Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Çınar Civan
Çınar Civan
622.4K UP
Çeviren 13 Ekim 2023
Muhteşem sarmal galaksi Messier 33, parlayan hidrojen gazından kendisine düşeninden fazlasına sahip gibi görünüyor. Yerel galaksi grubunun önemli bir üyesi olan M33, Triangulum Galaksisi olarak da bilinir ve sadece 3 milyon ışık yılı uzaklıkta yer alır. Bu keskin galaksi portresinde galaksinin merkezi 30.000 ışık yılı kadar bir alanı gösterilmektedir. Portrede M33'ün kırmızımsı iyonize hidrojen bulutları ya da HII bölgeleri yer almaktadır. Çekirdeğe doğru kıvrılan gevşek sarmal kollar boyunca yayılan M33'ün dev HII bölgeleri, kısa ömürlü ancak çok büyük kütleli yıldızların oluşum yerleri olan bilinen en büyük yıldız fidanlıklarından bazılarıdır. Parlak, büyük kütleli yıldızlardan gelen yoğun morötesi radyasyon, çevredeki hidrojen gazını iyonize eder. Sonucunda da ürün olarak karakteristik kırmızı parıltıyı üretir. Bu görüntüde, geniş bant verileri bir hidrojen-alfa filtresi aracılığıyla kaydedilen dar bant verileriyle birleştirilmiştir. Bu filtre en güçlü görünür hidrojen emisyon hattının ışığını geçirmektedir.
10
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Sude Akman
Sude Akman
213.3K UP
Aktaran 11 Eylül 2021 3 dk.

İnsanlar, ilk kez Yeni Zelanda'ya ayak basmadan önce, kākāpō olarak bilinen şu anda kritik derecede nesli tükenmekte olan uçamayan papağanların sayısı muhtemelen yüz binlerceydi. 1995'e kadar ise sayıları yalnızca 51 kuşa düştü: 50'si küçük Stewart Adası'nda izole haldeydi ve "Richard Henry" olarak bilinen tek bir erkek, anakarada yapayalnız bırakıldı. Günümüzde uçamayan papağan sayısı yaklaşık 200'e ulaşmış haldedir.

Bugünlerde, türün ilk genom dizilimi, şaşırtıcı derecede iyi haberler sunuyor: 10.000 yıllık ada izolasyonuna ve yoğun akrabalar arası çiftleşmeye rağmen kākāpō, potansiyel olarak zararlı mutasyonları biriktirmekten ziyade, onları kaybetmiş görünüyor. Hatta anakarada artık soyu tükenmiş popülasyonlardan daha az zararlı mutasyon taşıyorlar. İsveç ve Yeni Zelandalı araştırmacılar tarafından yürütülen analizler, Cell Genomics dergisinde yayınlandı.[1] Paleogenetik Merkezi ve Stockholm Üniversitesi'nde araştırmacı olan Nicolas Dussex, şöyle diyor:

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Behçet Günaçtı
1 gün önce
Işık hızında giden bir araç farlarını açarsa ışık önünemi düşer


1
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Cem Ergünay
Cem Ergünay
149.7K UP
Çeviren 15 Şubat 2024 6 dk.

Elektrik hatlarının fırtınalar, aşırı sıcak veya aşırı soğuk gibi sebeplerle günlerce devre dışı kaldığı bölgelerde insanlar; Güneş paneli ve batarya depolama sistemlerine yatırım yapmanın, güç şebekesi çalışamadığında aydınlatma ve klimayı işler durumda tutabilmek için yeterli olup olamayacağını sorgulamaya başladılar.

Elektrik şebekesi devre dışı kaldığında, bataryası olmayan çoğu Güneş enerjisi sistemi de kapanır. Ancak bataryalar sayesinde ev şebekeden ayrılabilir. Güneş enerjisi, evi her gün besleyerek bataryaları şarj eder, bu da eve gece boyunca güç sağlar.

