Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Sibel Özkan
Sibel Özkan
157.1K UP
Yazar 3 gün önce 8 dk.

Basit şeyler bazen şaşırtıcıdır. Matematik, öyle büyüleyicidir ki son derece basit gibi görünen bazı problemler, onlarca yıl boyunca en azılı matematikçiler tarafından bile çözülemeyebilir. "Collatz Problemi" de basit görünen ancak insanların içinde kaybolup gittiği problemlerden biridir. O kadar kaotik ve öngörülemez nitelikte sayı dizileri üretir ki çözülemez veya karar verilemez bir bilmece olduğu söylenir. Bazı uzmanlar bunu bir siren şarkısı veya bir bataklık olarak görürler ve sadeliğiyle baştan çıkaran bu problem için amatör ve genç matematikçileri, bu problemden uzak durmaları konusunda uyarırlar.

Matematikçi Jeffrey Lagarias'a göre, sayı teorisyeni Shizuo Kakutani, Soğuk Savaş sırasında Yale Üniversitesindeki herkesin yaklaşık bir ay boyunca bu problem üzerinde çalıştığını ancak hiçbir sonuç alınamadığını söylemiştir. Kakutani, benzer durumu Chicago Üniversitesinde de yaşayınca bu sorunun matematik araştırmalarını yavaşlatmak için komplo amaçlı ortaya atıldığı esprisini yapmıştır.[1]

12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yağızhan Atmaca
Yazar 1 Aralık 2019 28 dk.

Bu yazımızda, “DeepFake” kavramı ve uygulamaları üzerine düşüneceğiz ve odaklanmaya çalışacağız. “DeepFake” kavramı altında hem kitlesel algı yönetimi ve toplum mühendisliğine hem de internet kullanıcılarına yönelik kişiselleştirilmiş saldırılara zemin hazırlayacak yeni bir teknoloji uygulamasından söz edeceğiz. “DeepFake” kavramını “siber savaş” dediğimiz ve elektronik bilgi sistemlerine zarar verme, veri, bilgi ve kimlik hırsızlığı odaklı saldırı yöntemleri temelli olgunun “yapay zeka” desteğinde kazandığı yeni bir boyut olarak ele alacağız. 

Yazının devamında öncelikle bilişsel sibernetik sistemlerin ve artık elektronik sistemlerin de temelindeki veri (İng: "data"), anlamlı bilgi (İng: "information"), yararlı bilgi (İng: "knowledge") ve uygulanmış bilgi (İng: "wisdom") piramidine dair hatırlatıcılar vereceğiz. Bu hiyerarşiyle bağıntılı olarak, “DeepFake” kavramının sizin üzerinizde, hayatı, olguları, olayları algılamanız, duygu ve düşüncelerinizin günümüz internet iletişim kanalları ile nasıl yönetilebileceği, kandırılabileceği ve sizden başlamak üzere, bir toplumun nasıl yönetilebileceği ya da yine sizden başlamak üzere, kişilerin internet üzerinden topluma karşı nasıl istismar edilebileceği, kandırılabileceğine değineceğiz.

93
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
EtkinlikKültürel Etkinlik
Evrim Ağacı Ankara Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce Ankara₺310,00 - ₺450,006 Aralık
Estetiğin Biyolojik Kökenleri
06 Aralık 2025 13:30 tarihinden 06 Aralık 2025 17:00 tarihine kadar.

Estetiğin Biyolojik Kökenleri, 6 Aralık 2025 tarihinde saat 13.30’da başlayacaktır.

Seminer İçeriği:
Estetik algısı; sadece kültürel değil, aynı zamanda biyolojik temellere sahip karmaşık bir kavramdır. Sanatta biyolojik unsurlardan kaynaklanan duygusal etkiler, izleyici üzerinde derin etkiler bırakarak, sanat eserlerinin gücünü artırabilmektedir. Estetik algının yalnızca sanata içkin bir unsur olarak değil, aynı zamanda evrimleşmiş ve işlevsel bir özellik olarak düşünülebileceği bu etkinliğimizde ortaya koyulacaktır.

