Almanya'dan Çıkarılan Archaeopteryx Fosili, Kuşlarda Tüylerin Uçmadan Önce Evrimleştiğini Bir Kez Daha Doğruladı!
Dinozorlar döneminde yaşamış olan ve uçamayan bir kuş türü olan Archaeopteryx'in güzel bir şekilde korunarak yeni keşfedilen fosili, kuşlarda tüylerin uçma yeteneğinden önce evrimleştiği öngörüsüne yeni bir kanıt daha eklemiş oldu.
Archaeopteryx uzun bir zamandır en erken kuşlardan biri olarak bilinmektedir. Tüylü dinozorlar grubundan olan bu türe ait tüylü fosiller geçtiğimiz on yıllarda sıklıkla keşfedilmiştir. 2 Haziran 2014 tarihinde 150 milyon yıl yaşındaki türe ait yeni bir fosilin keşfi Nature dergisinde ilan edildi. Bu fosil, canlının başlarından ayaklarına kadar tüylerle kaplı olduğunu bir kez daha doğruladı. Bu önemli, çünkü daha önceki fosillerde sadece kanatlarda ve kuyrukta tüy olduğu görülüyordu.
Günümüzde "penaköz tüyler" adı verilen ve kuşlarda uçmaya yarayan tüyler, atalarındaki ısı yalıtımı amacıyla evrimleşen yumuşacık tüylerden farklıdır. Almanya'nın Münih kentinde bulunan Bavyera Paleontoloji ve Jeoloji Eyalet Koleksiyonları'nda çalışan ve makalenin baş yazarı olan Oliver Rauhut, yeni Archaeopteryx fosilinin kuşlarda uçuşun evrimine yeni bir bakış açısı kazandırdığını söylüyor ve şöyle ekliyor:
Kesin olarak söyleyebileceğimiz tek şey, zaten uzun bir süredir düşünüldüğü gibi, tüylerin başlangıçta uçuş için evrimleşmediğidir.
Bir kuzgun boyutlarında olan Archaeopteryx'in ilk fosilleri 1861 yılında Almanya'daki bir kil taşı içerisinde bulundu. Bugüne kadar, bulgular arasına katılan bu yeni fosili de sayacak olursak, sadece 11 fosiline ulaşılabildi. Çin Omurgalı Paleontolojisi ve Paleoantropoloji Enstitüsü'nden Zhou Zhonghe şöyle söylüyor:
Bu kadar harika bir şekilde korunmuş yeni bir Archaeopteryx fosilinin keşfi gerçekten heyecan vericidir.
İki ayakla teropod grubundan olan dinozorların (T-rex'in de içerisinde bulunduğu grup) büyük bir çoğunluğunda tüyler bulunuyor. Bilim insanları şimdi, bu tüylerin nasıl uçuşu sağlayabilecek şekilde evrimleştiği üzerinde duruyor. Penaköz tüylerin uçamayan Archaeopteryx'in vücudunu kaplıyor olması, ilk uçuşun yere yakın bölgelerde başladığına delil oluşturuyor.
Yeni keşfedilen fosilin bulunduğu ince tanecikli kil taşı üzerinde, Archaeopteryx'in kemiklerinin etrafını tüy izlenim fosilleri sarmış halde bulunuyor. Örneğin kafatası ezilmiş halde, ancak iskeletinin geri kalanının büyük bir kısmı zarar görmeden korunmuş. Hatta fosilin bacakları da tıpkı bir pantolon gibi tüyler tarafından kaplanmış halde.
Bu türün kanatlarında bulunan tüylerin uzunluğu, daha önceki keşiflere kıyasla beklenenden kısa. Bu da, tıpkı düşünüldüğü gibi Archaeopteryx'in uçamayan bir kuş türü olduğunun kesinlik seviyesini arttırıyor. New York'ta bulunan Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nde paleontolog olan ve tüylü dinozorlar üzerinde uzun bir süredir çalışan Mark Norell şöyle söylüyor:
Muhtemelen hiç de bir kuş gibi uçamıyordu. Belki anca zorladığında bir hindi kadar uçuyor olabilir. Diğer tüylü dinozorlarda da görüldüğü gibi, uçmaya yarayan tüylerin izolasyon amaçlı tüylerden evrimleştiğini düşünmek mantıklı bir argümandır. O zamandan kuşların uçuşuna kadar geçen sürede bu tüyler birçok amaca hizmet etmiş olabilir; yuva yapımından tutun da kamuflaja kadar... Şu etapta tüylerin şu veya bu tekil sebeple evrimleştiğini söylemek çok zor.
Araştırmanın yazarları penaköz tüylerin erken kuş türlerinde başlıca karşı cinsiyeti etkileme amaçlı evrimleştiğini söylüyorlar. Tıpkı günümüzdeki erkek tavuskuşlarının dişilerini etkilemesine yarayan tüyleri gibi. Söz konusu tüylerin, Archaeopteryx'in ve diğer uçamayan kuşların atalarında evrimleştiği düşünülüyor. Aynı zamanda bu tüyler, Archaeopteryx'in de dahil olduğu dinozorlar ailesi içerisinde yaygın olarak görülüyor. Rauhut şöyle açıklıyor:
Penaköz tüyler bir defa evrimleştikten sonra erken tüylü dinozorlar nihayetinde onları uçmak için kullanmış olabilir. Hatta uçuş, gelişmiş avcı dinozorlardan birden fazla defa bile evrimleşmiş olabilir.
Özüne bakılacak olursa araştırmacılar, yerden yükselmeyi sağlayacak şekilde tüylere dayalı uçuşun evriminin erken kuşlara kanat çırpmanın avantaj sağlamasından ötürü gerçekleştiğini ileri sürüyorlar. Tıpkı vahşi hindilerin bugün avcılarından kaçmak için yaptıkları gibi... Araştırma ekibi, "ağaçlardan aşağı atlama" nedeniyle uçmanın evrimleştiğini ileri sürenlere karşı çıkıyorlar. Karşı çıktıkları bu argümana göre kuşlar, öncelikle ağaçlardan süzülecek şekilde kanatlarını kullandılar, sonrasında ise uçacak şekilde evrimleştiler.
Birleşik Krallık'taki Bristol Üniversitesinden Jakob Vinther penaköz tüylerin erken kuşlarda eş çekmek için kullanıldığı fikrine katılıyor olsa da, aynı zamanda bu erken kuşların en azından bazılarının ağaçlardan süzülebildiğini düşünüyor. Örneğin tüylü ayaklar onların havada süzülürken yönlenmelerine yardımcı olacaktır. Dolayısıyla Vinther, araştırmacıların sundukları evrimsel şemadan kuşku duyduğunu söylüyor. Zhou da benzer şekilde bu "yerden yukarı" evrim şemasına kuşkuyla yaklaşıyor ve şunları anlatıyor:
Gerçekten de tek bir uyum başarısı avantajını ayırt ederek tüylerin kökeni ve gelişiminin evrimsel nedenini tespit etmek çok zordur. Hatta birçok durumda, tüylerin evrimine neden olan birden fazla seçilim baskısının bir karışımıdır. Bu baskıların birbirinden farklı oluşu, kuşların dinozorlardan evriminde tüy dağılımlarının da farklı olmasına neden olmaktadır.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 8
- 5
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: National Geographic | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 06/11/2024 02:52:47 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2484
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in National Geographic. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.