17
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Altay Kenger
Seslendiren 26 Kasım 2019 9:26
Bilgisayara kıyasla bir insan, dört kediye, dört elmaya veyahut dört adet kaleme baktığında bunların ortak noktasının soyut bir kavram olan "dört" olduğunu...
19
Ayşegül Şenyiğit Özdil
Yazar 12 Ocak 2016 18 dk.

Bilgisayar üreticilerince üretilen işlem gücü muazzam bilgisayarlara rağmen henüz, hız ve işlem kapasitesi bakımından günümüzün bilgisayarları, susuzluğumuzu gidermeye yetmemektedir. Ürettiğimiz bilim ve teknolojiler karmaşıklaştıkça, günümüzde var olan "geleneksel" bilgisayarların ve işlemcilerin (hatta "süperbilgisayarların" bile) işlem gücü, bu kadar devasa verileri işlemeye yeterli olamamaktadır. Örneğin Evren'in kapsamlı simülasyonları ya da evrimsel süreçte belli bir popülasyonun son 250.000 yıldaki değişiminin analizi gibi işlemleri tamamlayabilmek için evlerinizde kullandığınız bilgisayarların yüzlerce ve hatta binlerce yıl boyunca aralıksız çalışması gerekirdi! Süperbilgisayarlarla bile bu tür analizler kimi zaman birkaç ay kadar sürebilmektedir. Dolayısıyla incelemek istediğimiz veri miktarı arttıkça, devasa süperbilgisayarlarımız bile hesap makinesi gibi kalmaktadır. Peki, bir gün ihtiyacımız ve istediğimiz güçte işlem gücüne sahip bilgisayarlara sahip olabilecek miyiz?

Günümüz teknolojisine hız ve güç katan, her geçtiğimiz sene birazcık daha küçülen transistörler ve mikroişlemcilerdir. Küçülmek neden daha fazla hız ve güç demek diye sorabilirsiniz. Sebebi çok basit: Eskiden belli bir alana 100 işlemci sığdırabilirken, artık birebir aynı alana 100.000 işlemci sığdırabiliyoruz. Transistör kapı açıklıklarını daha da küçük boyutlarda ürettikçe, söz konusu işlemcilerin aynı alana sığabilecek olan sayısı daha da fazla olacaktır. 

103
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Fatih Birinci
Fatih Birinci
400.5K UP
Çeviren 8 Ağustos 2019 31 dk.

Doğu Asyalılar ve Batılılar dünyayı çok farklı şekilde algılar ve onunla ilgili farklı şekilde düşünürler. Batılılar dikkatlerini odaktaki bir nesneye verme eğiliminde olurlar. Nesnenin niteliklerini analiz eder, onun davranışlarına yön veren kuralları bulma çabasıyla kategorize ederler. Bu kurallar formel mantığı içerir (Ç.N. Formel mantık; düşünmenin içeriğinden çok biçimiyle ve kurallarıyla ilgilenen mantık türüdür). Nedensel atıflar sadece nesneye odaklanma eğilimindedir, bu yüzden genellikle yanlıştır (Ç.N. Metin boyunca “atıf”, bir şeyin kaynağı olarak gösterilen etken anlamında kullanılmaktadır).

Doğu Asyalılar ise çoğunlukla geniş bir algısal ve kavramsal alana dikkat ederler. Nesnelerle ilgili olarak, nesnenin hangi kategoriye ait olduğundan çok, hangi aileye üye olduğunu önemserler. Bunlara dayanarak nesneleri sahip oldukları ilişkiler, değişiklikler ve ait oldukları grupla ilgili olarak ele alırlar. Nedensel atıfları, bağlama vurgu yapar. Dikkatlerini yönlendiren önemli bir husus sosyal faktörlerdir. Doğu Asyalılar, kendileri için önceden biçilmiş rol ilişkileri içinde, karmaşık sosyal ağlar içinde yaşar. Etkili bir biçimde işlev görmek için bağlama dikkat etmek önemlidir.