Konuşmacı: Dr. Babür Erdem, Evrim Ağacı Ortak Kurucusu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Biyolojik Bilimler Bölümü’nde doktorasını tamamlamıştır. Araştırma alanları davranış biyolojisi, hesaplamalı biyoloji ve evrimsel biyolojidir ve bu konularda yayımlanan çeşitli makaleleri vardır. Ayrıca TÜBİTAK destekli projelerde yürütücülük yapmış ve birçok projede yer almıştır. Şu anda ODTÜ Robotik ve Yapay Zekâ Merkezi’nde arılar ve davranışları üzerine araştırmacı olarak çalışmaktadır.

Dersler, 40 kişilik kontenjan ile sınırlıdır. 40 kişiye ulaşılması durumunda kayıtlar kapanacaktır. Kontenjan dolduktan sonra yatırılan ücretler iade edilecektir.

Fiyatlandırma Bilgisi
Dersler, öğrenci ve tam olmak üzere iki fiyatlandırmaya tabi olacaktır. Aktif olarak bir eğitim kurumunda öğrenim gören kişiler “öğrenci” sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır. Diğer kişiler ise “tam” sayılacaktır ve bu fiyat üzerinden ödeme yapacaktır.
Ayrıca bankanıza bağlı olarak İYİZİCO üzerinden eğitimlerimize taksit imkanı bulunmaktadır.

Devamını Göster
8
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Nükhet Sağlıker
İnceleyen 1 gün önce
Eleştirilemeyecek kadar güzel bir kitap severek okudum
9.6/10
(188 Kişi)
Puan Ver
İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sahnedeki Portreler
9 saat önce
Kadıköy 
Stadyum
Futbol 
Fenerbahçe
Galatasaray 
Kadıköy fenerbahçe Şükrü saraçoğlu spor kompleksi 


0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
💉 Tip-1 diyabet, pankreasın insülin üreten hücrelerini yok eden otoimmün bir hastalık. Şimdi bilim insanları bu süreci tersine çevirebilecek bir adım attı.
🔬 Vertex Pharmaceuticals tarafından yürütülen yeni bir klinik deneyde, hastalara laboratuvar ortamında üretilmiş pankreas adacık hücreleri tek bir infüzyonla nakledildi. Bu hücreler, hastanın vücudunda insülin üretimini yeniden başlattı.

📊 İlk sonuçlara göre, 12 katılımcıdan 10’u tedavi sonrası tam bir yıl boyunca insülin enjeksiyonuna ihtiyaç duymadan kan şekeri dengesini koruyabildi.
🧬 Bu tedavi, kök hücre tabanlı adacık hücrelerinin, bağışıklık sistemi tarafından yok edilmeden uzun süre işlevini sürdürebileceğini gösteriyor.
Ancak hâlâ immün baskılama gereksinimi ve üretim ölçeklendirmesi gibi önemli zorluklar mevcut.
🌍 Yine de bu çalışma, diyabet tedavisinde “yaşam boyu insülin bağımlılığı” anlayışını kökten değiştirme potansiyeline sahip.
Bilim, artık yalnızca kan şekerini dengelemekle değil, vücudun kendi insülinini yeniden üretebilmesini sağlamakla ilgileniyor.
Yazar: Fatma Nur İnakçı
Editör: Damla Şahin Uçar
ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 17 Mart 2021 18 dk.

Darwin, evrimle ilgili dört temel iddiada (postülatta) bulunmuştur. Bu iddiaların her biri doğrulandığında (postülatlar sağlandığında), evrimin gerçekleşmek zorunda olduğunu ileri sürmüştür. Bu dört iddia şu şekilde sıralanabilir:

Bu iddialar ve bunların doğrulanması sonucunda evrimin gerçekleşmek zorunda olduğu, son derece bariz ve anlaşılırdır. Ancak yine de, bu iddiaların bilimsel olarak deneylerle doğrulanması gerekmektedir. Gelin, bilim insanlarının çıktıkları keşif yolculuğuna hep birlikte çıkalım ve Darwin’in söz konusu iddialarını bilimin sınavına tabi tutalım.

228
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Taner Beyter
Taner Beyter
399.9K UP
Yazar 4 gün önce 13 dk.

