Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Selçuk Kandemir
Seslendiren 22 Ekim 2024 3:11
Amfetaminler, beyinde merkezî sinir sistemini uyararak norepinefrin, dopamin ve serotoninin de içinde bulunduğu "nörotransmiter (nöroiletici)"...
23
Tüm Reklamları Kapat
Damla Şahin Uçar
Yazar 1 gün önce 7 dk.

Efes Antik Kenti kültürel bakımdan çok önemli eski bir Yunan şehri olup Efes'te yerleşimin izleri MÖ 7000'lere kadar dayanmaktadır. Antik kent, halihazırda İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunmaktadır. Bölgede Çukuriçi Höyük gibi Neolitik yerleşimin izlerine rastlanmaktadır. Kaystros (Küçük Menderes) deltası ve kıyı çizgisi zamanla değiştiği için hem yerleşim yeri hem de liman alanlarının zaman içinde farklı konumlara kaymıştır.[1]

Efes, Helenistik ve Roma İmparatorluk dönemlerinde oldukça önemli bir liman kentiydi. Bu nedenle çağının önde gelen ticaret ve politika merkezleri arasında yer alıyordu. Ayrıca Anadolu'nun yerel ana tanrıça geleneklerinden etkiler taşıyan Artemis Ephesia kültürünün büyük tapınağı Artemis Tapınağı gibi yapılara sahip olması, Efes'in kültürel bağlamda da özel bir kent olmasını sağlamıştır.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Eser
Alperen Karaçor
Alperen Karaçor
63.7K UP
Eseri Ekleyen 2 gün önce Kitap
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
Emre Can Kartal
Emre Can Kartal
70.9K UP
Yazar 30 Ekim 2016 8 dk.

Evrimsel biyolojinin gelişmesinde büyük katkıları olan Theodosius Dobzhansky, American Biology Teacher isimli dergide yayımlanan bir makalesinde “Evrimin ışığı olmaksızın, biyolojide hiçbir şeyin anlamı yoktur.” demişti. Peki son yüz elli yıl içinde tam anlamıyla rayına oturmaya başlayan ve her geçen süre üzerine eklenerek gelişen Evrim Teorisi neden bu kadar geç anlaşıldı? Canlıların değiştiği; doğanın güçsüz olanı, hatta bazı canlı türlerinin -kendilerine göre- çekici, heybetli olmayanı elediği/devam ettirdiği evrim yasası, nasıl oldu da bu kadar geç kavranabildi?

Richard Dawkins’in “Yeni Darwinci evrimin ulu çınarı” diye bahsettiği Ernst Mayr ve birçok bilim dalında çalışmaları bulunan Stephan Jay Gould’a göre, evrimin ve biyolojinin anlaşılmasına köstek olan biri var: Platon! Bu iki önemli bilim insanı, Platon tarafından ortaya atılan esansiyalizmin yani özcülüğün -ki bu özcülük ismi Platon’dan çok sonraları, Karl Popper tarafından verildi- canlıların birbirinden bağımsız ve değişmez olduğunu savunması nedeniyle, evrim ve biyolojinin anlaşılması konusunda sorun yarattığı görüşünde birleşiyorlardı. Bu konuya Yeryüzündeki En Büyük Gösteri kitabında da yer veren Richard Dawkins, Mayr’ın görüşlerini açıklarken, “Evrimin keşfi, Eflatun’un (Platon) ölü eli tarafından engellenmişti.” diyerek özcü anlayışın evrimin anlaşılmasına köstek olduğunun altını çiziyordu.

19
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Işın Altınkaya
Yazar 7 Nisan 2016 18 dk.