134
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Hatice Kutbay
İnceleyen 8 saat önce
Binbir Gece Masalları, yalnızca masal anlatan bir derleme değil; iktidar, korku, arzu, bilgi ve hikâyenin dönüştürücü gücü üzerine kurulmuş çok katmanlı bir kültürel metindir. Masalların çerçevesini oluşturan Şehrazat–Şehriyar anlatısı, sözün ve anlatının ölüm karşısındaki en güçlü direniş biçimi olduğunu gösterir.

Eserin temel fikri daha ilk çerçeve anlatıda ortaya konur. Şehriyar’ın her gece evlendiği kadını sabah öldürtmesi karşısında Şehrazat’ın seçtiği tek silah hikâyedir. Şehrazat’ın konumu açık bir şekilde dile getirilir:

“Bana bu geceyi bağışla ey hükümdar; sana öyle bir hikâye anlatacağım ki, eğer Allah dilerse sabaha kadar canımı kurtarır.”

Bu cümle, Binbir Gece Masalları’nın özünü özetler. Anlatmak hayatta kalmaktır. Hikâye burada estetik bir zevkten çok, varoluşsal bir stratejidir.

Masallar ilerledikçe farklı toplumsal katmanlardan insanlar, tüccarlar, köleler, kadınlar, cinler ve hükümdarlar söz alır. Bu çok seslilik, iktidarın tek merkezden bakışını kırar. Özellikle hükümdar figürlerinin sık sık yanıldığı, aldatıldığı ya da cezalandırıldığı masallarda şu tür ifadelerle karşılaşırız:

“Zalimlik edenin sonu pişmanlıktır.”

Bu tür cümleler, masalların eğlencelik değil; ahlaki ve siyasal bir eleştiri alanı olduğunu gösterir. Mutlak gücün sorgulanabildiği nadir geleneksel anlatılardan biridir Binbir Gece.

Kadın anlatıcı olarak Şehrazat’ın konumu özellikle dikkat çekicidir. Şehrazat yalnızca masal anlatmaz; masallar aracılığıyla Şehriyar’ı dönüştürür. Onu yavaş yavaş intikamdan merhamete taşır. Bir noktadan sonra anlatının hedefi netleşir:

“Hikâyeler uzadıkça hükümdarın öfkesi azalıyordu.”

Bu ifade, bilginin ve anlatının şeffaf bir iktidar eleştirisi sunduğunu gösterir. Şehrazat, gücü doğrudan karşısına almaz; onu dönüştürerek etkisizleştirir.

Binbir Gece Masalları’nda kader de merkezi bir temadır. Ancak bu kader edilgen değildir; akıl ve cesaretle yönlendirilebilir. Sıkça tekrarlanan şu ifade bunu açık eder:

“Tedbir insandan, takdir Allah’tandır.”

Bu anlayış, insan iradesini yok saymaz; aksine onu ahlaki sorumluluğun merkezine yerleştirir. Masallar bu yönüyle fatalist değil, pratik bilgelik taşır.

Sonuç olarak Binbir Gece Masalları, masal formu altında hayat, iktidar ve özgürlük üzerine derin bir felsefe barındırır. Şehrazat’ın anlattığı her hikâye, yalnızca bir geceyi değil, bir zihniyeti kurtarır. Masallar bittiğinde Şehriyar yalnızca eğlenmiş değil, değişmiş bir insandır. Ve eser şu düşünceyle kapanır: Anlatı, insanı öldürmez; susturulan anlatı öldürür.

Bu yüzden Binbir Gece Masalları, yalnızca geçmişin bir masal kitabı değil; bugün hâlâ sözün, aklın ve anlatının şiddete karşı en güçlü direniş biçimi olduğunu hatırlatan evrensel bir metindir.
8.5/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Cilt 1/1
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Çeviren 1 gün önce 3 dk.