Her yıl en az 60 milyar hissedebilen canlıyı (yüz tanıyan, rüya gören, sosyalleşen, bir dereceye kadar akıl yürütebilen, acı kaynağından kaçan ve çığlık atan, iletişim kuran, sosyalleşen, favori oyun ve yemeği olan) yemek için öldürüyoruz. Bunların çok büyük bir kısmının fiziksel ve psikolojik acı çektiği açıkça görünüyor. Yalnızca tabağımızda yemek olarak değil; kıyafet, kozmetik, yarışlar ve sirkler, deneyler vb. birçok alandaki hayvan kullanımı modern toplumların temel mekanizmasının çekirdeğinde yer alıyor gibi duruyor. Bu ahlaken tartışmaya değer bir mesele ki bundan ötürü felsefecilerin uygulamalı etik başlığında en çok tartıştığı konu başlıklarından biri hayvan hakları olmaya devam ediyor.

Hayvan hakları meselesi; ahlak felsefesi, hukuk, bilişsel bilimler, psikoloji, dinler tarihi, antropoloji ve daha birçok entelektüel alanla temas eden ve ilk bakışta görüldüğünden çok daha kapsayıcı, belirleyici ve mühim olan bir konuma sahip. Bu nedenle hayvan hakları ve etiğine yönelik kitapları okuyarak bu konuda daha fazla bilgilenmek son derece önemli.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Esin Çelik
Esin Çelik
3,920 UP
Çeviren 15 Ağustos 2019 1 sa.

Genel anlamıyla yaratılışçı, dünyanın ve cenneti hiç yoktan, mutlak bir şekilde yaratan tanrıya özgür iradesiyle inanan kimseye denir. Böylesi bir tanrının genellikle "mevcut" olduğuna inanılır. Yani yaratılanlarla sürekli ilgilenen, gerekli olduğunda müdahale eden bir yapıda olduğu düşünülür. Eğer yaratıcı, yarattıklarıyla sürekli alakadar olmazsa, yaratılmış bu şeylerin sona ereceği veya yok olacağına inanılır. Hristiyan, Yahudi ve Müslümanların tamamı, bu bağlamda yaratılışçıdır. Bu gruplar teist olarak bilinirler. Bu "mevcudiyet" inancı onları, üzerinde çalıştığı materyali (maddeyi) yaratmış olsa da, olmasa da, yaratma eylemi tamamlanır tamamlanmaz yarattıklarına artık müdahale etmeyen bir yaratıcıya inanan deistlerden ayırır. 

Bu makalede ele alacağımız tartışmanın odağı, yaratılışçılığın daha sınırlı bir bağlamındadır. Bu bağlam, popüler yazılarda (özellikle de Amerika’da) yaygın olarak kullanılan bağlamdır: Yaratılışçılık, İncil’in özellikle Başlangıç (Genesis) kısmının ilk bölümlerini, biz insanlar da dahil olmak üzere Evren'in ve Dünya'nın tarihini anlatan literal [E.N. metaforik olmayan, gerçeği anlatan] anlatılar olarak algılamak demektir.

184
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 8 Mayıs 2011 30 dk.

Kanser, en yalın anlamıyla, kontrolsüz hücre bölünmesi demektir. Hücreler, sürekli olarak belirli bir döngü içerisindediler. Hayatlarının çoğu "interfaz" denen ve "hücre içi sıradan olayların yapımı ve bir sonraki bölünme için iç hazırlıklar" olarak tanımlayabileceğimiz evrede geçirirler. Daha sonradan, DNA'dan "emrin gelmesiyle" (daha doğrusu belirli bir yüzey alanının hacme oranı değerine veya belli başlı bazı diğer kriterlere eriştikten sonra meydana gelen biyokimyasal geri bildirim sayesinde DNA'nın tetiklenmesiyle) hücre bölünmesi için özel çalışmalar başlatılır. Sırasıyla profaz, metafaz, anafaz ve telofaz evrelerinden geçerek hücre bölünmesi gerçekleşir.

Ancak işler, bizlerin lisede öğrendiği kadar basit değildir. Hücrenin normal yaşamı ve bölünme öncesi, sırası ve sonrasında pek çok zincirleme tepkimeler (İng: "cascade") meydana gelir. Bunlar, çeşitli enzim ve proteinlerce denetlenirler. Her bir faz arası geçiş, farklı metotlarla kontrol edilir. En nihayetinde ise önce DNA bölünür, telofazın son kısmında ise hücre bölünmesi gerçekleşir ve sonuç olarak tek bir hücreden, iki hücre (mayoz durumunda peşisıra iki bölünme sonucu önce iki, sonra dört hücre) meydana gelir.

146
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Bilgisayar Bilimleri konusunda geliştirebilirsin.