Bu yazıyı okuyan her 2 erkekten birinin saçları 20'li yaşlarından itibaren dökülmeye başlayacak ve 50'li yaşlarında saçları büyük oranda veya tamamen dökülecek. Tabii erkeklerde saç kaybına aşinayız, dolayısıyla bu belki de pek şaşırtıcı değil. Ama aynı zamanda bu yazıyı okuyan her 5 kadından 1'inin saçları yaşa bağlı olarak zamanla dökülecek, her 2 kadından 1'inin saçları 50 yaşından sonra kafa derisi görülebilecek düzeyde azalacak. Yani hangi cinsiyetten ve hangi ülkeden olursanız olun, az ya da çok miktarda saçlarımızı yitireceğiz. Tabii ki bunun en ileri formu, erkeklerde görülen tam kellik. İyi ama neden? Neden kıllarımızı kaybediyoruz?

Mısır’dan elde edilen verilere göre, yaklaşık 5000 yıldır insanların kelliğe çare aradığı tahmin ediliyor. Yaşlanma nedeni ile erkeklerin yaklaşık %50'sinde, kadınların ise yaklaşık %20'sinde saç dökülmesi gözleniyor. Öte yandan saçımızın dökülüp dökülmeyeceğinin sırrı, atalarımızın genlerinde saklı.

96
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Blog Yazısı
Sercan Hatun
Sercan Hatun
61.9K UP
Blog Yazarı 3 dk.

Osmanlı Türkçesi Kur'an alfabesini temel alan bir yazı dilidir. Kur'an harfleri ile de tanışmış, yüzyıllarca sanat edebiyat, din, tarih, tıp, hukuk, iktisat ve benzeri pek çok alanda bu harflerle eser vermişlerdir. Yaygın olarak Osmanlıca tabiriyle tanınmıştır. Ancak Osmanlıca Almanca, İngilizce, Arapça gibi Türkçeden ayrı bir dil değildir. Osmanlı Devleti sınırları içinde konuşulan ve okunup yazılan Türkçenin kendisidir Arap harfleri ile yazılan bir türkçedir. Her dil açısından aşına aşına bazı değişiklikler geçirir ama bu durum ayrı bir dilden söz etmemizi gerektirmez Türkçe tarihi seyri içerisinde başka dillerden, İslam dini ortak payda olduğu için özellikle de Arapça ve Farsça kullanan milletlerin dillerinden etkilenmiştir. Bu etkileşim sonucu, Osmanlı türkçesinde İslam medeniyetine ait Arapça yazılı kelime ve tertipler kullanılmıştır. Ancak bunların çoğu zamanla Türkçeleşmiş veya yeni anlamlar kazanmıştır. Osmanlı Türkçesinde çok sayıda Arapça ve Farsça kelime kullanılması, Osmanlıcanın Türkçe Arapça ve Farsçadan ayrı bildiği gibi algılanmasına da sebep olmuştur. Şemsettin Sami lisan ve edebiyatımız adlı makalesinde "Mübale etmeyerek ve sırf milli gayret dolayısıyla söylemeyerek, yabancıların da tasdikiyle diyebiliriz ki milli lisanımız olan Türkçe dünyanın en güzel lisanı değilse de en güzel insanlardan biri olduğu şüphesizdir. Mesela İspanyolca ve Portekizcede o kadar çok Arapça kelime vardır ki, bunların toplamı büyük bir cilt teşkil etmiştir. Lakin mesul insanlar Arabi falan dilden mürekkeptir denilmeyip, Latin zümresine mensup müstakil lisanlar olunur" diyerek, Osmanlı Türkçesini değerli bildiri olduğunu açıklamıştır. Osmanlı devri Türkçesi ile ilgili yaygın düşüncelerden bir diğeri Osmanlıcanın Arapça ve Farsça unsurlarla şekillendiği için anlaşılmaz bir dil olduğudur. Osmanlı Türkçesi Bakinin, Nedim'in, Şeyh Galip'in, Evliya Çelebi'nin dili olduğu gibi Karacaoğlan'ın, Emrah'ın da dilidir Naima'nın, Namık Kemal'in ve Tevfik Fikret'in de dilidir. Kısaca Osmanlı devri Türkçesi de bu dille meydana getirilmiş, her çeşit eser de bizim kültürümüzün eseridir.

Osmanlı Türkçesi Bilmemizin Önemi Nedir?