Bir organizasyonda çalışan herkes bilir: Toplantılar çılgın bir hızla birbirini takip eder. Yöneticiler haftada ortalama 23 saatini toplantılarda geçirir. Bu toplantılarda olup bitenlerin büyük bir kısmı düşük değerli, hatta tamamen ters etki yaratan faaliyetler olarak görülür. İşin paradoksu şu: Kötü toplantılar, önceki toplantıların yarattığı hasarı gidermek için daha fazla toplantıya yol açar.

Yine de toplantılar uzun süre yönetim araştırmalarının konusu olmadı. 2015 tarihli bir el kitabı, yeni ortaya çıkan “Toplantı Bilimi” alanının temellerini attı. Bu araştırmalar, asıl sorunun toplantıların sayısı değil; tasarlanma biçimleri, amaçlarının belirsizliği ve çoğu zaman fark edilmeyen eşitsizlikleri pekiştirme biçimleri olduğunu ortaya koydu.

9
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ece Müker
Ece Müker
578.0K UP
1 gün önce
NASA astronotu Jonny Kim ile Rus uzay ajansı Roscosmos’un kozmonotları Sergey Ryzhikov ve Alexey Zubritsky, 9 Aralık 2025’te Soyuz MS-27 uzay aracıyla Dünya’ya dönüyor. Üçlü, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan (ISS) 8 Aralık akşamı ayrıldı ve yaklaşık 3,5 saatlik yolculuğun ardından Kazakistan steplerine iniş yapması planlanıyor. Yeniden giriş ve iniş süreci NASA tarafından canlı olarak yayınlanacak.

Astronotlar, 8 Nisan 2025’te ISS’ye ulaşmalarının ardından yaklaşık 245 gün boyunca yörüngede kaldı. Bu süre boyunca Dünya’yı 3.920 kez dolaştılar ve toplamda yaklaşık 167 milyon kilometre yol kat ettiler. Görev, Jonny Kim ve Alexey Zubritsky’nin ilk uzay uçuşu olurken, Sergey Ryzhikov için üçüncü ISS görevi oldu.

Mürettebatın ayrılmasıyla uzay istasyonunda yedi astronot kalmaya devam ediyor. ISS operasyonları ise yeni gelen ekiplerle kesintisiz biçimde sürüyor. Soyuz kapsülünün güvenli inişi, hem NASA hem de Roscosmos için rutin fakat kritik bir görev aşaması olarak dikkat çekiyor.

Bu gönderi Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 10 Nisan 2011 23 dk.

Sosyal yaşantıda yaşanan olaylar, elbette ki bizim makale içeriğimizi de etkiliyor. Bilimi sosyal yaşantılarımızın bütünlüğünden ayrı bir parça olarak düşünmek mümkün değil. Bilim, varlığı anlama işi ise, varlığınızı sonlandırmak isteyenleri de anlamak için başvurulabilecek en güvenli yöntemlerden birisi...

2013 yılında yazdığımız "İsyan Kontrolünde Kullanılan Yöntemler ve Biyolojik Etkileri" başlıklı, Türkiye'nin en kapsamlı "isyan baskılama rehberi"ni Evrim Ağacı olarak hazırlamış ve yayınlamıştık. Türkiye'nin dört bir yanında bilim dergilerinde ve gazetelerde bütün olarak ya da parça parça yayınlanmış ve son derece olumlu karşılanmıştı. İsyan kontrolü ile ilgili yazımızı okuyacak olursanız, bilimin böylesine alakasız gibi gözüken bir konuda bile insanlığa ne kadar önemli bilgiler verebileceğini görebilirsiniz.

113
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Itamar Shatz
Itamar Shatz
499.8K UP
Yazar 25 Ekim 2024 5 dk.