Yaşam Ağacı Türü
Ebru Tuba Ölçücü
Türü Ekleyen 10 saat önce
Physarum polycephalum, Amoebozoa üst âlemine bağlı Myxogastria sınıfının bir tür sümüksü küf (plasmodial slime mold) türüdür. Gerçek bir küf ya da mantar değildir. Ökaryotik, çok çekirdekli ve amöboid yapıda bir protisttir. En karakteristik yaşam evresi olan plasmodium çevresindeki ortamı tarayarak ilerleyen, yüzey üzerinde ağsı damarlar oluşturan ve sitoplazmik akışla besin maddelerini hücre boyunca dağıtan büyük, koenositik bir yapıdır. F. polycephalum’un çevresel uyaranlara verdiği tepkiler oldukça gelişmiştir. Işıktan kaçınan (fotofobik) bir türdür ve organik maddece zengin, nemli, gölgeli mikrohabitatları tercih eder.
Bu süreçte oluşturduğu damar ağı, kaynaklar arasında en kısa ve enerji açısından en verimli yolları seçmesiyle dikkat çeker. bu yönüyle tür, biyolojik hesaplama ve ağ optimizasyonu çalışmalarına model olmuştur. spor üretmek amacıyla sporokarp adı verilen yapıları oluşturur. Bu yapılar içinde gelişen sporlar rüzgarla veya temasla yayılır.
emin ve organik döküntünün yoğun olduğu parklar, ormanlık alanlar, yosunlu kütükler, çürümekte olan yaprak yığınları ve hatta nemli duvar boşlukları gibi mikrohabitatların yaygın olmasına bağlıdır. Ilıman iklim, özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında plasmodium evresinin sık görülmesini sağlar.
1
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Fatih Bahçe
İnceleyen6 6 gün önce
Dizi potansiyeli var ama karakterini adını "yenilmez" dedikten sonra gelen geçen dövdü. Fazla insancıl ve aptalca davranıyor bence.
Dizi
8.8/10
(12 Kişi)
Puan Ver
Yönetmen: Jeff Allen
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
4
2 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
8
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Poyraz Savaş
Poyraz Savaş
118.0K UP
Çeviren 14 saat önce 9 dk.

Sosyal medya akışı çoğunlukla yapay zeka tarafından oluşturulan görsellerle dolu. Bir videoda, bir Sinek kuşu çifti bir gülün içinde yağmurdan korunurken gösteriliyor; bir diğerinde ise bir kutup ayısı yavrusu buzlu okyanustan “kurtarılıyor” ve kurtarıcılarına şakacı ve minnettar bir şekilde davranıyor. Yapay zeka; büyük, siyah, sevimli gözleri olan semender benzeri “amfiblet” yaratıklar da dahil olmak üzere, tamamen yeni hayvanlar bile üretiyor.

Yapay zeka tarafından üretilen içerikler giderek daha kolay, daha hızlı ve daha ucuz hale geliyor. OpenAI'ın Sora, Google'ın Gemini veya Meta'nın video oluşturucusu gibi araçlarla içerik oluşturucular, kelime komutlarıyla vahşi yaşam görselleri ve videoları hazırlayıp bunları sosyal medyada toplu olarak paylaşabiliyor ve bazı gönderiler milyonlarca beğeni topluyor. Bu görseller genellikle şaşırtıcı düzeyde ayrıntı ve gerçekçilik içeriyor, öyle ki yorum yapan birçok kullanıcı görsellerin sahte olduğunu fark etmiyor gibi görünüyor. Gerçekte, çiçeklerin içinde sinek kuşu yuvaları yok, kutup ayılarının doğal ortamlarından "kurtarılmaya" ihtiyacı yok ve "amfiblet" diye bir şey de mevcut değil.