19
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sadık Berk Evren
Çeviren 11 Mayıs 2023
Mayıs ayı başlarında kozmik toz taneleri gece gökyüzünde iz bıraktı. Dünya'nın, periyodik Halley Kuyruklu Yıldızı'nın geride bıraktığı enkaz akıntılarının arasından geçerken süpürdüğü meteorlar Eta Aquarids olarak bilinir. Ancak bu yıl Eta Aquarids'in zirvesi, gözlemsel olarak mayıs ayının parlak dolunayı tarafından engellendi. Fakat kuyruklu yıldız tozu yağmurunu çevreleyen sabahın erken saatlerinde Ay ışığı yoktu. 28 Nisan ile 8 Mayıs 2022 tarihleri arasında kaydedilen pozların birleştirildiği bu fotoğraf; Şili'nin San Pedro de Atacama kentinde, Kova'dan gelen meteor yağmurundan düşen yaklaşık 90 Eta Aquarid meteorunu gösteriyor. Samanyolu'nun merkezi, şafak öncesinde Güney Yarımküre göğünde kavisler çiziyor. Ufukta yükselen soluk ışık şeridi, Güneş Sistemi'nin ekliptik düzleminin yakınlarındaki kozmik tozun Güneş ışığını saçması sonucu oluşan Zodyak ışığıdır. Fotoğrafta, ekliptik boyunca Zodyak ışığında sürüklenen parlak gezegenler Venüs, Jüpiter, Mars ve Satürn'dür. Yakın zamanda Mars'ın ekliptik boyunca Zodyak ışığını yaratmaktan sorumlu olan olası bir toz kaynağı olduğu bulundu.
7
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
EtkinlikEğitim
Okan Nurettin Okur
Etkinliği Ekleyen 16 saat önce ÇevrimiçiÜcretsiz31 Aralık
Herkesin Dünyasında Kimse Olmak: Küreselleşme Çağında Kimlik ve Şiddet
31 Aralık 2025 09:00 tarihinden 31 Aralık 2025 11:00 tarihine kadar.

İçinde bulunduğumuz dönemde kimlik, bir yandan giderek belirsizleşirken, diğer yandan sert ve dışlayıcı biçimlerde vurgulanıyor. Aidiyetlerin çözülmeye başladığı, anlamın sabitlenemediği bu süreçte şiddet; yalnızca fiziksel bir olgu olarak değil, söylemde, gündelik ilişkilerde ve görünmez yapılarda da kendini gösteriyor. Küreselleşme bu bağlamda kimliğin nasıl kurulduğunu, çözüldüğünü ve yeniden üretildiğini belirleyen ontolojik bir zemin hâline geliyor. Herkesin dahil olduğu bir dünyada birey, giderek “kimse” olma deneyimi yaşıyor. Bu yayında, küreselleşme çağında kimliğin kırılganlaşmasını ve şiddetin aldığı yeni biçimleri birlikte tartışıyoruz.

Yayına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz. 

https://www.youtube.com/@AnkaraFelsefeRadyosu

Devamını Göster
2
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı
Çeviren 23 Nisan 2014 3 dk.

24 saat kesintisiz uçabilen ilk güneş enerjili uçağı üreten ekip dün bu uçağın yerini alacak olan uçağı gözler önüne çıkardı. Solar Impulse 2’nin dünyanın çevresini uçarak dolaşabileceği umut ediliyor. Uçak etkileyici mühendislik hünerlerinin bir toplamı: 747’ye benzer kanat genişliğine sahip olacak kadar büyük olmasına rağmen ortalama bir otomobil ağırlığından sadece biraz daha ağır, 2.300 kg.

Solar Impulse ekibinin başında dünyanın etrafını balonla dolaşan ilk insan olan Bertrand Piccard ile mühendis ve girişimci André Borschberg var. Bu ikili uçağı ve önümüzdeki yıl yapılması planlanan dünyanın çevresini dolaşma yolculuğunun neleri kapsadığını anlatmak için yapılan tanıtımda hazır bulundu. Uçuşun büyük bölümü kara üzerinde olacak ki bu da uçağın koşulların elverişli olduğu her zaman iniş yapabileceği anlamına geliyor. Böylece iki pilot yürüttükleri görevleri kendi aralarında değiştirebilecek ve ihtiyaç duyulan malzemeler kabin içerisine yüklenebilecek. 