Picard ilkesi, "Hiç hata yapmadan da kaybetmek mümkün. Bu bir zayıflık değil, hayat bu." alıntısıyla ifade edilen düşünce biçimidir. Bu ilke, elinizdeki en iyi yolu seçseniz bile yine de olumsuz bir sonuçla karşılaşabileceğinizi, örneğin hedeflerinize ulaşamamanızın mümkün olabileceğini belirtir. Hayatın birçok alanında yer alan Picard ilkesini anlayabilmek oldukça önemlidir.

Picard ilkesinin örneklerinden bir tanesi, herhangi bir okul veya iş görüşmesine oldukça güçlü bir CV ile başvurmuş olmanıza rağmen mülakatı yapan kişinin aklında çoktan başka bir aday yer edindiğinden dolayı reddedilmiş olmanızdır.

32
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Söz
Mert Intze Memet
Mert Intze Memet
20.1K UP
Alıntıyı Ekleyen 2 gün önce
Yeterince dürüstsen, fazlasıyla aşıksan ve gerçekten iyi biriysen artık hazırsın.
Mutsuz olabilirsin....
Kaynak: Charles Bukowski-alıntı
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Öne Çıkan İnceleme
Hakan Fıçıcı
İnceleyen10 29 Aralık 2023
Mevcut ekonomik sistemin ekolojik olarak neden sürdürülemeyeceğini anlatan 6 bölümlük belgesel 3 Şubat'ta Blutv'de yayına girmişti. 6 Şubat depremlerinden sonra gündem gereği tanıtımı yapılamadı ve bana göre çok kapsamlı bu belgesel serisi izleyicisine yeterince ulaşamadı. Eğer küresel iklim değişikliği, sürdürülebilirlik, hava kirliliği, su mülkiyeti, tarım zehirleri, mikroplastikler, asbest gibi konularda yeni fikirler edinmek ya da bildiklerinizi sorgulamak isterseniz belgesel bu konuları, konunun uzmanlarından alınan video kesitleriyle anlatıyor. Ayrıca işi klasik belgesellerden ayıran Ceren Moray'ın iki karakteri oynadığı ve izleyicinin içerikle özdeşim kurmasını kolaylaştıracak yenilikçi bir Docu-Drama biçimi de izleyicileri bekliyor.
İlk sezondaki 6 bölümün içeriğini aşağıda bulabilirsiniz.

1.BÖLÜM
Ceren Moray’ın kafasında gezegenin yok oluşuna dair çok büyük bir soru var:
Neyle karşı karşıyayız?
Ceren’in beynini ele geçiren bu soru çevre sorunlarına az çok vakıf olan herkesin günlük hayatta karşısına çıkıyor.
Belgeselin ilk bölümünde küresel ekolojik yıkımın kökenleri ve sonuçları gözler önüne seriliyor.

2.BÖLÜM
Ceren, bu bölümde soluduğu havanın ne kadar temiz olduğunu sorguluyor. Milyon dolarlık loft alanlar gerçekten de görünmez katilden kaçabiliyor mu?
Endüstrileşmeyle hayatımıza giren fabrika bacaları ve maden sahalarıyla ortaya çıkan kirleticiler ve toz bu bölümün başrol oyuncuları. Akbelen ormanı, İkizdere, Vize, Soma gibi Türkiye’nin bir çok sıcak noktası mercek altına alınıyor.

3.BÖLÜM
Ceren’in kafasındaki soru işareti bu bölümde enerji meselesi. Acaba temiz enerji var mı? Fosil yakıtlardan nasıl kurtulabiliriz? Hesler, Jeotermaller, Rüzgar ve Güneş santralleri çare olur mu? Nükleer bir çözüm mü?
Bu bölümde enerji üretiminin yanı sıra “ne kadar enerjiye ihtiyacımız var” sorusu da uzman konukların anlatılarıyla Ceren’in kafasında bir ampül yanmasını sağlıyor. Hasankeyf’te Ilısu Barajından, Karaburun’daki rüzgar güllerine , Konya’daki Avrupa’nın en büyük güneş tarlasından, Karadeniz’deki deretipi heslere konuyla ilgili bir çok alan da izleyiciye sunuluyor.

