdiğim bu kitabı felsefeye, özellikle de ırkların ve etnisitelerin felsefesine ilgi duyan herkese öneririm :)
Puan Ver
Orjinal Adı : Race: A Philosophical Introduction
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

YouTube, Evrim Ağacı tarafından hazırlanan içerikleri video yoluyla öğrenmenin en iyi yolu! Ayrıca kanalımızda birçok bilim insanıyla röportajlarımızı, çeşitli deney gösterilerini ve diğer bilim içeriklerimizi bulabilirsiniz.

Yaşam Ağacı Gözlemi
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
157.0K UP
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Muğla
📍 Yer bilgisi: Muğla
📅 Tarih ve saat: 22 Kasım 2025 – 10:31
🌡️ Hava durumu: Açık,güneşli
🌡️ Sıcaklık: 17 °C
💧 Nem ve yağış durumu: Kuru zemin, yağış yok
🌿 Habitat tipi: Kenar Bitki Örtüsü, Yol Kenarı, Bahçe Alanı
🪨 Zemin özellikleri: Kuru Toprak, ot / çim karışımı
🧭 Yön / konum: Kuzeybatı
7
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Okan Alver
Okan Alver
182.9K UP
Mec.Eng. 4 saat önce Sen de Cevap Ver

Evliliğin “aşkı öldürdüğü” iddiası aslında biyolojinin, psikolojinin ve sosyolojinin kesiştiği yerde duran çok katmanlı bir meseledir. Bilimsel olarak bildiğimiz şu: Aşkın ilk evresi, nörokimyasal bir fırtınadır. Dopamin, norepinefrin, feniletilamin… Beyin adeta yüksek gerilim hattına bağlanmış gibi çalışır. Bu dönem, ortalama 1-3 yıl arasında sürer. Yani, çoğu insan ilk tutkunun azalmasını evlilikle değil, beynin kendi biyolojik tasarımıyla karıştırır. Evlilik devreye girdiğinde olan şey, çoğu zaman aşkın ölmesi değil; form değiştirmesidir. Yoğun dopaminin yerini oksitosin ve vazopressin gibi bağlanma hormonları alır. Bu hormonlar tutkudan çok bağlılık, güven, ortaklık hissi üretir. Yani bilimsel resimde aşk bir anda sönmüyor; maraton koşusuna uygun bir kimyaya evriliyor. Ama işin duygusal yüzünde sizin sezginiz çok güçlü bir noktaya dokunuyor. Evlilik, aşkı öldüren şey değil; aşkın altına sorumluluk, alışkanlık, gündelik tekrarlar koyan bir kurum. Eğer iki insan, kendi ilişki ritüellerini canlı tutamazsa, bu eklenen yükler aşkı boğan bir gölgeye dönüşebilir. Çünkü insan zihni, rutinleşen her şeyi tehlikesiz ve alışıldık kategorisine koyar ve bu da tutkunun en büyük düşmanıdır. Yani evlilik aşkı öldüren bir mekanizma değil aksine aşkı hayatta tutmak için iki kişinin kendi emek versin mi, yoksa akışa mı bıraksın sorusuna verdiği cevabı görünür hale getirir.[1]

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'na katkı sağlamanın bir yolu, Agora Bilim Pazarı'na uğrayarak, burada bilimseverlerle buluşturduğumuz bilim kitapları, ders kitapları, hediyelik eşyalar ve diğer ürünlerden satın almak. Bir göz atın, hoşunuza giden bir şeyler bulacağınıza hiç kuşkumuz yok!

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close