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim haberlerimizi ve diğer yazılarımızı Google Haberler'de görmek için bizi takip etmeyi unutmayın.

İnceleme
Beyza Yalçın
Beyza Yalçın
123.0K UP
İnceleyen10 3 Temmuz 2023
İnsanı resmen içine çekiyor. Çok güzel bir dizi hiç sıkmıyor.
Dizi
9.8/10
(32 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Dahmer - Monster: The Jeffrey Dahmer Story, Monsters: The Lyle and Erik Menéndez Story
Yönetmen: Jennifer Lynch
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
21
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Ömer Özdemir
Ömer Özdemir
20.0K UP
İnceleyen10 22 Temmuz 2023
Kurosawa'nın, "insan ne kadar kötü olursa, o kadar tatlı uyku çeker." mesajıyla bitirdiği harika bir filmi.
10.0/10
(12 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : 悪い奴ほどよく眠る-(Warui Yatsu Hodo Yoku Nemuru)
Yönetmen: Akira Kurosawa
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
7
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
164.1K UP
Uyarlayan 11 saat önce 5 dk.

Güneş Sistemindeki gezegenler, bileşimlerine göre genellikle üç kategoriye ayrılır: dört karasal kayalık gezegen (Merkür, Venüs, Dünya ve Mars), ardından iki gaz devi (Jüpiter ve Satürn) ve son olarak iki buz devi (Uranüs ve Neptün). Teknik olarak gaz devleri olmalarına rağmen, Uranüs ve Neptün, bileşimleri nedeniyle “buz devleri” olarak adlandırılır. Bu, Uranüs ve Neptün'ün daha büyük muadillerine (Jüpiter ve Satürn) göre daha fazla metan, su ve diğer uçucu maddelere sahip olduğu gerçeğine işaret eder. Gezegenlerin iç kısımlarındaki basınç koşulları göz önüne alındığında bu elementler katı hale, esasen “buz” haline gelir.

Ancak Zürih Üniversitesi (UZH) ve Ulusal Araştırma Yetkinlik Merkezi (NCCR) PlanetS'in yeni araştırması, bu gezegenlerin iç bölgeleri hakkındaki bilgimizi sorguluyor. Uranüs ve Neptün'ün çekirdekleri daha kayalık ve önceden düşünülenden daha az “buzlu” olabilir. Ayrıca araştırmaları, iç kısımlarında maddenin sabit kalmak yerine (Dünya'da tektonik aktiviteyle olduğu gibi) döngüsel hareketler yaşadığını gösteriyor. Araştırmacılar, bu olasılıkların “buz devleri”nin daha gizemli özelliklerinin bazılarını açıklayabileceğini belirtiyor.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Meltem Çetin Sever
Çeviren 25 Ağustos 2019 29 dk.

Görelilik! Bulunduğumuz çağı bundan daha iyi simgeleyen başka bir sözcük var mı? Artık hiçbir şeyin kesinliğinden emin olamıyoruz. Her şeye göreliliğin ışığında bakıyoruz. Görelilik, günden güne ucuz filozofların elinde oyuncak haline geliyor.

Savaş sonrası dünyamızda, meydan okunmamış herhangi bir standart kaldı mı? Değişmezliği veya kalıcılığı bir yerlerde sorgulanmamış; etiğin, ekonominin yahut hukukun mutlak olduğu bir sistem kaldı mı? Artık üçgenin iç açılarının toplamının 180 derece sayılmadığı, zaman kavramının anlamını yitirdiği, sonsuzun sonu olduğu ve sonlunun sonsuzlukta kaybolduğu bir dünyada, kalıcı değer, yahut tartışmasız doğru diye bir şey olabilir mi?