4.BÖLÜM
Ceren bu bölümde içtiği suya odaklanıyor. İnsanlar Dünya’nın temiz su kaynaklarını ne kadar iyi kullanıyor? Bu sorunun cevabını ararken karşısına çıkan bir altın madeni Ceren’in sorusunu geliştirmesine yol açıyor. Bir altın madeninin, bir şehrin kullandığı kadar temiz su kaynağını kirletmesine değer mi?
Bu bölüm için Kaz Dağları’ndan, Fatsa’ya, Uşak’tan, İliç’e Türkiye’nin kırmızı alarm veren Altın Madenleri ve sorunları ele alındı.


5.BÖLÜM
Ceren perdenin arkasında temiz suya ulaşma isteğiyle kendisine uzatılan bardağı doldurmaya çalışıyor. Acaba bu kaynaktan gelen su temiz mi? Pet şişelerden içtiğimiz suyun içinde ne kadar mikroplastik var. Bu mikroplastikler vücuda neler yapıyor? Ne oldu da bu temiz suya ulaşmak için bu kadar bedel öder olduk? İşte bu soruları adeta bir “işte hayatınız” programı gibi Ceren’le birlikte izleyeceğiz.
Türkiye’nin çöp ithalatı, Osmanlı’da Terkos gölünün özelleştirilmesi ve çeşme suyunun içilebilir olup olmadığı bölümün diğer başlıkları arasında…

6.BÖLÜM
Belgeselin bu son bölümünde Ceren kafasında gıdayla ilgili sorular var. Dünyada bu kadar obezite ve açlık nasıl aynı zamanda olabiliyor? Yediğimiz tarım ürünlerinde tarım zehiri kullanmasak yine de tüm Dünya’nın doyacağı kadar gıdayı üretebilir miyiz? Hayvancılık sürdürülebilir bir endüstri mi? Kuraklık Türkiye tarımını nasıl etkiliyor?
Bu soruların cevaplarını hem Anadolu’da tarım yapan çiftçiler hem de değerli akademisyenler yanıtlamaya çalışıyor.

Belgeselin çekimleri 2015 ile 2022 yılları arasında Türkiye’nin dört köşesinde, toplamda 10000’i aşkın kilometre yol kat edilerek tamamlandı. Çekimlerde 6 Termik Santral, 4 Rüzgar Enerjisi Santrali, 5 Baraj Gölü, 4 dere tipi Hidroelektrik Santrali, 3 Güneş enerjisi santrali, 1 Jeotermal Elektrik Santrali ve 1 Nükleer Enerji Santrali gezildi. Türkiye’nin en büyük Altın Madenleri ve Kömür Madenleri yerlerinde kayda alındı. Belgeselde, yerleşik hayatın başladığı yerlerden biri olan Aşıklı Höyük’ten, binlerce yıllık medeniyetin Ilıca Barajı nedeniyle taşındığı Hasankeyf’e, Dünya’nın insan eliyle yapılmış en eski su tünellerinden biri olan Titus Tünel’inden, Türkiye’nin nazar boncuğu diye anılan Meke Gölü’ne bir çok ekolojik alan belgelendi. Edirne’deki pirinç tarlalarından, Antalya’daki seralara, Ovacık’taki nohut tarlalarından, Arhavi’deki çay tarımına gıda meselesinin peşine düşüldü. Bursa’da Uludağ’ın zirvesinden çağlayarak akmaya başlayan Nilüfer Çayı’nın doğduğu yer de, Menderes nehrinin Ege deniziyle buluştuğu yer de hem havadan hem de yerden görüntülendi.
6 bölümlük belgesel toplamda 300 saat görüntü arasından hazırlandı.
Yönetmen İlkay Nişancı’nın yıllardır üstünde çalıştığı Eko Eko Eko belgeselde kendisine çoğunluğu öğrencilerinden oluşan 186 kişilik bir ekip eşlik etti. Projenin danışman kadrosunda ise Prof. Dr. Fuat Ercan, Prof. Dr. Fikret Adaman, Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Doç Dr. Oğuz Kurdoğlu, Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, Dr. Gaye Yılmaz, Dr. Aslı Odman, Dr. Güneş Duru, gibi akademisyenlerin yanı sıra ekoloji konusunda Türkiye’nin önde gelen isimlerinden Akgün İlhan, Bülent Şık, Fevzi Özlüer, Özgür Gürbüz, İbrahim Gündüz ve daha bir çok isim yer alıyor.