4
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ege Can Karanfil
Ege Can Karanfil
133.8K UP
Çeviren 15 Eylül 2020
Venüs’ün atmosferinde hayat olabilir mi? Dünya’nın komşusu Venüs, bilinen herhangi bir yaşam formunun hayatta kalması için çok ağır koşulları olan bir yüzeye sahip olsa da, Venüs’ün üst atmosferi, havada taşınan küçük mikroplar için uygun olabilir. Bu pek beğenilmeyen beklentiyken, dün Venüs’te fosfin keşfedildiğinin duyrulmasıyla beraber, beklenmedik bir yükseliş kazandı. Kimyasal fosfin (PH3) bir biyobelirteç olarak değerlendirilir çünkü Venüs gibi kaya gezegenlerde, bilindik kimyasal süreçlerle oluşturulması son derece zordur. Ancak Dünya’da, mikrobiyal yaşam tarafından üretildiği biliniyor. ,  Venüs ve onun kalın bulutlarını gösteren bu görüntü, 2015 yılından beri Venüs’ün yörüngesinde dolanan Akatsuki isimli Japon robotik uydusu tarafından, iki ultraviyola ışık bandında yakalandı. Eğer fosfin bulguları doğrulanırsa, Güneş sistemimizdeki, Güneş’ten sonraki ikinci gezegenin atmosferinin yüksek irtifalarında yüzen yaşamın diğer göstergelerini araştırmaya yönelik yeni çalışmalar başlayabilir.
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Discord
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nda yayınladığımız bilim haberlerini anlık olarak Bundle üzerinden de okuyabileceğinizi biliyor muydunuz?

Hamza Goker
Hamza Goker
51.9K UP
Çok bir bilgi birikimim yok ama en azından sorgulayabiliyorum 3 gün önce Sen de Cevap Ver

Sorduğunuz soru ''Zamanın başlangıcı var mıdır'' için bakarsak üç seçenek doğuyor,

Zamanın başlangıcı vardır = 1. seçenek

Zamanın başlangıcı yoktur ve zaman yoktur = 2. seçenek (bunu kast etmediğinizi biliyorum ama yine de 3. seçenek ve 2. seçenek az bir şey bağıntılı olduğu için bunu da açıklayayım)

Tüm Reklamları Kapat

Zamanın başlangıcı yoktur ve her zaman var olmuştur = 3. seçenek

Şimdi size neden 2. seçeneğin bana göre mümkün olamayacağını anlatacağım. İsterseniz 2. seçeneği okumayabilirsiniz çünkü zaten zamanın var olduğu gayet açık.

Zamanın başlangıcı olmasaydı Tekillik gibi bir enerji birikimi söz konusu olamazdı. Olsaydı bile bir patlama gerçekleşemezdi. Gerçekleşseydi bile Gezegen ve yıldızları oluşturacak bir enerji yayılamazdı. Yayılsaydı bile bu enerjiler bir araya gelip yıldızları oluşturamazdı. Oluştursaydı bile bu enerji soğuyamazdı. Soğusaydı bile yaşam oluşamazdı. Yaşam oluşsaydı bile yaşayan canlılar yaşadığını bilmezdi.

Şimdi size neden 3. seçeneğin bana göre mümkün olamayacağını anlatacağım.

Tüm Reklamları Kapat

Tekilliğin oluşması için belirli bir miktar enerjinin birleşmesi lazımdır. Bu enerjinin nasıl birleştiği tamamen teorik olduğu için tanrısal ya da bilimsel bir şekilde yaklaşabiliriz. Bu da 2 seçenek demektir

ilk seçenek, tanrısal bir şekilde Big Bang tekilliği oluşmuştur ve bundan yola çıkarak,

Tanrının bir yaratıcısı olmaması için zamanın olmaması gerekir. Zamanın olduğu bir yerde tanrının mutlak varlığı olamaz. Sebebi şudur, zaman enerji için bir katsayıdır ve eğer zamanı 0 dan farklı bir değer alırsak bu bir enerjinin hareketini ya da miktarını değiştirir. Daha kolay anlaşılabilir bir kanıt daha söyleyeyim. Eğer tanrının olduğu yerde zaman var ise, bu zamanın bir miktarı olması lazım. Mesela, 2000 yıl önce, 2 trilyon yıl önce, 20 gigillion yıl önce... Eğer tanrının olduğu yerde zaman var olsaydı, tanrı illaki bir süre öncesinde var olmamış olurdu. Kısacası onun varlığını oluşturan bir etken olması lazımdı. Bu da ya farklı bir tanrı ya da bir enerji formasyonu gerektirir. Eğer farklı bir tanrı oluşturduysa bu da bir paradoksa sokar ve bu sonsuza kadar devirli bir sayı gibi gider. Eğer bir enerji formasyonu gerekirse, bunun için bir tanrı gerekir ve tekrardan başka bir paradoksa girer. Kısacası tanrısal bir şekilde alırsak zamanın başlangıcı her türlü vardır ve zaman her zaman var olmamıştır. En azından tanrısal boyutta.