315
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Erkin Er
Erkin Er
5.1K UP
12. Sınıf Lise Öğrencisi 22 Kasım 2023 Sen de Cevap Ver

Palmiyelerin gövdeleri sert kabuksu bir tabaka ile kaplı olduğu için odunsu gibi gözükür. Aslında o tabaka palmiye yapraklarının kırılıp kurumasıyla oluşan parçalardır. Palmiyelerin yaprakları bitkinin tam tepesinden çıkar, büyüyüp kuruyan ve kırılan yaprakların gövdede kalan kısmı gövdeyi kaplar. Eğer gövdede kalan parçalar da kopartılırsa alttaki kurumuş, lifli ve nispeten odunsu gövdelere göre yumuşak yapı ortaya çıkar.[1]

Kaynaklar

  1. T. K. Broschat. Palm Morphology And Anatomy. Alındığı Tarih: 22 Kasım 2023. Alındığı Yer: Universty of Florida | Arşiv Bağlantısı
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Haktan Eymen Işık
Fizik ve Astrofizik alanında bilgiliyim 4 gün önce Sen de Cevap Ver

Plazma yapısı içinde evrim görmemiz çok zor ancak olamayacağı anlamına gelmiyor . Bilimde her şey

olasılıklara dayanmaktadır, yani maddenin plazma halinde yaşam görme olasılığımız imkansız değil . Ancak bir hayli düşük , madde plazma haldeyken basıncı ve sıcaklığı aşırı fazladır (burada sıcaklık konusunda genelleme yapıyorum çünkü aşırı sıcak olmayan plazma türleri de var ) plazma dediğimiz şey maddenin gaz halinin aşırı fazla enerji ile harmanlanması sonucunda oluşan şey . Atomlar plazma haldeyken elektronlarını kaybederler elektronlar saki rayından çıkmış tren gibi serbest kalırlar bu plazma alanı manyetik alana aşırı duyarlıdır manyetik alanda plazmaya aklına gelebilecek her şekli verirsin . Yani atomlar bir yapı koruyamaz elektron yaydan çıkar dolayısıyla monekül oluşumu bile aşırı zor

Tüm Reklamları Kapat

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 4 gün önce 17:53
Lucid dream (Tür: "berrak rüya", "kontrollü rüya" veya "bilinçli rüya"), rüyayı gören kişinin rüya gördüğünü bilinçli olarak fark etmesi durumudur. Bu...
16
Söz
Əli Quluyev
Əli Quluyev
53.2K UP
Alıntıyı Ekleyen 30 Haziran 2022
Gerçeği nasıl tanımlarsın?
Eğer hissedebildiğin, koklayıp, tadıp, görebildiğin şeylerden söz ediyorsan, o zaman gerçek basitçe beynin tarafından yorumlanan elektrik sinyalleridir.
Film
9.8/10
(152 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
Bu alıntı Evrim Ağacı tarafından öne çıkarılmıştır.
33
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Tavşan Yılı

“Kendinizi böyle bir tavşanın hayatınıza girmesini dilerken buluyorsunuz.”
–Seattle Post

41 DİLE ÇEVRİLDİ VE 2 KEZ BEYAZPERDEYE UYARLANDI.

Orta yaşın eşiğinde, modern hayatın bunaltıcılığından bezmiş bir gazeteci, fotoğrafçı arkadaşıyla haber peşinde giderken arabaları yavru bir yaban tavşanına çarpar. Gazeteci arabadan iner, yavrunun yarasını sarar ve arkadaşının çağrılarına ya da zihninde ona geri dönmesini söyleyen sese aldırış etmeden tavşanla birlikte ormanın içinde gözden yiter. Böyle başlar Karloo Vatanen’in kendine hayat icat edeceği uzun yolculuğu.
41 dile çevrilip İskandinav edebiyatının kült eserlerinden biri haline gelen Tavşan Yılı, kimi yerde absürde uzanan bir değişme, değiştirme öyküsü. Zeki, mizahi tarafı güçlü ve özgürleştirici bir roman.

Devamını Göster
₺245.00
Tavşan Yılı
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close