Belgesel için Türkay Nişancı tarafından 17 ayrı müzik parçası bestelendi.

Binlerce kilometre yol yapılarak bırakılan 8600 KG CO2 gazının, ekibin tükettiği 650 adet 50 cl’lik plastik pet şişenin ve 450 gün süren post prodüksiyon aşamasında harcanan 7875 KW elektriğin karşılığını görmeniz bizim için çok önemli. Belgeselimiz, Türkçe ve İngilizce altyazılı seçenekleriyle Blutv’de...
10.0/10
(11 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Bu inceleme Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
160.5K UP
Türü Ekleyen 18 saat önce
Psathyrella microrrhiza, Tiny Psathyrella olarak da bilinen, higrofan şapkalı küçük, narin bir agarik mantardır. Başlangıçta, şapkanın dış kısmında dağınık beyaz fibriller veya fibrilloza pullar bulunur ve bunlar kenarlarda kalıcıdır. Bu mantar, ormanlardaki yol kenarlarında veya ruderal alanlarda, genellikle odun kalıntıları veya yaprak örtüsü üzerinde yetişir.

Şapka başlangıçta küt konik olup, olgunlaştıkça çan şeklinde veya dışbükey-umbonat hale gelir. Şapka başlangıçta dış kısmında dağınık beyaz lifler veya fibrillo pullarla süslenmiştir ve bunlar kenarlarda kalır. Kururken, şapka kenarlarında pembemsi bir renk alabilir ve bazen solungaç kenarları pembemsi ve flokülöz görünebilir. Higrofan, orta kahverengi, soluk bej kahverengiye dönüşür. Lameller ekli, orta genişlikte, sıkışık, soluk kirli bej, yaşlandıkça kahverengimsi griye dönüşür. Sap ince, narin, kırılgan, olgunlaştığında dolgunlaşır, aşağı yukarı eşit uzunluktadır ve sapın alt kısmında peçe kalıntıları bulunabilir. Spor izi koyu kahverengi ila mor kahverenginde olur.

Şapka (cap) çapı: Genellikle 1 – 3 cm arası. Kimi kaynaklar “yaklaşık 1 ila 3 cm” diyor.

Sap (stipe) + dip özelliği: Sap — oldukça ince — ve bazen dipte küçük, kökümsü bir uzantı (rootlet / micro-rhiza) olduğu bilinir.

Görünüş ve hygrophanous özellik: Şapka ıslakken nemli, koyu kahverengi/ kızıl kahverengimsi; kuruyunca açıla-solar (farklı tonlara geçer). Bu “nemle renk değişimi (hygrophany)” bu tür için bildirilmiştir.

Çıkış biçimi: Genelde “tek tek veya çok küçük gruplar (ikili, üçlü vb.)” hâlindedir

Sporları 11-14 x 6-7 μm boyutlarında ve pürüzsüz şekillidir, bir germ gözenekleri vardır.

Türün ilk tanımlandığı ve yaygın olarak gözlemlendiği yer Avrupa'dır.

Psathyrella türlerinin çoğunu yenmez, düşük değerli veya riskli olarak sınıflandırır.
0
🌍 Sibirya’nın permafrost topraklarında yaklaşık 39 000 yıl önce yaşamış bir yünlü mamutun kas dokusundan çıkarılan RNA, bugüne dek elde edilen en eski örneklerden biri oldu.