ikinci seçenek, bilimsel bir şekilde Big Bang tekilliği oluşmuştur ve bundan yola çıkarak,

şimdi, bunu bilimsel olarak söylemek imkansıza yakın çünkü tamamen var olmuş fizik kuralları üzerinden teorik bir yaklaşım dışında seçenek kalmıyor. Kısacası fizik kuralları üzerinden gitmek tek şansımız burada. Eğer o şekilde gidersek, zamanın bir başlangıcı olsaydı big bang'e gerek kalmazdı. Zaten big bang'in en önemli olaylarından birisi evrenin birçok yerine patlama tarzı yayılım sergilediği için zamanı paralel yayması ( benim teorimdir ). Eğer önceden zaman olsaydı zaten tekillik gibi bir enerji birikimi değil, saçılmış bir enerji fırtınası olurdu. Tek bir yerde var olmazlardı ve sanki uzay gibi farklı bir varoluş içerisinde olurduk. Zaten halihazırda bir enerji vardı fakat bu enerjinin nereden geldiğini sadece tanrısal bir şekilde açıklayabiliriz (yani teorik). Bu enerji her zaman sıkışmış bir şekilde miydi, yoksa bir alan içinde yüksek miktarda olduğu için hacimsel bir bükülme olup huni şeklinde tetikleyici bir mekanizma gibi yüksek enerji aşağıda birikip en sonunda barut etkisi gibi bir big bang mi oluşturdu... Kimse net bir cevap veremez çünkü imkansız. Ama, zaman önceden var olsaydı bu enerjiler saçılmaya başlardı (zaten aşırı derecede yüklü tanecikler yerinde duramazlar. Eğer çekim kuvveti olsaydı bu olabilirdi ama bunun için de zamandan önce varolmuş bir madde topluluğu lazım. Zaman önceden var olmuş ve madde sonradan varolmuş ise birbirini çekmeye fırsatları olmadan saçılmaya başlarlar. Kısacası, enerjiden sonra zamanın varolduğunun başka bir hipotezi gibi bir şey bu da)

Şimdi size 1. seçeneğin neden olabileceğini anlatıyım.

Zamanın bir başlangıcının olması zaten big bang ile uyuşan bir durum. Kısacası evrenin başlangıcı ile zamanın başlangıcı birbiri ile uyuşuyor ve bu yüzden ikisinin de birbirine yakın bir zamanda başlamış olduğunu anlıyoruz. Yani bu anlatılanda ne enerji mutlaktır ne de zaman. İkisi de big bang'in yapıtaşıdır fakat benim düşünceme göre ( ki oldukça berbat bir teoridir ) enerji zamandan daha erken oluşmuştur. Aksini kanıtlamak kolaydır. Onun da aksini kanıtlamak kolaydır çünkü bu konuda kimse bir şey bilmiyor. Fakat, zamanın bir başlangıcının olduğu kesindir. Zamanın mı daha erken yoksa enerjinin mi daha erken olduğunu da kimse bilemez. Bana göre zamandan önce enerji vardı ve bu tarz fizik kurallarına aykırı bir enerji birleşimi zaman faktörü devreye girdiğinde patlamaya dönüşmüştür. Kendi aralarında çekim yapmaya başlayıp huni şeklinin ucunda enerji topluluğunun yoğunluğu ölümcül ötesi ( varoluş yokedebilecek ya da yaratabilecek düzeyde ) oluşmuştur ve bu sayede big bang oluşmuştur. Dediğim gibi, big bangin nasıl oluştuğunu felan çözmedim ben. Sadece nasıl oluştuğu benim teorik yaklaşımıma göre böyle. Zaten benden 50 yıl daha fazla fizikle uğraşmış adamlar dururken benim bu doğrudur onlar yanlış demem aptallığın en üst hali olurdu.

Umarım yardımcı olmuşumdur. Eğer çelişen bir kısım gördüyseniz benim profilimden gönderdiğim son soru gönderisine tıklayıp yorum kısmından yorum yaparak, bu sorudaki çelişen ya da mantıksız gelen kısımları copy paste yapıp (ctrl + c ve ardından ctrl + v) çelişme sebeplerini açıklayabilirsiniz. Herhangi bir soru da sorabilirsiniz. Ben hem soru sormayı hem de soru çözmeyi seven bir insanımdır. Konunun ne olması mühim değildir.

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close