🔬 Bu RNA dizilemesi, sadece kalıntıdaki genetik materyalin korunabileceğini değil, aynı zamanda o canlıdaki hücresel stres ve işlevsel genlerin aktif olduğunu da ortaya koyuyor.

⏳ Bilim insanlarına göre, bu tür antik RNA analizleri “ölüm öncesi hücresel durumları” açığa çıkarabilir; bu da fosil biyolojisini yeniden tanımlayan bir kapı aralıyor.

⚠️ Ancak RNA çok kırılgan bir molekül; bu kadar uzun süre korunabilmesi, yalnızca kalın buz katmanları ve düşük sıcaklık gibi özel koşullarla mümkün olmuş olabilir.
🔍 Sonuç olarak, mamut çalışmaları artık sadece genetik soy hatlarını değil; binlerce yıl önce hücrelerin nasıl aktif kaldığını ve canlıların ölüm sonrası hangi moleküler izleri taşıdığını da çözmeye yöneliyor.
Yazar: Ece Müker

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
EtkinlikEğitim
Evrim Ağacı İstanbul Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 6 gün önce İstanbul₺200,0013 Aralık
İngilizce Konuşma Kulübü – English Speaking Club
13 Aralık 2025 15:00 tarihinden 13 Aralık 2025 17:00 tarihine kadar.

İngilizce konuşma kulübümüz sizi bekliyor!

Sağlık, psikoloji, turizm, kültür ve etik gibi birçok konuda yapay zekanın geleceğimizi nasıl etkileyeceğini tartışacak ve BM simülasyonunda belirleyeceğiz.

Komitelerimize katılmak ve delege olmak için kayıt olmayı unutmayın. Kayıt olduğunuzda size etkinlikten önce mail yoluyla temsil edeceğiniz ülkeyi ve dahil olduğumuz komiteyi göndereceğiz.

Siyasi konulara girmeden size verilen ülkenin temsiliyetini yapmak adına, komitenizdeki konuyla ilgili önceden biraz düşünerek hazırlık yaparak gelmenizi rica edeceğiz.

Etkinlik günü komitelerinizde yapay zekanın farklı alanlarda geleceğimizi nasıl yönlendireceğini tartışacak ve argümanlarda bulunacağız.

Etkinliğimiz Evrim Ağacı İstanbul topluluğu ekibimizden, 8 yıldır İngilizce öğretmenliği yapmakta olan Yaren Filiz Koşaner moderatörlüğünde gerçekleşecektir.
——————–
Our English Speaking Club is waiting for you!

We will explore how artificial intelligence may shape our future in areas such as health, psychology, tourism, culture, and ethics and more. We’ll simulate it through a United Nations–style committee experience.

Don’t forget to register if you’d like to join our committees and become a delegate!

Once you register, you will receive an email before the event with the country you will represent and the committee you will join.

To ensure a smooth experience, we kindly ask you to prepare in advance: without diving into political issues, please think about how your assigned country would approach the committee’s topic and come ready with ideas.

On the event day, you will discuss how AI may influence our future in different fields and present your arguments within your committees.

The event will be moderated by Yaren Filiz Koşaner from our Evrim Ağacı Istanbul Organisation who has been an English teacher for 8 years.

Konum: Vogs Coffee Bahariye

Devamını Göster
4
0 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Je Vole
Je Vole
26.2K UP
Alıntıyı Ekleyen 30 Mart 2023
Tuhaf iş! İnsan, yine kendi kendine zıt giderek, umutlarını şimdiki dertleriyle, dertlerini de kendisinin olmayan bir gelecekle aldatarak, bütün davranışlarına sonuçsuzluğun, güçsüzlüğün damgasını vurur.
Kaynak: Tılsımlı Deri
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close